- 746 Okunma
- 12 Yorum
- 10 Beğeni
AZİZE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kadın her gün yıllarını içine sığdırdığı, rengi defalarca atmış çantayla işe gidiyordu. Ayakkabılarının dikişli olan ön kısmı tekrar açılır kaygısıyla sürekli ayağına bakıyordu.
İki otobüs değiştirerek işi gidip geliyordu. Sabahın yedisinde otobüsler çok kalabalık oluyor, sırt sırta vermiş insanlar birbirinin dertlerini omuzluyorlardı. Örtüsünün altından çıkan saçlarla yüzündeki morlukları kapatmaya çalışsa da dikkatli bakıldığında morluklar ```buradayız`` diyorlardı. Çok canı yanmıştı akşam ama en çok da gururu, duyguları, anneliği yanmıştı. Eşi saçlarından tutup duvara vurmaya başladığında, duvarda bir koridor açılmış olsa ayaklarına hemencecik girmelerini söylerdi. Söylerdi söylemesine evlatçıkları ne yapardı annesiz. Kim okşardı saçlarını, kim uyurken masallar anlatırdı. Giderse çocuklarıyla değilse canının yanmadığını söyler duygularına bir perde örterdi. Kalın koyu renkli bir perde.
Yapraklar son vedalarını yapıyorlardı. Ağaçlar görevlerini tamamlamış dinlenmeye çekileceklerdi. Sıcak günlerin ardından soğuk hava damarlarda dolaşmaya başlamıştı.
Durakta indi, hızlı adımlarla okula gidip semaveri yakmalıydı. Bulaşık olmadığı için rahattı, dünden hepsini yıkamıştı. Hocaların çoğu kahvaltı yapmadan geliyor, okula geldiklerinde ilk çay ocağına giriyorlardı.
- Azize çay koy. Azize hadi ders başlayacak sözleri her gün gezinirdi çay odasında.
Sıcak simit, poğaça atıştırıp derse girerlerdi.
Bu yıl farklı fakülteler de açılmıştı okula. Kalabalık artmış, her öğrenci ailesinden, memleketinden numuneler getirmişti sanki. İlk yıl başlayanlar nereden geldiğini hemen ele verirken ileri yıllarda tanınmaz olabiliyorlardı.
Azize işini bitirir camlı sürgünün arkasından öğrencileri izler, yıllar öncelerine yolculuk yapardı. Gençlerin ne kadar şanslı olduklarını düşünür, tükmüğünü yutkunmakta zorlanırdı.
Edebiyat Fakültesinin hocası Hülya hanım çay içmeye gelince Azize`nin alnındaki morluklar dikkatini çekti. Ruhsuz varlıkların her gün bir Azize`nin dünyasını kararttığını düşündü.
- ``Okumak ister misin Azize`` dedi Hülya hoca ,
Azize elinde sıcak çay bardağı hocanın yüzüne bakakaldı .Çayın sıcaklığından yüreğine bir kanal açılmıştı. Nemli gözlerine kirpiklerini kapatmamak için nefes bile almıyordu. Can suyu verilmiş toprak gibi toparlandı. Dudaklarını hocanın kulaklarına usulca yaklaştırdı.
Ertesi gün Hülya hoca bir yığın kitapla girdi çay ocağına. İlkokula başlayan çocuk gibi kalbi pır pırdı Azize`nin. Kitaplara baktı, okşadı. Bedeni okulda olsa da beyninin kalbinin katmanları okul yıllarına gitti. Okul bitmeden babası zorla evlendirmiş, kız kız mı evinin hanımı olacakmış diye çocuk gelin olmuştu. Annesinin çaresizliğini, ağzını her açtığında babasının ellerinin annesinin teninde gezindiği günleri hatırladı.
`` Okumak istiyorum babacım`` diye ağladığında okul kitaplanın soba da yanışları geldi gözlerine. veda bile edemediği kitapları.
Azize okulda çayları dağıtıyor, temizliği yapıyor hemen kitaplara sarılıyordu. Anlamadığı yerleri üniversite öğrencilere soruyor, gençler zevkle yardımcı oluyorlardı. Akşamları da kızının kitaplarını okuyor, kocasına hiç bir şey belli etmiyordu. Adamın ayık gezdiği çok azdı, Azize çalışacak kocası yiyecekti.
Sınav günü Azize bütün yılın mücadelesini boşalttı. Kalbinin rahatlığı ile sonuçları bekledi.
Günler geçip giderken Azize`nin yediği dayaklarda hiç bir eksilme olmamıştı. Çocuklarını korumak için önlerine siper oluyor, mor halkalar böylece çoğalıyordu.
Sabah yer sofrasında kahvaltı yaparken Azize`nin aklı hep sınav sonucundaydı. Hülya hoca tek tercih çalıştığı üniversiteyi yazmış, Azize her gün çay yapmaya gelecek aynı zamanda derslere de girecekti. Okul yönetiminin hoşgörüsüyle Azize hem çalışacak hem de okuyacaktı.
Azize`nin heyecanını anlamış gibi kapı son sesle çaldı.
-``Kalk kız aç kapıyı`` dedi baba.
Küçük kız elinde bir zarfla girdi içeri. Azize titriyordu. Yanakları elma gibi, kelimeleri unutmuş sesi çıkmıyordu. Küçük kız zarfı annesine verirken babası elinden çekti aldı. Zarfı hızla açan babanın gözleri dönmüştü.
- Siz benden bir şey mi saklıyorsunuz, nedir bu zarf diye bağırdı.
Zarfta Azize`nin Sıtkı Koçman Üniversitesi İşletme bölümü kazandığı yazıyordu.
- Bu ne lan diye bağıran baba Azize`yi yakasından tutarak yan odaya götürdü. Saçlarından tutup odanın içinde sürüklenen kadın dilini yutmuştu. Sandalyeyi üzerinde parçalamış, burnundan gelen kanlar kazağını kirletmişti. Gözü döne vahşi adam yılların intikamını kusuyordu. Dakikalar sonra çocuklar ağzından burnundan kan gelen annelerinin baş ucunda ağlıyorlardı. Azize zar zor gözlerini açtı, başından kompeti gibi atılan kağıt parçalarını gördü.
Yanı başında duran küçük kağıt parçasındaki kazandı kelimesini üç defa okudu.
Çocuklarına dönerek kazandım annem diyebildi.
Kanlı duvarlara bakarak, babasının kitaplarını sobada yakışını hatırladı. Veda bile edemediği kitaplarını nasıl özlediğini. Tıpkı kazandı belgesini özlediği gibi.
YORUMLAR
Onca acıya onca cahilliğe onca itilip kakılmaya rağmen o kazandınız cümlesini okumaya değdi eminim Azize'nin bir nebze de olsa mutluluğuna
Çok güzeldi tebrik ederim
saygıyla
Kalbikelamm
Bitmeyen Azizeler var ülkemizde.
Sağlıklı huzurlu bir gün olsun
Azize!
Yüzlerce , binlerce belki milyonlarca kadından sadece biri. Hayattan bir bir beklentisi olmadan her şeye göğüs germek.
Bir de çocuklar var tabi. Şiddetin zirve yaptığı evlerde çocuk olmak ne zordur. Şiddeti görmek, şiddeti görmezden gelmek hepsi bir arada.
Bir de işin adliye koridorları yönü var. Oraya yansıyanlarda tam kör düğüm oluyor maalesef.
Arka sokaklarda yaşanan dramatik hikayeyi çok güzel şekilde kaleme almışsınız. Kaleminize sağlık.
Saygılarımla...
Serkan BOL tarafından 21.10.2021 22:05:22 zamanında düzenlenmiştir.
Kalbikelamm
Teşekkür ederim yorumunuz için
Kaç Azizemiz var
Şiirlerimizi önüne kalkan yapamadığımız
Kadını erkeğiyle mutlu yaşayan bir Türkiye dileklerimle
Yüreğine kalemine sağlık
Kalbikelamm
Teşekkür ederim
Sağlıklı günler
Canım arkadaşım, yeniden gelmem mi hiç?
Tüm güzellikler seninle olsun.
Tüm yüreğimle tebrik ediyor ve sonsuz sevgimi gönderiyorum gönül bahçene.
İyi ki varsın iyi ki aranızdayım ve işte nice güzellikten birlikte nemalanıyoruz.
Selam olsun selam olsun
Hayırlı günler diliyorum sevgili arkadaşım benim
Kalbikelamm
Sevgiyle ıslansın tenimiz, adımlarımız iyiliğe güzelliğe dostluğa sevgiye çıksın.
Çok teşekkür ederim arkadaşım.
sevgiler selamlar diliyorum.
Anlatım çok güzel, edebi.
İtiraf etmeliyim ki, yazının edebi güzel yönünü unuttum; Azizeler bunca hakaretlere maruz kalmadan acep ahlaki değerlere önem verilemez mi? Düşünmeden edemiyorum.
Erkek vesayeti ne canavarca bir illettir ki, her gün onlarca Azizeler aynı acılarla karşı karşıya kalırlar!...
İnsan ve toplum iki ayrılmaz unsur, biri olmadan diğeri meydana gelmez; kocamış dünyanın düzeni bu olmamalı.
Azizeler var olsun...
Güzel ve çok anlamlı bir yazı okudum.
Saygılarımla Efendim.
Şöyle derin bir nefes aldım yazıyı tamamladıktan sonra. Çünkü bir an boğuldugumu hissettim tüm yaşanılan bu olaylar karşısında.
Azize, azmine ve anneliğine hayran kaldım.. ve o sihirli elin sahibi Hülya hoca, Hülya hoca gibi başkalarının hayatlarına ışık saçanlar, güneş olanlar, iyi ki varsınız..
Ben bu yazının çok güzel bir sonla biteceğine inanıyorum. En azından inanmak istiyorum.
Sevgilerimi gönderiyorum.
Şiddet.
Şiddet görmek.
Dozu git gide artan o şiddet.
Aile içindeki şidde yetmezmiş gibi toplumda yaşarken gördüğümüz şiddet.
Düşüncelerin suç olduğu.
Sevginin hor görüldüğü.
Artık kimin kime gücü yetiyorsa.
Çocuk ya da kadın bir de hayvanlar yapılan şiddet de eklenmişken.
İnsanın egosunu beslediği ve kendini üstün gördüğü...
Hey gidi hey.
Yüce Rabbimiz merhametlilerin en merhametlisi isen sefil insanoğlu nasıl da hak görüyor kendinden her şeyi.
Çocuk gelin.
Çocuklara yönelen eller.
Sevgisizlik de bir şiddet değil midir?
Sevgimle canım canım arkadaşım benim.
Ne çok kanayan yaramız var ne çok.
Bunca ilerleme teknolojinin üstünlüğü gelişen tıp ve geri geri giden bir insan yığını.
Okuması engellenen çocuklarımız kadınlarımız gençlerimiz.
Ne çok şeyi yitirdik be güzel arkadaşım.
Kalbikelamm
Olmaz mı
Ruhu aç insan hangi yaşta mutlu olabilir, çocuklar aç kadınlar
Birde kötü ruhlular yok mu
küflü vicdanlılar
Rabbim sen görüyorsun diyoruz, başka ne diyelim
Teşekkür ederim arkadaşım
Sevgilerimi gönderiyorum
Hayırlı akşamlar
Dün de bunun benzeri hüzünlükent'in şiirini okumuştum.
Uyuyamadım, biraz daldıysam bile kabuslarla uyandım.
Her şey iyi güzel de Azize gelen zarf için başka bir adres verebilirdi.
Mademki bu sınavı kazanabiliyor , biraz düşünseydi olacakları.
Sevgilerle...
Kalbikelamm
Acı çeken kadınlar çocuklar, bitmeyen bir girdap.
Zarfı kocası görmeden alıp saklamaktı ama yapamadı, erkeğin toplumda sözde söz üstünlüğünü anlatmaktı.
Çok teşekkür ederim şairem
sevgiler saygılar sunarım
hayırlı akşamlar
Offf yine bir acı hayat
Ah diyorum insan herşeyi unutuyor da çocuklarının gözü önünde ki şiddeti asla unutmaz!!!
Erkek çocuğu idi annesini babası döverken annesi okadar ağır şiddete rağmen asla bağırmıyor ve ağlamıyordu...
Kadın sessizce
Dayağını yedikten sonra direk oğlunun odasına koşarak gitti...
Kadın saçları başı darmadağın idi.
Oğlu ellerinin arasına almış başını kulaklarını tıkıyordu babasının küfür ve annesine uyguladığı şiddeti duymamak için..
Kadın :korkma yavrum bak bir şeyim yok sadece baban kendi kendine bağırdı beni dövmedi diyordu çocuğun psikolojisi bozulmasın diye
Oysa ki adam suratına vurmuyor Du işi biliyor Du.
Kadının tüm vücudu mosmor olmuştu ama asla ağlamıyor Du....
Offf ne çok acılar yaşandı yazınızı okurken içimde!...
Şiddet ve çocuk bir evde olmamalı
Selamlar olsun
hüzünlükent tarafından 20.10.2021 15:41:24 zamanında düzenlenmiştir.
Kalbikelamm
Nereye gidiyor bilinmez ama iyiye gitmediği belli.
Çok teşekkür ederim yorumunuz için
Sağlıklı huzurlu bir akşam dilerim
Kalbikelamm
Nereye gidiyor bilinmez ama iyiye gitmediği belli.
Çok teşekkür ederim yorumunuz için
Sağlıklı huzurlu bir akşam dilerim
Kalbikelamm
Teşekkür ederim yorumunuz için
Sağlıkla kalın