- 722 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Engelli Hakları Savunucusu Yazar Ali Rıza Soyaslan ile
Engelli Hakları Savunucusu ve Yazar Ali Rıza Soyaslan Engelli ailelerine Seslendi:”Engellilik bir dava. Bu davanın yıldızı olun. Olun ki Tüm insanlık sizi örnek alsın.”
TURAN YALÇIN- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız Hangi okullarda okudunuz ve nerelerde çalıştınız ?
ALİ RIZA SOYASLAN- 4 Aralık 1982’de Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde doğdum. Tavşanlı Fevzi paşa ilköğretim okulu, İmam hatip ortaokulu, ticaret meslek lisesi ve Anadolu üniversitesi işletme fakültesini bitirdim. Ulusal ve uluslar arası hukuk mevzuatı,Avrupa Birliği Proje,Toplam Kalite Yönetimi,İletişim uzmanıyım. Milletvekili Danışmanlıkları ve Sekreterlik görevlerinde bulundum. Türkiye Beyazay Derneği Tavşanlı, Kütahya şube başkanlığı, Kütahya şubeleri onursal ve Ege-Akdeniz bölge başkanlığı yaptım. Şu anda Türkiye Beyazay Derneği Genel Merkez yönetim kurulu üyesi ve Tanıtım ve Medya görevini sürdürüyorum. Yazar olmakla birlikte Kişisel gelişim alanında 7 kitabım bulunuyor. Engelli hakları savunucusuyum. Ali Rıza Soyaslan YouTube haber kanalım var. Ayrıca Kütahya Sivil Toplum Kuruluşları Sözcülük görevinde de bulundum. Sosyal ve siyasi çalışmalarda aktif olarak yaşamımı devam ettiriyorum ve özel eğitim öğretmeniyim.
TURAN YALÇIN- Engellilere olan ilginiz nereden kaynaklanıyor
ALİ RIZA SOYASLAN- Babam %70 görme engelli. Annem %40 işitme engelli. İki ağabeyim hem işitme, hem konuşma engelli. Ağabeylerimin evlendiği yengelerimde hem işitme, hem konuşma engelli. Ben ise ailenin tek engelli olmayan çocuğu. Farklı bir ortamda büyüdüm. Allah razı olsun babamdan. Bana engelliliğin ne olduğunu ve engelli ağabeylerimin topluma kazandırılmaları noktasında hep öğütler verdi. Başarmıştık. Büyük ağabeyim Kütahya karate kungfu şampiyonu olmuştu. Ortanca ağabeyim ise denizli sporda oynadı. Topluma kazandırmıştık onları. Şimdi ise iki ağabeyim de emekli oldular. Bu noktaya gelmemiz kolay olmadı tabi. Çok sıkıntılar çektik. Sıkıntılar eşliğinde babamdan engelli nedir, topluma nasıl kazandırılır gibi konuları yaşayarak öğrenmiştim. Bir gün iş yerime iki arkadaşım geldi. Türkiye Beyazay derneğinin Tavşanlı şubesini kurmuşlar. Benimde bu derneğe katılmam ile ilgili çok ısrar ettiler. Davetlerini kabul ettim. Beyazay tüm engellilere hitap eden bir dernekti. Dernek çalışmalarında aktif olarak yer aldım. Sonra başkanlık seçim süreci başladı. Arkadaşlarım ısrar ettiler başkan olmam için. Oy birliği ile karar alınırsa kabul ederim dedim. Tabi bir kişi dışında herkes benim başkan olmam için karar almışlar. 17 oy kullananlardan sadece ben başka bir arkadaşımızın başkan olması için oy kullanmıştım. Türkiye Beyazay Derneği Tavşanlı şube başkanı olarak göreve başladım. Zor bir alandı. Tüm engelli gruplarına hitap edebilmenin sıkıntılarını yaşadım. İç dünyamda engelliler derneğinin başkanı engelli olmayan bir insan olur mu diye çelişki yaşadım. Türkiye Beyazay Derneği Tavşanlı şube Faaliyetlerimizde tüm engel gruplarının sıkıntılarını ayrı ayrı inceledim. Şu sonuca vardım: Engelliler kendi dünyalarında yaşadıkları problemlerden dolayı örgütlenemiyor, ortak bir şekilde seslerini topluma duyuramıyorlardı. Toplum ile engelliler arasındaki irtibatsızlıktan kaynaklanan nedenlerden dolayı toplum bireyleri engellilere nasıl davranacağını da bilmiyordu. Engelli olmayan birilerinin engellileri toparlaması, örgütlemesi gerekiyordu. Engellileri evlerinden çıkarıp topluma kazandırmak gerekiyordu. Toplumu da engellilik konusunda bilinçlendirip engellilere nasıl davranılacağını öğretmek gerekiyordu. Nihayet aradığım sorunun cevabını bulmuştum. Evet, engelliler derneğinin başkanı engelli olmayan biri de olabilirdi. Bir yandan evlerinden çıkamayan engellilere tekerlekli sandalyeler veriyor, bir yandan da topluma engellilerin sorunlarını anlatıyorduk.
TURAN YALÇIN- Engelli hakları savunucusu olarak, engelliler alanında nasıl hizmetler veriyorsunuz ve amacınız nedir?
ALİ RIZA SOYASLAN- Engelli bireylerin gelişimi için gerek görsel ve gerekse yazılı olarak birçok bilgiyi ve belgeyi sosyal medya üzerinden paylaşarak onların bu konulara hakim olmalarını sağlamaya çalışıyorum. Engelli bireylerin yararına olacak ve onların hayatlarını sürdürebilmeleri için önemli olan sağlık,eğitim,sosyal hayata dair ne varsa bu konularda zman olan kişiler ile yutup üzerinden canlı yayınlar İle bilgilendirmeler yapıyor gelen tüm sorulara doğru cevaplar vererek bilgilendirme yapıyorum.
Ayrıca istihdam konusunda EKPSS(Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı) bu konuda sürekli ve düzenli olarak bilgiler veriyor bu alanda atamalar konusunda engelli bireylerin sesini duyurmaya çalışıyorum. Yazdığım kitaplar olsun veya yaptığım yayınlarda toplumun bilinçlenmesi adına elimden geleni yapıyorum bu bağlamda bu vesile ile toplumun engelli bireylerin sorunlarının çözümüne odaklanmasını ve daha çok engelli bireyin topluma kazandırmasını arzu ediyorum.
TURAN YALÇIN- Beyazay yönetimine seçildiniz Beyazay derneğini anlatır mısınız ?
ALİ RIZA SOYASLAN-Türkiye Beyazay Derneği engellilerin, engelli yakınlarının, engelliye hizmet verenlerin ve toplumun engelliler ile ilgili bakış açısının değiştirilmesi yönünde eğitim ile ilgili tüm çalışmaları içermektedir. Engellilerin eğitimi. Engellilerin sosyal, kültürel, ekonomik, hukuki, mesleki vb... hak ve menfaatlerini koruyup geliştirmek. Engellilerin istihdamı ve sosyal hayata uyumu; insan hak ve özgürlüklerinden gerçek anlamda faydalanabilmelerini sağlamak. Engellilere yönelik ayrımın kalkması ve hayatlarında girişken, üretken, verimli, başarılı bireyler olmaları için çalışmalar yapmak; sosyal dayanışmayı sağlamak. Engelliler ve toplum arasında karşılıklı sevgi ve saygıyı yerleştirmek; ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı bireyler yetiştirilmesine katkıda bulunmak ve rehabilitasyonlarını sağlamak. Engelliğe yol açan nedenleri ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için her türlü çalışma yapmak ve sosyal dayanışmayı sağlama çalışmalarını yapmaktadır.
TURAN YALÇIN-Özel eğitim öğretmeni olarak engelli çocuğu olan ailelerin ilk kabullenme sürecini anlatır mısınız?
ALİ RIZA SOYASLAN- ’ Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdimi Veren de beni seviyor. Seven, sevdiğinin nazını ölçüyor. Sevilen çekmesin de neylesin, der ‘’ Hz. Mevlana… Her anne baba büyük bir heyecanla bekler evladının olmasını. Zor bir durumdur acı haberi duymak… Evladınız engelli olarak doğdu… Tam bir hayal kırıklığı. Dünyanın başınıza yıkıldığı an. Çocuğun engelini bilmediği için aile büyük endişe içindedir. Engellilerin dünyasına hoş gelmemiştir aile. İlk etaplarda anne baba kendisini, yakınlarını ve sağlık çalışanlarını suçlarlar. Çocuklarının engelini öğrendiklerinde bu durumu kabullenmek epey bir zaman alır. Bir süre engel durumu ret edilir aile tarafından. Aynı durum doğuştan değil de sonradan (Trafik kazası, hastalık gibi…) engelli olanlar içinde geçerlidir. Bir süre şaşkınlık, kaygı, moral bozukluğu, isyan gibi duygu hali alır aileyi. Tam bir şok evresi. Gerçekler acıdır ki aile bir tercih yapmak zorundadır. Ya bu durumu kabul edecek, ya da kabullenmeyerek mutsuzluğa yelken açacak. Mutsuzluğa yelken açan bu tip aileler engelli çocuklarının da vebaline girerler ve eziyet dönemi baş gösterir. Aile bir kaosa girer. Engelli çocuklarına öylesine sıradan bakar. Aile çevreden kendisini soyutlar ve yalnızlığı seçer. Çevre de engellilik konusunda duyarsız ve bilinçsiz olduğu için aileye acıyarak bakar. Neticede sarsıntı büyür ve suçlamalar başlar. Neden benim çocuğum gibi soruları içeren sorular arttıkça isyan büyür ve aile paramparça olabilir. Esasında Sanki çocuk yapmak bizim elimizdeymiş gibi Allah’ı unutarak yaşanılan bir süreçtir bu… Haşa Takdiri ilahinin eserini beğenmemek kabullenmemek gibi bir şey. Evlat Allah-u Teâlâ’nın takdirinde olup aynı ilmi isteyene zenginliği dilediğime veririm diyen yüce rabbimiz. Evladımızın da özelliklerini dilediğine göre vermekte ve bize hediye etmektedir. Bu durumu sorgulayamayız. Hayrı ve şerri bilen Allah’tır. Hediyeyi veren mutlaka bir sebep altında hediyesini sunmuştur. Belki de o hediye aile için cennet anahtarıdır. Biz kulların nasıl imtihan olacağımızı belirleme lüksümüz olmadığı gibi imtihanımızı belirleme durumu tamamıyla takdiri ilahinindir. Engelli çocuklu ailenin ilk etapta yapması gereken şey çocuklarının ne tür bir engele sahip olduğunu, nasıl bir süreçte devam edeceğini, hangi eğitimlerden geçeceğini iyi bir şekilde araştırması gerekiyor. Çocuğunun engel durumuna çok iyi bir şekilde hakim olması gerekmektedir ailenin. Yoksa çocuğunun engel durumunu eksik bilen aileler çocuklarına geleceğine dönük olarak büyük zararlar verebilirler istemeyerek. Çoğu çocuğu engelli olan ailelerde araştırma yoksunluğu gözlenmekte ve ‘’ saldım çayıra Mevla’m gayıra’’ gibi boş verme durumu da gözlenmektedir. Tam manasıyla aile çocuklarının engellerini, çözüm yollarını bilmedikleri için; gereksiz şikâyet ve memnuniyetsiz bir sürecin içine sokar kendilerini. Engelli çocuklu aileler engel durumlarını — Sosyal hizmet uzmanlarından — Psikologlardan — Hastanelerden — Engelli derneklerinden yetkililerle ve engelli ailelerle istişareler sonucu öğrenebilirler. Çocuklarının engel durumlarını öğrendikten sonra başlar Allahın izniyle engellerle mücadele. Çözüm yollarını arama. İlk etapta yaşanılan süreç sonrasında kendisini mutlu bir sürece bırakabilir. Çünkü aile artık çocuklarının engelini bilmekte ve nasıl davranacağını da bilme aşamasında kendisini daima huzurlu hissetmekte olacaktır. Şahsım olarak engelli camiasının içerisine girdikçe, engelli ailelerin mücadelelerini gördükçe, başarılarına şahit oldukça bende acaba engelli olarak mı doğmalıydım sorularını kendime sormuşumdur. Hamdolsun bir oğlum var ve Hayır benim evladım engelli olamaz dememişimdir hiçbir zaman. Evet engelli çocuğu olan aileler gibi rabbim de takdir edebilirdi benim çocuğumun engelli olmasını. İmtihan biçimi rabbimizin elinde. Önemli olan bu manevi idrakte olabilmek.
TURAN YALÇIN- Engellilere tavsiyeleriniz var mı?
ALİ RIZA SOYASLAN-- Engelli kardeşlerimize şu tavsiyede bulunuyorum. Kendilerini topluma ispatlamak için uğraşmasınlar. Allah’a bağlılıklarını ispat etmek için gayret etsinler. Kendini Allah’a sevdireni tüm kainat sever. Düşünün denizlerde balıklara varıncaya kadar, âlemdeki meleklere varıncaya kadar bütün mahlûkat onu sever. Yani rabbim sevdiğini sevdirir. Başarı yolunda ilerleyin. Hedefiniz olsun.Diğer evlerinden çıkamayan engelli kardeşlerimize topluma kazandırmak için mücadele edin. Engellilik bir dava. Bu davanın yıldızı olun. Olun ki Tüm insanlık sizi örnek alsın.
TURAN YALÇIN-Çok teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler için, son olarak neler söylemek istersiniz?
ALİ RIZA SOYASLAN- Siz de bu ülkenin engelliler alanında hizmet veren çok değerli yazarısınız… Sizin iyi bir takipçinizim ve okuyucunuzum. Sizin gibi saygıdeğer insanların konuğu olmak, sorularını cevaplamak bizim için çok büyük bir şeref. Çok teşekkür ediyorum efendim
YORUMLAR
Tüm içtenliğimle ben de teşekkür ve tebrik ediyorum sizi sizleri değerli hocam.
Çok önemli bir noktaya parmak bastığınız gibi bizleri de aydınlatıyorsunuz.
Engelli olmaktan öte engeli olmayan sözüm ona sağlıklı insanlar arasında bile bir bölünme söz konusu.
Her nasılsa insanlar illa ki muhalif karşsındakine.
Engel addedilen hayatın sunumu ve ne güzel vurgulamış sayın Soyaslan:
Engelli kardeşlerimize şu tavsiyede bulunuyorum. Kendilerini topluma ispatlamak için uğraşmasınlar. Allah’a bağlılıklarını ispat etmek için gayret etsinler. Kendini Allah’a sevdireni tüm kainat sever.
İşte her şeyin çözümü burada saklı.
Bu açılım aslında herkese seslenen bir söylem.
Her şeyin başı sevgi ve inanç.
Öyle bir noktaya getiriliyor ki insan illa ki sorguluyor kendini ve sevgiyi.
Kabul görmek bireysel ve sosyal bir mefhum bu bağlamda insanlar kolaylıkla da kabul etmiyor bir diğerini hele ki farklılık addedilen de bir unsur saklıysa.
Değerli hocam, teşekkür ederim bir vatandaş olarak pek çok konudaki bilgisizliğimiz ve duyarsızlığımız acı bir gerçek.
Bir olmak birlik olmak ve paylaşmak ve sağ duyu bu bağlamda yazınızı merakla okudum ve takdir ettim.
Size ve konuğunuza çalışmalarınızda başarılar diliyorum, efendim.
Güne gelmesi gereken bir eser ve daha çok insan okuyup bilinçlenmeli.
Sorunlar bitmiyor bitmeyecek de ama bizler mücadeleyi elden bırakmayacağız.
Saygılarımla değerli yazarım
Engelli olmak toplumda alenen bir yük. Toplum hala alışamadı bizlere. Biz ne kadar mücadele edersek edelim hep bir duvar karşılıyor bizleri.
Esasında ben bazen bu topluma ait olmadığımı bile düşünmeye başladım. İnsanlar empatiden yoksun, sığ ,dar görüşlü.
Hem devlet atamalarında hem de girdiğimiz sınavlarda sağlıklı bireylerle eşit kategoriye sokulmaktayız. Yani bize tanınan ayrıcalık yok.
Toplum desen ayrı bir mevzu .Çok ön yargılılar. Burada da söyledim hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Kısacası hem bu toplumun hem de hükümetin yaptıkları ortadayken bu ülkede engelli olmak vebalı olmak gibi geliyor bana...
Turan Yalçın
memur olsan da kafadan engellı memurlarn alayına maruz kalıyosun bız sevdıklerını soyleyerek sureklı alay edenlerı allah havele edıyoruz zaten anlama engellı olmak bedensel engellı olmaktan zor saten " sen kafadan engellısın" kıtabımızı bosuna yazmadım yorumunuza teşekkür ederım
Turan Yalçın
memur olsan da kafadan engellı memurlarn alayına maruz kalıyosun bız sevdıklerını soyleyerek sureklı alay edenlerı allah havele edıyoruz zaten anlama engellı olmak bedensel engellı olmaktan zor saten " sen kafadan engellısın" kıtabımızı bosuna yazmadım yorumunuza teşekkür ederım