- 360 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurucu İnşa Temelindeki Kolektifi Oluşlar 16-17
İnsan zihni de bütün olan bilgi enerjiyi an sal parçalarına bölerek anlam eşletmeleriyle anlar. Anlam olanda, anlam eşleşmesi yapanda enerjinin birbirine fark durumla salınımlı potansiyel enerji düzeyi olmalarıdır.
Bu potansiyel enerji düzeyi o olgu ve oluşun kapasitesini kübik değerlerini oluşur. Bu kapasite bizde şema, çizim modülasyon gibi anlam eşleşmeleri olmakla enerji kişinin öznesine im, imge ve imaj tipi enerji parçacıkları olarak yansır, geçişir. Ve bir başka enerji türü olan zihnin protein kalıplarına dönüşür.
Yansıyan, imajdan resmedilen (protein kalıplarına çevrilen) bilgi; o öznenin biliş ve davranışça yol haritası olmakla bilgi kişiye; pusula eylemli davranışça diyagramlardır. Kolektif alan ve girişmeleri bir enerji ve enerji düzenidir.
Bu enerji düzeni kişinin temel durumlu sağlama gereksinimlerinden olan parçalı bilgi olup; bileşimin gücüyle bir akış ve akışa karşı parçalı firen etkileri nedenle bileşim çevresinde (EMK) enerji biriktirir. Kolektif ortama etki edip yaptıran kuvvet bununla doğal ortamdan yalıtılan doğal etkilerdir.
Sürecin akan enerjisiyle akışı durduran frenleyen sürtünme kuvvetinden kaynaklı elektro motor kuvveti (EMK) imge, imaj şeklinde kişi bilincine yansıyan bilgi modülasyonlarıdırlar.
Böylesi kılıktan kılığa enerji koşulları olan devim ve davranışlar içinde ve çevredeki başlangıç koşulları içinde kimi hayat aç kalmakla göçer. Bu göçüşle hayat dış çevreyi, dış mekânı değil ama yalıtımla olan iç dünyasını yeni çevreye göçtürür. Göçerler iç dünyasıyla bile sürü etkileşmeli enformasyonları da beraberlerinde göçtürürler.
Veya hemcinslerimizde olduğu gibi hemcinslerimiz totem yapılı kolektif alan bilgisini ve modülasyon imajlı yöneylemeler olan totemdik soyut çizim veya şemaya dek diyagramdı öznel imajlı enerjileriyle birlikte göçerler. Soyut olan enerji somut inşanın üniforman bir yaptıran ve taşıyıcı bilgi kaynağıdır.
Somut olan enerji biçimleri soyut olan boşluk enerjisi üzerinde soyut üs sel durumla; şekil, çizim ve şema diyagramdı enerji parçacıklarıyla enerji; paket bilgi ya da bilgiye örnek biçim kalıplarıdırlar.
Varlık yoklukla, somut soyutla, boşluk dolulukla vs. vardı. Somut eylemli enerjinin soyut biçimi, boşluğun enerjisidir. Somut doluluksa, soyut boşluktu. Somut enerji; imaj ve çizim bindirişti üs sel diyagramlarla veya yalın olarak soyut enerjiye dönüşür.
Soyut enerji yani boşluğun soyut parçacıklı enerjisi; taşınan somut ortamlı bilgi enerjisine aktarımla, girişir. Soyut enerji bilgi taşıyan bindirişin imaj biçimi ruh-eter türü anlamla enerji biçimi somut enerjiyle girişir. Böylece bu tür frekans salınım durumlar etkisiyle somut enerji de biçim alır.
Üs sel durumları içindeki bir salınımın genliği, dalga boyu sıklık ve genişliği diğer bir frekansa bağlı dalga boyu genlik geçişmesine boşluk doluluk, girişme veya girişememe alanını oluşturmaktadır. Müesses inşa da dediğimiz kurucu inşa kolektiftir.
Kolektif alan kişi davranışlı salınım genlikleriyle iç içe geçişen girişmelerdir. Aç insanın salınan frekansları savunma durumunda olan kişinin salınım frekansları arasındaki boşluklu tanecikli kısımlarla girişen eylemiyle kolektif ortamın işlerge kuvveti dediğimiz tahrik enerjisini ortaya koymaktadır.
İşlerge tahrik kuvveti kişilerdeki yalıtımlı öze gönderle olma üzerine kolektif bir öz göndergeye sahiptir. İlk kolektif inşanın kolektif öz göndergesi içinde DİLENCİLER yoktur. Yoksulluk olmadığı için yoksula yardım, yoksula sadaka, fitre, zekât vs. de yoktur.
İlk kolektif inşalar çocuk, yaşlı, güçsüz, hasta vs. olmayan organizeni bir emek gücü ile hep birlikte farklı işleyime dek işlerce tahrik kuvvetleriyle davranılmakla hep birlikte eylemlerdi. Yavrular, güçsüzler, cinsellik kişinin sosyal ilişkisi içinde kolektif ortam içine geldiler.
Temel ihtiyaçların doğada karşılanma süreci işleyim kuvvetlerinin organize edilebilme çeşitliliği olarak; hasta, yaşlı, güçsüz, çocuk dışında kalan kişilerle HEP BİRLİKTEYDİ. HERKESLE BİRLİKTEYDİ. NİMETTE DE KÜLFETTE DE HEP BERABERDİ.
Bunların böyle olduğunu köleci sistem içine düşen ayrımlarla anlayıp; birlikte olmayanla birlikte olanı birbirinden köleci sınırlarla ayıracaktık. Köleci parçalar kolektif inşa üzerine olmakla kolektif anlamdan tersine dönüşümlerleydi.
Doğada yararlanış nasıl tüm canlı cansız herkesleyse; KOLEKTİF ALAN İÇİNDE, KOLEKTİF EMEKLE DOĞADA KARŞILANANLAR DA KOLEKTİF EMEKLE ÜRETİMİ YAPILANLAR DA ÜRETİM HAREKETİ KAPSAMINDA OLAN VE ÜRETİLEN DEĞER HERKESLE HERKESİNDİ. Yaşlıların, güçsüzlerin, çocukların paydaşlığı, kolektif alan öncesi sosyolojinin, hayatın türsel oluşa bağlı olan frekans etkisidirler.
Buradaki ölçü ve sınırlama; anlam çıkarma ve yorumlama KOLEKTİF EMEĞİN BELİRLEYİCİLİĞİYDİ. Bir şey kolektif emekleyse yani bir şeye kolektif emek sinmiş olarak geçişmişse ve doğada olup bitenler hiç kimsenin emeğiyle değilse bunlar herkesle yararlanıştı.
17
Aşk, cinsellik, saygı, sevgi türü şeyler içine kolektif emek, kolektif yardım sokulamayan, paylaşılmayan nötr duygusal durumlardı. Bunları dıştan kişilerle sırdaşlıklarla paylaşımlarını, sürdürülebilirliklerini yapsak ta çok büyük oranda kişiseldi kolektif ortama olabildiğince nötr yansımalarla olmalıydı.
Kolektif yapı herkesle olan ve herkese olan durumla bir paylaşma ve paydaşlıktı. Köleci sistemdeki El mana anlayışı HERKESLE OLAN, HERKESİN PAYDAŞLIĞI arasına, HERKESLE OLMAYAN, HERKESİN OLMAYAN durum söyleminin zıddı duruma NASİP demekle, herkesle olan bilgiyi, öz göndergeli oluşu unutturup, herkesle olan paydaşlığın arasına NASİBİ, soktu.
Nasip (şans, kader, kısmet) kolektif gücü ve kolektif zenginlikleri seçilmiş kişilere mülk yapıcı anlam ve anlatımdı. Bu nedenle El mantıklı söylemdi. El de kurnaz kişilerin kolektif güç ve kolektif zenginlikler üzerine kurdukları mülk edinici hayalin simge temsilcisi söylemdi.
Nasip söylemi böylesi bir öznel bek raundun anlam zikri olmakla sömürücü amaca hizmet eder. Kolektif zenginliği kimi kişilere vermekle kimi kişilere mal sahipliğinin yolunu açıp, çokluğu da maldan mülkten yoksun kılan hileci ve tuzaklı söylemdir.
Nasip söylemini de El şöyle zikreder; " biz rızkı katımızda bir takdire göre dağıttık. Kiminize rızktan çok pay verdik. Kimine rızktan az pay verip, onların rızkını kıstık. Kiminizin rızkını da mal sahiplerinin üzerine saçtık ki onlar da çalışıp alın terleriyle kazansınlar diye " demektedir.
Bu söylemlerine de "siz bilmezsiniz ben bilirim. Bunlar hikmetli sözlerdir" demekle El; açık açık ezilen yığınların kötülüğün, dilenciliğin, darp, gasp, mal uğru laması nedeniyle öldürmelerin, ganimet ilgin vs. müsebbibidir.
El, görüldüğü gibi kolektif emekle herkese göre olan paylaşımın arasına herkesle olmayan söylem ve inandırma işine RIZK VERME demektedir. Bu söylemlerin tümü kolektif hafızaya, kolektif bilince, kolektif akla, kolektif inşa kuralı ile sürüp giden gerçekliğe aykırıdırlar.
Bu nedenle El, kolektif hafızaya karşı "siz bilmezsiniz ben bilirim" demekle; herkesle olan kolektif üretim ve kolektif paylaşım yapmaya "sapıklık" diyordu. Bu tür anlayışsa inşa ile Kenan metinleri içinde "El güldü" kavram sıklıkla geçer.
Ve El ’in mülk sahibi olucu soyut mana anlayışı, "İbrahim’in, İshak’ın gülme" seremonisi olan kutsal söylemle; kişisi sembolizm üzerinde billurlaştı. Böylece El ’in somut biçimi kişinin kendisinden anlaşılır olmasıyla, ortaya konmuştu.
El, mülk sahibi olan kişi tanımını ifade eden anlam yerine geçti. Böylece El ’i tasavvur etmek için söylenen El ’in onca anlatımı, onca tanıtımı; kişinin kendisinden yapacağı duyumlarla El ’e, zihinlerde anlaşılan bir eylem alanı açacaktı.
El ’e atıf edilen söylemler aslında o kişinin El olarak kendisini ifade eden çağrışıcılarla, o kişi El ’i söylüyordu. Kişiler anlatılanlarla El ’i anlıyorlardı. El de tasımcısı olan o kişiyi göreydi. İnsan biçimli antropoformist "El, ben kulumun zannına göreyim" diyordu. Böylece El ’i subliminal bir algıyla oluşan El tasımlarını inanırlar kişisinin özellikleriyle de anlıyorlardı.
Sonuçta El insan biçimli olmakla kişilerin kendisinden de bir parçaydı. El ben kulumu kendi ruhumdan üfürdüm" demekle insanı kendi parçası yapıp insanın kendi duyuşunu El ’i duymak olarak belirtiyordu. El ifadesi kişisi somutluk oldu. "El güldü" söyleminde; söyletenin, söyleyenle aynı kişi olmasının tarihselliği vardır.
El olan Rab "yaşlı İbrahim’e doğurganlığı bitmiş Sara’ya çocuk vereceğini" söyleyip "Gözünün gördüğü yeri sana ve zürriyetine verdim. Soyunu gökteki yıldızlar gibi çoğaltacağım" dediğinde de "İbrahim güler".
Çocuk doğurma yaşında olmayan Sara’nın çocuk doğuracak olması; hem bir ayrıcalıklı olmanın gülme memnuniyet ifadesiydi. Hem de akılcı sorgulamayla doğurgan olmayacak yaşta olanın nasıl doğurur olacağının şaşkınlık ifadesi gülmeydi.
Sara o günkü yasalara göre natidum bir kadındı. Doğurduğu çocuğu kocaya değil kutsal tapınağa veren bir kadındı. Sara İbrahim ’e çocuk vermediği için Sara’nın; köleci zaman içinde, eski yasalara göre davranmasına sara kısır diyorlardı.
Sara’nın İbrahim’e çocuk vermesi; doğacak çocuğun kolektif mirastan pay almasını değil de babanın çocuğa bırakacağı kişisi servetten pay alması öngörülüyordu. Bu anlatım köleci mirasa geçişi ifade eden sembolik anlatımdı.
Köleci anlayışlı bu tür sembolizm söylemli anlatımlar bir yandan geçiş dönemlerini anlatmayı önemseyip kutsarken; bir yandan da geçmişi yok sayan anlatım içindeydi. Sara’ya kısır demekle eski ittifakı yasadaki natidum kadın anlatımların üzerini örtüyordu.
Geçmiş kolektif süreci yok sayma nedenle Sara’nın kocaya çocuk vermeyen kadın olma tiplemesini Sara’nın kısırlığıyla söylüyordu. Ve geçiş dönemi içindeki bu tür anlatımların daha mucizeli oluşu da Sara’nın çok çok yaşlı olmasına rağmen çocuk doğuracağını söylemekle ifade ediyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.