YAZMAK
YAZMAK
Rahmetli Nejat Uygur (yeri aydınlık olsun) bir skecinde, sahnedeki bayanın:
‘’Gothe’yi bilir misiniz?’’ diye sorduğu soruya (Gothe’yi ‘’göt’’ diye algılamış) Nejat Uygur’un:
‘’Bilmez miyim? Diye cevap vermesi üzerine sahnedeki bayanın:
‘’Dört cilt de kitap yazmış’’ deyince, duyduklarına bir an şaşıran usta oyuncu:
‘’Nasıl olur? Bizimki daha imza bile atamıyor.’’ Mealine yakın skeç geldi aklıma…
Biz daha imza bile atamayıp, önemli dünyevi evraklara imza yerine parmak mührü basarken; yüzlerce yıl önce elin oğlu ciltler dolusu kitap, kitaplar yazmış ve basmış. ‘’Yazmış da basmış da ne olmuş?’’ Ne olduğu o kadar aşikâr ki…
Ülkesinde gelecek göremeyen gencecik okumuş çocukların, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet yönetimini beğenmeyip şeriat özlemiyle yanıp tutuşanların ilk fırsatta gitmek istedikleri yerdir; o ciltler dolusu kitapları yazanların, basanların diyarı...
Keşke biz de yazsaydık. Yazabilseydik. Yazmak için mekteplerimiz olsaydı… Bundan yüz yıl önce ülkemizin istilası üzerine düşmanla iş birliği yapanların eseriydi yazmak konusunda halkın önüne engel koyanlar…
Onlar yazmak yerine, yazılmışı okumak, ezber etmek, hatta dinlemek ve itaat etmek üzerine bir dünya kurmuşlardı, ülke insanının yoksulluğunu göz ardı ederek… Hatta sırça köşklerinde bolluk ve israf içinde yaşayarak… Taaa ki Atatürk gibi bir lider ortaya çıkıp da insanoğlunun bulduğu en güzel yönetim şekli olan Cumhuriyeti kuruncaya kadar…
‘’Yazmak yaşamaktır’’ diyenlere ilaveten yazmak, aynı zamanda okumayı da gerektirdiğinden ‘’yazmak’’ ileriyi görmektir. Hatta tarihe vesika bırakmaktır da diyebiliriz. İnsan, saatlerce rastgele konuşurken yazarken de iyiden iyiye düşünür. O halde önermeden yola çıkarak yazmak aynı zamanda da düşünmektir diyebiliriz. Peki o zaman düşünenler kimlerdir? Cevaben; yazanlar, okuyanlar, sorgulayıp arayan, buluş ve icat edenlerdir…
Yazmak var olmaktır. Parmak mühründen kurtulmaktır. Dünya liginde üst sıralarda olmaktır… Yazmak için okumak, okunmak için yazmak, hatta yaşamak için yazmak gerekir. Ve ‘’Sen de yazabilirsin’’ diyor;
Herkese öncelikle sağlık diliyorum…
Salih KOÇ
[email protected]