CEZANIN RESMİ
Kalır mısın dedi başı önünde ezik bir ifadeyle, "birazcık daha sevdiğinin başı için birkaç nefes daha yanımda kal." Sevdiğimdi, ama kalamazdım, kalmadım. Zayıflıklarını gizleyerek, kendine dair güçlü yanlarını da bilmemi engellediğini fark etmedi hiç. Yanında bir bardak suya yaren kılıp yuttuğum hıçkırıklarımı da bilmedi. Belki de en usturuplusundan icra ettiği tecahül-ü ariflerinden biriydi de ben bilmedim. İhtimal en çok da bu kinayelerden yıldığım için, imalı yollarda dolanmaktan yorulduğum için kalmadım.
Kalır mısın dedi tekrar başı dik gururunun altında yığılmış bir yürekle, "Yaradanın aşkı için bir kaç satır daha kal." Yaradana canım da canlar da fedaydı. Zirve namına bildiğim koordinatlar tam da ilahi aşkın merkeziydi. O’na aşkın hatırı büyüktü, o büyüklüğün hakkı için belki, yine kalmadım, kalamadım. Bakıp da göremediklerim çoktu ona dair... Temsil oydu ki hakikatti, gözüm bağlandı. Dile getirip de söyleyemediklerim de öyle... Dilim tutuldu. Mantığımla yüreğimi dizginleme gayretim de hiç az değildi ama gönlüm ferman dinlemedi. Yığıldım gençliğimin üzerine,bir cuma günü, ikindi vakti, ... O gün bugündür kalamam hiç bir yerde, hiçbir zamanda ebedi kalamama inat. Kalmam artık, aslı ve de esası kalamam. Fakat suç odur ki yitik bir sevdaya kesilen cezanın resmidir aynı karede: KALMADIM!