- 3057 Okunma
- 27 Yorum
- 33 Beğeni
Gönül D'ilinden Seyre B'akış
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aylardan ekim,
Birkaç yıl önce resimdeki köprüde durup uzun uzun Elevit yaylasının uçsuz bucaksız vadisine, kızıla boyanan görüntüsünü seyretmiştim. Sanki bir örtünün altında gizlenmiş çözülmeyen ruhu, sırlarıyla bambaşka bir ruha kimliğe bürünüyordu.
Sonbahar ayları geldiğinde dereler sessizleşir hatta dokunaklı olur. Sanırsın usul usul ağlıyor. İnsanların onu terk etmesine mi yoksa coşkusunun bahar aylarındaki gibi gürül gürül akmayışına mı üzülür hep merak etmişimdir. Her yıl kendini yenileyen bu süreç neden insanlarda yok.
Ya ağaçlar, sonbaharda yaprakları eriyip tükenirken aşk, evlat, anne, baba, acısı çeken insanlar gibi ıstırap duyuyorlar mı? Yaprağı toprağın üstüne düşerken, üzerini örtüğü toprak kışın soğuğunda ağaçlarının köklerini besleyip donmaması için kendini mi feda ediyor.
Esen sert rüzgârlar ıslık çalan dağların sesi olup kahramanının yüreğine şiirlerini terennümünü kılar gibi. Bahar geldiğinde de katmerli gülleri bırakır vadilerine.
Mübârek teninde korkmadan dolaşan bütün canlılar salâvât getirir gibi ders veriyor insanlara... Hayvanların yağmurun geçmesi gerektirecek sebepleri yüksek binaları yok, korunuyorlar çatısız. Ve daha mutlular
İnsanların olmadığı yerlerde doğanın daha mutlu olduğunu düşünürüz. Oysa tabiat ana, dağlar, vadiler de güzelliğini göstermeye sevilmeye ihtiyacı var. Etrafında dolanan kuş sesleri gibi, çocuk seslerine de ihtiyacı var. Gelincikleri gibi gelinlere, gürgen ağacı gibi damatlara, çınar ağacı gibi dedelere, dut ağacı gibi nenelere, zeytin ağacı gibi babalara, incir ağacı gibi annelere ihtiyacı var.
Peki, biz insanoğlu ne yapıyoruz.
Gündüzleri dünyayı ısıtan güneşe, geceleri gökyüzünde parlayan yıldızlara durmadan bentler çekiyoruz. Yüksek yüksek binaları gözlerimizin önünü koyarak, yeryüzünün en mutlu özgürlüğünü ellerimizle öldürüyoruz. O kâinatı nûruyla aydınlatan mavilik lâhûtî âlemin penceresinden, penceremizi aralayarak kapımıza kadar bıkmadan her sabah gelmeye devam ediyor.
Kuşlar gizlendiler. Kurbağaların bataklıklarını kuruttular, yakınma dolu çığlıklarını duymuyorum. Martılar çok uzaklara göçüyorlar. En garibi düşünceli ve sessizleşen nehirler eskisi gibi bol suyla akmıyor.
Dost yüzü arayan Kainat tüm nimetlerini canlılara sunarken üzerinde yaşadığı hiçbir canlıyı incitmedi. İnsanoğlunun kendisine verdiği zarar, başka hiçbir canlı vermedi.
Yaz aylarında ki gibi ısıtmayan güneş yeniden gökyüzüne yerleşiyor. Derenin ufacık suyu değişmeyen yatağından denizlerine akıyor ve ben köprünün üstündeyim.
Bu görüntüden yoksun kalmak mı işte buna hiç hazır değilim.
Ümmühan YILDIZ
YORUMLAR
Ümmühan Yıldız
çok teşekkür ederim.
Saygıyla selamlar.
İçerisinde hayatın gerçeklerini de anlatan hem keyifli hem düşündüren çok samimi ve akıcı bir paylaşımdı. Tebrik eder,kaleminizin daim olmasını dilerim..
Ümmühan Yıldız
Sözleriniz değerliydi benim için
Teşekkür ederek
Sevgilerimi gönderiyorum
Doğa ve duygu diyelim zira dağ , taş ,ağaç, kuş, ırmak, göl, hele de yaylalar , en çok özlediğimiz büyük şehirler duygulu insanları bitiriyor , çalışmanızı ve sizi kutluyorum
Ümmühan Yıldız
İşten fırsat bulduğum an doğaya koşuyorum
Yürekten teşekkürlerimle saygılarımı gönderiyorum.
Ümmühan Yıldız
Yürekten sevgilerimi gönderiyorum.
Tabiat ta insan gibi can taşır, adeta doğayı konuşturmuşsunuz, Kızılderili atasözünde; son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. herhalde sanırım o zaman geç olacak. beğeniyle okudum, tebrik ve saygılar.
Ümmühan Yıldız
Çok değerlisiniz Şairim.
Yürekten teşekkürlerimle saygılarımı gönderiyorum
Yeşilin tonlarının yüreğimi tutsak ettiği çekici resimden, ince ve derin duygulu yazınızdan çok etkilendim. Ben de uzunca bir süre kendimi köprü üzerinde hayalen ağırladım ve etrafın olağanüstü güzelliğini, hayran gözlerimden içime akıttım.
Doğanın mucizevi eşsiz güzelliklerine uyumlu insanlar olarak yaşamak, kavuşmayı hep dilediğimiz ve beklediğimiz özlemimiz.
Bu geleceğe umutla sevgiler, saygılar, tebrikler.
Ümmühan Yıldız
Ayakta kalmış olan doğamızı koruyabilsek ve çoğaltabilsek tek dileğimdir
Yürekten teşekkürlerimle, saygılarımı gönderiyorum
Gün batıyor ve ben kuşlarla akşam dualarımı sevdiklerime söylemeye devam ediyorum.
Yağmur bereketiyle gülümsüyor.
Ben gülümsüyorum.
Yaşamayı birlikte göze aldığım kırılgan güzelliği olan ıslak yüreğimle daha çok yazmaya devam edeceğim.
Çocukluğumda ki gibi kötü dillerden korumak için annemle babam ebediyete göçseler de en zor anlarımda öğütleri aklıma getirip kanatlarımı onlara doğru uzatacağım. Her seferinde tutacaklar.
Kim ne söylerse söylesin, güzel baktığın sürece sonsuzluğu görmeni hiç kimse engelleyemez.
Dünyadaki her şey doğanın kanununa göre yaşıyor. İyiler iyilerle meşk ederken hamd-ü senalar diyor. Diyorum
Kötüler, başlarını güneşten çevirip gölgesini kafatasları arasına sokup güzelliği görmemeyi tercih ediyorlar.
İnsana mutluluk, huzur veren sitem Edebiyat defterinin değerli yöneticisine kocaman teşekkürlerimi gönderiyorum.
Çok değerli seçki kuruluna, çok değerli yazarlar, şairler, yorumlayanlar, okuyanlar, puan verenler, sevgi kelimesinin tılsımına inanırım ve diyorum ki '' HEPİNİZİ SEVİYORUM''
Saygılarımla,
Sonbahar ayları geldiğinde dereler sessizleşir hatta dokunaklı olur. Sanırsın usul usul ağlıyor. İnsanların onu terk etmesine mi yoksa coşkusunun bahar aylarındaki gibi gürül gürül akmayışına mı üzülür hep merak etmişimdir. Her yıl kendini yenileyen bu süreç neden insanlarda yok.
*** Ümmühancığım kutluyorum gün güzelliğini ***
*** Duyarlı güzel yüreğine selam olsun ***
*** Sevgilerimle her zaman ***
Ümmühan Yıldız
Aygün Deniz’in tertemiz asil duran güzelliğine.
Kocaman sevgilerimi selamlarımı gönderiyorum
Sevgini okumaya geldim, çünkü yaptığın her şeyin dürüstçe olduğunu biliyorum. Özgürlüğün etrafında dostluğun kanat çırpıyor.Özgürlüğün göğünde yanındaki insanlar soluklanıyor.
Abin
Ümmühan Yıldız
Varlığına teşekkür ederim
Hep yanımda ol.
O köprüler birer birer sanki yok oluyor. Ya yaylalar? Onları da zamanın çarkları öğütüyor. Yeni yollar derken sanırım onların da büyüsü kayboluyor.
İlkbaharın coşkusu, sonbaharın dinginliği aradığımız mekanlar yakın zamanda hep birbirine benzeyecek diye çok korkuyorum. Oysa farklılık ne büyük zenginliğimizdi.
Umarım bu güzellikleri kaybetmeyiz ya da sahip çıkabiliriz.
Çok güzel işlemişsiniz değerli yazar. Kaleminize sağlık.
Güne gelen eserinizi ve sizi kutlarım.
Saygılarımla...
Ümmühan Yıldız
Bu konuda doğanın kıymetini bilen büyüklerimiz, doğayı sevmemizi ve bereket kaynağımız olduğunu öğretmişler. Geçmişlerimden Allah razı olsun
Öylesine güzel mimarı tarzları var ki!
Babam.
-Harçsız sıvasız tek bir taş tutuyor ağırlığı derdi.
Ne tahriş oluyorlar nede asaletlerini kaybediyorlar
Saygılarımla,
İnsanın doğaya yaptığı kötülükler sınır tanımıyor artık var edeceğimize yok ediyoruz bütün güzellikleri dağından taşına ağacından deresine kadar
Çok manidar ve mesaj içeren güzel bir yazıydı
Tebrik ederim seçkinizi
Ümmühan Yıldız
Şimdiki çocuklar dört duvar içinde büyüdüklerinden, büyüyünce bir ağaç işte diye bakıyor.
Sevgimdesin
Teşekkürler
Şairem!.. Gönül dilinizden, süzülen tasvir, tahlil, temaşa ve bakış, harika olmuş ruhlara dokunuşunuz fevkalade... Helal olsun size, başka ne diyeyim. Şairler, yazarlar olmasa insanlar teselliyi nerede bulacaktı bilmem... Yazmaya devam edin şairem!.. Selam ve dua ile hoş kalın, hoşça kalın...
NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs tarafından 13.10.2021 12:52:45 zamanında düzenlenmiştir.
NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs tarafından 13.10.2021 12:53:30 zamanında düzenlenmiştir.
NAZIM TAŞTAN Gönülden Mıs tarafından 13.10.2021 12:58:53 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
Daha azimle ve daha sevgiyle yazma isteğimi perçinliyorsunuz.
Aslında sizin okumanız beni yüreklendiriyor hakkınızı helal edin.
Selam ve dua ile teşekkür ederim.
Doğayla adeta bütünleşmiş yazar, her biriyle sohbet etmiş kuş lisanıyla...
ve acı gerçekle yüzleşerek dökmüş içini.
vahşi doğa adıyla anılanın aslında doğa olmayıp bizatihi insan olduğu olgusunu mühreyleymiş yazar.
anlamı ve önemini kavrayacak mıyız?
yapılanlara bakınca zor umut.
umutların yeşereceği bir dünyaya der
değerli şahsınızı yürekten tebrik ederim.
nice saygılarımla
Ümmühan Yıldız
Göklerin ardına baktığımda gecesinde dokunamadığım birrr sürü yıldızları görüyorum, karanlığa sen ne kadar kara olursan ol biz hep parlayacağız der gibi.
Elbet bir gün insanoğlu uyanıp doğanın, tabiatın, gökyüzünün değerini kıymet verecekler,
Yazıma kıymet verip yorumlamanızdan o kadar mutlu oluyorum ki!. Yüreği açık insanlar her zaman dürüst insanlardır. Dürüstlüğünüzü ve edebiyat defterinde sizi tanımakta mutluluk duyduğumu saygılarımla söylemek istiyorum.
Teşekkür ederim,
Ümmühan Yıldız
Nasibimiz hep sevgi ve huzur olsun
Teşekkürlerimle,
Ömer Altun 2
Ümmühan Yıldız
Alır çıkarım dağlara seni.
Haykırmak mı istiyorsun, haykır.
İçini dökmek mi istiyorsun, dağlar dinler sesini.
Yankısını duyarsın.
Sevgiyle akarsın derelerinde
Hamsili ekmeğini yiyip
Hararetini söndüren soğuk suyunu avucundan yudum yudum içersin
Kocaman sevgilerimi gönderiyorum
Yüreğimin kanatlarıyla pervaz ettim bu sabah. Diyar diyar, memleket, memleket.
Sonra dedi ki yürek sesim” böyle üveykler gibi gezip dağlarda nehirlerde temaşa ediyorsa yüreğin bu Ümmühan arkadaşın sayesinde”.
Kalemine yüreğine sağlık arkadaşım
Nehir gibi güzel gönlünden inciler dökülmüş
Tebrik ediyorum
Sevgiler
Ümmühan Yıldız
İşte o zaman lacivert parlak gözlü gökyüzüne bakıp güzel bir kuş olursun. Kalbine mutluluk meşalesi tutuşur. Bir daha o görüntüden vazgeçmezsin.
Sevgimdesin, değerli kalbinle.
Kızım sosyoloji bölümüne bu yıl başladı. İlk makale ödevini korona yüzünden evde yazmak zorunda kaldı. Sıcağı sıcağına okuduğum yazınızla o makaleyi karşılaştırdım. konular farklı olsa da gerçekten insanın verdiği zararı gerek doğaya, gerek insana hiç bir canlı yapmadı...
İçinde tefekkürden bir lütüf barındıran yazınız ruha mana sürdü. Hem yüreğinizi hem güne gelişini tebrik ediyorum. O makale uzun lakin sizin anlattıklarınızla çağrışım yapan bir kısmını bu yazınıza istinaden sizinle paylaşmak istedim affola...
.........
Sanayi devrimiyle birlikte enerji ihtiyacı kölelik ihtiyacını ortadan kaldırmış, ucuz enerji için sömürge düzenine geçiş olmuştu. Bir nevi bu insanlar köle olmalıydı lakin bunu anlamamaları gerekliydi. Öyle ki çalışacaklar, kazandıklarını düşünecekler lakin asıl kazanan ve zengin olan yine sahipleri (patronları) olacaktı. Onlar artık sahip değil patrondu.
Bir toplum ki topraklarında değerli madenleri olacak, ne olduğunu bilmeyecek, çalışacaklar ve patronlarına verip kendileri devede bir kulak alıp yetinecekler. Bunun için de gerekli olan toplumu bağımlı hale getirip düşündürmemek, bireyselleştirip ben merkezine yerleştirmek gerekliydi.
Prof Atertainment’e göre bunun için topluma yavaşça enjekte edilen bağımlılık teknolojinin getirdiği zevk ve hevesleri aileden başlayarak bireylere aşılamaktı. Toplumu yönlendirmenin, kaostan uzak, kendi hizmetinde tutabilmenin en güçlü aracı medyayı elde tutmak, inandırmak istediklerini topluma sunmak, aleyhinde olabilecek bilgi ve bilimden insanları uzak tutmaktan geçmekteydi.
Selelhilyu kabilesi bu gelişimlerden payını almış, barınaklardan taş yapılı evlere, kimyasalların kullanılmasına, zaman içinde modern banyo ve tuvalete kavuşmuştur. Dikiş makineleri sayesinde yapraktan, yumuşak deriden yaptığı giysileri değişmiş, kumaş elbiseler giymeye başlamışlardır. Kendileri farkında olmasa da kültürleri tamamen değişmiştir. Mistik hikayelerin yalan olduklarını anlamışlar, manen yıkıntılarının farkına varamamışlardır. Kullandıkları temizlik malzemelerinin aslında doğayı kirlettiğini, yapay giysilerin aslında öldürülen böceklerden üretildiğini bilseler de benlikleri onlara umursamamayı öğretmiştir.
Küreselleşen dünya tüm bilgiyi küçük bir cihazda toplamaya haiz midir? Şüphesiz o cihazda ne yüklenmişse onu buluruz. Ya ölülerin bizi ziyaret edip kontrol ettiğini, o yalan denilen; doğaya saygıyı, insana saygıyı, geleneğe saygıyı, yardımlaşmanın, birlikte olmanın ve insanı insan eden değerleri nasıl bulabiliriz? Bu cihazlarda bulamayız; bu değerler patronların işine gelmez çünkü. Prof Atertainment’in şu sözü oldukça manidardır: ‘’Hiçbir bilim kültürü öldüremez, kültürün ölümü inancın ölmesiyle başlar. ‘’
Hilal Meral
(Yer, hikaye ve kişiler hayalidir.)
Not: Yazı uzun bu kadarı kafi yazınızla özdeşleşen kısmı...
Selenhilyu: Selen(ay), hil(al) ve yu(nus) üç kardeşin isimlerindeki hecelerden kurgulamış. Eee ne yapalım baba ve anne hatra gelmemiş canı sağolsun :)))
Ümmühan Yıldız
Okuduğum yazı taş devrinden günümüze gelen insanın kendi rahatlığını düşünürken aslında sömürülme uğruna nelerden vazgeçtiğini özetliyordu.
İnsan kendi beyninin gücüne inanmalı. Başka insanların duygularıyla hareket ediyorsa sömürülmeye açık hale geliyor.
Yumuşak deriden yaptığı giysileri çıkarıp kumaş elbiseleri değil kafeslerini giyiyorlar.
Gözümüzde yaş ve yüreğimizde acıma duygusu kalktı mı sömürme düzeninin içine giriyoruz.
İnsan şefkatini ve sevgisini asla kaybetmeyelim dileğimle,
Çok mutlu oldum eşliğinize
Kalbi ve gönülden selamlarımı kabul buyurun.
Yaradana hamd ederiz.
İnsandan insana, eyvallah...
Doğadan insana, eyvallah.
İnsandan doğaya, eyvallah...
Şiir tadında, tabiat bilgisine eyvallah...
Çok saygımla.
Ümmühan Yıldız
Bilgi birikiminizle hepimizi aydınlatacak fener gibisiniz.
Gelişinizle aydınlanıyor sayfalarımız.
Saygılarımla, sevgilerimle selamlarımla.
Ümmühan hanım pandemiden önce idokla her hafta doğa yürüyüşü yapıyordum pandemiden dolayı artık katılamıyorum,ama bugün yazınızla özlediğim doğada bir gezinti yaptım çook teşekkür ederim kaleminiz daim olsun sağlıcakla
Ümmühan Yıldız
Yürümek iyi geliyor.
Sevgilerimi gönderiyorum.
Sevgili Ümmühan, yaşadığınız duyguyu ne hoş tanıtıyorsunuz biz okurlara. Doğayı ayaklarımıza kadar taşıdınız. Fotoğrafda yaşanılası bir doğayı sergiliyor gözlerimizin önüne. Ah o dağlar, yamaçla ve o mınik köprü...
Bir diğer iyilik, eleştirel bir pespektiflen yazmanız kanımca.
Şu parağraf oldukça yetkin:
"Sonbahar ayları geldiğinde dereler sessizleşir hatta dokunaklı olur. Sanırsın usul usul ağlıyor. İnsanların onu terk etmesine mi yoksa coşkusunun bahar aylarındaki gibi gürül gürül akmayışına mı üzülür hep merak etmişimdir. Her yıl kendini yenileyen bu süreç neden insanlarda yok."
Kısacası; çok yönlü ve yalındı yazınız.
Sevgilerimle ve çokça kutluyorum sizi.
Ümmühan Yıldız
Bendeki doğallığı sohbetlerimizde ki i mgeli konuşmamı ablam fark etti. Yaz dedi sadece yaz.
Matematik bölümü mezunuyum. Kasabada okuduğum için edebiyat öğretmenimiz olmadığından edebiyat derslerimiz boş geçerdi.
Bugün kendime ait duyguları, hatıralarımı yazmaya çabalıyorum, çabaladıkça yazmayı daha çok seviyorum.
Anlıyorum ki insanın ruhu arınarak daha sevgi dolu oluyor.
Birde sizlerin teşvik edici güzel yorumlarınızı okuduğumda mahcup olup teşekkürlerimi ulaştırarak mutlu olduğumu söylemek istiyorum.
Sevgilerimle selamlar
Şöyle takılsam gökyüzündeki mavinin bir ucuna, bulutlarla insem o tahta köprünün üstüne.
Ayaklarımı sarkıtsam, değse suya türkülerim , buz gibi soğukluğuna eşlik etsem .
Yollansam taaa damla damla akan dağlardaki gizli gözüne.
Kuş olsam taşısam bir damla suyu İbrahim'in yangınına.
Köreltsem habis duyguları.
Eşlik eder misiniz benimle?
Tabiat sen ne güzelsin.
Siz de Ümmühan Hanım.
Sevgiyle.
Ümmühan Yıldız
Çiçeklinun düzine
Bi taş var oturaklı
Akşamdan bir ay doğdu
O da benden meraklı
Kapıya sandaliye
Otur sevduğum otur
Gönül kimi severse
Dünya güzeli odur
Derenun kenarına
Yılanun kemikleri
İstedumda vermedi
Gavurun enukleri
Sen karşıya ben beri
Uzatalım çemberi
Çember kısa gelirse
Birazdaha gel beri
Kocaman sevgilerimi gönderiyorum
Hoş bir tefekkür yazısı ve doğanın verdiği huzur var sizde Ümmühancım.
Ama en çok beğendiğim de abla kardeş ilişkinizin güzelliği, sizle birlikte benim de gözlerim doldu ne güzelsiniz..
Sevgiler bıraktım size🍀⚘👏👏
Ümmühan Yıldız
Arkadaşlığın, dostluğun, paylaşmanın küçük ama büyük umutların şebneminde yüreğine kocaman mutluklar dolsun.
Güzel kalbine kocaman sevgilerimi gönderiyorum.
Ümmühan Yıldız
Mutlulukları, sevgileri,güzellikleri paylaşmak geçsin hayatımız.
Sevgiyle selamlar
Derelerin suları akıyor denizlerine ben köprünün üstündeyim.
Sizden yoksun kalmak mı işte buna hiç hazır değilim.
enfes ve zenginlikle yazılanlar ile birlikte çok şey anlatan harika dizelerdi ...
TEBRİKLER ÜSTA KALEM
sevenol tarafından 12.10.2021 21:51:39 zamanında düzenlenmiştir.
Ümmühan Yıldız
İnsanın en güzel mucizesi etrafındaki güzellikleri görebilmesidir. İnsan unutmamalı çimen kokusunu, toprağın kokusunu ne güzeldir o koku.
Saygılarımla selamlar
Kalem yine ne güzel çoşmuş nehir gibi...
Bizde o köprünün kenarına oturduk hayal olarak
Bir semaver ve çay eşliğinde gözlerimi doğaya diktim kulaklarımı da size
Sizi dinliyorum okurken dilinizden döküleni anlatıyormuşsunuz gibi...
Huzur vardı!..
Kaleminize yüreğinize sağlık
Daima sevgilerimle
Ümmühan Yıldız
O köprüye, diğer asma köprülerin üstüne çıkıp canlı hayal etmeni dilerim.
Tarifi olmayan güzelliktesin
Yüreğinden öperim hiç değişme emiii
hüzünlükent
Yolunuz düşerse beklerim bende kayseride bir yürek var size aynı ayarda atan :)
Kocaman sevgiler
Ümmühan Yıldız
Edebiyat defterinde ailemden sonra yüz yüze geleceğim tek kişi olma güzelliğine sahipsin.
Anneliğin ruhun gibi ruhun çocuğun gibi pirüpak
Sağ olasın
hüzünlükent
Daima kapım ve yüreğim açık
🥰🤍
O derenin insanı olmaktan, o dağların seyrine bakmaktan, o topraklarda büyüyüp ruhumu da doruklara taşımaktan, hep farklı gözle dünyaya bakmaktan hoşnut olmakla birlikte şükrümü bir kez daha yenileyip seni bana bacı verdiği için de Rabbime ayrıca hamd ve sena ediyorum. Doğallığın has doğamızdan, güzelliğin anamızdan, mertliğin babamızdandır diyor gönül gözünden, elindeki kalemle yürek izinden öpüyorum...
Ümmühan Yıldız
İnsanın nur yüzlü merhametli annesi olunca çocukluktan bugüne kadar Anka kuşu gibi oluyoruz davranıyoruz.
Ablam sen tanıdığım en ideal annesin, ablasın, arkadaşsın, dostsun, eşsin.
Varlığını seviyorum.
Ümmühan Yıldız
Zafer Abim,
Âmin ve inşallah daha çok yazarım
Varlığın huzur verici, varlığın mutluluk.
Çok teşekkür ederim
Saygıyla selamlar