- 827 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BAŞLIKSIZIM
Sisle kaplı puslu havada taze turunç kokusu var. Bir taraftan da gök cevizler olmuş, kızılcıklar dökülmüş. Kışın ortasında yaz yaşamaya çalışır gibi bir hali var Çukurova’nın. Fıstığın hasat vakti sanki, biçerciler çoktan evden ayrılmış; fıstıktan sonra meke var ama bu kar kıyamete dayanamaz gibi. Turunçların yaprakları gösterişli ve hoş kokulu, her biri sulu sulu olan meyveleri mevsimlik işçiler toplamaya çalışıyor karın tokluğuna, inatçı dallar özenle büyüttüğü yemişlerini vermemekte kararlı.
Soğuk yüzünün her bir noktasına işlerken alnından akan damlalar ter değil, yağmur... Saçları kabarık ve her zamanki gibi salık, kulağına bir gül takılmış: kanlı. Başında bir yazma elleri kınalı ufak bir kız çocuğu. Boynu ağu çiçekleri ile sarılmış, mosmor. Göz altları karartılı, dudakları kuru, yutkunamaz halde; çok yorgun... Boş bakışları ölü bir cesedin soğukluğunda olmasına rağmen ifadesi hırçın ve cıngar, yanakları ise al al. Elinde bir bal çiçeği var özü emilmiş, gözünden bir damla yaş akıyor kanla boyanmış. Küpeleri halkadan; kulak memesini sarkıtmış ve yanda çağlıyor sulama kanalı Köprübaşı üstünden konaklarına doğru...
Yıkık dökük bir konak, avlusu toprak altında; mezara girmiş ölüden farksız. Duvarları dökülmüş, kenarlarda ise cardın pisliği var. Göğe baktın mı Kıbrıs’ı görüyorsun karşıda; bak, Beşparmak Dağları orada! Solda ise zeytin ağaçları ve altında güzel bir göçmen bebesi. Arkanı döndüğünde dört tarafını sarmışçasına duran Toroslar... Yağan yağmur temizlemiyor lanetimi ve kapana kısılmış ruhumu. Yılanlar zehrini en ufak su birikintisine bile bırakıp uzaklaşıyor. Bir yandan da çalgı sesi var; abdallar şenlik peşinde, çingeneler de eşlik ediyor.
Ufak kızın boynu yetmemiş, bileklerini de sarmış ağu çiçeği ama o ayaklarını yuğmanın derdinde. Hıçkırıkları göğü inletirken gök gürlüyor kahırlarına ritimle, papatyalar soluyor, Çukurova kararıyor, göçmen bebesi kaçıyor. Ufak kızın bedeni toz olup gitmek üzereyken o hala ayaklarını yıkıyor. İncir ağacı bağırıyor "Finduri dur artık!" diye ama artık toz olmuş kızdan eser yok ki... Ardından her şey un ufak oluyor teker teker... Ortada hiçbir şey kalmadığında ruhum da ölüyor benim ve yalnızca bir başına içi bomboş bedenim kalıyor bu dünyada...