- 269 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
KÖKLERDEKİ UMUT
Bir şeylerin o mutlak sandığımız sonuna tanık olmak, bazen acı bir gerçeğin yüzüne vurulması gibi acımasız olabiliyor.
İki gün önce çiçekleri sularken bir tanesinin gövdesi elimde kalmıştı.
Günlerdir su yüzü görmeyen zavallı çiçek, sonunda hakkın rahmetine kavuşmuştu.
O çiçeklere her gelişinde itina ile bakan annem haftalardır uğramadığından bende ne zaman, ne kadar su vereceğimi tam kestiremediğimden becerememiştim. Nasıl olsa bir yapan vardı. Annemin "gel, bak! dinle.." demesine karşılık her defasında "sen varsın, sen yaparsın.." demiştim. Elimde kalan çiçeğin gövdesini tekrar toprağa kabul ettirmeye çalıştım.
Sonra da su ile toprağı sıkıştırınca bir daha çıkmayacak böylece ayakta olacaktı. Öyle oldu ama ölü bir daldı, yapraksız, hayatsız. Üzerine çiçek görünümü veren, oyuncak bir helikopterin pervanesini iliştirerek bıraktım.
Sonrasında mutfağa geçip, biriken bayat ekmekleri annemin yaptığı gibi ıslatıp, karşı evin çatısına gelen kuşlara atmaya çalıştım. Ekmek çatıya ulaşmayıp aradaki boşluğa düşünce kendimden umudu kestim ve kalan ekmekleri bir dondurma kutusuna koyup penceremin önüne bıraktım.
Tekrar mutfağa dönüp bilgisayardan arapça hareketli bir müzik açıp bulaşık makinesini yerleştirmeye koyuldum. Normalde insanın oynaması gereken bir müzikte gözlerimden yaşlar süzülüyordu. "olmadı" "yapamadım!" Ya annem iyileşmezse ya bir gün gelebilme ihtimali dahi olmazsa ne yapardım. Ardımdan gelen kızım omzuma dokunup bir şeyler söyledi. Ona sırtımı dönüp aldığım bardakları üst dolaba koymaya devam ederken karşıma geçti.
"anne neyin var senin?" "bir şeyim yok" "var bir şey var işte ağlıyorsun sen" konuşurken gözlerimden istemsizce yaşlar dökülmeye devam etti. "yok bir şey yok işte, çiçekleri sulayamadım ölmüş biri, kuşlara ekmek atayım dedim oda olmadı "
dedim. Kızım şaşkınlıkla gülmeye başladı. "anne iyi misin sen bunun için mi ağlıyorsun?" "annem olsaydı böyle olmazdı ben beceremiyorum, dedim ona bana çiçek getirme ben bakamıyorum, ben beceremiyorum."
Kızım daha bir şaşkın "anne ne diyorsun sanki ananem ölmüşte bir daha gelmeyecek. Alt tarafı covit oldu kadın ve çok iyi moreli de senden yüksek ayrıca, bu halini görse sana gülerdi." dedi.
Konu o değildi. Konu bir gün onsuz olma ihtimalimdi. Düşüncesi bu kadar kötüyse yaşaması daha beter olmalıydı.
Bazı şeyler çözülmediğinde, bazı yaralar iyileşmeyip acılar geçmeyince "zamana bırakın" denilmesi nedendi?
Çünkü bir zaman önce imkansız gibi görünen şeyler, bir zaman sonra şartların ve görüşlerin değişmesiyle daha olunabilir, kabul görülür bir hal alabiliyor. Ya da daha sabredilebilir.
İşte ben o zamanı beklemeden direk umutsuzluğa kapılıp, endişeleniyor ve üzülüyordum.
Ve iki gün sonra gövdesi kopan çiçeğin etrafında minik, minik yapraklar belirmiş ,
köklerinden yeniden doğmuştu. Bu yapraklar bana umudun her daim var olduğunu
ama ne zaman, nerde çıkacağını bilmediğimizi gösterdi.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.