- 996 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
916 – LÂ MEVSUFE İLLALLAH
Onur BİLGE
“Hayat, İlim, Semi, Basar, İrade, Kudret, Kelam ve Tekvin, Allah’ın subuti sıfatlarıdır. Bunları birer birer incelemişsiniz. Şöyle kabaca bir tekrar yapalım!” dedi Sadullah Bey. Hepsini kendince açıkladı:
“Allah Hayy’dır. Hayat sahibidir. Daima diridir. Sürekli vardır. Ölümlü değildir. Bâkî, yani ebedîdir. Görülen veya görülmeyen canlılara bir süreliğine hayat bahşeden O’dur. Evveli de sonu da yoktur. Her canlı ölümü tadacak, O’na rücu edecek, yalnız O kalacaktır.
Allah, sonsuz İlim sahibidir. Görülen görülmeyen, bilinen bilinmeyen, olmuş olacak, gizli açık ne varsa bilgisi dahilindedir. Olanın, olmakta olanın ve olacakların tamamını, göklerin ve yerin gaybını, kalplerden geçenleri, açıklansa da gizlense de her şeyi en ince ayrıntılarına kadar yalnız O bilir. İlmi her şeyi kapsar.
Allah Semî’dir. İşitendir. Bütün sözleri aynı anda işitir. İşitmesi, vasıtasız ve sınırsızdır. İnsanlar, ancak belli frekanstaki sesleri duyabilirler. Allah, bize bizden daha yakındır. Duaları, sırları, gizli konuşmaları işitir. Dileyene dünyayı, dileyene ukbayı verir.
Allah Basar’dır. Görmesi vasıtasız ve sınırsızdır. Karanlıkta aydınlıkta, açıkta gizlide, küçük büyük, görülen görülmeyen her şeyi, yarattıklarının yaptıklarını ettiklerini, her hallerini aynı anda görür. İnsana, belli bir uzaklıktaki, belli küçüklük ya da büyüklükteki bazı varlıkları, ışık yardımıyla görmeyi bahşetmiştir.
İrade, Allah’ın dilemesidir. Neyin olup olmamasını, neyin nasıl, ne zaman, ne şekilde olacağını diler ve dilediğini gerçekleştirir. Yerde veya gökte her şey O’nun dilemesiyle, dilediği gibi var veya yok olmuş ve olacaktır. O dilemezse hiçbir şey olmaz! İradesi Zat’ıyla kaimdir. İnsanlara, bir süreliğine cüzi irade bahşetmiştir. Allah izin vermedikçe gerekli şartları sağlayarak onunla bir şey yapması mümkün değildir.
Allah’ın iradesi, iki kısımdır. Tekvini ve Teşrii...
Tekvini iradesi, yaratmasıyla alakalıdır. Sebebe ve şarta bağlı olmaklsızın, dilediği mutlaka olur, dilemediği asla olmaz. Kâinatta olmuş olmakta ve olacak ne varsa O’nun dilemesiyledir.
Teşrii iradesi. insanların iradeleriyle beraberdir. İnsanlar her istediklerini yapamazlar. Onlar ister, Allah yapabilmeleri için izin ve güç verirse yapabilirler. Allah’ın her istenen işe izni de rızası olmaz. İsteyene izin verdiğinde razı olmayabilir. Allah’ın emir ve yasaklarına uyup uymamak insanın iradesine kalmıştır. Mesuliyet insanındır. Sonucuna da katlanacaktır.
Dilediğini yaratır, dilediğine az ya da çok rızık verir, dilediğini bağışlar, dilediğine hikmet verir. Dilediğini doğru yola iletir. Dilediğini yapar.
Kudret, Allah’ın her şeye gücünün yetmesidir. İstediğini istediği gibi yapma kudretine sahiptir. Asla âciz değildir. Mutlak güç kuvvet sahibidir. İnsanlara da bir süreliğine, cüzi ve sınırlı kudret bahşetmiştir ama her şeyi yapamazlar.
Allah’ın kâinatta ve ahirette, akla gelen gelmeyen her şeye gücü yeter. “Ol!..” emriyle her dilediği anında olur.
Kelam, Allah’ın harf ve sese gerek duymadan konuşmasıdır. Konuşmak için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. İnsanlara konuşma nimetini bahşeden de O’dur. Peygamberlerle doğrudan, elçi vasıtasıyla veya vahiy kanalıyla konuşmuştur. Bu sıfatı da ezelî ve ebedîdir. Kuran-i Kerîm de Allah kelamıdır.
Tekvin, Allah’ın yaratıcı olmasıdır. O, örneksiz, yoktan var edendir. Canlıları yaratması, rızıklandırması, öldürmesi bu sıfatıyladır. Yaratma ve emir yalnız O’na aittir. O her şeyin yaratıcısı, her şeyi bizim için sudan yaratan ve yok edecek olandır.
Allah’ın bu sekiz sıfatı, O’nun yolunda ilerlemek isteyene ayna olur. O’nu ancak o şekilde müşahede edebilir. Yolcu, bu sıfatların gerçek sahibinin Allah olduğunu idrak edecek, bunu bilmenin hazzıyla derin huzur ve mutluluğa kavuşacaktır. Onun için bu mertebede ona dört şuhut öğretilir: Tevhidi Sıfat, Fenayı Sıfat, Tecelli Sıfat, Cennetül Sıfat... Rabıtası “Lâ Mevsufe İllallah!”tır.
Sıfatlar gayba aittir, ortaya çıkınca görülerek bilinerek esma adını alırlar. Mesela İlim sıfatı, zuhura gelince Âlim adını alır. Bu mertebeye erişen yolcuda, edep, ahlak, yücelik ve güzellikler görülmeye başlamalıdır. Çünkü artık fiillerin ve subuti sıfatların asıl sahibinin kim olduğunu idrak etmişlerdir. Günahlarının affedilmesi umulur. Üstün ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimizin güzel özelliklerini sergilemeye başlaması lazımdır.
Efal ve Sıfatların gerçeğini idrak edenlere Tevhit Ehli denilir. Onlar “Lâ Mabude İllallah, Lâ Faile İllallah, Lâ Mevsufe İllallah! Lâ Mevcude İllallah! Lâ Maksude İllallah!” diyenlerdir.”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 916