Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - pitigrilli
çetin altungüneş
çetin altungüneş

ASILACAK ADAM

Yorum

ASILACAK ADAM

1

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

480

Okunma

ASILACAK ADAM

ASILACAK ADAM

Nazım Hikmet, Bursa Mapusanesi’ndeki 13 yıllık uzun ve son hapisliğini yatarken; hem içeride hem dışarıda, onun hakkında halkın arasında gerçeklikle pek de ilgisi olmayan bazı menkıbeler, söylentiler anlatılır dururdu. Bu söylentilerin büyük bir bölümü, 1964’te ’’Yön Dergisi’’ nin ’’Putları Yıkıyoruz! ’’ kampanyasıyla Nazım Hikmet’in şiirleri üstündeki ’’yasal olmayan yasağın’’ kalkmasından sonra da sürüp gitti. Her güm bir yenisi uydurulan bu öykülerin yaratılmasında Nazım Hikmet’in mitsel kişiliği de hayli rol oynamıştır. Bu konuda Mehmet Kemal, Cumhuriyet dergisinin 1 Şubat 1987 tarihli sayısında şöyle yazmıştır:

’’Bir gün şair sandalla Karaköy’den Eminönüne geçiyormuş.Kayıkçı: ’’Solculuk nedir? diye sorası olmuş. Şairde cebinden paraları çıkarmış , kayıkçının parası ile harman etmiş, yarısını kayıkçıya, yarısını da kendisine ayırmış. ’’işte solculuk budur’’ demiş.

Son yıllarda, bu tür yakıştırma ve söylentilere asparagas gazete haberleri de eklenir oldu. Gazetecilik gibi son derece ciddiyet isteyen bir mesleği, Osmanlı gevşekliği ve soytarılıkla karıştıran yayın organları, yarım ton tuzla bile yutulmaz gülünç söylentileri ’’haber’’ adı altında Türk halkına layık görebiliyorlar.

Halk tarafından Nazım Hikmet’e yakıştırılmış olan bu tür öykülerin bazen bir hakikat tarafı olduğu da görülmüştür. Örneğin; İttihat ve Terakki Fırkası’nın üç numaralı adamı Ahmet Cemal Paşa ile Nazım Hikmet arasında gerçekten yaşanmış bir diyalog, halk arasında Atatürk’e mal edilmiştir. Sözde Mustafa Kemal, Nazım Hikmet’in şiirlerini çok beğenirmiş ve şairi takdir edermiş ama solcu olması nedeniyle onun için, ’’Asılacak, sonra da altında oturup ağlanacak adam’’ demiş. Oysa gerçek Va-Nu’ nun ’’Bu Dünyadan Nazım Geçti’’ adlı kitabında şairin kendi sözlü açıklaması olarak ifade edilmiş bulunmaktadır. Şair Mecit Ünal, bir yazısında sözün kaynağı hakkında şunları söyler:

’’Bu yüzden, daha önce, Nazım Hikmet’in öncülü ve onun gibi eylemci bir başka şair, Namık Kemal için söylenen şu söz sınıf düşmanları tarafından Mustafa Kemal’e atfen, aynı Nazım Hikmet için de tekrarlandı ve yaygınlık kazandı: ’’Asılacak ve sonra da cesedinin altında ağlanacak adam!’’

Ama önce Nazım Hikmet ile Ahmet Cemal Paşa’nın ilk kez karşılaşmalarını Memet Fuat’ın kaleminden okuyalım:

’’Bir gece evlerine konuk gelen Bahriye Nazırı Cemal Paşa elini öpen Nazım’la ilgilenmiş, hangi okulda okuduğunu sormuş , derslerinin iyi olduğunu, ayrıca dedesi gibi şiir yazdığını öğrenince, kendisine bir şiirini okumasını istemişti. Nazım’ın utandığını, Cemal Paşa’nın ısrar ettiğini gören Hikmet Bey araya girerek oğlunun şiirini okumuştu.

Çocuğun şiire yansıyan duygularından çok etkilenen Cemal Paşa bu yetenekli gencin Heybeli ada Bahriye Mektebi’ne geçmesini istedi, aileden olumlu karşılık alınca da okula girmesine yardımcı oldu.’’

Yurtseverlik duyguları hayli yüksek olan Ahmet Cemal Paşa’yı etkileyen ve Nazım Himet’e Bahriye Subay Mektebi’nin kapılarını açan o şiir şöyledir:

’’’Musikim düdük
Hayatım deniz
Biz deryada gezeriz
Bize derler Turgutoğlu
Yakarız yıkarız biz cihanı
Ölüm karşımızdadır an be an
Vatan uğrunda ederiz feda-yı can
Topumuzdan çıkan gülle
Eder her tarafı tarumar
Vatan uğrunda feda-yı can
Benim gibi çok kişiler var.’’

Nazım Hikmet bu şiiri 13-14 yaşlarındayken yazmıştır. Aradan yıllar geçmiş Osmanlı İmparatorluğu emperyalist devletlerin toplu saldırısı karşısında dayanamamış ve çökmüş, ülkeyi savaşa sokan İttihat Ve Terakki ileri gelenleri Avrupa ve Asya ülkelerine kaçmışlardı. Cemal Paşa , Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşı kaybetme olasılığının yüksek olduğunu biliyordu. Bunu anılarındaki şu pasajdan da açık seçik olarak anlamak olası:

’’Evet, emin olunuz ki, hasımlarımızın ne kadar kuvvetli ve inatçı olduklarını bilmiyor değildim. Fakat hayatımızın muhafazası için başka çare bulamadığımızdan dolayı kendileriyle ne olursa olsun çarpışmaya mecbur olduğumuz bu düşmanların kudretini kırmak için hiç bir vasıtayı ihmal etmeyeceğime yemin etmiştim.’’

Mustafa Kemal Ankara’da Milli Kurtuluş Savaşını organize ederken Nazım Hikmet ile Va-Nu birlikte Moskova’ya gelmiş ve orada bir gece Cemal Paşa’nın konuğu olmuşlardı. Öykünün bundan sonrasını Va-Nu şöyle dile getiriyor:

’’Moskova’da Cemal Paşa’yla bir hadisesi geçti Nazım Hikmet’in Kafkasya’dan Rusya’ya gittiğimiz zaman, evvelce belirttiğim gibi, Reşit Kaplan’ın evinde İttihatçıların meşhur doktor Nazım’ıyla dostluk kurduk. (Doktor Nazım Atatürk’e suikast teşebbüsüyle muhakeme ve idam edilen zattı.) Bana o günlerde hatıralarını dikte etti.

İttihatçıların sakallı Cemal Paşa’sı babalarımızın ahbabıydı. O da Moskova’da Sovyetlerin kendisine tahsis ettiği koca keşanede oturuyordu. Bizi akşam yemeğine çağırdı. Hala çapulalarımız ayaklarımızda, salonlarına girdik. Havyarından şampanyasına kadar donatılmış muhteşem bir sofra başında yine Nazımın ütopist teorileri...Ve bu teoriler gittikçe kaametini yükseltiyordu. Şarin tavanları zorlayan sıtma görmemiş sesiyle...

Bir an geldi ki Cemal Paşa:

-Nazım, şayet eski vaziyetim olsaydı dedi ben seni şimdi astırır, darağacının altında ağlardım.

Buyurun cevabı:

-Aramızdaki fark şu ki Paşa, ben seni astırır ama altında ağlamazdım.

Nazım iktidardan düşmüşlere saldırmayı huy edinmişlerden değildi. İktidardakilere çok sert tepeden inme karşılıklar vermişti zaman zaman. Bundan ötürü başı belalara girmişti.

Tarih, bazen salt, sapı samandan ayırmak faaliyetinden ibaretmiş gibi görünür. Her ne kadar Marx: ’’ En gerçek bilim tarihtir’’ gibisinden sözler etmişse de...Biri edebiyat tarihinin, öbürü de siyasal tarihin bu iki devi arasındaki diyalog, tarihin çarklarını harekete geçiren gücü sessizce anımsatarak, öğretici olmaktan da öte; ibret vericidir.

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Asılacak adam Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Asılacak adam yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ASILACAK ADAM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
glenay
glenay, @glenay
14.10.2021 15:58:24
Bazı şairler gerçek düşüncelerini söylemekten, yazmaktan kaçınmazlar.
Nazım Hikmet de bu kişilerden biriydi.

Tebrikler Çetin bey,
bazı bilmediğim şeyleri sizin kaleminizden okuyorum.

Selamlar saygılar..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.