- 541 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
EVET, BEN BİR RÜZGARIM...
Düş yakasındayım mevsimin ve düşlerle ördüğüm sadakat yüklü saçlarım ve seçimlerim ve ben aynı zamanda aşkın izotopuyum sancılı bir aşk benimki belki de semazen yüreğimde saklı iken nidaları günün ve geçkin şarkılar ve bir köşede unutulmuş geçkin kadınlar ve anılar.
Hamt ettiğim her şeyin ibaresi.
Kimileri ise sesleniyor birilerinin ardından:
‘’İyi halt ettin.’’
Amiyane tabirlerden uzak kalsam da kıvranıyor içimde sözcükler ve argo hükümler veriyor insanlar.
‘’Olacağı buydu. Hak etmişti ölümü.’’
Birileri birilerinin sırtını sıvazlıyor ya da arkasından gıybet yapıyor bense gözlerimi dikmişim ufka istikrarla bekliyor ve seviyorum: kimi sevdiğimse meçhul ve gaipten gelen bir coşku ve iç sesim müşküle düşüyor dış ses ise meşgule veriyor.
Bir ç/ağrı ise yüreğimi titreten.
Bir akıbet ise olması muhtemel.
Bense günü ütülüyorum ve de duygularımı ve birilerine en çok da hemcinslerime benzemek geçiyor aklımdan hatta bir ara deniyorum ve yüzüme gözüme bulaştırıyorum.
Bu, ben olamam.
Kendime duyduğum saygı ve de sevgi çerçevesinde pes ediyorum ve pas vermediğim duygularımı yekten seriyorum boş beyaz sayfaya ve boş gözlerle etrafıma bakınıyorum derken yaşlar boşalıyor ve başımı yaslıyorum annemim göğsüne.
Hüznün müptelasıyım bir de aşkın…
Aşkın evreleri:
Geçmiş zaman olur ki…
İçime esen rüzgâr:
‘’Ya, şimdi?’’
Bazen yoyo gibi gidip geliyorum bazense domino taşları gibi duygularım ve birbiri ile etkileşim halinde derken sekiyorum bir nörondan diğerine sözüm ona günde bilmem kaç milyar nöronun ölmesi gerekirken ben atıl beynimi devreye sokuyorum ve beyin fırtınası ile anında yüzlerce cümle de duygu geçiyor aklımdan ve illa ki alt yazı geçmeliyim.
Üniversite yıllarıma gidiyorum ve son sınıftayım elbet yeni bir hayatın başındayım da ve elimden gelenin azını yapıyorum sonunda derece ile bitiyor okulum ve Bingo.
Haletiruhiyem ve duygu şemam: sadece boş vereceğim bir hayatın güzergâhı da değil belki de asla unutamayacağım zor yılların sadece birkaç senesi ve ilk girdiğim sınavdan alnımın akıyla çıkıp özel bir bankanın ‘’uzman yardımcılığı’’ sınavından aldığım yüksek derece ile devasa bir plazada işe başlama arifesinde iken ve babamın gidişine ayların kaldığı hatta günleri sayılı iken ve babam, yoğun bakımda hayat mücadelesi verirken ben aralıksız uyuyorum yatağımda ve uyuttuğum hayallerim ve elimden kaçan iş ve kariyer fırsatlarım.
Bir es vereceksem eğer burada.
Asılı kaldığım darağacından sözüm ona kurtuluyorum ve babasız hayatımda yeni bir düşe kucak açıyorum.
Yeni bir ben olma ihtimali ise asla aklıma geliyor ve görevlerimi ifa ediyorum bir bir.
Ben bir görev insanıyım:
Toplumsal hukuk ve baskı ve örf ve de adet çerçevesinde…
İş hayatına sözüm ona hızlı bir giriş yapıyorum bir de eve gelen görücüleri kovuyorum ve göçmen kuşlara özenip öcünü alıyorum dünün hayattan.
Sancılı bir vaveyla.
Sevdalı bir yürek oysaki içime kapandığım kadar dış sesle de muhatap olmadığım.
Racon kestiğim yıllar ve de uyruğu olmayan acılar.
Uçuşa geçtiğim.
Bankadan sektiğim okul yolu ve oradan sektiğim sessizlik derken gözlerimi kırpıştırıp ışınlandığım Edebiyat dünyası.
Sessiz sıradan bir okur iken sessiz sıradan bir yazar olmak adına bıkmadan usanmadan yazdığım şu son sekiz-dokuz sene zarfında kendime ve dünyaya yazdığım ucu yanık mektuplar ve kıyısından köşesinden nasiplendiğim mutluluk bazense başa aldığım bir film karesi iken mutluluk ve çölde açan çiçek misali susuzluğumu kalemin mürekkebi ile giderdiğim…
Bir öz veri.
Bir ön yargı.
Belki de hayatımın ön sözü.
Son söze odaklanmışken kimi zaman biliyor ve istiyorum da için için elbet numune gölgeler ve numerik iddialar ile çorap söküğü gibi gelen cümleler bazen öylesine damardan yakıyor ki içimi ve içerlediğim hayatta dışlanmanın verdiği hicap da değil artık bilakis istikrarla ve hiç olmadığım kadar severken en çok da sevgiyi severken ve ruhumdaki delişmen rüzgârla da el sıkışmışken…
Ve evet, ben bir rüzgârım üstelik bu güne kadar hiç esmediği kadar coşkulu ve de yüreği ferahlatan üstelik uçuşan saçlarımda saklı iken kelebekler ve her kelebek benim öz çocuğum gibi bellemişken öz cümlelerimi de yüreğime bir bir asarken belki de görünende öte çılgın ve coşkulu olmama sebebiyet veren ve bunu anlatmak yerine esmeyi seçtiğim en azından kalemimin rüzgârına denk düşen cümlelerle eşleşmişken tüm benliğim…
YORUMLAR
Yastık diye başını ateşe dayayan, yatak diye yılanların üzerine yatan bir adam, emniyet ettiği bir dostundan, düşmanlık sezen bir adamdan daha rahat uyur. BEYDEBA
Şüphesiz insan kolaylıkla inanırken ve de güvenirken karşsındakine.
Bu bir ihtiyaç çünkü dost kolay bulunmuyor.
Ve esen rüzgar:
Bazen üşüten.
Sevgi ve dostluk ise yüreği ısıtan.
Yanılsa da insan mümkün mü dostundan vazgeçmesi?
İyi akşamlar
Gülüm Çamlısoy tarafından 22.9.2021 20:04:11 zamanında düzenlenmiştir.
Uçuşa geçtiğim.
Bankadan sektiğim okul yolu ve oradan sektiğim sessizlik derken gözlerimi kırpıştırıp ışınlandığım Edebiyat dünyası.
Sessiz sıradan bir okur iken sessiz sıradan bir yazar olmak adına bıkmadan usanmadan yazdığım şu son sekiz-dokuz sene zarfında kendime ve dünyaya yazdığım ucu yanık mektuplar ve kıyısından köşesinden nasiplendiğim mutluluk bazense başa aldığım bir film karesi iken mutluluk ve çölde açan çiçek misali susuzluğumu kalemin mürekkebi ile giderdiğim…
Bir öz veri.
Bir ön yargı.
Yaşamın özetlenmiş enstantanelerinden oluşan hissedilerek ve içtenlikle yürekten süzülüp gelen hüzün de veren duygularla harika yazılmış bir yürek sesiydi paylaşımınız, kutluyorum tebrikler.
Yazmakla en iyisini yapıyorsunuz zaten böyle de devam edin yola çıkmışken.
Her şey gönlünüzce olsun inşallah.
Sonsuz selam ve saygılarımla.
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ediyorum engin yüreğinize.
Hayatın meali ve yoksunluğun varlık hali.
Yüreğiniz dert görmesin değerli hocam.
Sonsuz selam ve saygımla.
Var olun
saf şiir
Bazen yoyo gibi gidip geliyorum bazense domino taşları gibi duygularım ve birbiri ile etkileşim halinde derken sekiyorum bir nörondan diğerine sözüm ona günde bilmem kaç milyar nöronun ölmesi gerekirken ben atıl beynimi devreye sokuyorum ve beyin fırtınası ile anında yüzlerce cümle de duygu geçiyor aklımdan ve illa ki alt yazı geçmeliyim.
çölde açan çiçek misali susuzluğumu kalemin mürekkebi ile giderdiğim…
Senden çok şey öğreneceğiz dost kalem,,
GÜNAYDIN
Gülüm Çamlısoy
Asıl ben çok şey öğreniyorum sizlerden.
Çok teşekkür ederim.
Sonsuz selamımla.
Sessiz sıradan bir okur iken sessiz sıradan bir yazar olmak adına bıkmadan usanmadan yazdığım şu son sekiz-dokuz sene zarfında kendime ve dünyaya yazdığım ucu yanık mektuplar ve kıyısından köşesinden nasiplendiğim mutluluk bazense başa aldığım bir film karesi iken mutluluk ve çölde açan çiçek misali susuzluğumu kalemin mürekkebi ile giderdiğim…
Gençliğin ilk evreleri aslında istemediğimiz bir yaşama doğru yönetirken bir an önce ekmeğimizi kazanmak veya anne babalarımızın isteğine göre meslek seçeriz onlar mutlu olsun isteriz. Oysa bu hatayı bizde yapıyoruz kendi evlatlarımız veya kardeşlerimize verdiğimiz akillarla onları yönlendirmek bir anlık boşluğundan soylediklerimize kapılması aslında ne acı, Ne acı. 24 yaşından sonra keşfettiğim, yazarlık 9 yaşında keşfettiğim ressamlık benim için sadece hobi iken. Bakıyorum da insanlar sadece bir mesleği olsun diye bu sanat dallarına atılıyor. Paraya dökmek bu işten para kazanmak için oysa sanat para için yapılmaz sanat insan için yapılır.
Hulasa sözün özü.
Güzel bir yazıydı zaten yorumlarda tanıdığım kadar biliyorum ki yazarlığı geç kalmış olarak görüyorsunuz ya kendinizi aslında hiç birsey için geç değil tam zamanında çünkü siz para için değil sanat için yazıyorsunuz.
Tebrikler
Saygılarımla
Gülüm Çamlısoy
Evet, ben de artık size tüm yüreğimle katılıyorum demek ki kader bu an'ı bana uygun gördü bu bağlamda çok çok da teşekkür ederim.
Sizlerden bana yansıyan o kadar çok güzellik ve de ışık var ki ve elbet farkındalık kazandığım.
Yaza yaza, aştıklarım dahası da var üstelik beni bekleyen.
Dünümü yargılamayı ve sorgulamayı artık en minimum seviyede tutmaya kadar vermişken ve kendimi gecikmeli olarak daha çok sevebilirken görünen de o ki; Rabbim ve sizler beni yalnız bırakmıyorsunuz.
Bu, öylesine çok şükre vesile ki...
Para ile aram asla iyi olmadı bazen gülsem mi ağlasam mı inanın ki bilemiyorum sanırım para kazanmadaki başarısızlığım beni pek bir sevdi.
:))
Sağlık olsun.
Ve elbet manevi açılımları var yazıyor olabilmenin ve tüm yüreğimle kendimi kalemime ve Edebiyat'a adadığım da bariz.
Yaşadığım sıkıntılarla bile başa çıkıp olumlu yaklaşabilirken hayata bunda yazmanın inanılmaz etkisi var.
Çok çok güzel ve yüreklendirici bir yorumdu bu bağlamda ne kadar teşekkür etsem az gelir.
En iyi dileklerimle ve de en derin selam ve saygılarımla.
İyi geceler mi desem günaydın mı, karar veremedim ama Edebiyat'ın ve dostluğun eşlik ettiği her saat ve de gün ve de gece öylesine ve alabildiğine aydınlık ki...
Yüreğiniz dert görmesin asla.
Hem denmez mi?
''Geç olsun güç olmasın...''