LOGAN GİZLİ FORMÜL PEŞİNDE
Uzak çok uzak bir galaksiden dev bir uzay gemisi kalktı. Akıl almaz bir hızla yol almaktaydı. İçinde geliştirilmiş gizli bir formül barındırıyordu. Hedefi dünya, kötü amacı insanlıktı.
Uzay gemisinin ilk yıldız geçidine girmesi kısa sürede oldu. Çünkü gemide, insanlığın ulaşamadığı ileri bir teknoloji uygulanıyordu.
Uzaylılar, yıldız geçitlerinin haritalarını çıkarmışlardı. Bu yolları, ustalıkla kullanıyorlardı. Böylece, bin yıllarca gidilemeyecek galaksilere, kısa sürede ulaşıyorlardı.
Uzay gemisi süper bir hızla Dünya gezegeninin yer aldığı Samanyolu galaksisine vardı.
Galaksinin güvenliğinden sorumlu ilk uyduda, robot Karen görevliydi. Yabancı gemiyi anında saptadı.
Robot Karen, durumu savunma gemisi kaptanı Mario’ya bildirdi. Acilen onu göreve çağırdı. Kaptan Mario, yirmi dört saat aralıksız nöbet tutardı. Önceden hazırlanmış planlardan ilkini uygulamaya karar verdi.
Kaptan Mario, yabancı uzay gemisinin çevresinde, güçlü bir manyetik alan oluşturdu. Uzay gemisi, hazırlıksız yakalanmıştı. Yalpaladı yavaşladı. Mario ve ekibi bu durumu fırsat bildi. Düşman gemisini lazer atışına tuttu. Geminin gövdesi zarar gördü. Enerji bölmelerinin ikisi ateş aldı. Mario’nun içini zamansız bir gurur okşadı. Ne de olsa düşman gemisini alt etmek üzereydi.
Ya sonra ne oldu bilir misiniz? Yavaşlayan gemi, durma noktasında kendini sabitledi. Birdenbire görülmemiş bir şekilde yerinden fırladı. Manyetik alanı parçaladı. Göz açıp kapayana dek ortadan kayboldu.
Kaptan Mario’nun gözleri fincan gibi açılmıştı. Uzay boşluğuna dalan gözleri donakalmıştı.
Kaptan Mario’nun özgeçmişi kahramanlıklarla doluydu. Ne yazık ki bu ilk başarısızlığı, yıldızlar tarihine geçecekti. Alnına damgalanan kara lekeyi acıyla taşıyacaktı. Dakikalar evvel duyumsadığı gururu, yerle bir olmuştu. Yerin dibine geçtiğini hissediyordu. Uzay gemisini elinden kaçırdığını, sinik bir tonda merkez radar kulesine bildirdi.
Yaz güneşi, görkemli ışıklarıyla çevreye güzelliğini yaşatıyordu. Logan, anne ve babasıyla kumsala inmişti. Aile, bu capcanlı günün tadını doyasıya çıkarmak istemişti.
Güneş ışınları kumsalda kırılıyordu. Kum tanecikleri üzerinde ışık demetleri, altınsı yansımalar sergiliyordu. Kumsala yayılan bu çekici görünüm, insanın içini sıcak bir huzurla dinlendiriyordu. Babasıyla birlikte Logan, çıplak ayaklarıyla sıcacık kumda koşuyor, şarkılar mırıldanıyordu.
Logan’ın annesi, baba-oğulun peşinden koşarak resim çekmekteydi. Bu mutlu anlar fotoğraflara dökülmeliydi.
Logan, yanından geçen bir kelebeği fark etti. Ona dikkat kesildikçe beğenisi kabardı. Kelebeğin renkli, şeffaf kanatları ne ince ne güzeldi! Kelebeğin zarif uçuşuyla uzaklaşmasını arkasından hayranlıkla izledi.
Logan, anne ve babasıyla birlikte kumdan kale yapmaya başladı. Keyfine diyecek yoktu. Arada bir, mavi desenli küçük kovasıyla kumdan kalesine deniz suyu taşıyordu. Gülücükleri, ortama mutluluk katıyordu. Aile neşe içindeydi.
Kumdan kocaman bir kale, elbirliğiyle tamamlanmış, göz dolduruyordu. Logan karşısına geçmiş, bakmaya doyamıyordu.
Logan’ın babası, “haydi denize girelim,” deyince baba oğul denize koştular. Denizin sığ kıyısında, su oyunuyla birbirlerine su atıp eğlendiler.
Enginde büyük bir gemi, seyir halindeydi. Logan’ın annesi yine fotoğraf çekmekteydi. Geminin üzerinde aniden, tuhaf bir gök aracı belirdi. Bir hayalet gibi birdenbire ortaya çıkması garipti. Logan’ın annesi, ister istemez irkildi. Yoksa bu, şimdiye dek görülmemiş bir uzay gemisi miydi?
Uzay aracı, geminin üzerinde kendini sabitledi. Alt kapaklarını sessizce açmağa başladı. Açılan kapakların üzerinde, kara renkli bir dolu kuru kafa resmi dikkat çekti. İtici duyguları tetikleyen kara kuru kafalar, ölümü simgeliyor olabilir miydi?
Logan’ın annesi telaşla eşine seslendi. Eşi de durumu izleyince kaygılandı. Telefonuna sarıldı. En yakın güvenlik birimine, gördüklerini aktardı.
Güvenlik birimi, çevredeki güvenlik birimlerini alarma geçirdi. Eş zamanlı olarak kumsaldaki küçük evlerin tamamını bilgilendirdi.
Kumsal boyunca çok sayıda küçük evler sıralıydı. Bu evler halka danışmanlık hizmeti verirdi. Ufak tefek atıştırmalıklar da satardı.
Onların asıl göreviyse kimse tarafından bilinmezdi. Bu evler, savunma amaçlı gizli bir görev için yapılandırılmıştı. Her biri, birer gözlem noktasıydı.
Gözlem noktası evlerin ilginç mimarisi, yuvalarında özel iki ayağı saklıyordu. Bu hareketli özel ayaklar, gerektiğinde açılarak evin kumda yürümesini sağlıyordu. Şaşılacak şey değil miydi? Bununla da kalmıyordu. Gizli bölmesinde güçlü bir lazer aygıtı taşıyordu.
LOGAN YARDIM ETMEYE CAN ATIYOR
Yürüyen ev yanından geçerken Logan, “ben de yardıma hazırım,” diye ortaya atıldı. “Çok candan arkadaşlarım var. Kısa sürede onları toplayabilirim,” diye çırpınmaya başladı. Yürüyen evin görevlisi, bu candan isteği geri çeviremedi.
Logan, o sırada üzerinden geçen katar katar kuşlara tüm gücüyle el salladı. Sevimli kuşlar Logan’ın heyecan ve tasasını hissettiler. Alçalmaya başladılar. Kuşlar alçalınca Logan:
“Dünya uzaylıların saldırısı altında!” diye heyecan içinde kuş arkadaşlarına yakındı. Onlardan yardım istedi. Kuş arkadaşları, hep birlikte kanat çırparak yardıma hazır olduklarını belirtti. Kararlı bir ses tonuyla Logan:
“Tez uçun, baykuş, kurbağa, kokarca, yarasalara haber uçurun. Yardımsever hayvanlar birliğini kurun. İşimiz çok güç ve karışık. Düşmanımız dev bir uzay gemisi. Gezegenimiz, kirli hedefleri!” diye kuşlara dertlendi. Yardımsever kuşlar, sorumluluklarını kavradılar. Tüm türlerini harekete geçirdiler. Baykuş, kurbağa, kokarca, yarasalara da durumu ilettiler.
Uzay gemisine en yakın yerdeki tek gözlü yürüyen evde, görevliler iş başındaydı. Gizli bölmeden top başlı lazer makinesi çıkarıldı. Uzay gemisi lazer atışına tutuldu. Düşman gemisi kumsaldaki küçük bir evden top atışını hiç öngörememişti. Gafil avlandı. Gövdesinde kocaman delikler açıldı.
KARLAR ÜLKESİNE MEKİK GÖNDERİLİYOR
Penguenler uzakta yaşadığından süper hızlı bir mekik, Güney yarımküreye gönderildi. Penguenlerin Kuzey yarımkürede yaşamadığı bilinirdi.
Süper hızlı mekik, karlar ülkesinde sevimli penguenleri buldu. Penguenlerin, siyah beyaz ceketleriyle kar üstünde hareketleri, havadan ne hoş izleniyordu. Penguenlerin birbirlerine sokulmuş toplu, sevecen halleri, insanın yüreğini sevgiyle dolduruyordu.
Yürütülecek plan için çokça kar gerekliydi. Mekiğin baş görevlisi penguenlerden yardım istedi. Onlardan kısa sürede kar elde etmelerini ve mekiğe taşımalarını rica etti. Penguenler hevesle işe koyuldu. Badi badi yürüyüşleri pek tatlıydı. El birliğiyle bir çırpıda epeyce kar toplandı. Penguenler, yüzgeç kanatlarının altında, kar topaklarını mekiğe taşımaya başladı.
Taşıma tamamlanınca mekik görevlileri, penguenlere içten teşekkür etti. Bu iyiliklerini hiç unutmayacaklarını söyledi. Penguenlerle vedalaştı. Sevimli penguenler, yüzgeç kanatlarını hep birlikte çırptı. Mekik görevlilerini candan selamlarıyla uğurladı.
İLGİNÇ BİR PLAN
Mekik görevlileri, soğutulmuş laboratuvarda işe koyuldu. Kar yığınından çok sayıda minik kardan adamlar yaptı. Her birinin eline sis bombaları bağladı. Bazı sis bombalarını ise ayırdı.
Mekik, düşman uzay gemisine süper bir hızla yaklaştı. Ayrılan sis bombalarını peş peş havada patlattı. Ortalığı kaplayan sis, görüntü almayı bozmuş, bulandırmıştı. Mekik görevlileri, sisten yararlandı. Hazırladıkları minik kardan adamları, önceden lazer atışlarıyla açılmış deliklerden düşman gemisine indirdi.
Kardan adamlar geminin sıcağında eridiklerinden sesleri hiç duyulmamıştı. Ellerindeki sis bombalarıysa yere düşünce patlamıştı. Göz gözü görmüyordu.
Düşman gemisindeki uzaylılar, olup biteni anlayamadı. Yardım sever hayvanlar birliğinin önü, böylece açılmış oldu.
Yardımsever hayvanlar birliğine, baykuş gözcülük ediyordu. Baykuşların vücudunu kaplayan ince ve yumuşak tüyleri, doğal bir susturucu görevi görürdü. Baykuşun düşman gemisine sızması pek sessiz oldu. Baykuşlar, başlarını arkaya doğru, tama yakın döndürebilirdi. Bu ayrıcalıklarıyla çevreyi çok iyi izlerdi. Baykuşlar aynı zamanda çok iyi işitirdi. İki karış kar altından bile avının hareketini algılayabilirdi. Baykuşların pençeleri keskin ve kıvraktı. Savunma ve avlanmaya yetkindi. Anlaşıldığı üzere, baykuşun öncü ve gözcü seçilmesi boşuna değildi.
Bilgeliğin sembolü olan bilge baykuş, ortalığın süt liman olduğunu gördü. Birliğe haber saldı. Önce salyangozlar göreve koyuldu. Düşman gemisine kayarak sızdı. Diziler halinde yerde süründü. Yapışkan sıvılarını yere buladı. İlk gelen uzaylılar kayarak devrildi. Kalkmaya yeltendikçe sendeleyip gene düştü. Giysileri cıvık cıvık olmuştu. Gülünecek halleri vardı. Sonradan gelenler de dengelerini kaybetti. Patinaj yaparak birbirlerinin üzerine yığıldı. Acınacak durumları, görülmeye değerdi.
Kokarcalar, yerde yatan uzaylılara yaklaşıp sıvı püskürttü. Kokarcaların yağlı, sarı, çok pis kokan sıvıları vardı. Bu sıvıyı, düşmanlarına karşı kullanmayı iyi bilirlerdi.
Pis kokulu bu özel sıvı, yakıcı ve kaşındırıcıydı. Uzaylılar hatır hutur kaşınmaya başlamıştı. Sıvının etkisiyle gözleri de geçici olarak kör olmuştu. Pis kokan üstlerini başlarını paralamaları acındırasıydı. Kendi dertlerine düşmüşlerdi.
Yarasalar uzay gemisinin her yanına dağılarak düşmanların yerini saptamaya çalışıyordu. Bunu, biyolojilerinde geliştirdikleri radar ile gerçekleştirirlerdi. Önce bir ses çıkarır, onu dinlerlerdi. Sesin geri gelmesini, yani yankılanmasını beklerlerdi. Böylece neyin nerede olduğunu kolayca keşfederlerdi.
Yarasalar koridorun sonundaki bir kapıda durakladı. İçerideki canlıları algılamıştı. Beraberindeki robottan yardım istedi. Robot kapı kilidinin şifresini çabucak çözdü. Kapı usulca aralandı.
Yardımsever hayvanlar birliği, açılan kapıdan içeriye süzüldü. Bilemezsiniz ne gördü?
Üzerlerinde öldürücü deneyler uygulanan, camdan bir kapsül içinde uyutulmuş esir bir insan! Kapsülün yanı başında, camdan bir odada uyuşturulmuş başka bir zavallı insan!
Daha ileride bir akvaryum içinde renk renk balıklar. Bu güzelim balıklar, capcanlı denizlerimizden özellikle seçilmişler. Albenileriyle bakanı büyülemekteler.
Deneyleri yürüten canavar görünümlü uzaylı yaratık, gelenleri fark etti. Beş kocaman gözü ürkütücüydü. Bakışları öfkeliydi.
Kolları kafasından çıkıyordu. Yine kafasından çıkan ayakları gelişmemişti. Arkasında toplanmış, cılız ve iticiydi.
Yaratığın kulakları güdük kalmıştı. Tepesindeki boynuzlar, kaba ve sert görünümdeydi.
Burnu yoktu. Ağzından hırıltıyla nefes alıyordu. Nefes alıp verdikçe kaba ve keskin dişleri tıslıyordu.
...
(Heyecan dolu devamında ilginç bir plan uygulanmakta)
Ayşe Yarman Öztekin
Logan Gizli Formül Peşinde (Masal Kitabımdan)
Mayıs 2020
YORUMLAR
Merhaba Ayşe hanımefendi güçlü kalem, çocuk masalınızı ilgiyle okudum. Ak köpüklü çaylar duruluğunda üslubunuz bir harike, harika üstü şahika.
Kutlarım yaratıcı gücünüzün yüceliğini.
Böylesi masalları okuma şansı yakalayarak ufku genişleyecek çocuklara ne mutlu.
Emeğe ve sanata saygı ve selamlarımla esen kalınız.
ayşe1
Saygılarımla.
Çok heyecan vericiydi, hele ben bunu çocukken okusaydım kesin kalbim yerinden çıkacakmış gibi olurdum. Bilime meraklı, keşfetmeyi seven çocuklar için hayal dünyalarını geliştirecek alternatif bir masal kitabı.
Alınacaklar listeme eklemeliyim, üç dört yıl sonra eminim ki kızım meraklı ve şaşkın bakışlarla okuyacaktık bu kitabı.
Sevgilerimle.
ayşe1
Değer katan yorumunuza candan teşekkür ederim.
Sevgilerimle.