- 1723 Okunma
- 19 Yorum
- 15 Beğeni
Duvar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
O’ gün ki kadar sıcaktı hava
Güneş sanki yeryüzüne doğru iyice yaklaşmış, Sarı sıcağının hiç masum davranmaya niyeti yok gibiydi. Bulutlar küme halinde Mavi gökyüzünü Beyaz Beyaz süslese de bana bir faydası yoktu.
Üzerimdeki sırtı ve kolları açık olan Siyah tişörtüm sıcağı iyice kendime çekmeme neden oluyor, Tenimde aşırı yanık hissi duyuyordum.
Bir an kızarmış bir tavuktan farkım olmadığını düşündüm.
Omuz başıma düşen kısa ve lüle halinde olan saçlarım duştan çıkmış gibi ıslak ve yapış yapış olmuştu.
Nefesim kesilince çok fazla koştuğumun farkına varmıştım ama gelmek istediğim mesafeye de yaklaşmıştım.
Biraz nefesimi toplamak için durakladım, ellerimi diz kapaklarıma koydum ve eğilir vaziyette "hahhh’ hohhh’ huhhh" diye derin ve hızlı nefesler almaya başladım. Tekrar doğrulduğumda az ileride kahverengi boyalı, çift kanatlı demir kapıyı gördüm.
"İşte"dedim." geldim."
Heyecanla yaklaştığım
Kapıyı açmak için var olan gücümle ittiğimde kilitli olduğunu anladım! Avlu duvarı İki metre uzunluğunda duvarın üzeri ise tel örgüler ile çevriliydi. Benim bu duvarın arka tarafına geçmem baya zor olacaktı ama geçmem lazımdı!.
Duvar boyumu aşıyor olsa da
Etrafıma bakındım üzerine basıp çıkacak bir şeyler (örneğin) büyük taşlar bulmalı üst üste dizerek kendime merdiven oluşturmalıydım. Bir kaç kez deneme yapsam da duvara tırmanmayı başaramadım.
Tırnaklarımda kırılmalar olmuş, yüzüm gözüm ter içinde kalmıştı. Tişörtümün ön kısmı ile terimi silip derin bir "offf" çektim. O esnada umutsuzluğun verdiği duygusallık ile gözlerimden inen tuzlu sular susuzluktan kuruyan dudaklarıma yerleşmiş ıslatmaya başlamıştı.
Olduğum yere halsiz ve bîtap düşmüş bir vaziyette oturdum ve elime aldığım küçük çubuk ile toprağa büyük uçan balonlar, kanatlı karıncalar, kelebekler, umuda götürecek resimler çiziyordum! Çizdiklerimi karalayıp tekrar çiziyordum. zaman baya ilerlemişti. Akşamın gelip çattığını güneşin sönen öfkesinden ve avlu içindeki yeşil ışıklı lambaların yandığını fark edince anladım.
’Yaşım on beş!’
Ergenlik ile çocukluğumun kavga ettiği ve daha kendimi tanımlayamadığım çağlarımdayım!
Artık umudumu kaybedip kendi kendime bir hayale sığınmam gerektiğinin farkına vardım. O an için çocuk tarafıma sığınmalıydım. Çünkü; böyle bir senaryo yazmak ancak çocukluğumun hayal gücü ile olurdu.
Sırtımı o sağlam yüzeyi tırtıklı olan duvara yasladım
Beynimdeki tüm düşünceleri silip olumsuzluklardan sıyrıldım.
Yeni bir filmin kahramanı olmalıydım kapattım gözlerimi
Ve başlasın kavuşma a’nı...
Az önce toprağa çizdiğim onlarca uçan pembe balonu şişirip hepsini toplu bir şekilde bağladığım ip ile belime dolayıp, ellerime karanfiller tutuşturup, yüzümde bir gülümseme ile duvarın arkasına uçuyordum!
Ne muhteşem bir hayaldi.
Sonra: "kızım sen manyak mısın? Kocaman genç kız oluyorsun kalk kalk! Tembellik yapma bul etraftan bir şeyler ve kendi beden gücünle geç şu kahrolası duvarın arka tarafına" diyordum.
Yine Ergenliğimle çocukluğum çarpışıyordu.
Etrafıma bakındım, biraz daha uzaklara doğru gittim gözlerim yerde taşlar arıyordu. Sonunda çok büyük olmasa da üst üste yığın yaptığım küçük taşlardan yardım alarak duvara tırmanmayı başarmıştım. Başımı kaldırdım gökyüzüne baktım yıldızlar yeni yeni gözüküp, karanlığı süslemeye başlıyordu.
Derin bir nefes alıp
"ohhh"
"İşte bu" dedim.
Zor olsa da evet çıkmıştım duvarın üstüne, tel örgüler avına sarılan bir Aslan’ın pençesi gibi pantolonumun paçasına tırnaklarını geçirmiş bırakmak istemiyordu.
Umurumda mı?
Sanki yüksekten atlama şampiyonu gibi kendimi tellerden kurtarıp bahçe’ye attım. Ayakkabımın birisi diğer tarafa düşmüş
kulağıma gelen cartttt curtttt sesleri pantolonumun bir kısmının tellerde kaldığını haykırmaktaydı adeta.
Bacağımda hissettiğim çizikler ve ayak bileğimde yürümemi zorlaştıran hafif ağrıya rağmen tek ayakkabıyla keşfi zor olan bir kalenin fatih’i gibi çok mutlu olduğumun gülümsedikçe farkında idim.
Bu defa da girdiğim avlu duvarının arkasında yırtık paçalar ve ayağımda tek ayakkabı ile koşmaya başladım
Hava kararmış serinlik düşmüş karnım acıkmış ve çok susamıştım. Aklımda ise arkamda bıraktığım duvarın arkası, ve tekrar gitmek istemediğim halde mecbur olduğum ev’e nasıl döneceğim sorusu vardı.
Bir müddet daha koştuktan sonra tüm zamanı ve kendimi durdurdum. Durmayan tek şey ’cır cır’ öten çekirge sesleri eşliğinde sanki siyah tişörtümü parçalayıp fırlayacak gibi ritmi daha da hızlanan kalbimin ’güm güm’ diye çarpan sesiydi.
Gördüğüm manzara karşısında gözlerim şaşkınlıkla bakarken dilimde ise dâima hepiminiz korkunca dediği gibi "anneciğim"
Burası ne kadar da farklı hiç böyle bir yer olacağını düşünmemiştim. Oysa ki, burası çocukluğum da büyüdüğüm ev değildi. Annem , babam, kardeşlerim hiç kimse yok, evimiz de yok idi.
Tedirgindim.
Buradakiler ne kadar da sessiz üzerlerine yorgan yerine toprağı örtmüşlerdi. Herkes derin bir uykuda sıra sıra dizilmiş simetrik olarak özenle yapılmış şekil ve ebatları aynı, yan yana uyuyan, isimlerinden tanıdığım can bağıma doğru dalmaya hazırdım.
Özlemek kavuşma a’nı bu kadar korkunç olmamalıydı.
Usul adımlar ile yaklaştım mermer bir köşkü andıran mezarlar karşımda üzeri mevsim yaz olduğu için renga renk zambak ve güller ile dolu, hepsi itinayla özenle sanki bir bahçıvan’ın eli değmiş gibi tertipli ve düzenliydi.
Yeni sulanmış toprağın kokusu burnumu sızlatıyor,
İçimden onlara sesleniyordum ’hadi uyanın ben geldim’ diyor olsam da sessizlik canımı iyice sıkıyordu.
’Saymadım sayamadım o kadar kalabalıksınız ki,
Siz beni özlemediniz mi? uyanın artık!"
Kimse duymuyordu.
Tercih yapmak ne kadar da zor olacak
"Hepinize tek tek sarılmak koklamak doya doya öpmek istiyorum."
Desem de sessizlik derinleşiyor
korkuyordum!
Önce hangisine sarılmalıydım bilemedim, çocuk aklım ile öncelik vermezsem küsecekler kırılacaklar korkusu peydah oluyordu.
Önceliğim...
Annem mi?
Babam mı?
Küçük kardeşim mi?
Yeğenim mi?
Amcam mı?
Yoksa daha da küçük olan kardeşim mi?"
hangisini daha çok özlemiş olabilirdim ki!
Hepsinin baş ucunda üzerlerinde resimleri, doğum ve ölüm tarihleriyle bu dünyadan göçme sebepleri yazılı olan Siyah bir albüm vardı.
Öncelikle küçüklerden en genç olanlardan okumaya başladım
İlk başta ki!
Lise öğrencisi, yaşı on altı
Ölüm sebebi! okula diye evden çıktıktan altı ay sonra, elleri ve ayakları domuz bağı ile bağlı olarak cenazesi nehir’de bulundu
Faili meçhul!..
İkinci mezarda uyuyan genç!
Yaşı yirmi bir,
Üniversite öğrencisi
Ölüm sebebi motor kazası!..
Üçüncü mezarda ki, albümü elime aldım, sayfalar arasında tek tek gezdim. Gamzeleri derin, uzun siyah saçları gülümseyen yüzü resimlerde kalmıştı. Lise öğretmeni genç kız yakalandığı kansere yenik düştü yazısı derinden üzmüştü çocuk kalbimi!
Yaşı yirmi sekiz!..
Bana hiç sarılmasa da hayata gelme sebebim, ahh babam adına şiirler yazmaktan bile çekindiğim adam!
Bilmiyordum çocuklarını bu kadar çok sevdiğini
Yaşı yetmiş
Ölüm sebebi evlat acısı!..
’Hayır hayır soluna bak!
Orada uyuyan daha derin uyuyor, belki de uyanık
Bak üstünde Al bayrak var, omuz başında ki, yıldızları toprağa dökülmüş,
Pırıl pırıl parlıyor önce ona sarılmalısın!
Hem bu gün doğum ve ölüm yıl dönümü
bu tesadüf çok acı olmalıydı.
Üç dil biliyor yazıyordu, hadi konuş benimle desem de nafile, bildiği tüm dillerce suskundu
Aslında bugün ailemin yanına gelme sebebimde buydu
Doğum günün kutlu olsun
Yaşı yirmi altı!
Ölümsüzlük sebebi Şehadet!..
Ama:
Benim en çok ihtiyaç duyduğum şu an için annemdi.
Çünkü hiç birisi konuşmuyordu benimle
Onları rahatsız etmemek için içime bağırdığım acı çığlık ile annemin başucundaki taşa dokundum
Annem hiç bu kadar soğuk davranmamıştı.
En son ayrılmadan önce sıcacık ve uyanıktı.
Melek annem: oysaki hepsinin acısını yaşamış kalbi dayanamayıp onlara kavuşmuştu
Yaşı altmış sekiz!..
Anneme sarıldım toprağına yüzümü sürüp tekrar tekrar sarıldım
Uyandıramadım...
Elime şehit’ yazan mezardan küçük bir taş almış avucumda sıkıyordum!
Tüm hıncımı o taşa yükleyip acımı sakinleştirmek istiyordum!
Öylece onlar ile sonsuzluğun bağrına yaslayıp başımı, annemin göğsünde uyumak ve orada kalmak istiyordum!
Belki de uyudum!
Sabah, "uyan hadi kızım kahvaltı hazır" diyen ikinci ailem olan hanımAnnem’in sesi ile uyandım
"Ohh rüya imiş" diyordum ki,
kapalı olan avucumu açtığımda
Kardeşimin toprağından aldığım taş elimde
Ve rüya kadar gerçek olan gerçeğim peşimde!
#hüzünlükent
YORUMLAR
Güzel yazı yine güzel bir betimleme ile başlamış ve yer yer benzetmelerle süslenmiştir.
Yazının içeriğine fazla değinmek istemiyorum, çünkü "O Hüzünlü Kentin" tüm dertleri, kederleri toplanmış, toplanmış da aşılmayan duvarlara çarpmış...
Aşılması zor gibi görünse de o duvarı bir gün aşacağınızdan eminim. Neden derseniz; kalemi güçlü olanın kişiliği o şehrin kale duvarları kadar sağlam, başı dik, gönlü Erciyes yücesi kadar yüce olur.
Siz güzel yazıyorsunuz, biz de okuyoruz.
Saygılarımla Efendim.
hüzünlükent
Bende daima sizin yazdıklarınızı okumayı seviyorum
Sonsuz saygılar...
Hüzün herkeste var ama kimisinde ağır kıyafetiyle üzerine oturur kalkmaz yaz kış.
Hayat bu istemesek de ağır koşulları ön sürer.
Üstünden gelebilen, hatta şimdi yazıya alıp bizlere aktarabilene helal olsun diyor sevgiyle selamlıyorum.
hüzünlükent
Kolay olmuyor evet yazmak ama
Kitap olarak yazdığım için
Bazı Bölümlerden atıyorum sayfaya
Kolay değildir insanların acılarını sindirebilmesi
Gönül dolusu sevgiler
Birbirini anlamayan bütün diller her daim suskundur!
Çok güzeldi, acı paylaşılmaz doğrudur ancak acıyı hissettirdi yazınız...
Tebrik ederim 🙏
hüzünlükent
Hüzünler sizden uzak olsun
Sevgiler
Muhtesem!..Gunun seckisini ve yazan yuregi kutluyorum..Kentin Huznu kaleme de yansimis..Hepimizin bir huzunlu kenti var ama bu huzunlu kentten cok etkilendim cok..Asilamayan duvarlari ne yapsak asamiyoruz iste..Kavusmak baska bahara..Rabbim sonumuzu hayr etsin.Gocmuslerimize rahmet eylesin..Saygiyla..
hüzünlükent
Amin inşallah diyorum
Çok teşekkür ederim sevgiler ile...
Seni tanıdığım ilk günden beri hep yadırgamıştım üye adını biliyorsun ve ne kadar güzel bir ismin olduğunu da biliyordum. Aşağı yukarı 1.5 yıldır tanıyor iken ilk defa bu kadar ağır hissetim hüzünlü kentin ağırlığını :( öyle ya seni diğerlerinden ayıran meğer kocaman bir duvar varmış o da bu duvarmış.
güzel insan,
gerçeğinin rüya olmasını dilerken kalan kısmında rüya gibi bir hayatın olmasını diliyorum.
içtenliğini bu kadar güzel yaşatırken bir o kadar güçlü kalabilmen hayranlık uyandırıyor…
Yazılan tebrik görür takdir alır beğeni toplar bir cok zaman bir cok yerden ama benim beğenim öykünün kahramanına, sevgilerimle
hüzünlükent
-------------------------------------
Bazen kimliksiz üye olduğumu da yadırgayanlar oldu...
Benim bir ismim ve iki kimliğim var
Biliyorsun
Güzel teminnilerin için çok teşekkür ederim
Seni tanımak çok güzel Di.
Daima dostlukla
Gönülden sevgilerim seninle
İçim titredi, gözlerimin önünde küçük genç bir kız görüyorum,
Yüzünün bir yanında hüzün, diğer yanında acı var.
Biliyorum hatıralarımızı kalbimizden uzağa taşıyamayız.
Yaşadığımız sürece hayat,belki bizi herkesten daha fazla olgunlaştıracak ve daha fazla çocuk olarak bırakacak.
Olgunlaştıracak, hayatımızı daha sıkı adımlarla toprağa basıp en zor durumların üstesinden rahatlıkla geleceğiz.
Çocuklaştıracak, bitmeyen anne kokusu burnumuzda hissederek en mutlu anımızda çocuk gibi ağlayacağız.
Bize bırakılan o hassas sevgiyle, dünyanın değişen mevsimlerinde biz hiç değişmeyeceğiz.
Hep sevgide bakir kalacağız.
Seviliyorsun hüzünlüyürek
Ümmühan Yıldız tarafından 20.9.2021 10:38:27 zamanında düzenlenmiştir.
hüzünlükent
Kadınlar ne kadar büyüsekte
Hep bir anne sesi, anne şefkati, sıcaklığı arıyoruz
Daima günülden en özel sevgilerim sizinle
🤍
İçimi sızlattın hüzünlü kent.
Bu hüznün bir anlamı olmalıydı, yazdıkça her geçen gün biraz daha derinlerine iniyoruz seninle.
Buruk ayrılıyorum sayfandan.
Sevgiyle kal.
hüzünlükent
Mutluluğun en çok yakıştığı isabella
Sevgilerim seninle
Biz sonsuzluğa giden sevdiklerimizi yüreğimize gömdük, biz de gidene dek yaşasınlar bizimle diye... Aile her şeydir, sevgi sonsuz... Demiri döven çekiç gibidir ölüm çelikleşir insanın da yüreği. Göz yaşlarıyla okudum yazıyı. Domuz bağını, trafik terörünü, kutsal şehadeti, çınar gibi kocaman babayı ki hele anneyi illa da anneyi ... Umarım daha güzel bir yerdedir ruhları. saygı ile...
hüzünlükent
Güzellikler sizinle olsun
Sonsuz saygılar
Bu güzel çalışmanın en ilk okuyanı olmam çok özeldi...her satırına eşlik etmek yazarın başarısıdır..güne düşmeli fikrindeyim..biz hayatları çok yazan yok.. kutlarım hüzünlü kentti👏👏👏👏👏👏👏👏❤
hüzünlükent
Bütün sevgim ve saygım ve güzel dileklerim sizinle
Bir nefes kadar bir anne özlemi kadar yüreğimdesiniz🤍