- 442 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
HIYARLAR ve PATLICANLAR
Deniz hıyarı uzun silindirik gövdeye sahiptir, türlerine bağlı olarak kırmızı, siyah, mavi, yeşil veya kahverengi olabilir. 1250 türü vardır.
Tehlikeyle karşı karşıya kaldıklarında etkileyici stratejiler uygularlar.
Bazı türler beyaz bir tubül salgılayarak avını hareketsiz bırakabilir. Yerliler bu tubülü sağarak resif ayakkabılar ve sargı bezi yaparlar.
Diğer etkileyici özelliği ise midelerini anüslerinden çıkarıp, bulunduğu çevreyi toksik bir çorbaya bular. Ortalama bir akvaryum dolusu balığı öldürebilir fakat kendi de ölür.
Tehlike ile karşılaştıklarında ilginç bir teknik daha kullanırlar. İç organlarını zehirli maddelerle (holothurin olarak adlandırılır) avcılara doğru atabilirler. Eksilen tüm organlar sonraki 1.5 ila 5 hafta içinde yenilenecektir.
Deniz hıyarlarının beyni yoktur. Sinir sistemleri bir halka ve birkaç sinirden oluşur. Duyuları da zayıf bir şekilde gelişmiştir.
Anüslerinden nefes alırlar. Dallı içi boş tubül ağı, anüste dolaşan sudan oksijeni emer.
İhtiyaç duyulduğunda vücutlarının şeklini değiştirebilirler. Bu özelliği sayesinde dar alanlardan geçebilirler.
Beslenmesi, çürüyen organik madde (deniz tabanından) ve planktonlardan oluşur. Deniz hıyarları, ölü hayvan kalıntılarını ortadan kaldırarak doğanın temizlenmesinde önemli rol oynar, gece aktiftirler.
Kendi kendine üreme yeteneğine sahiptir. Ancak diğer deniz hıyarlarıyla üremeyi tercih ederler.
Bazı türler kendilerini futbol topu kadar şişirebilir, bazıları ise su püskürterek çakıl taşı gibi görünebilir.
En önemli özellikleri ise, vücutlarının her yanındaki yakalama kollajeni adlı yapı sayesinde kendini sıvıya dönüştürme becerileridir. Sıvı haldeyken küçük çatlaklardan geçebilir ve tekrar eski haline dönebilirler.
2017’de yayınlanan bir makaleye göre bilim adamları, eşeysiz olarak da üreyebilen en az 16 deniz hıyarı türünü ikiye bölerek belirlediler .
Bölünmüş deniz hıyarının her bir yarısı, eksik olan organları yeniler ve esasen orijinal hayvanın bir klonu haline gelir.
Deniz patlıcanı, deniz kumunu temizleyerek ağır metallerden arındırmaktadır. Aynı zamanda deniz dibinde oluşan organizmaları yiyerek denizin temizliğini korumakta ve deniz renginin korumasını sağlamaktadır. Bu nedenle deniz ekolojik dengesi için önemli bir canlıdır. Yani denizlerin çöpçüsüdür. Kirliliği yiyerek beslenir.
Bir tek deniz hıyarı günde 350 kilogram, yılda 120 ton kumu ağır metallerden arındırır. Oksijen sağlayan deniz çayırlarını temizler, deniz suyunu süzen pinaları temizler, filtre görevi görür.
Tarladaki traktör misali, deniz tabanını santim santim tarayarak, havalandırır, ekosistemi güçlendirir. Kilosu 150 dolar.
Çünkü, Uzakdoğu mutfağında çok sevilen bir yemek maalesef… Çin’e Japonya’ya Güney Kore’ye, Singapur’a ihraç ediliyor. Lüks restoranların menülerinde yer alıyor. Afrodizyak etkisi de var. Ayrıca, kozmetikte kullanılıyor. İşin ucunda para varsa olur?
Sayın hükümetimiz tarafından avlanmasına izin verildi.
Güya kota konuldu ama kim dinler, talan edildi.
Muhalefet konuyu Meclis’e taşıdı, soru önergesi verildi.
İktidar oralı bile olmadı. Kilosu pahalı, cezası ucuz…
E haliyle, kaçak avcılık patladı.
Neredeyse bir tane bile deniz hıyarı bırakılmadı, hepsi toplandı.
İktidar umursamadı.
Akademisyenler yalvardı, yapmayın etmeyin, sivil toplum örgütleri yalvardı, lütfen bu yağmayı durdurun, aklı başında balıkçı kooperatifleri yalvardı, ekolojik denge bozuluyor,
Didim Çeşme Bodrum Datça Ayvalık yalvardı, denizimiz kirleniyor, berraklığı bile yavaş yavaş kayboluyor, bu gidişle turizmi öldürürsünüz…
İktidar tınmadı.
Marmara Denizi’nde şakır şakır kaçak avlama yapıldı, lütfen girin internete okuyun, Tekirdağ, Çanakkale, Erdek, Gemlik, Mudanya, Şarköy, Marmara Ereğlisi’nde adeta nesli kurutuldu.
Üreme döngüsü imha edildi. 2016’dan itibaren Kuzey Ege yağmalandı.
2020’den beri Güney Ege yağmalanıyor. Göz göre göre…
Yasal korumayla yok edildi.
Tarım bakanlığının tebliğiyle iki farklı kota uygulandığı mahkemelik oldu. Böylece, iki şirkete imtiyaz sağlandığı, ayrıcalık tanındığı gerekçesiyle dava açıldı.
Bu iki şirkete 900’er ton nakil belgesi verilirken, diğer şirketlere sadece 20’şer ton nakil belgesi verildiği öne sürüldü. Danıştay iddiayı haklı buldu, kota tebliğinin yürütmesini durdurdu.
Gene kimse bana mısın demedi. Yürütme durduruldu, talan durdurulamadı.
Aynı denizi paylaştığımız Yunanistan’da mesela, deniz hıyarı avlayabilir misin?
Mümkün değil.
Bizimkiler kanunla izin veriyor, Yunanistan’da kanunen yasak!
Kaç paraysa ödüyorlar, bizden satın alıyorlar, kendi kıyılarındaki deniz hıyarlarına asla dokunmuyorlar...
Ve hâlâ deniyor ki yahu nereden çıktı bu deniz salyası veya müsülaj? Kimse üzerine alınmıyor, hatasını görmeye yanaşmıyor…
Abdullah HAKTANKAÇMAZ
[email protected]