- 537 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
AŞK_
Yazacağım her satır her cümle intibah niteliğindedir, dikkatlice sonuna kadar okunursa belki ilerde yanlış yapmamaya, eyvah deyip dizleri dövmemeyi sağlayacaktır. Aşk tek hece ve üç harften oluşur. Adem atayla Havva anadan bu yana üstüne en çok kelam edilen, şiirler yazılan, uğruna mutluluk ve çileler çekilen aşkın anlamı şudur; bir kimseye, bir olguya, varlığa ya da bir şeye duyulan yoğun sevgi ve bağlılık duygusudur. Türkçe karşılığı sevi. AŞK kelimesi köken itibariyle Arapça “aşaka” , sarmaşmak, sıkıca sarılmak, sarmaşık anlamına geliyor. Bazı kaynaklarda ise Farsça’ da, avesta dilinden , ’işka/işk’ kelimesinden geldiği ve anlamının “istemek, şiddetli muhabbet, candan sevmek” olduğu yer almaktadır. Farsça aşk sözcüğü “Eşgh”olarak okunmaktadır. Azeri Türkçesinde de böyledir, Türkçe’ ye de “Aşk ” olarak geçmiştir. İslam dinini kabul ettikten sonra orta Asya’dan göç eden Türkler Anadolu’yu yurt edinmeden önce İran ve Arapların yaşadığı orta doğu coğrafyasında yaşamış ve bu topraklarda hüküm sürmüştür. Bu iki milletle karşılıklı dil ve kültür alışverişimiz çok olmuştur.
Başında kavak yelleri esip aşık olanlar olduğu gibi, aşık olmayanlar, ya da olmayı çok isteyenler de vardır . Çoğu insan aşkı, iki tarafın (kadın erkek) birbirini sevgi ve şehvetle arzulayıp cinsel birlikte olması olarak tarif eder. Halbuki ana baba, çocuk sevgisi, doğa sevgisi de vardır .Sevginin, aşkın en yücesi ilahi aşktır. Ulu yaratıcı Allah’ın emrine uyup yasaklarından kaçınıp ona gönülden inanan kul vaat edilen cennete girecektir. En büyük kazanç budur.
Aşkı aşka düşenin gözünden tarif etmek gerekirse; önce havadan sudan, günlük olaylardan saatlerce karşılıklı konuşmaya doyum olmaz. onu tanıdığınız için dünyanın en şanslı insanı olduğunuzu, onun gibi iyi biriyle olmaktan mutluluk duyduğunuzu, onsuz bir hayatı asla düşünemeyeceğinizi tekrarlar durursunuz. el ele, göz göze, diz dize vakitler geçirilir geleceği dair planlar, hayaller kurulur. buluşmalar, hediyeşmeler defalarca seviyorum söylemleri, o hariç hiç kimse umurunda olmaz, sadece onu görür gözün. hep onu merak eder hep onu düşünürsün, anıları geriye sarar, efkarı müzikler dinleyip herkesi karşına alırsın uykuya hasret kalır gözlerin. asla ayrılığın dilinin ve aklının ucundan bile geçiremezsin. zaman su misali akar, vaktin nasıl geçtiği anlaşılmaz. Kalbi yârin sesini duyunca yerinden çıkacak gibi olur. canı içten içe yanar, sanki kanatlanıp kuş olur, ayakları yere değmez. tarifsiz hisler kaplar yüreği, mutluluğu kanında hisseder.
Sonra birden iştah kaçar, sevip gözünüzde büyüttüğünüz kişi size yanlış yapar artık dünyanın en kötü kişisi ilan edersiniz onu, yüzünü şeytan görsün, canı cehenneme dersiniz. Aşkın ve aşığın gözü kördür tesellisine sarılıp kendinizi aptal ilan edersiniz. Ben ne aptalmışım der ağlar durursunuz…
malı mülkü var, işi kazancı iyi, yakışıklı/güzel, evi arabası var diye delice sevdiğiniz gözlerinin içine baktığınız, bir dediğini iki ettirmediğiniz, yuva kurmak için işte bu dediğiniz kişinin ilerde
sevgi ve değer bilmeyen bir odun olduğunu anlayınca vakit geç olabilir, hayatında hiç eline kitap almamış, sanatı sevmeyen, parayı her şey gören, gösteriş ve marka budalası biriyle ömür geçer mi? Bir şeye karar verirken sonuçlarına da katlanmayı göze almak gerekir.,.
Kızlar da erkekler de, olgun, ahlaklı, dürüst tiplerden ziyade marjinal uçuk kaçık marjinal tiplere yöneliyorlar. Sosyal medyaya, oyunlara, dizilere, filmlere saatlerce gösterilen ilgiyi eşler birbirine göstermiyorsa bir sorun var demektir. İlgi gösterilmeyen çiçek gün gelir kurur." Bülbülden vefa ummayın; çünkü her dem başka bir gül üzerinde öter diyor 1210, -1292 yılları arasında yaşamış SADİ."
Dünya da ve Türkiye’de evlenip anlaşamayan, yanlış insanı seçtiğini, ayrı dünyaların insanı olduklarını sonradan fark eden bir sürü insan boşanıyor ve bu oran her yıl artıyor. Tabi travmayı en çok çocuklar yaşıyor. Bölünüyor kalbi anne babaya bir şey diyemiyor. Gördüğü kavgalar gözünden düşürüyor evliliği, eğer aşk buysa istemem diye aşka küsüyor.
Saplantılı derecede birine bağlanmak, aşırı markaja alıp adeta karşıdakine nefes aldırmamak aşktan ziyade nevrotik bir hastalıktır. Özellikle nevrotik; güvensizlik, kaygı, saldırı, nefret ve huzursuzluk gibi anormal duyguların insan üzerinde birikmesi anlamına gelmektedir. Genel anlamıyla bir duygu durum bozukluğudur. Tabi bunu hiç kimse kabul etmez, kimse yoğurdum ekşi demez. Bir kitapta okumuştum cezaevine düşen katil bile kendini dünyanın en masum kişisi olduğuna inanır, kader kurbanı olduğunu söyler. Saplantılı aşık kişinin ruh sağlığına zarar verir, ölçülü olmak gerekir.
Birbirini zaman içinde tanımak, tahlil etmek, fikrin zikrini sormak, hayat felsefesi ve tarzını, zevklerini nefretlerini bilmek önemlidir. Beni çok seviyor, bana tapıyor, gözüm kimseyi görmüyor, onsuz yapamam diyerek uyuşturucu madde bağımlılığı olan, sapkın, alkolik, iş bulsa bile çalışma gayreti olmayan birinin bu kusurlarını görmezden gelmek ya da zamanla düzeleceğini zannetmek safdilik olur, habis bir kanser hücresi gibi kötülük herkesi kuşatır. Kişi iyi olsa da bu zararlı maddelerden dolayı canileşir hayatı herkese zehir eder. Gazetelerin 3. Sayfa haberleri, tv haberleri; uyuşturu parası için yaşlı ana babasını, dedesini, eşini çocuğunu darbedip öldürenlerin haberiyle dolu. Karısını kızını sermaye görüp başkalarına peşkeş çekenlerin ahlaklı olduğu söylenebilir mi? sevgilisinin, eşinin yüzüne kezzap atan bilmem kaç yerinden bıçaklayan, yakan, yıkan, kurşunla vuran, boğan, gözü dönen, çılgın aşık, ya benimsin ya toprağın der, öldürmeyi bir halt sanır, böyle vahşileşen katiller suç makinesine dönüyor ve topluma zarar veriyor., seviyorum dediğini öldüren kişi sahte, maskeli seven bir narsisttir. Böyle kişilerin ağzına aşk ve sevgi kelimelerini alıp kirletmemesi gerekir. Eğer gerçek seven olsaydı öldürmezdi, Allah’tan korkardı, iyi günlerin hatırına hatası bile olsa işi kanuna bırakıp ondan dostça ayrılıp yüzünü belki hiç görmeyerek ona da yeni bir hayat ve düzen kurma fırsatı verirdi. En başta kötü huylarına, alışkanlıklarına son verip tedavi edilip normal hayata dönebilmek için çalışmalı böyleleri. İnsanı, hayvanı, doğayı sevmeyen birinin insanlığına, sevgisine ne kadar güvenilebilir?
Yazdıklarım dudak bükülmeyecek bir hakikat, sevmenin, aşkın özünde saygı, merhamet olduğunu, herkesin yaşama hakkı olduğunu bilmeyenler çok olduğu müddetçe sevginin kıymeti bilinmeyecek ve aşk hunharca boğazlanacak. İçiniz kararmasın. Her işte aklı ve mantığı rafa kaldırmayanlar kazanır. Aşk ve sevgiden vazgeçmeyin ama ölçüyü kaçırmayın. Doktorun günde bir kez atması için verdiği hapı iyi geldi diye hasta çokça yutarsa bu fayda değil zarar verir. Her gün bir çok kaza oluyor ölüm oluyor diye araçlara binmeyen yok. denizde boğulanlar oluyor bu yüzden denizi terk edip yüzmekten vazgeçmiyoruz. Kimse sevmeye bigane kalamaz. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Sevmeyi O var etmiştir. İnsan sosyal bir varlıktır, kanun, din ve eğitim insanı medenileştirip haklara saygı duymayı öğretir. Ömür kısa, sevmeli ve sevilmelidir. Sevdiklerimize değer verip kıymetleri bilinmelidir, evlenip yuva kuran aynı yastığa baş koyanlar birbirlerini hep sevmeli, dinlemeli, asla incitmemelidir. Allah insanı insana emanet kılmıştır.
Orhan ŞENTÜRK
YORUMLAR
Dikkatle okudum beğeni ile inceledim çok da faydalı gördüm O kıymetli yazdığınız için teşekkürler sevgiler ve saygılar sunuyorum diğer yazılarımızı takip etmeye çalışacağım inşallah
Esen kalın hayırlı sabahlar selamlar sevgiler saygılar