- 813 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SANEM ...
Sanem: Sivas/ Zara ilçesine bir o kadar yeşile doygun yamaçları olan Alibaz çiftliğin de ve ailesinin tek kız çocuğu olarak dünyaya gözlerini açar.
Yediği şifa olsun, yemediği kadar giymedikleri başka, fakir konu, komşu çocuklarına verilirdi.
Babası zamanında dağların, dağa sesini duyuran, bir nevi Eşkıya grubunun haber iletişimin başındaki kişilerden bir tanesi idi: esas annesi yol erkânı olan bir alevi dedesinin kızıymış.
Eli eteği de çok mahzun insana barınma kadar aş saylayan yiğit bir Anadolu kadınıydı.
Her köye de olduğu gibi toplumun bilinçli yâ da, bilinçsiz uyup, uyguladığı kuralların geçerliliğini biliyoruz.
Bu köyde öyle kuralcıklara uyma huyu mevcut tabi ki! Her şeyden ziyade Anadolu kültürünü ile olgunlaştıran ana temeller dışındaki eritip cılızlaştıran ve başkasının yerine konuşma onun yerine karar mekanizması olmayı seviyoruz.
Çok yerde hattalar biriktirip, bir o kadar dağıtmanın nedenlerinin en başında gelen içimizdeki kötü lafa gelme korkusundan. Başka bir şey değildir.
Kısaca yaratanı şekilcilikle suçlamanın adı altın da yatan bütün nedenleri bir ustalıkla süslüyoruz. Onun sunumunu da tam tersi beceriksizce masaya koyuyoruz
Yok, bu senin kaderin; bunu sen kesin ve kesin yaşayacak; aynadaki yüzün gibi yaşatacaksın da denilir.
Buda aleni bir şekilde, Yaşının On beş de durmanın kime zararı olur demek ki!
Her neyse bir top kumaşa amcasının oğluna eş olabilme nedenlerinin ardı sırası kesilmez
Düğün dernek çal oyna ensesi kalın köy ağalarını ağırlama faslı derken
Günler. Ayların topuğuna basıp ve çok zaman geçmez anne bile olur...
Oğlu varken; birde kız olsun merakı beş evlat sahibi olurlar.
Bu evlik te neyin, yokluğuna değil de çokluğuna sorgulanmak gerekirken,"et tırnak birbirinden asla ayrılmaz" suskunluğuna dönüşür.
Sanem: Başının sürekli ağrısından şikâyetçi yine öyle bir ağrı içinde kendini ilçe doktorunda bulur.
Doktorun muayenesi hap kadar bir yer.
Buda fazla kabalık neyime lazım gibi beş kişi içer de; diğerleri sokak arasında sigara içmeyi seçerdi.
Bu arada Sanemin kafasında doktora, ağırlarının başlama bitiş anı nasıl olduğunu anlatma tekrarına geçmiş…
Hafif içindeki ses kurgusundan uzaklaşır iken:
Karşı koltukta sıralarını bekleyen orta yaşlı bir kadın ve bir adam gözüne ilişir.
Adam utangaç gözlerini kaçar göçerler dağına atma dışında. Bir tarafa da ise "sen ne güzelsin kadın" hani o yıkıldım bakış derler ya aynen öyle bir bakışlaydı.
Her ikisinde yani kalbi göğüs kafesine gittikçe bollaşıyor. Eteklerini zil çalışına sağ sola kıvırma payları azamiydi.
Cesaretli olmanın ara ara dokunuşlarına izin veren kişi Sanemdi: direk genç adamın üzerine zimmetlemiş o maviş gözlerini...
Fakat daha sonrası ne olduğuna gelince
Artık bahane mikrobu beyninde tam antikorlaşmış ve ilçeye gidip gelmeler sıklaşır.
Çünkü doktorda rastladığı adamın kimliği onda hayli bir merak konusu olur.
Acaba kimdi? Hangi köyden idi:
Yine öyle bir günün ortası doktor kontörlünden geçmiş.
Köy arabaların kalkış yeri olan küçük dükkânların önünden geçip, her zaman gelip yemek yedikleri Dursun; lokantasının önünde dururlar.
Bir iki saniye içeri girip girmeme kargaşasının nedeni ise,
Masaların dolu oluşu idi:
Birden karşı masalardan tok bir ses yükseldi.
- buyurun burada yer var oturun biz zaten bir azdan kalkarız dedi.
Hani konu gereği sanırsınız ama burada önceden bir tanışıklık ve ya sonra hazırlık falan düşünülmesin.
Anlık ve sırdan gelişir tanış olmaları
Sanem kendilerini davet eden sesi duydu. Fakat yarı niyetsiz gibi sesin geldiği yere değil de. Duvara gelişi güzel asılan testi, manzaralı tablolara yüzünü çevirdi.
Lakin eşinin elindeydi o masaya oturulup, oturmamalarına o karar mekanizması...
Eşi Lokantada bulunan diğer müşterilerin dikkati üstlerinden toplanışını his edince gidip, yanlarına oturmaların bir sakıncasını görmedi.
Sanem yazmayı başa dolamış burnu kapalı o da daha çok gelenekselleşmiş bir burun kapamaydı.
Toplumca kabul görülen o büyük küçük saygınlığından ibaret kendilerince şekilleşmemin adı gibi düşünün
Karşılık oturmalarının bi sonrası olaylar çok hızlı gelişmiş ve Garsonun sipariş alma çabukluğu ile pilav üstü döner gelmişti bile,
Aynı masa düzenin içinde otururlarken bile sanem diğer üç kişinin varlığından çok çok uzaktı.
Hiç konuşmadı.
Eşi ve o genç adam: Diğer tarafta koyu bir sohbetin dibine vuruyorlardı.
Köy, iş tutma durumu; çoluk çocuk çomak kaç? Kimlerdensin vs, vs
O konuşmaların içinde bir cümle vardı ki...
Yürekleri sızlattı. Evet, genç adam eşini doğumdan kayıp etmiş.
Ve geride çok küçük, anne süttü içememiş ve oldukça da zayıf bir kız çocuğu kalmış.
Sonuçta birine acımanın ötesi bir görüntü vardı. Yani Ah, vahlar birbirini sırtlayıp, bir iki adım götürmeden yere indirmiş.
Siz asıl konuya gelin... Sanem. Bir gece çocuklarını evde bırakır. Kimselerde görünmeden genç adamın köyüne varır
Kapıyı çalar.
Tabi ki niyetler kötü değil.
Sanem bir rüya gördüğünü o annesiz bebeği emdirmeye geldim der.
Sonrası aç bir bebek memeyi ağzına veren bir daha geri almasının imkânı yok ve bırakmak istemez
Genç adamın annesi babası bir süre kalsın. Her şeyde bir hayır vardır. Alır gideriz evine fikrin de birleşmişler
Ama Sanem kızıl saçları mavi gözlerinin güzelliği bütün çevre köylerine yavaş yavaş ulaşması dedikoduları beraberinde getirir.
Yani genç bir kadın evini barkını ederek ve buraya gelmesi tamamen kafa karışıklığına yol açıp içinden çıkılmaz bir haldeydi. …
Kimine göre umanı deryaya dâhil olmuş, dünyevi isteklerini hissini terk eylemiş bunu da şahit oldukları bir olaya haklı bağlıyorlar
Kış şartları memleket özelliğinden katar isek o senede kış çok ağır geçiyormuş.
Kar diz boyu ve komşu komşuya gidemez iken; o bir perşembe sabahı ortalıktan kayıp, olur,onun kaybı sonrası ve gece boyunca her köy kendi yakın çevresine bakınırlar hiçbir yerde izi yok mübarek yer yarıldı içine girdiği kadın.
ertesi sabah beydağının eteklerinde metrelerce karları ortadan ikiye yarıp başka bir köye varır.
Onu ilk görenler şaşkınlığını gizleyemez bu havada bir yere gitmek ne demek ölüm yaa! Bu kadıncağız buraya nasıl gelmiş
Deyip hayretler için de birbirlerinin yüzüne bakınmışlar
Halktan biri kendisine soruyor
" Sen neredeydin"
Oda bey dağına cem olmaya gittiğini orada deyişler semah döndüğünü ve kendisine kızılcık ikram edildiğini
Fakat midesinin kötüleştiğini ve yediği bütün kızılcıkları da istifar ettiğini söyler.
Sanemin bu sözlerin üzerine çokça kafaları karışan köy halkında birkaç adam tarafından dediği yere gidilip bakılıyor
ki!
aman Allah’ım kızılcıklar bütün bütün bembeyaz karın üstüne serili ve dediklerinin doğru olduğunu görüyorlar...
YORUMLAR
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Sanem ismi öncelikle çok sevdiğim bacımın ismidir...
Sanem isimli içeriği anlatımı okumaya değer olan yazınızı kutlarım
Kocaman sevgilerimle🤍
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Saygılarımla