- 695 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
İlk tanışma
Yıl 1975 eylül ayının ilk haftasıydı. Ağaçların ve yeşilin hafif değiştiği, şarkılara ,türkülere konu olan mevsimlerden sonbaharın başlangıcıydı. Gurbetle tanışmam ilk değildi benim . Çocukluğumun samyeli gibi ılık esen rüzgarıydı gurbet. Yalnız bu defa çok uzaklara esti bu rüzgar . Arabayla üç gün geçen zorlu ve heyecanlı yolculuktan sonra Krefeld‘ de buldum kendimi. İkindi güneşiyle merhaba Krefeld ben geldim dedim. İçim kıpır kıpırdı.
Şu an bile toplumumuzun kanayan yarası olan ithal çocuk gelindim. Gelin sözünü o çocuk aklımla hiç kabul etmemiştim. Ama gelindim işte kabul etsende etmesende. Bilmiyordum uzak iklimlerin beni nasıl ıslatacağını yaşayarak görecektim. Ne derlerse yapan ,uslu , ufak şeylerle mutlu olan on beşine ayak basan , hayallerini okul sıralarında bırakan çocuk gelin.
Okul hayatımda coğrafya dersini sevdiğimden Almanya’nın da başkentini ,büyük şehirlerini ve nehirlerini küçük aklımın belleğinde tutuyordum. Şehirlerden Köln ,nehirlerden Ren nehrini görmek ilk öncelik isteğimdi. Almanya’nın büyük bir kısmını boylu boyuna dolaşan ,nazlı bir ceylan gibi süzülün koca o Ren nehri. Krefeld’in çok yakınından geçtiğini arkadaş çevresinden duymuş ,eşime bir gün beni götürmesini rica etmiştim. Bu nehir ile ilk tanışmam mayıs ayının ilk haftası bir hıdır ellez günüydü. 5 ve 6 Mayıs baharın bitişi yazın başlangıcı ,dileklerin kabul günü olarak bayram şenliğinde kutlandığına tanık olmuştum. . Bu fikirde Malatya’da gördüğümden benden çıkmıştı.
Malatya kaysıları ile ünlü ,gönlüme taht kuran şehirdi. O zamanlar bana biri sorsa dünyanın en güzel şehri neresi dese yeşil Malatya derdim . O yaşıma kadar gördüğüm ilk şehirdi. Onun için benim yanımda değeri hep farklı kaldı. . İsmet İnönü’nün heykeli ,şehrin tam göbeğinde yıllar önce dikilmiş , gelip geçenleri sanki selamlıyordu. Bende gördüğümde dik duruşundan onur duyar sevgiyle seyrederdim. Cumhuriyetin kuruluşunda Atatürk’ün sağ koluymuş. O yıl İsmet İnönü’nün ölümü bütün ülkeyi yasa boğmasıyla ,amcamıda hüngür hüngür ağlattı. Ve Ankara’ya cenaze törenine üşenmeden katılmaya gitti. Malatya’nın insanları sıcak kanlı ve çok misafirperverdi. Halkın bazıları mayısın ilk haftası çoluk çocuğunu alıp su kenarlarına gider dilek dilerlerdi. Her yıl bir gelenek haline gelmişti. Bizde yengem ve üç çocuğu ile evimize yakın bulunan kernek parkına akşamın karanlığında gittik. Etraf çok kalabalık insan kaynıyordu. Çocukların elini ,kaybederik korkusuyla sıkı tutuyor ,geçen sene dilenen dileklerin kabul olduğuna kulak misafiri oluyordum. Benim memleketimde hiç görmediğimden bu şenlik çok ilgimi çekmişti.
Eşimle ortak tanıdığımız iki bayan arkadaşla Ren nehrinin kıyısına gitmeye karar verdik. Çantama kalem ve kağıt koymayı ilk hatırladığımdı . O zamanın meşhur olmuş “ dam üstüne çul serer “ türküsünü hep bir ağızdan söyleyip duruyorduk. Türkünün bir kıtasından başka devamı gelmiyordu. Hepimizi bir gülme tutarken Ren’in kıyısına geldiğimizi fark ettik. Arabadan inip elli metre yürüdükten sonra ,o hayal ettiğim Ren nehri tam karşımdaydı. Büyükçe bir taşın üstüne oturup seyre daldım . Koca Ren heybetli duruşuyla beni büyüleyerek okul sıralarındaki hayallerime götürdü Tenefüsün birinde arkadaşlarıma birden !
“ yeni sene ben bu vakitler Almanya’da olurum” dedim.
Ve aynen öyle oldu . Çekim yasası çabuk işledi. Tam bir sene sonra Almanya‘daydım. O sözü ben bilinç dışı söylemiştim. Hiç eşim tarafından isteme sözü yokken.Allah söyletmişti sanki beni ,çok şaşırmıştım.
Sessizce seyrediyor,gözlerimi mavinin derinliğinden alamıyordum. Nehrin içinde yük gemileri , yolcu vapurları bir kuğu gibi geziniyordu. Bu manzarayı ilk defa görüyordum. Memleketimdeki göksu ırmağına hiç benzemiyordu. Daha , derin ve daha coşkuluydu.Dalgaların sesi notası bozuk bir melodi gibi kulaklarıma yankılıyordu.
Bu gizemli ,heybetli duruşunun arkasında kimsenin bilmediği ne sırlar vardır kimbilir. Çok aşklara şahit olmuştur diye düşünmeden edemedim.
Eşimin ve arkadaşların konuşmasıyla irkildim ,gerçeğe döndüm.
Niyetlerimizi küçük kağıtlara yazıp ,Ren ‘in soğuk sularına bıraktık. Hala hatırlarım.
Koca Ren’ le ilk tanışmam böyle olmuştu. Sonra yazdığım şiirlerime misafir oldu.
Bir dörtlükte şöyle yazmışım .
Ben Ren’in kıyısında geziniyorum
Gözlerim Gölbaşı’nda kör bir oltaya takılıyor
Yüreğimse annemle birlikte dalmış sohbette
Düşlerimde ünlü bir şaire uyuyor.
1999
Krefeld
Feride