Hint-Avrupa Masalı ve Kürtler
Hint-Avrupa masalımsı bir kuram (teori).. Makedonyalı İskender’in yarım-yamalak Hindistan seferine (ve eski Roma İmparatorluğu topraklarına) romantik bir göndermeden ibaret.. Kaldı ki Turan/Türk dememek için bizim dil avulumuza (aile) da Ural-Altay diyorlar. Bize “dağdan inme” muamelesi yapacaklar akılları sıra. Kendilerinin bataklık fareleri olduklarını unutarak…
Gelelim bir başka masala daha doğrusu yalana. “Gurmançlar Hint-Avrupa kökenli” dediklerine bakmayın siz. Gurmançlar (Kürt) her yönüyle Turanî bir boydur. Yöresel lehçe/şive üzerine araştırmalar/derlemeler yapan -Mardinli- Hayri Başbuğ’un, Göktürk-Uygur Türkçesi ile Gurmanç ve Zaza lehçelerini karşılaştırmak için kaleme aldığı hacmi küçük, etkisi büyük kitapçığı mutlaka okumalı, okutmalısınız. Böyle yaparsanız Ahmet Ârif’in dediği gibi; “Kavim-kardeş, tavukları birbirine karışan” bu milleti bölmeye kimsenin gücü yetmez!.
İngilizlerin meşhur telkin (propaganda) aracı olan Britannica Ansiklopedisi 1911 baskısına kadar “Kürtler Turanî bir halktır.” der. Ne zaman ki Ortadoğu’nun neft (petrol) denizi üzerinde yüzdüğü ortaya çıkar, ansiklopedideki ifadeler de anında değişir. Batı havsalasında, Kürtleri Hint-Avrupalı yapma çabalarının daha doğrusu maşa olarak kullanma madrabazlıklarının sonu bir türlü gelmez. Aksini dillendiren, gerçeğe âşık, akıl ve vicdan sahibi bir avuç bilim ehli de ırkçılıkla, kafatasçılıkla suçlanır. Hint-Avrupa halklarında olmayan halaylar-türküler, halılar-kilimler, töreler-gelenekler ve en önemlisi de binlerce yıllık bir birikime/geçmişe sahip ortak sözcükler görmezlikten gelinir. Hz. Ali “Gerçeğin hatırı, dostun hatırından üstündür.” demiş, dememiş kimin umurunda? İlginçtir; geri zaman bir araya gel(e)meyen ülkemizdeki hümanist, liberalist, sol/sosyalist, dinci/İslamcı, entel-dantel ama özünde birçoğu etnik özürlü olan kesimler de Türk’ün dilinin, irfanının (kültür), tarihinin, özgürlüğünün (istiklal), geleceğinin (İstikbal) söz konusu edildiği bu temelsiz suçlamalara koro halinde katılır. Bu ne menem bir kin, bu ne menem bir kıskançlık, bu ne menem bir aşağılık kuruntusu (kompleks) anlamak mümkün değil.
Sözü daha fazla uzatmadan, büyük önder Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ile noktayı koyalım. Gâzi, 4 Ekim 1932’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda dönemin yerel basın-yayın kuruluşlarından olan Diyar-ı Bekir (Diyarbakır) Gazetesine verdiği demeçte şöyle demiştir: “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.”
Aziz Dolu Atabey
Sarıabalı-01.10.2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.