Gözüm yollarda kaldı 12...
UYARI1: Okuyacağınız bu yazı, absürd öykümün 12. bölümüdür, isterseniz sırasıyla okuyunuz, istemezseniz de siz bilirsiniz, saygılar ve de iyi eğlenceler...
UYARI2: Tarzı biraz farklı gelebilir bu nedenle okumayı hemen bırakmamanızı rica ederim, birkaç bölüm şans verdikten sonra yine de sarmıyorsa zamanınızı çalacağım için şimdiden kusura bakmayın...
Tam o esnada arkadan, salona bir hışımla giren, uzun ve kahverengi paltolu tek gözlü bir genç seslendi, “Heeey, o göz benim” diye… Doğru olabilir miydi, gerçekten onun mu gözüydü??? Ama göz bana yaklaşınca hareketlenmişti, hayır, belki de o delikanlı içeri girdi diye tepki vermişti… Gözün gerçek sahibi ya oydu ya bendim ya da burada olmayan başka biri ama o kişi, her kim ise gözü elde etmek için şansını zorlayacaktı. Kızın az evvelki mutluluğunun yerini şüpheci bakışlar almıştı. Tam işler kızışıyor derken aklıma bir çözüm geldi, organlarımla yaptığım antlaşma… 2. Kısım 63. Madde 2. Fıkra (d) bendi;
“Gözler her gördüğünü mutlak akıla bildirmek zorundadır mamafih diğer göze bildirme kararı, 2 adet istisnai durum hariç kendi inisiyatiflerindedir. (İstisnalar, antlaşmanın 4. kısım 31. maddesinde belirtilmiştir.)”
Kıza, gözü başka bir odaya götürüp orada bir şeyler göstermesini ve sonra gelip bize ne gösterdiğini sormasını istedim. Neyse ki bu durum, antlaşma maddesini geçersiz kılan istisnai şartlardan biri değildi. Böylelikle metriks paltolu delikanlının doğa üstü bir tahmin yeteneği yoksa, gözün bana ait olduğunu ispatlamam kaçınılmazdı. Ama delikanlı pes edecek gibi değildi, “Bu bir tuzak” diye bağırdı, bütün odalara önceden kamera yerleştirmiş ve akıllıca görünen bu oyunu planlamış olabilirdim, ayrıca böyle bir antlaşmaya sahip olmam, pek de akla mantığa uygun görünmüyordu, insanların işkillenmesi doğaldı. Kız, bir an benim ne tarz bir deli olabileceğimden şüphelenmeye başlamıştı ki “Evde kaaalll” diye bağırdım ya da onlar mevcut gündemden dolayı bu şekilde duymak istediler… Halbuki “Evrekaaa” demiştim, neyse lafı daha fazla uzatmayayım, gözü bir kutuya koymalarını, kutuya ise bir elin sığabileceği ve biraz ışığın geçebileceği büyüklükte bir delik açmalarını ve kıza da elini delikten geçirdikten sonra o narin parmaklarıyla sürekli farklı sayılar yapmasını söyledim, bunun üzerine delikanlı da lafı hiç uzatmadı ve “Pes” dedi, arkasını döndü ve geldiği gibi aniden gitti… Ama benim kafamda başka bir soru vardı, kızın parmakları neden bana bu kadar narin ve hoş görünmüştü… Gerçekten mutlak bir güzelliğe mi sahiplerdi yoksa ben de ondan hoşlanmış mıydım ya da her ikisi birden mi vuku bulmuştu… Peki sevgi emek miydi yahut tam tersi olarak her emek bir sevgi miydi? Belki sevgi emekti ama aşk emek değildi diye tahmin ediyorum mesela… Dışarıdan bakınca kız, gözün sahibini bulmak için bayağı emek sarf etmişti ve böyle bir emek aşık olmadan da kolay kolay harcanmazdı. Yani açıkçası tipi de fena değildi kızın, hem çıktığım biri de yoktu, şansımı denememek için bir sebep göremiyordum, zaten çoğu zaman tercihlerimiz gerçek istediklerimizden ziyade elimizdeki seçeneklerle sınırlı, bunlar arasında da elde edebilme potansiyelimize göre hedef odaklıydı. Ben bunları düşünürken, kız yine de gözü kutuya koymuş ve eliyle rakam işaretleri yapmıştı, tabii hepsini rahatlıkla bildim. Aday olarak sadece benim kalmama rağmen kızın sergilediği bu garantici tavır, sağlam işi seven bir kişiliğe sahip olduğum için hoşuma gitmiş ve de güven vermişti… Aradığı kişiyi bulmuş olmanın sevinciyle yanıma geldi, o narin parmaklar yanağıma değiyordu şimdi, korsan bandını kaldırdılar ve usulca gözümü yerine yerleştirdiler, derinlerden bir “Oh beee” sesi duyar gibi oldum, sanki gözüm dile gelmişti, çok umursamadım, keyfim gayet yerindeydi, kız gözlerime iyice baktı ve “Merhaba, ben …” tam ismini söyleyecekti ki parmağımı dudaklarının üstüne koydum ve onu susturdum… O ne yumuşak dudaktı öyle, ne masumdu bakışları ve yüzümde hissettiğim nefesi ne sıcaktı, hafiften tebessüm eder gibi oldu, ben de dayanamayıp sırıtacaktım ki hatırladım, hatırladım ve uzaklaştım kızdan, gitmem gerekliydi…
Devamı gelmeyecek sanırım...
Dipnot: Yorum yaparsanız sevinirim, yapmazsanız üzülmem...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.