- 561 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BENZEMEK! SAVRULMAK!
BENZEMEK! SAVRULMAK!
Köksüz ve kültürsüz, sırf batı taklidinden ibaret, çoğunlukla da esfel tezahürlerle ortaya çıkan kuru çağdaşlık anlayışı ve yaşam tercihi koca bir Milleti ve Evrensel Medeniyetini ne hâle getirmiş!
Çıktığı kabuğu beğenmeyen tavuk civcivi gibi, mangalda mı kızaracak, döner mi olacak belirsiz bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir!
Bizim medeniyetimizin temeli İslâm’dır; ona bağlanmadan ve onu yaşatacak kültürlere canlı olarak sahip olmadan kendimiz olmamız imkânsızdır! Halat nasıl ki lif lif aşınrak zayıflar ve koparsa, Medeniyet de kültür kültür zayıflar ve ortadan kalkar! Maalesef Müslümanlar olarak biz kendi kültürlerimizi unuttuk, önemsizleştirdik, değer vermedik, yaşamadık, yasatmadık, yaşayanlara alaycı gözle baktık ve gerici yaftasını vurduk! İşte şimdi her gün onlarca yasa dışı, ahlâk dışı, adi vakalar ve cinayetleri haber diye seyreder olduk!
Batıdan gelen her şeyi kaynağını, sebebini ve amacını bilmeden, araştırmadan toptan kabul ettik ve yine çağdaşlık adına sarılıverdik onlara! Meselâ, sırf kız oldu diye kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, kadınlara insan muamelesi bile yapmayan, onlara hiçbir hak hukuk tanımayan cahiliye bir toplumu "Cennet anaların ayakları altındadır. Kız çocuğunu namusuyla yetiştiren, eğiten ve Müslümanca evlendiren ana baba cenneti hak etmiştir. Kadın istemediği takdirde eşini boşama hakkına sahiptir." vb. uygulamalarla kadına pozitif ayrımcılığı ibadet seviyesine çıkaran bir Dinin mensubu, bu çağlar üstü evrensel uygulamayı hayata geçiren bir Peygamber’in ümmeti olduğunu unutup, sırf batıdan geldi diye 11 ekim gününü "kız çocukları günü" olarak kutlayan, eşinin, kızlarının fotoğraflarını dünya arenasında paylaşan bir toplum haline geldik! Bu nasıl bir akıl tutulması? Bu nasıl bir savrulma Allah aşkına! "Efendim, bunda ne var ki! Kız çocuklarına değer veriyor işte!" gibi basit gerekçelerle geçilecek bir şey değil bu! Buna benzer bütün özel ve belirlenmiş günler hep aynı amaca yöneliktir!; adamlar seni Medeniyetinden koparmış haberin yok! Annene, babana, kızına, öğretmenine, yaşlılara, engellilere, hattâ hayvanlara nasıl davranacağını, hangi cümlelerle bu günü kutlayacağını onlar belirliyor! Sen sadece gözlerini kapatıp, denileni tekrarlıyorsun! Sonra da "ne varmış bunda!" diye bilmişlik ve sözde çağdaşlık taslıyorsun! Geçiniz bunları, batılın esiri olmuşsunuz, tamamen onlara benzemişsiniz haberiniz yok!
Hayır efendim hayır! Ben bir Müslüman olarak bunları aslâ kabul edemem, zâten bunların daha iyisini ve hayatım boyunca her gün yapacak değerlere sahibim ben Müslüman olarak..
Bizim Müslümanlar olarak en büyük SORUNUNUZ nedir biliyor musunuz? Maalesef, dünyanın her yerinde İslâm’ın önündeki en büyük engel Kur’an prensiplerine uymayan, sadece kelime-i şehadet getirmiş taklidî iman ile yaşamaya çalışan Müslümanlardır! Adam Müslüman, ama her türlü gayri meşru işleri yapıyor! Müslümanım dediği halde, 24 saatini İslâm’a göre yaşamıyor, adım başı İslâm’ın yasakladığı şeyleri yapıyor! Şimdi lafın gelişi elin gavuru dediğin adam bu durumu görüyor! Davasında samimi ve ciddî olan Müslümanlar da bu durumdan zarar görüyor; İslâm’ı anlatmakta, izah etmekte zorlanıyor.. Bunun kabahati İslâm’da değil, dinini yaşamayan insanlardadır! Efendim, "Özgürlük var!" İşte bu da farklı bir tuzak; sorumsuzluğun adı özgürlük olamaz! Medeniyet meselesi olan bu meseleyi öyle ulu orta geçiştirmek olmaz..
Bu yazımı İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un MÜSLÜMANLIK NERDE! Şiirinden bir bölümle noktalamak isterim:
Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;
İstemem, dursun o payansız mefahir bir yana...
Gösterin ecdada az çok benzeyen kan bana!
İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,
Çok değil, ancak necip evlada layık tek şiar.
Varsa şayet, söyleyin, bir parçacık insafınız:
Böyle kansız mıydı -haşa- kahraman ecdadınız?
Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?
Benzeyip şirazesiz bir mushafın eczasına,
Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?
Böyle olmuş muydu millet canevinden rahnedar?
Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?
Böyle adet miydi bî-pervâ, yemek insan leşi?
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...
Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...
"His" denen devletliden olsaydı halkın behresi:
Payitahtından bugün taşmazdı sarhoş naresi!
...
Murat Kahraman
12.10.2021/İstanbul
YORUMLAR
İslami şuurla bakmanın özeti sayılabilecek düstur,
Emr-i bil maruf , nehy-i anil münker ; iyi olanı bildir, emret, öğret vazife edin, kötü olanı engelle, reddet ve kötülükten koru gibi anlamlara geliyor.
Yazınızda anlam veremediğim ve yukarıda ki düsturla izahını bulamadığım engellemeye çalıştığınız, nehyettiğiniz kötülük nedir ?
- Kız çocukları gününü batı belirlediği için mi kötüdür ?
Müslüman dünyasının kültüründe iyi de olsa kendinden olmayanı reddetme , istemezük kalsın prensibi mi var ?
-Kız çocukları gününde eş ve kızlarının fotoğraflarının paylaşılmasında alenen nasıl bir
kötülük söz konusudur ? - Fotoğrafa mı karşısınız ? Kadın fotoğrafına mı yoksa paylaşımına
mı ?
Maksadım asla ve kat'a yazınızı provoke etmek değildir; tüm samimiyetimle belirtmek isterim ki eğer bu yukarıda yazılanlar sadece ferdiyetle mukim kalsaydı tek bir soru dahi sormayacaktım, bireysel özgür düşünce der saygıyla okur geçerdim.
Ama kim bir grup, bir camia, bir topluluk veya burada olduğu gibi ümmet adına konuşuyor ve düşüncelerini dile getiriyorsa kılı kırk yarar bir dikkati sarf etmek boynunun borcu değil midir? Elbette öyledir ve topluluğun diğer fertlerinin kul hakkını korumak adına da en temel sorumluluğudur.
Makul, maruf , müşfik ve adil vicdanlar namına ve onları da etkileyecek bir genellemeyi; ya sağlam ve kabul edilebilir temellerle izah etmeli ya da eksik ve yanlış yorumlamalara ve yaftalara yol açabilecek anlatımlardan kaçınarak anlatmalı ya da susmalı diye düşünüyorum.
Sizin de bildiğinizi düşündüğüm, eskilerin meselelere izah noktasında ki düsturunu hatırlatmak isterim "Efradını cami, ağyarını mani " olmalıdır anlatılan ve söylenmek istenen...
Cemil Meriç "Maziyi muhafaza, fakat ayıklayarak. Yeniyi kabul, ama seçerek."
Saygılarımla,
Murat Kahraman Murâdî
Eyvallah, selametler dilerim.
Muhterem kardeşim, şair meslektaşım. Bu şuur sevyesi yüksek yazınızı keyifle okudum. Fikkrine, görüşlerine tamamen katılıyorum. Yazınızın altına imzamı atarım. Emeğine sağlık, kalemin hiç durmasın hep yazsın!.. Selam ve dua ile Allah'a emanet olunuz!..