- 525 Okunma
- 3 Yorum
- 7 Beğeni
HAZAN YAPRAĞI
Halâ yaşamaya doyamadığım iki aydan biridir Eylül; eminim büyük bir çoğunluk da benimle aynı düşünce içindedir, nasıl sevilmesin ki! Renkleri böyle güzel kılan soğuk havayla sıcak havanın bir kapışması mıdır bilemem.
Bir yanı kızıl bir yanı sarı yeşil karışımı yapraklar veda ederken yaza nasıl da muhteşem görünür. Ya gökyüzünün renkleri an be an farklı ,özellikle gün doğarken ve batarken büyüleyici, sözü susturan cinsten.
Şimdilerde içime dolan hüzünlerle baş etmekte zorlandığım bir gerçek. Yıllar var bu böyle, oysa çocukken özlemle beklerdim Eylül ayını .Okulların açılması, arkadaşlara kavuşmanın sevinci ,yeni yeni kitaplar defterler tadına doyulmaz bir mutluluktu. Bayram yeri nerede diye sorsalar Kitapçı Eşref abinin dükkanını gösterirdim sanırım.
Elime bir kitap alıp Eylül’ün son günlerini parkta ,çocukların arasında geçirmek iyi bir fikir gibi.
Yaşlı bir çift yürüyüş yapıyor el ele tutuşarak, hanımın beli iyice bükülmüş elinde bastonu, amcanın rehberliğinde adımlıyorlar yavaş yavaş, yüzlerini görme isteği ağır basıyor. Annemin babamın bu yaşlarını öğrenemedik ondan belki de...
En sevdiğim bu ayda veda etti babam bize, oysa varlığı nasıl doldurmuştu içimi, tamamlanmıştım sanki o yanımda olunca, dinmişti yılların özlemi .
Hastalığı süresince kitaplar okuduk memleketini anlatan, ibadet edip birlikte köyünü gezdik hayal de olsa. Çocukluğu Toroslar’da geçmişti babamın, döndü çocukluğuna keçilerine tuz yalatıp su içirdi ,tezgah kurup alış veriş yaptı yattığı yerden ,yalnız kim kimi mutlu etmeye çalıştı ben anlıyamadım. Oyalansın çocuk dedi herhalde...
Rüzgar mı yaprakları kovalıyor, yapraklar mı rüzgarın peşinde misali...Yine mevsimlerden sonbahar yine aylardan Eylül!
YORUMLAR
Eylül hüzün yağmurları yağdırır, lime lime eder gönül kıyısını.
Hele Toroslarda daha bir başkadır, veda kokar Eylül.
Kaleminize yüreğinize sağlık
Babamızın mekanı cennet olsun
Hayırlı akşamlar kalemdaşım