- 840 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beðeni
FERÝDE’NÝN HAZÝN DÜÐÜNÜ
FERÝDE’NÝN HAZÝN DÜÐÜNÜ
Feride anlatýyor:
Ýsmim Feride, bu benim düðünüm… Anlatayým da dinleyin!..
Karlý bir kýþ gecesinde dünyaya gelmiþim… Babamýn yedinci çocuðuyum. Ýlkokul birinci sýnýfa gidiyorum. Bir akþam eve gelgeldiðimde kadýn erkek aðlaþmalar ve kalabalýklar gördüm…Birden ürperdim, dilim tutuldu, yutkundum, konuþama-
dým. Annem sekizinci çocuðunu dünyaya getirirken ölmüþtü... Dünya baþýma yýkýldý sandým…
On yaþýna kadar öksüz büyüdüm. Babam çevredekilerin ýsrarýna dayanamayýp evlendi. Üvey anam çok müsrif bir kadýn- dý. O geldikten sonra evimizde bet bereket kalmamýþtý. Geçim darlýðý çekmeye baþladýk. Ablalarým bu duruma çok üzül-
mekteydi. Babam ise endiþe ve sýkýntý içerisindeydi… Nitekim daha fazla dayanamayýp o da vefat etti...
Bir müddet sonra analýk evimizi terk edip baba evine döndü… Kardeþlerimle anasýz ve babasýz kala kaldýk. Amcam evi-mizin her türlü ihtiyacýný karþýlýyor bize her konuda yardýmcý oluyordu.Günler, aylar, yýllar bu minval üzere geçti. Ablala-rým bir bir gelin olup gitmiþti. Ben yapa yalnýz kalmýþtým...Son ablamýn da gelin gittiði gün bana daha çok dokundu.
Gözlerimi odanýn duvarlarýnda, eþyalar üzerinde gezdirdim… Duygularým þöyle sýralandý. Hey gidi güzel oda, bir zaman-lar annemin babamýn gelin odasýydý. Gözlerim bir noktaya dikilip kaldý. Tasalý ve kaygýlýydým. Dört duvar arasýnda yapa-
yalnýz kaldým. Beni hafakanlar basýyordu. Yalnýzlýk çok acý...
Bir müddet odanýn duvarlarý ve de eþyalarla konuþup yataðýma uzandým. Gecenin karanlýðý ile yüreðimi bir korku kap- lamýþtý uykum kaçmýþtý… Uyku girmeyen gözlerimi sýkmaktayým. Uyuyup bu kasvetli havadan kurtulmak istiyorum!..
Ama ne gezer? Uyumak ne mümkün? Bir oyana bir bu yana dönüyorum,nafile, bütün gayretlerim, boþa gidiyordu...
Yataðýmýn üzerine çökerek, gecenin sessizliðini çözen hýçkýrýklarla ðlamaya baþladým... Aðladým, aðladým, aðladým... Aðlamaktan yorulmuþtum. Vücudum kan, ter içinde kalmýþtý. Gözümde yaþ boðazýmda hýçkýrýk, yorgun ve bitkin gözlerle, olduðum yer de uyuya kalmýþým...
Aradan uzun zaman geçti. Büyüyüp serpilmiþtim. Beni gören komþu kadýnlar evlenme çaðýmýn geldiðini söylüyorlardý...
Bir gün amcamla, baba annemin konuþmalarýný istemeyerek duydum...
- Ana, Feride’nin avucuna kýnayý yakýp gelin etmeden içim rahat etmez diyordun ya, artýk için rahat etsin, gönlünü ferah tut!.. Amcam aniden sürpriz yapýp anasýnýn yüreðini hoplatmýþtý!..
- Oðul beni merakta býraktýn!.. Otur da anlat hele!..
- Anacýðým kasabadan tanýdýðým bir arkadaþým vasýtasýyla oldu bu iþ. Bulgurlu köyünde asil bir ailenin oðlu Feride’ye talip, ben bu iþ uygun görürüm. Birbirlerini görsünler! Sen Feride’nin aðzýný bi ara, he derse bu iþ olur...
- Mübarek ola oðul Allah utandýrmaya...
Sonunda bu iþe karar verildi. Düðün dernek kuruldu. Davul zurnalar kulaklarý çýnlatýyordu...Davullar dövüldü. Bayraklar açýldý. Düðün ilan edildi. Bütün köy halkýna davetiye gönderilip düðün þekeri daðýtýldý. Bu iþler baþladýðýndan beri yeme- lerden içmelerden kesilmiþtim…
Düðün baþlar baþlamaz eline defi alan oynamaya baþladý. Ne hazindir ki aðlayan tek kiþi vardý oda benim... Eller gülmekte aðlayan benim...Ayrýlýk hasreti içime çöreklenmiþti… Kalbim sýkýþýyor, üzerime aðýrlýk çöktükçe çöküyordu. Aðlýyorum, gözlerimden yaþlar akýyor. Ayrýlýk ne kadar zalimmiþ meðer,kalaný da gideni de yýkýyor. Ýnsan birçok þeyin kýymetini kaybedince anlýyormuþ meðer. Kocaman bir yalnýzlýða düþtüm… Kendimi dipsiz bir kuyu da gibi hissediyorum.
Üzüntüden sararýp solmuþtum...’’Babaanem, “böyle asýk suratlý gelin olmaz kurban!.. Gülüp söyleyecek, oynayýp zýplaya- cak yüzün de güller açacak zamandýr. Diyordu. Beni teselli için söylenen sözler bir kulaðýmdan girer ve öbür kulaðým-
dan çýkardý. Ýçimde ki bin bir türlü kuþkularým,kuþlar gibi çýrpýnan körpecik yüreðimi yoruyordu. Kuþkulu, çok tasalý, düþünceler peþimi hiç býrakmýyordu…
Ailem, kendi aleminde...Benim üzüntümün kimsecikler farkýnda deðildi. Kuzular kesilip sýrýða takýldý, kazanlar ataþelere verilip, þerbetler hazýrlandý. Pilavlar piþirildi, ayranlar hazýrlandý.
Davullar düðüne gelen misafirleri yarý yolda karþýlar. Hoþ geldin tokmaðýný iþtahla vurur, bahþiþ toplardý. Bahþiþler bol olunca da davullar, zurnalar daha kývrak çalar, davullara tokmak daha bir coþkulu vurulurdu. Deyiþler, söyleyiþlerle halaylar çekilirdi. Ortaya çýkan gelinler, kýzlar pervane kesilirdi. Oynayanlarý seyrederken benimde kafamda binlerce düþünceler kaynaþýyordu. Babaannemin sesleniþiyle kafamdaki rakseden derin düþüncelerden kurtuldum…
Babaannem: “ Kurbaným Feride’m. O iri maviþ gözlerin, o yanaklarýn kýrmýzý gül yapraðýný andýrýyor. Söðüt dalý gibi ince ahenkli o vücudun neden böyle titriyor kurban? ” Dedi Bana böyle söylerdi fakat kendisinin aðlamaktan gözleri þiþmiþti, burnu kýzarmýþ yüzü solmuþtu. Kara kaþlý, gül nakýþlý torununa aðlamaklý bakýyordu,bir daha bakýyordu...
Yengeler saçýmý örüp de gelinliðimi giydirince baþýmdan kaynar su döküldü sandým. Nutkum tutuldu, ürperdim, dokun-salar aðlayacaktým. Aðlamak için bahane arardým. Kalbim çarpar bütün vücudum titrerdi. Boðazým gýcýklanýyordu, nut- kum durmuþtu…
Babaannem ve komþu kadýnlar aðýda durunca, fýrsat bu fýrsat deyip, bende aðlamaya baþladým. Bir den içim burkuldu. Sanki hançer sokulmuþtu kalbime! Yüreðimin yarasý delinmiþti, gözlerimden oluk oluk yaþalar akmaya baþladý...
Kýzarmýþ piliç, salçalý sýðýr eti, kuru fasulye, pilav, ayran, deðirmen unundan yapýlmýþ çörekler ihtimamla hazýrlanýp düðün heyetine ikram edildi...
Yemekler yenmiþti. Sýra oyun oynamaya gelmiþti. Çifte davullar çalmaya baþladý. Genç kýzlar el ele tutuþup oyna durdular. Davula ayak uydurup coþtular. Oyunlar oynandý. Halaylar çekildi...
Gece yarýsý olmuþtu. Kýna gecesi baþlamýþtý. Elime kýna yakacaklardý. Baþýmý sarýp belime kuþaðý baðladýlar. Ýlahi ve deyiþler söyleyip, aðlattýlar, aðlattýlar beni...
“Anan yok ki peþin sýra aðlaya,
Baban yok ki, çeyizini baðlaya!”
Bu deyiþ benim yüreðime çöreklenmiþti. San ki bu sözler beni aðlatmak için söyleniyordu... Aðladým, aðladým, aðladým. Düðünümde döktüðüm göz yaþlarýmla gelinliðim ýslanmýþtý. Öyle çok aðlýyordum ki, içimin sýzýsý ta iliklerime kadar iþle- miþti. Nasýl aðlama yayayým? Anam, babam kardeþlerim yoktu. Hem öksüz, hem yetim kýzým,beni eller gelin ediyordu. Davul ve zurna gelin aðlatmasýný çalýyor aðýt havasý yüreðimi daðlýyordu. Kýna karýlýp hazýrlandý. Kýzlar hep birlikte deyiþ söylemeye baþladýlar...
“Atma denize taþý, o taþ batarda gider!
Gurbete kýz verme, o kýzýn yiter gider.”
Yengeler beni giydirip, süslediler, benimse beynim de bin bir düþüncelerle kafam allak bullak? Öyle ya hiç bilmediðim diyara dönüþü olmayan yolculuða çýkýyorum... Ya þöyle olursa, ya böyle olursa, türlü çeþit sorular kafamdan bir türlü gitmiyor.Yengeler aralarýnda konuþuyorlardý. Ýçlerinden biri: “ Anasý bu günleri görseydi, Feride böyle aðlar mýydý?..
Ýlahiler söylenerek, elime kýna yakýldý. Anasýnýn elinden tutan küçük bir çocuk boncuk, boncuk gözlerle bakýp sordu:
-Ana, geline niye kýna yakarlar?..
Anne ciddiyetle cevap verdi.
- Kocasýna kurban olsun diye kýzým.
Çocuk bir þey demeden kafasýný kaþýdý.
Yarýþ, güreþ, sinsin...Gündüzleri at yarýþlarý ve güreþler yapýldý. Geceleri de sinsin oyunlarý için gündüzleri hazýrlýklar yapýldý. Köy delikanlýlarý, daðlardan araba ve kanýlarla odun taþýyýp, köy meydanýna yýðdýlar ve odunlarý ateþe verip sinsin oyununa durdular.
Akraba, eþ ve dosttan düðün armaðanlarý dolup taþtý. Kiminden bakýr sahanlar, siniler, tepsiler, kiminden ipek kumaþ elbiseler hediye edildi...
Çeyizlerim ve gelen hediyeler arabalara yüklendi. Kendi kendime ”Feride kýz, dedim. Baba ocaðýndaki günün tamam oldu…Birden içim burkuldu, gözlerimden yaþlar akmaya baþladý. ayrýlýk acýsý babaannemin de yüreðine korku düþür-müþ olacak ki, gelip boynuma sarýldý aðlamaya baþladý…
- Sýrma saçlý, maviþ gözlü, ceylan bakýþlý kýzým. Ayrýlýk acýsý þu yüreðime düþtü. Ýçim yanar, yüreðim sýzlar,ben senin hasretine nasýl dayanýrým?..
Amcam cebinden çýkardýðý iri taþlý bir yüzüðü parmaðýma taktý!.. Babaannem de boynuma bir gerdanlýk taktý.
Amcam: " Kýzým dedi. Er kýsmý avradýný sevmezse gönlü hoþ olmaz...Gönlü hoþ olmayýnca kalbi boþ olmaz. Böyle olunca da gözü dýþarýda olur.Gelinin evi erinin yanýdýr. Bu gidiþin dönüþü olmaz Kocana itaat et!.. Kocaný sev, say!. Kocaný mutlu et!.. Gözün arkada kalmaya, gözü arkada kalanýn bahtý da kalýr...”
Bende ki sýla hasreti þimdiden baþladý. Beni baba evinden çýkarýrlarken eþikten ayaðýmý atar atmaz evin çatýsýn önceden çýkan bir kiþi tarafýndan sinilere doldurulan üzün, leblebi ve bozuk paralar baþýmdan saçýldý. Düðüne gelen çocuklar itiþip kakýþarak, saçýlan çerez ve paralarý topladýlar… Bir taraftanda, düðün alayý ilahiler söylüyordu…
“Dam baþýnda arýlar birbirini korular,
Sizde salavat verin düðündeki komþular,
Diyelim Allah, Allah ve verelim salavat!..
Helledi, hülledi minare baþýný salladý,
Minarenin baþýnda karýncayý kim nalladý?
Diyelim Allah, Allah ve verelim salavat!..
Arþýný ar eden bilir zülfünü yaradan bilir
Onu benden soruyon onu yaratan bilir
Diyelim Allah Allah/verelim salavat!..
Mani bilirim atmýþ güle zencefil katmýþ
Yarim kokun geliyor her yeri mis kuþatmýþ
Diyelim Allah, Allah/verelim salavat!..”
Bu deyiþlerle beni evden çýkardýlar. Gelin atýna bindirdiler. Atýn yanýna da bir kýnalý koç getirdiler. Koçun yününden tutup, kaldýrsam o koç benim olacaktý. Bu bizim köyün adetiydi. Maksat gelinin gücünü ölçmekti. Ya koçu kaldýramaz- sam diye çok telaþlandým. Besmele çekip koçun yününden tutup kaldýrdým. Bana alkýþ tuttular…
Amcam, beni almaya gelen düðün alayýna “Feride’yi anasýz babasýz büyüttüm. Kusursuz noksansýz teslim ederim size, kýzým önce Allah’a sonra sonra size emanettir. Bu evlilik hayýrlý mübarek ola" dedi.
Tanýmadýðým, yüzlerini ilk kez gördüðüm insanlar topluluðundan meydana gelen düðün kervanýna kattýlar beni…Doðup büyüdüðüm evimden, baba ocaðýndan,köyümden beni koparýp götürüyorlar beni yad ellere… Ýçime kor gibi bir yalnýzlýk çöreklenmiþti. Yuvadan atýlmýþ yavru bir kuþ gibiydim... Yapayalnýz olmanýn sýzýsý çökmüþtü yüreðime… Anacýðým, babacýðým mezarlarýndan çýksalar da, anasýz, babasýz gelin edilen kýymetli kýzýnýn halini görselerdi!.. Kervan sýrtýnda gurbet ellere nasýl gider diye kendi kendime söylendim…
Daðlardan aþtýk, derelerden geçtik. Taþlý topraklý yollardan, yokuþ demez, dere, tepe demez, düz demez ha bire yol teperdik. Ne var ki yollar bir türlü bitmezdi. Belki de içimde sýkýntý olduðundan yollar bana uzak gelirdi. San ki günlerce yol gitmiþ gibiyim, vücudumu kýrgýnlýk basmýþtý. Mola verildi az biraz da olsa dinlendim. Yorgunluðum biraz hafifledi. Çam kokulu o serin serin esen mis kokulu rüzgarlar ve köyümün arazisi çok çok gerilerde, uzaklarda kalmýþtý. Kýraç bozkýr arazide yol aldýkça, kavurucu sýcak dayanýlmaz hal alýyordu. Sýrtýmdaki elbise kýzgýn saç gibi tenimi yakýyordu, elbisem sýrtýma yapýþýyordu…
Gönlüme çöken gariplik, içime çöken hüzün hepsinden beterdi...Yorgunluk bir taraftan, heyecan bir taraftan içim çarpana çalýyor,yüreðim aðzýma geliyordu. Kalbim sýkýþýr, soluðum kesilir, dizlerimin baðý çözülürdü. Köyüm,çok uzaklarda kalmýþtý. Baðýrsam duyulmazdý. Acep esen serin poyraz sesimi götürür mü diye geçti içimden. Çok halsiz ve bitkindim. At sýrtýnda yayýk gibi çalkalanarak bedenim yorulmuþtu… Bu gelinin rengi neden soluk derler mi ola?.. Yüzümdeki çarpýntý zifaf korkusu mu?.. Sevda sýtmasý mý?.. Bilmiyorum. Kendimi çarpýntýya kaptýrýp, yüzümü soldur-
mamalýyým. Erime kendimi beðendirmeliyim ve sevdirmeliyim ki, üzerime kuma getirmeye. Er kýsmý avradýný sevmezse gönlü hoþ olmazmýþ. Gönlü hoþ olmayýnca da kalbi boþ olmazmýþ. Böyle olunca da gözü dýþarda olurmuþ. Eve gelende beni döver, söver, baþým yarar, gözüm çýkarýrsa halim nice olur?.. Anam babam yok ki geri baba evine dönemem…
At sýrtýnda yaþ döker sessizce aðlar, yüzümün kederini içime akýtýrdým. Atýn ayaklarýndan sýçrayan tozlar her tarafýmý toza,kire bulamýþtý. Saatlerce süren yolculuktan öylesine bitap düþtüm ki gözlerimden uyku akardý…
Yorgun bitkin vaziyette bilmediðim bir diyara geldim. Korkum endiþem bir türlü bitmedi… Ýþte böyle, Feride’nin hazin düðünü böyle son erdi…
NAZIM TAÞTAN
YORUMLAR
Okurken içimde oluþan ürperti kývýlcýmlarýnýn yok edemedim.
Aðlattýnýz beni.
Her hikâyenin hazin bir öyküsü var týpký Feride’nin hayatý gibi.
Ve her insanýn gerçek yükümlülüðünü kimse bilemez.
Saygýlarýmla.
NAZIM TAÞTAN Gönülden Mýs
Garip anamýn hayat öyküsü,anam 18 yaþýnda gelin olmuþ, 20 yaþýnda gözlerini kaybetmiþ,8 çocuk doðurmuþ. 2 si ölmüþ 4 kýz iki erkek çocuðunu ama gözlerle yakmadan yýkmadan büyütmüþ... Baþka analarýn bir hakký varsa, benim anamýn bin hakký var. Ne yapsak hakkýný ödeyemeyiz. 80 yýllýk ömrünün 60 yýlýný karanlýkta yaþamýþ, birtek gün þikayet etmemiþ... Caným anacýðýmýn makamý Cennet olur inþallah!.. Amin...
Validem için çok þiirler yazmýþým onlarca yerde neþredildi... Ýþte validem için yazdýðým þiirlerden biri umarým beðenirsiniz... Hoþ kalýnýz, hoþça kalýnýz, Allah'a emanet olunuz Ümmühan Hanýmefendi...
https://www.edebiyatdefteri.com/siir/1369228/validem.html
VALÝDEM
Allah Kur’an da anaya!
Öf deme diye emreder
Ana yanýn da sultanlar,
Sönük kalýyor validem!
Yüce Rabbimiz sizlere!
Ana olmayý bahþetmiþ,
Ne asil deðer biçmiþtir,
Sen ne asilsin validem!
Yüce Rabbimiz anaya!
Nice kutsallýk vermiþtir.
Nice özellik bahþetmiþ,
Bu onur senin validem!
Rabbim cenneti anaya,
Müjde verip de söyledi,
Nice mutluluk bahþetti,
Cennet ehlidir validem!
Cennet kokusu þenliði,
Din cevherinin benliði!
Yüce ufkumun þenliði!
Baþým tacýsýn validem!
Ruh gibi yüce anlamlý,
Melekler gibi güzelsin,
Sular gibisin,durusun!
Billur nur gibi validem!
Ne masumane anasýn!
Hep çocuklarýn kahrýný,
Derin þefkatle çekersin
Þefkati büyük validem!
Çok liyakatli þu baþlar!
Deðer verilmiþ o taþlar,
Sönük kalýyor yanýnda,
Çok deðerlisin validem!
Mavi kubbenin altýnda,
Kýymetli olan ne varsa,
Merhametinin yanýnda
Sönük kalýyor validem!
Çok þefkatlisin,vefasýn,
Deðeri büyük validem!
O kýymet ehli deðersin,
Yüce varlýksýn validem!
Mahþeri kýyam sabahý!
Senle birlikte uyansam,
Cennete layýk anamsýn!
Özlü cevherim validem!
Þakýyan coþan dillerde!
Þefkatle açmýþ kollarda,
Cennete giden yollarda,
Senin duan var validem.
NAZIM TAÞTAN