- 598 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
NOVRUZ HASAN BOZALGANLI VE RÜZGAR BİRLİĞİ
90’lı yılların ortasında tanımıştım onu. Tam adı Novruz Hasan BOZALGANLI idi. Ama tanıyan herkes onu “Emi” diye çağırıyordu. Heybetli gövdesinin aksine çok hassas bir insandı. Vatan dediğinde bir vatan daha dökülürdü dilinden. Ve Azerbaycan’dan bahsederken dolu dolu olurdu gözleri. Zira Türkiye’de sürgündeydi. Çok sevdiği Azerbaycan’a gidemiyordu.
1988 yılında Milli Mücadeleye katılan Novruz Emi, 1993 yılında Azerbaycan’da Haydar Aliyev’e karşı gerçekleştirilen başarısız darbe girişiminden sonra Azerbaycan’dan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Novruz Emi Azerbaycan Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuydu. Azerbaycan Emniyet Teşkilatı’nda görev yapıyordu. Yarbay rütbesine ulaştığında, doğduğu şehre yani Tovuz iline emniyet müdürü olarak atandı. Ermenistan’ın Karabağı işgaline karşı verdiği amansız mücadele ile dikkatleri üzerine çekti. Başbuğ Türkeş’in talimatı ile Azerbaycan’a desteğe giden gönüllü Ülkücü savaşçılara Tovuz’da kamp yerini sağlayan Novruz Emi’ydi.
Seneler sonra Türkiye’de sürgünde iken kaleme aldığı o fırtınalı yılları; “ŞAH-MAT BİR YARBAYIN KALEMİNDEN AZERBAYCAN GERÇEĞİ” adıyla kitaplaştırdı. Yayınlandığı 2002 senesinde Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın kitabı seçilen eserde Novruz Emi bakın tarihe nasıl not düşüyordu.
“Darbeden 1 yıl kadar önce Bakü’de Türkiye’den gelen İrfan Özcan, Mustafa Yenişeker ve dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı Atila Kaya ile tanıştık. Atilla ile biraz dolaştıktan sonra Gence’ye doğru yola çıktık. Onun kökeni de Genceli olduğu için maksadım ona Gence’yi göstermekti. Atilla, Alparslan Türkeş’in talimatıyla Azerbaycan’a geldiğini, Karabağ savaşı için Azerbaycanlı ve Türk dünyasının çeşitli bölgelerinden gelecek gençleri savaşa eğitmek maksadıyla burada olduklarını söyledi. Konuşmamız esnasında onun iki üç aydır Azerbaycan’da olduğunu anladık. Hatta Elçibey’le görüşerek maksatlarını anlatmış ve onayını almıştı. Yalnız bu geçen süre zarfında uygun bir eğitim alanı bulunamamış. Mustafa Yenişeker de "Biz buraya dinlenmeye değil savaşmaya geldik’ diyerek Türkiye’ye dönmüş, onlar ise biraz daha beklemeyi kararlaştırmışlardı. Hemen arabayı ters yöne çevirdik. Atilla ’nereye gidiyoruz’ dediğinde, ’İstediğiniz eğitim alanına, uygun bir yere’ diyerek onu Tovuz’un kırk kilometre dışında dağların arasında, ormanlık arazinin içindeki Sovyetler döneminden kalma ’izcilik’ kampına getirdim. Atilla arabadan inerek dağlara, ormana ve binaya bakarak, ’Ağabey burası ideal bir eğitim alanı’ dedi. Binaları gezdik. Uzun süredir kullanılmadığı için çok yıpranmış ve kullanılamaz haldeydi. Atilla ’Yapılacak çok iş var’ dediğinde, ’Siz kararınızı verin ben gereğini yaparım’ dedim. Atilla kararını çoktan vermişti, yine de ’İrfan başkan gelip bir baksın’ dedi.
Atilla Kaya Bakü’ye döndü ve birkaç gün sonra İrfan Beyle beraber geldiler. İrfan da bu kampı çok beğenmişti. Kamp Azerbaycan-Ermenistan sınırına çok yakın bir yerdeydi. Yani yürüyerek savaşın olduğu yere ulaşmak mümkündü. İrfan ve Atilla, Başbuğa bilgi vermek, bu kampa gençleri davet etmek için yeniden Bakü’ye döndüler. Birkaç gün içinde kampın elektrik ve doğal gaz hattını mutfağını yatak odalarını ve başka işlerini tamamladım. Daha sonra İrfan ve Atilla beraberindeki arkadaşlar Tovuz’a geldiler. Yaklaşık 25 kişiydiler. Sekizi Azerbaycan Halk cephesi üyeleri, geri kalanlarsa Türkiye’den gelmişlerdi. Bu gençlerin sayısı yavaş yavaş artacak, eğitmen olarak görevli Hamit ve Yusuf Hocalar daha sonra kampa katılacaklardı. Kar yağmur demeden günlerce ormanlık arazide komando eğitimi yapıyorlar, ara sıra takviye güç olarak savaş bölgesine gidiyorlardı. Bense emniyet müdüründen daha çok gençlerin komutanı gibiydim.
MHP lideri Alpaslan Türkeş’in Karabağ sorununu çözümünde ciddi rol alabileceği gerekçesiyle Tovuz’da bir alayın kurulması için emekli tankçı Binbaşı Seyfi ve üsteğmen Ahmet beyi görevlendirmiş, Elçibey de bu fikri onaylamıştı. Ceyrançöl’de kurulan alay kampında eğitim görecek 2000 askerin 500’ü Türkiye’den gelecek ülkücülerden, 1500’ü ise Halk Cephesi ve Müsavat partilerinden katılacak olan gençlerden teşekkül edecekti.
Bu gençler teker teker seçilecek hem fiziken hem de fikren komando eğitimine uygun gençler olacaktı. Seyfi Binbaşı bana “Bana 6 ay lazım, 6 aydan sonra Karabağı benden isteyebilirsin” dediğinde sanki dünyalar benim olmuştu.
Ayrıca Bakü’de Şıhov Taburu’nun kurulmasından sonra eğitim için Türkiye’den Yusuf Ziya Arpacık görevlendirilmişti.”
Eminin kitabında bahsettiği kampta bulunanlar, adını bizzat Başbuğ Türkeş’in verdiği RÜZGAR BİRLİĞİ unsurlarıydı.
Kampta, Türkiye’den giden emekli askerler ve gönüllü Ülkücü savaşçılar askeri ve siyasi eğitim veriyor zaman zaman da sınırı geçerek Ermenistan içerisinde sabotaj eylemlerinde bulunuyorlardı. Rüzgar Birliği 1994 yılında feshedildi.
Novruz Emi’nin sürgünü ancak vefatından birkaç yıl önce son bulmuştu. O çok sevdiği vatan toprağına doyamadan 20 Eylül 2018 günü Hakka yürüdü.
Vefatının seneyi devriyesinde rahmetle anıyorum.
Ruhun şad olsun Emi. Bu dünyada rahat yüzü görmedin. Ötelerde mekânın firdevs-i âlâ olsun.
Seni unutmadık, unutmayacağız!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.