- 281 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KUR'AN'DA KADIN HAKLARI, HURAFELER VE RİVAYET KÜLTÜRÜ
Ateist iddia: insanlara, Aişe anamızın zina etmediğini neden Nebimiz Muhammed değil de Allah açıklıyor?
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
“Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azab vardır. Onu duyduğunuzda mü’min erkeklerle mü’min kadınların kendileri hakkında hayır düşünmeleri ve: "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir.” ( Nur Suresi 11,12, 13)
Firavun, Mısır hükümdarlarına verilen isimdir. Özel isim değil, sıfattır. Kur’ân, firavun’un gerçek ismini zikretmeden sıfatı üzerinden zalim devlet adamının, despotun ve diktatörün siyasî karakterini tasvir eder. Zira, önemli olan değişmez olgular, kavramlar ve ilkelerdir; gelip geçici şahsıların isimleri değil.
Kur’ân, insan haklarını hiçe sayan, adaletsiz, insanları sınıflara ayırarak maddî ve manevî cihetten sömüren diktatörden sakınılması gerektiğini firavun sembolüyle anlatır. Kur’ân’da, konunun önemine binaen Musa’nın firavunla olan mücadelesinden beş yüz küsur ayetle izah edilmiştir. Çünkü, tarihin karanlık sayfaları, egosunu ilahlaştırarak insanları köleleştiren despotlarla doludur. Allah, firavun sembolüyle insanlığı totaliter rejimler konusunda uyarmıştır. Bu yüzden, Musa’ya karşı çıkan dönemin firavununun şahsının bir ehemmiyeti yoktur. Mühim olan, bir diktatörün üzerinde taşıdığı sıfatlardır.
Kur’ân’da, Zeyd haricinde hiçbir sahabenin ismi geçmez. Ama sahabenin günahlarından, başarılarından, imanlarından veya iman zaafiyetlerinden, resule itaatlerinden ve itaatsizliklerinden bahsedilir. Sahabe doğaüstü varlıklar değildir. İnsandır. İnsan da hata yapar, günah işler… Kur’ân sahabenin ahlakî tasvirini yapar. Kur’ân, gelenekçilerin uydurduğu efsanelerin anlatıldığı menkıbe kitabı değildir. Kur’ân’ı tenzih ederiz.
Nur Suresindeki ayet, Aişe anamızdan bahsetmiyor. Kur’ân şahıslara bakmıyor. Kur’ân, insana ahlak ilkelerini vaaz ediyor. Nebimiz Muhammed’in hangi eşine zina iftirası atıldığı konusu değil Kur’ân konusu. Kur’ân konusu, zina iftirası.
Ataerkil ve gelenekçi toplumlar sık sık cinsellikle ilgili konularda kadınlara çirkin yakıştırmalarda bulunurlar mı? Evet, bulunurlar. Çünkü ataerkil ve gelenekçi toplumlar kadını suçun, günahın ve sapkınlığın kaynağı olarak görürler. Âdem’i kim yoldan çıkardı ve cennetten attırdı? Eşi, kadını. İşte, kadına bakış açılarının temel argümanı bu. Meryem’e de zina iftirası atıldı. Yahudiler kadını günahın, kötülüğün kaynağı olarak görürler. Bu sapkın inanç Yahudilerden Hıristiyanlara oradan da kendini Müslüman zanneden ama hâlâ Ortadoğu kültürünü İslâm zanneden gelenekçi müşriklere geçmiştir.
Şahidi yok. Olayı gören yok yani. Fakat, yattığı yerden ahkâm kesiyor; zina fiili var diye. Neden? Kadınlara zina iftirası atmaya alışmış. Her zaman yaptığı bir şey. Nasıl olsa ses eden de yok. Hukuk yok; dolayısıyla hukuksal sorumluluk da yok. Ataerkil ve gelenekçi toplumda kadına zina iftirasının bir yaptırımı da yok. Sorumsuzca istediği kadına, istediği sözü ediyor, iftira atıyor, hakaret ediyor…
Ayet, bir inceliğe de dikkat çekiyor: İçinizden birlikte davranan bir grup! Zina iftirası organize bir eylem olarak gelişiyor. Neden? Ataerkil ve gelenekçi toplumdaki ahlak zabıtaları başkalarını ahlaksız göstermek suretiyle kendilerinin ahlaklı olduğunu ispata çalışırlar. Aslında, zina iftirası bir tür nefsini temize çıkararak dokuz takla atma eylemidir. Ben en namusluyum!
Yeni ortaya çıkmış bir dinî hareketi etkisiz kılmanın en kolay yolu, ataerkil ve gelenekçi toplumu can damarı olan namusla vurmaktır. O dönemdeki, daha önceki ve şimdiki nifak ve şirk hareketleri Müslümanlara zina iftirası atarak toplumu Müslümanlara karşı kışkırtmaya çalışmıştır. Münafık ve müşriklerin bu stratejisi hiçbir zaman değişmemiştir.
Allah kullarına ahlak kaidelerinin temelini öğretiyor. Nur suresindeki ayetin konusu Aişe anamız değil. Ayet ve devamı olan ayetlerin konusu: Ataerkil ve gelenekçi müşrik toplumun kadına yaptığı zulüm, yanlış ahlak anlayışı, gelenekçi toplumun namus tasavvuru...
Bir yazılı metnin semantik ( anlam bilim ) çözümlemesinde yazılı metin bütün olarak değerlendirilir. Metinde geçen her hangi bir cümle, diğer cümlelerden ve metnin bütününden mânâ itibariyle bağımsız değildir. Ortada bir yapı vardır ve yapıyı oluşturan her unsur ( cümle, paragraf, deyim vs. ) yapıyla uyumludur, yapıya dâhildir. Nur Suresinin bu ayetini bağlamından koparıp uydurma hadisler ışığında değerlendirmeye çalışmak semantik, yani dilbilim ilkeleriyle de çelişiyor. Çünkü, Nur suresi genel olarak zina, zinanın cezası, cinsellik gibi konuları hükme bağlıyor ve insanlara mutlak doğru olan hukuk prensipleri vaaz ediyor. Konuyu resulü ve eşi bağlamında tahlil etmeye çalışmak ve muhalefet etmekse, İslâm’ı inkâr etmeye yönelik şartlanmanın ürünü bir bakış açısı sadece. Yoksa, ayet kadın haklarını hukuk normları ortaya koyarak, kadını keyfî hükümlerden yasal açıdan korumaya çalışıyor. Buna neden itiraz ediyorsunuz?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.