- 634 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
SEVGİ SELİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
…………… Meydan sevgi seline kesildi. Ondan ona, ondan da diğerine geçti. Diğerinden diğerine… Herkes sele kapıldı. Sevgi seline… Asık yüzler açılıverdi, gülümsedi, renk geldi oturdu, sevindiler. Kahkahalar ortalığı çınlattı, duvarlara çarptı geri geldi. Herkes herkese güldü. Yüzler güldü, sevgi seli yüzden yüze geçti, sel oldu aktı, yatağına sığmadı taştı.
Ovayı baştanbaşa dolandı, oradan değirmen yamacına geçti, kuşlar kanatlarını çırptılar. Ne çok kuş konmuştu meşe dallarına tüyleri renk renk. Dallar taşımadı kuşları, uçtular havada bir garip dans ettiler, geldiler, vadinin yükseğine, kayalıklara kondular.
Bir kelebeğin kanadına, oradan arının inesine geçti. Üç kurt bir kuzuyla yan yana durdular, güldüler. Yılan zehrini akıtmadı, kuyruğu uzun bir tilki kirpinin kürkünü okşadı, yumuşak tüylerine hayran kaldı.
Ayı gülleri var, kocaman, gonca gonca, baharın süsü… Kayaların dipleri, koruların kenarları bir boy yeşil otların içinde pembe, kırmızı açan Ayı gülleri bir hoş koktu, etrafına göz kırptı, sevgi seli içinde şavkıdı. Ayı gülüne konan bal arıları “Bugün bayram” dediler.
Bir adı olsun istediler; “Adı Sevgi… Sevgi Seli”. Ne de güzel yakıştı.
Sevgi seli büyüdü, büyüdü, bulut oldu gökyüzünü kucakladı, yıldızlar aciz kalıncaya dek dolandı. Dayanamadı, boşandı gökyüzü rahmet oldu, yağdı fakir fukaranın üstüne… Baktılar; açlar doyurulmuş, çıplaklar giydirilmiş, kim yedirdi, kim giydirdi, gören eden olmadı. Borçlular hayrete düştüler, borç kalmamış, çoktan ödenmiş. Kim ödedi, bilemediler.
Çocuklar sevincinden, kadınlar neşeden kabına sığmadı, halaya durdular delikanlılar, gelinlik kızlar. Gülistan kız halayın başını çekti, ah çekenler çoğaldı, bütün köy, börtü böcek seyrana durdu.
Kirli Ahmet geldi; nereden geldiyse, meydanda durdu, bir acayiplik vardı, ona baktılar, güldüler, o da güldü. Bugün herkes Kirli Ahmet’i hoş gördü, sevecenle baktılar, kirli yüzüne hayran oldular. O küfür etmedi, sövüp saymadı, halaya durdu tek başına eski zamanlardan kalma bir oyuna. Alkış aldı, çok alkış…
“Ne hoş, ne şirin bir adam!..” Dediler, ona sarıldılar. Kirli Ahmet şaşırdı önce, o da sarıldı.
O gece köyün gözüne uyku girmedi, sevincinden evlere sığmadılar, dolup dolup taştılar. Bir büyü vardı daracık sokaklarda dolanan; yumuşacık, tatlı, sıcak düş alemine düştüler, yüreklerden ılık bir şeyler aktı, tüm bedenler aşka kesildi, zangır zangır titrediler.
Sevgi selidir durmak bilmez; tüm köyü sardı, aralık kapılardan, pencerelerin açık pervazlarından toprak damarların içine doldu. Şefkate benzer, merhamet gibi, dostluk gibi bir şey hızla dolaştı. Sarhoş oldular, tüm köyün başı döndü… Dayanamadılar, doymadılar, konuştular… Gelen gelene konuştu, herkes herkesin yüzüne gülerek, kucaklayarak konuştu. Bu köy ne çok ne güzel konuşuyor bugün.
……………
Sabah horozları üçer sefer uzun uzun öttüler, köy uyanmadı. Sabah ezanı okundu, Faki Yusuf’un yanık sesi köyün semalarında dolandı, köy uyanmadı. Güneşin ilk ışıkları Şehitlik tepesine vurdu köy yine uyanmadı. Ta ki, Kirli Ahmet!... Bağırıp çağırana kadar.
Kirli Ahmet’in küfür seansı başladı, köy uyandı. Şehitlik tepesinden köyün üzerine sandıktan çıkmış acar küfürler serpildi. Yağdı babam yağdı, durdurabilene aşk olsun. Ahmet bu, Kirli Ahmet demişler namına. Yüzü kirli, giysileri eski, kirli. Ya, ağzı!.. En çok orası kirli. Yummuş gözünü açmış ağzını, say babam say, küfürler kime belli değil, muhatabın adı yok. Darıdan ufağına, saydı da saydı, yorulana dek.
Herkes uykusunda aynı rüyayı yaşamıştı. Sevgi selinde gark olmuştu bütün köy. Keşke gerçek olsaydı, gerçek olan rüya yok mu?
……………..
21 Ekim 2021
Mehmet AKIN
YORUMLAR
Mehmet Burhan AKIN
Bir temenni diyelim, gönlümüzden geçen bir arzu... keşke ortamın düzeldiğine şahit olabilsek!...
Saygılarımla Efendim.
Mehmet Burhan AKIN
Saygılarımla Efendim.
Şiir gibiydi...
Keşke öyle olsa... Ama hayatın çarkı başka dönüyor. Okuyanın yüzende güzel tebessüm bıraktınız. Var olunuz.
Yüreğinize sağlık üstad.
Saygılarımla...
Mehmet Burhan AKIN
Gülen, gülümseyen insanlara ne mutlu... Hayali bile çok hoş.
Saygılarımla Efendim.
Bir sevgi seli akıp geçti sayfadan. Günü aydınlattı, bulutları dağıttı, gülen yüzleri çoğalttı.
Yüreğiniz dert görmesin Mehmet hocam,
Saygılar.
Mehmet Burhan AKIN
Başta ülkemin insanları olmak üzere; Allah'tan dileğim yer kürede yaşayan tüm insanların yüzleri hep gülsün, dert, keder görmesinler.
Huzur ve mutluluk yoldaşları olsun.
Saygılarımla Efendim.
Vay beee...
O koca Usta, hepimizin, bütün dünyanın bildiği O Koca Usta.
Yaşar Kemal:
"Ben gidiyorum Hocam sen devam et" demiş sanki.
Demiş midir?
Demiştir belki, niye olmasın?
Teşekkürler, Saygılar Hocam...
Mehmet Burhan AKIN
Keşke büyük üstat Yaşar Kemal'in kaleminin mürekkebi olabilseydim, bahtiyar olurdum.
Yaşar Kemal’in kaleminde doğa, insan ve toplum vardır, köy kültürünü ve insan psikolojisini çok akıcı yalın bir dil ile anlatmıştır. Köyü, köylüyü, hakkı, hak yiyeni dile getirmiştir. Kendine göre yeni bir roman dili meydana getirmiş, ona; Yaşar Kemal’in roman dili demişler.
Onun ve onun gibi yazarlar benim en büyük idolümdürler.
Aslında;
Kendi kendimize masallar, hikayeler yazıyoruz. Kendi hikayelerimizi… nasıl olsa kalem elimizdedir; eğip bükerek, bulutlardan süzülerek, dağları aşarak, ormanlardan geçerek, ırmakları yüzerek, ovaları gezerek... Nasıl istesek öyle şekil veririz, saf düşünceler bizim değil mi! Çünkü kendimizi seviyoruz ve kendimizi yazıyoruz hem de usanmadan. Belki de kendimize, daha çok insanlara aşık olduğumuz içindir onca güzellemeler.
Saygılarımla Efendim.