- 303 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MANSUROV’UN ŞEHADETİ (Kısa Hikâye)
Ankara yine beyaza bürünmüştü. Necdet Mansurov derneğinin faaliyeti için ofisine gitmeye hazırlanıyordu. Eşi Leyla endişe dolu gözleriyle atkıyı uzatırken:
-Necdet çıkma !
-Endişelenme.
-Nasıl endişelenmeyeyim? Görmüyor musun olanları? Ajanlar ve katiller Ankara’da ve İstanbul’da cirit atıyorlar. Daha kaç Çeçen münevver ölecek?
-Biz bu yola ölümü göze alarak çıktık. Bir adım geriye gitmek ihanettir. Artık endişelenme…
Bunu yaparken silahını kontrol ediyordu. Üst üste yaşanan Çeçenlere dönük suikastler Necdet Bey’i de endişelendiriyordu fakat tedbirden ve tevekkülden başka yapacak bir şey yoktu. Necdet Bey son kontrollerini yaptıktan sonra eşinin alnından öptü:
-Korkma! Korku ve endişe sana hiç yakışmıyor. Takdiri ilahi…
Necdet Bey kırmızı bir arabanın geldiğini gördü. İçindekileri seçmeye çalışırken maskeli olduklarını anlayınca silahına davrandı fakat çok geçti. Kanlar içinde yerdeydi. Çevresine birden insanlar doluşuverdi. Silah sesini duyan Leyla Hanım insanları yararak:
-Ambulans çağırın. Necdet dayan!
Mansurov ise hiç oralı değildi:
Laillaha İllalah,
Lar’e vezçu Dala, xho!
Laillaha İllalah,
Busulba san Noxçiyçö!
Diye mırıldanıyordu. Ali Dimaev’in seslendirdiği “NOXÇIYÇÖ” isimli şarkısı… En sonunda Kelime-i şehadet getirerek şehadet şerbetini içerek öte dünyaya göçtü. Ardında ülkesi, milleti ve dini için mücadele dolu şerefli bir hayat bıraktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.