- 601 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bütün yaşananlara bir deve; bir cüce olduk..
Karın boşluğuma giren bir ağır ile yatağımdan acıya küçülüp sonra usulca ve inle ye inle ye bedenime az sağıma incelenerek doğrulu verdim.
Zaten ayağa kalkar kalkmaz az kendime gelme ve yüzümü yıkmak için, ilk işim banyoya gitmek oldu.
Ne yazık ki gece uyumadan önce açık unuttuğum odanın penceresin de. Yanan ışığa görüp gelen sivrisineklerin istilasına uğramış bütün bedenim.
Bir kaç güne ısırık izleri geçer ama
Sivrisineklerin iştahlı Isırıklarına maruz kalan bedenimi kıpkırmızı ve hafif mora derinleşen izler çok kötü idi; ayna ile ısırık izleri ile bakışma anını geride bırakalı bir kaç dakika olmuştu ki.
Sanki yüzüm çürük ve koptu kopacak çamaşır ipi gibi tehlike sinyali veriyordu.
Eyvah! zaten tedavisi ne nedir; ne değildir bir salgı şehri, pençelerine esir etmişti. İçeride kendim ile baş başa iken pek bir anlam ifade etmeyen kızarıklıklar bu sefer fena halde canımı sıktı.
Düşünsenize olanları ilk adımımı dışarı attığım andan itibaren üzerime sabitlenen o bakışlar öyle bir çoğalacak ki! Meraklı bakışları düşündükçe midem kova kova su dolmuş gibi burunun deliklerime kadar diklendi.
O an eklem ağrısı ve mide dolgunluğu ile olduğu yere çöktüm. Üzerinde beden sabitlendiği olan toprak parçası ortandan ikiye yarılıp, hop diye içine çekti.
Ve bu çöküşün beklentilerinden olan hafif tozların çıkardığı sis yerini karanlık bir mağaraya derinliklerine doğru ilerletti beni
Ve her gece sıska korkuları ile yatıp uyanmanın ve birine bağlılık gösteren biri olmamı eleştirmezdim.
Çünkü, bugüne kadar hiç kimse bana değer verip o sevgisini altın tepside sunmamıştı.Göz ucu ile muhabbettin sonrası nereye gider. Hangi sonuçları aç bırakıp doyurur değerlendirmenin çok uç noktasında idim;
Kanunlara göre İyi hal özgürlük sebebidir. Fakat suç unsuru teşkil eden davranışlarının hiç biri ile bilgi sahip olamamakla beraber ceza veren yanlarının da hak etmediğimi düşünüp bana yönelen suçların hiç birini kabul etmedim.
Dün yatağım yatağı devlet bana zimmetler iken bununla beraber Konforu düşünmek bir tarafa bedenim tek parçası o yatak idi;
Şimdi ise bağlılık yemini yaptığım uyku sebeplerinden olan yatağın hiç bir önemi yoktu dönüp geriye baktığımda
Asıl bütünlük oluşturan çevremde olup biten gözle görünen her şey
Mesela ,Banyonun duvarları tek diş kalmış testereyi andırıyor. O yer fayansları yakasını bağrını döver gibi kırık yer yurdunda edilmişti.
Kısaca renkler gittikçe soluk bir tonlama içindeydi.
Suçluluk kimliğimin daha sonrası evin oda, mutfak, salonunda çok tamir işi birikmişti.
Ama deki buna zamanın ustalık yetkin ne kadardı.
O eve olan yetkimi bilerek tembelliğe kaptırmış ve yaşam alanına dışına çıktığımda ise sıfır klora ile yapacaklarının listesi yazılıp elime verilirdi.
Bundan sonrası uğuruna kemik kırıp kızdırdığım fikirler yanımda. olmayacak mıydı?
Dışarıda mevsim sonbahar bütün yorgun ve kırgınlıklarını rüzgârın yardımı ile toprağa geri iade ediyorsa da.
diş sıkıp yüz buruşturduğum o hayat hep yakınımdaydı.
Kendi yenilgisinin boş bir çuvalının dibine atıp, sırtına aldığı an kafasında. bir kahramanın varlığını kabul etmesine ediyordum.
Kimin hangi ayarda eritilip şekil alacağına bir nevi zanaatkâr olmuştum.
Bir adam her sabah boğaz temizliğini tam yatak odanın penceresinin önün de yapıyordu. Bu durum o kadar tiksindirici.
Anında midenize gerilme yediklerinize ağız dolusu istifra edesiniz gelir. Ben o tiksindirici duruma söyle bir çözüm bulmuştum.
Adamın gelip geçeceği saatte arka odaların birinde ya ütü yâ da mutfak penceresinde senem teyzenin Sivas da getirdiği o kışlık patates, soğan kabakların orada durup durmadıklarını ve penceresinde ki kuşlar yesin diye bıraktığı bulgur ve buğday tanelerine ;
yada Kemal amcaların balkonunda usul usul hareketlenmesine bakardım.
Birinin günahını yüklenmekte olan kişinin iç dünyası çok değişkenlik sergiledi.
bildiğiniz her şey bir düzenek içinde korkular sevinçleri sadece izlemekle onun yoruculuğunu günlerce atamazlık duygusu çok fenadır.
Oysaki gün ışığının ilk hareketlenmesini görmekle az yorgunluğu hafifleyen idim, Önündeki engellerimi çok olmasına çoktu.
kimi rüzgârın yardım ile uçup gözden kayıp olurdu da.
Uzakları sevmek herkesin özleyip yapamadığı; yapan varsa da bu özlemi kimseye itirafa etmeyişine küçük bir iyilikte bulunup bir nevi sahip çıkmış idi;.
Acaba dünyada. bu kadar yaptıklarına yapacaklarına geri sayım yapan kaç insan ve kendi kanından beslenen tek canlı hangisi vardı.
Hemen şimdi kendi gelişimime destek olacak ve daha önce kalem alınmış kitaplar o İlgi alanını genişlete bilen
Yeni bir kıta keşfetmenin birebir sorumluluğuna hazır hale gelmeliydim.
Renklerle hesaplaşan kokuya duyarlı organların çalıştığı bir yaşta beden. Ama ruhen çöken bir yanını gizleme gayretti daha sessizliğe gördüklerine değil de, söylemler peşine takılmam gerekiyordu.
Doğrusu alışkındı bedenin dört duvar arası kalışına.
onun içindir ki Işığı içeriye doğru sızdıran odanın penceresi ha varmış;ha yokmuş.
His ettiğim her şey renkler yumuşak katı bir dünyanın varlığına inanmak mesele
Birde sıcak soğuk kavramına gelecek olursak haz verme durumuna göre yaşanmamış ve yaşatılmasına ön ayak olmalıyım da.
Nedenler sırasına göre azalır; çoğalır da. Yani hayatının en önemli anı görmezden gelinip onu var eden önemli kılan her şeye hayali dokunmuşlardı.
İnsanın yürek şehri bazen kalabalık bazen sessiz olduğunu his ettirilmeli,
bir çocuk parkı içinde olması gereken sadece oyun oynan alet değil.
fakat çocuk olasılığı orayı önemli kılar.
Yoksa park sadece ağaç ,süs bitkileri bir iki kuş türü ile aklımızın derinliklerine yazılırdı.
Nefret iki yakası bir araya gelemeyen cümleleri temsil eder.
Onun dilinde nefrete dönüşecek bir harf bile yok .
Şiirsel bakış acısı duygunun hazinesinin ne kadar önemli olduğunu ona ispatladım .
mesela gölgesine kızıp köpüren insanların var olduğunu, bunların kendilerini çok kolay yok saydıklarını biliyorum..
Bir gemi mürettebatını ile korsanların eline nasıl geçtiği konusunda çokça fikir beyan edilebilir.
Susmanın ele geçirdiği dil de aynı şekilde .Ve başkasına ifade edilmesi kolaydır…..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.