- 584 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
931 – ÖN ARKA SAĞ SOL
Onur BİLGE
“Şeytan Allah’tan ömür ve mühlet istedi. “Senin kullarının doğru yolu üzerine oturup onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yaklaşarak vesvese verip doğru yollarından saptıracağım!” dedi. Allah da ona: “Sen benim ihlaslı kullarımı saptıramazsın!” diye mühlet verdi. Şeytan neden insanların ön, arka, sağ ve sol taraflarından yaklaşacağını söylüyor? İki taraf daha var. Aşağı ve yukarı... Neden o taraflardan değil?” diye sordu Orçun. Soru Sadullah Bey’eydi. O cevapladı:
“Okuduğum ve duyduğuma göre cevaplamam gerekirse şunları söyleyebilirim: Bedenimiz için dört cihet vardır. Ruhumuz için yön yoktur. İslamda dörtler çoktur. Anasır-ı unsuriye de dörttür. Toprak, su, hava, ateş yani güneş...
Nefsaniyetten ruhaniyata yükselemeyene şeytan musallat olur ve ona vesvese verir. İçimizdeki şeytan nefistir. Dışımızdaki ise nefsi emmarede olanlardır. Nisbiyetlerini terk edemeyen, şirkten arınamayan insanlar, şeytanın vesveselerinden kendilerini kurtaramazlar. O, varlığını yok edemeyenlere dört taraftan yaklaşarak ulaşır.
Yukarıdan yaklaşamaz. Çünkü oradan nur iner. Kullar, O/Nur’un aydınlığında korumada olur. Ruh da ondaki iyilikler ve güzellikler de yükseklerden gelir.
Alttan da yaklaşamaz. Secde hali, tevazudandır. Secde hali, Allah’a en yakın olunan haldir. Kul, orada da koruma altındadır. Melek olan yerde şeytan, nur olan yerde nar olmaz!
Şeytan, doğru yolda olanlarla uğraşır. Yollarını sapıtanlar zaten onun safındadır. O da kıyamete kadar izinlidir. İşini aksatmadan yapmaya devam edecektir.
İbadet, kulluk demektir. İbadette ihlas esastır. İhlaslı kullar, halis kullardır. Allah, akıl almaz güzellikteki nimetleri onlar için hazırlamıştır. Onlar ki ikilikten kurtulmuş, varlıklarını Allah’ın varlığında yok etmişlerdir. Onlar o mertebeye zikirle fikirle ve itaatle ulaşmışlardır. Bilenler bunu böyle anlatır, kitaplar böyle yazar.
Düşünceme göre cevaplamam gerekirse şöyle açıklayabilirim: Bir anlamda önden kasıt, insanın zürriyetidir. Arkadan kasıt, geride bıraktıkları, yani atalarıdır. Sağlardan sollardan kasıt, yandaşları yoldaşları, eşleri dostları, arkadaşlarıdır. Atalarının dinlerini üstün tutanlar ve onlara tâbi olanlara arkalarından yaklaşmıştır şeytan. Onlar analarının babalarının, dedelerinin ninelerinin, yani atalarının yüzünden sapıtanlardır. Ya da onların kendilerini gerektiği şekilde yetiştiremedikleri, ilgi ve sevgi veremedikleri için yoldan çıkmış olanlardır.
Önlerinde evlatları, torunları, yani zürriyetleri vardır. Onlar da onları günaha sokmuş olabilir. Şeytanlaşan evlatlar, torunlar da vardır. Mesela Hızır’n öldürdüğü çocuk, büyüyünce şaki olacaktı ve annesini babasını doğru yoldan uzaklaştıracaktı. O zaman şeytan o ana babaya önlerinden yaklaşmış olacaktı.
Sağda solda olan yakınlar da insanları baştan çıkarabilirler. Onlar da tanlışa sapma sebebi olabilir. Bu konuda pek çok atasözü vardır. Birkaçını hatırlatayım: Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim. Üzüm üzüme baka baka kararır. Kır atın yanında duran, ya huyundan ya tüyünden alırmış. Kara yanına yanaşma, kara bulaşır! Arkadaş, arkadaşın aynasıdır. Arkadaş arkadaşım şeytanıdır. Onun için arkadaş seçimi çok önemlidir. Kişi, sevdiğiyle beraberdir. Kötü arkadaş seçen, onunla birlikte cehennemde olacaktır. Cehennemlikler, Allah’ın huzuruna şeytanlarıyla, yani kendilerini doğru yoldan çıkaranlar, günaha sokanlarla beraber gelecekler. Orada şeytanlarından, yani kendilerini kandıranlardan, yanlışa sürükleyenlerden yakınacaklar. Onları suçlayacaklar. Şeytanları da onlara: “Biz sadece vesvese verdik. Yanlışı önererek görevimizi yaptık. Bize uymasaydınız!” diyecekler.
Allah herkese akıl vermiş. Peygamber göndermiş, kitap indirmiş. Emirler belli, yasaklar belli... İyilerle arkadaşlık edenler iyiliğe yönelir, kötülerle arkadaşlık edenler kötülüğe sürüklenir. İyilerle değil de iyilere daha yakın olmak bile kurtuluş sebebi olabilir.
Hasılı, insanın meleği de şeytanı da insandır. Melekler de Allah’ın emriyle sağda, solda, önde ve arkada olabilir, insanları her türlü felaketten koruma görevini yerine getirebilirler.
Bu dört yön temsilidir. Bedenin dört yönü varsa, dört tane de ara yönü vardır. Onlardan neden bahsedilmemiş? Maksat yön belirtmek olsaydı, onlar da zikredilirdi. Amaç o değildir. Kötü niyetli birinin hangi taraftan yaklaştığı çok da önemli değildir. Önden arkadan, sağdan soldan yanaşan, yukarıdan ve aşağıdan da sokulabilir ve yapabilir yapacağını. Buradaki taraf açıklaması, bence sülbiyet veya yakınlık belirtmek içindir. Bu saydığım kişiler, en kısa şekilde ancak bu şekilde anlatılabilirdi.
Yukarıdan kasıt, İlahi âlem olabilir. İlahi âlemden gelse gelse iyilikler, güzellikler gelir. Ruh, bedenden çıktığı gibi Rabbine varır! Beden toprağa karışır kalır. Üstte ruh, altta beden vardır.
Alttan da kötülük gelemez. Altta toprak, yani toprak olanlar vardır. Ölenlerden kimseye zarar gelmez! Ölüden korkma, diriden kork! İnsana ne gelirse insandan gelir! İyilik de kötülük de yakın çevreden... Akrabalık bağlarıyla hayatımızda olanlar ya da herhangi bir sıfatla dünyamıza dahil ettiğimiz insanlardan gelir iyilik de kötülük de... Şeytan, onlar vasıtasıyla yaklaşabilir bize. Elini kolunu sallaya sallaya kendisi gelecek, bizimle doğrudan bağlantıya geçecek değil ya! Öyle olsaydı, kimseyi kolay kolay aldatamazdı. Kimse onu dost edinmezdi. O da maşa kullanmak varken, neden elini ateşe soksun ki! Onu alet eder, bunu alet eder, muradına erer!
Şeytan, doğru yolda olanları saptırmak için Allah’ın dosdoğru olan yolunun üstüne oturacak. O yol, Allah’ın gösterdiği Sırat-ı Müstakim’dir. Onun o yoldaki işi, o yoldan saptırmaktır.
O melun, insandan da olur, cinden de... İnsandan olan şeytanlar, cinden olan şeytanlara taş çıkartır!..
Yine de her konuda olduğu gibi bu konuda da doğrusunu Allah bilir."
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ – 931