- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kaydırgaç'tan İlhamla
KAYDIRGAÇ’TAN İLHAMLA
Kısa ve sevimli bir anı:
Yeni taşındığımız bu sahil kasabasındaki evlerde ilk dikkatimi çeken şey cam balkonlardı. Yanlış anlaşılmasın, balkonlar camdan yapılmış demek istemiyorum. Herkesin bilip kullandığı balkonun üstteki açık bölümü pencere kanatları gibi camlarla kapatılmış. Sebebi ise kasabada bol miktarda bulunan güvercinlerin balkona girip pislemesini önlemekmiş.
Neyse efendim, taşınmamızın ikinci günü sabahında eşim kahvaltı hazırlarken ben de mutfağa bitişik cam balkona iki kişilik masayı ve sandalyeleri yerleştirdikten sonra keyfimce oturup manzarayı seyrediyorum.
Genişçe bir tepenin tam tepesine inşa edilen apartmanımızın beşinci katındayız; manzara harika… Hemen altımızda, güneybatıda konumlanmış kasabanın ev ve apartmanlarına tepeden bakıyoruz. Kiremit kaplı çatıların bittiği noktadan batıya doğru masmavi deniz uzanıyor, kuzeybatıda ise gür ağaçlarla kaplı yemyeşil tepecikler silsilesiyle dağ yükseliyor. O an anlıyorum ki bu küçük balkon bizim hem yemekhanemiz hem de dinlenme odamızdır.
Ilık ve pırıl pırıl haziran sabahının temiz havasını teneffüs etmek için cam balkonu açmaya çalışıyorum fakat beceremiyorum.
Eşime “Hanım, ev sahibi kadın akşam sana öğretmişti, gel aç şu pencereleri,” diye sesleniyorum.
Eşim aceleyle balkona gelip pencereleri açarken bir yandan da izah ediyor:
“Bunlar defter yaprakları gibi katlanabilir camlardır. İlk pencereyi, şu ince zinciri çekerek açacaksın. Diğer pencereleri ise kaydırgaçta yürütüp ilk pencerenin hizasına getirdikten sonra kendine doğru çekeceksin.”
Eşim üçüncü cümlesini bitirmemişti ki kendimi tutamayıp gülmeye başlıyorum. Sebepsiz zannettiği gülmelerim nedeniyle önce şaşırıyor eşim, sonra da öfkeleniyor doğal olarak.
“Amaan, ne hâlin varsa gör!” diyerek mutfağa geçiyor.
Boş yere gülmemiştim elbette. Sebebini söylemeden önce şunu belirteyim: Ben tam anlamıyla kelime avcısıyım. İlk defa işittiğim kelimeler ve deyimler dikkatimden kaçmaz, kaçamaz; temel, yan ve mecaz anlamlarını öğrenmek için evde veya okuldaysam hemen, sokaktaysam ilk fırsatta araştırma yaparım. Sohbet ettiğim kişi herhangi bir kelimeyi yanlış telaffuz ettiğinde (nazım geçiyorsa tabii) anında müdahale ederim.
Eşimin sözlerine niçin güldüğümü şimdi tahmin etmişsinizdir: “Kaydırgaç” kelimesi… Hiç kullanmadığım, bırakın kullanmayı ilk defa işittiğim bu kelimenin Türkçe sözlüklerde yer alıp almadığı hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
Kaydırgacın düşündürdükleri
Derhâl çalışma odama geçip bilgisayarı açarak internete giriyorum tabii. Önce TDK Güncel Türkçe Sözlük’e, sonra da Dil Derneği’nin sözlüğüne bakıyorum.
Yok… “Kaydırgaç” kelimesi yok sözlüklerde. “Kaydırmak, kaydırak” var ama aradığım kelime yok; son olarak “kaydıraç”ı arıyorum, o da yok.
Tekrar mutfağa dönüp balkona geçerken eşime: “Kaydırgaç kelimesini ev sahibi kadından mı duydun?” diye soruyorum.
“Yoo, ben uydurdum,” diye cevap veriyor.
“Bir de ben göreyim şu kaydırgacı,” diye düşünerek cam balkonun yürüyen pencerelerini inceliyorum.
Şu ustalar var ya, şu ustalar!.. Evimizi, masamızı, dolabımızı yapan ve gerektiğinde tamir eden ustalar!.. İçtenlikle söylüyorum, onların hem el becerilerine hem de zekâlarına hayranım. Tabana ve tavana, aralarında bir santim boşluk olan birer santim genişliğinde iki alüminyum ray döşemişler, dikdörtgen şeklindeki kırılmaz camların altına ve üstüne beş santim genişliğinde alüminyum pervazlar koyarak pencereler oluşturmuşlar, pervazlara monte edilen ikişer plastik tekerlek sayesinde, tren yoluna benzeyen kibrit kutusu genişliğindeki kaydırgaçta sağa sola hareket ediyor pencereler. Çok ilginç ve çok pratik bir kaydırgaç yaptıkları için ustaları tebrik ediyorum.
Tabii ki burada “kaydırgaç” buluşu nedeniyle eşimi de tebrik etmem gerekiyor. Türettiği kelime henüz halka mal olmasa da, sözlüklerde yer almasa da benim söz dağarcığıma yerleşti çünkü.
Şimdi kendimize bazı sorular sorup cevaplar arayalım: Bu kelimeyi türeten kişi dil bilimci mi? Hayır. Dil ve edebiyat öğretmeni mi? Hayır. Nedir peki? İlkokul mezunu bir Türk vatandaşı. Madem öyle hangi bilgi ve bilinçle türetti bu kelimeyi?
“Mucizevi dil Türkçe sayesinde kardeşim, Türkçe sayesinde…”
Ana dili Türkçe olduğu için dilimizin tüm bilgi birikimi ve kelime türetme yeteneği yerleşmiş zihnine. İki pervazlı pencereyi kaydıran raylara bir isim bulmak ihtiyacı hisseden zihni “Mademki süzmek’ten süzgeç, kısmak’tan kıskaç türetmişiz, o hâlde ben de kaydırmak’tan kaydıgaç’ı türetirim,” diye düşünmüş olmalı.
Gururla söylüyorum ki dilimiz her türlü varlığı ve kavramı karşılamaya müsait bir dildir. Yeni kelimeler türetmeye yarayan yüzlerce yapım ekimiz var; cümlelere zaman, kişi, sahiplik, yer, yön vb anlamlar katan yüzlerce çekim ekimiz ise cabası. Birden çok kelimeyi birleştirerek bileşik kelimeler oluşturabiliyoruz. Kelimelerin temel, yan ve mecaz anlamlar kazanması ise ayrı bir zenginlik kaynağı.
Şimdi de bir mukayese:
Herkesçe malumdur ki İngilizce, dünya dili olma yolunda. Kırk elli yıl sonra İngilizce haricindeki tüm diller, yerel dil statüsünde olacak sanırım; hiç istemesem de gidişat bunu gösteriyor. Gönül isterdi ki dünya dili Türkçe olsun; böyle olsaydı eğer, insanlar dünya dilini öğrenmek için hiç zorluk çekmezdi. Neden mi? Bir örnek vererek açıklayayım.
Mucizevi dil Türkçede “göz, gözcü, gözlük, gözlükçü” kelimeleri vardır; “göz” kökünün anlamını öğrenen bir yabancı diğerlerinin anlamını da hemen öğrenir ve asla unutmaz. Peki bu dört varlık veya kavram İngilizcede hangi kelimelerle ifade ediliyor biliyor musunuz? Sırasıyla “Eye, lookout, glasses, optician” kelimeleriyle… Şimdi içinizden “Ne alaka?” diyorsunuz. Evet, haklısınız; “eye” ile “glasses” veya “lookout” ile “optician” arasında ne alaka olabilir ki?
Gelelim mucizevi dilimizin anlam zenginliğine…
Birisinin “Eltim geldi,” dediğini işittik. Bu cümleden kaç anlam çıkar hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Tespit ettiklerimi yazayım: 1) Konuşan kişi bayandır, 2) Konuşan kişi evlidir, 3) Konuşan kişinin kocasının erkek kardeşi vardır, 4) Bu erkek kardeş evlidir, 5) Bu erkek kardeşin hanımı sağdır 6) Bu erkek kardeşin hanımı, konuşan kişinin yanına gelmiştir. 7) Gelmek eylemi geçmiş zamanda gerçekleşmiştir.
Hey maşallah!.. Ne zengin dil be kardeşim!..
Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.