- 634 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
ARAP BAHARI ÜSTÜNE AFGANİSTAN
Afgan Halkı ve Taliban diyerek başlamanın öncesinde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de Taliban’ın bu kadar rahat bir şekilde gelip o az gücüyle kendinden en az on kat daha güce ve imkana sahip olan orduyu teslim alması yönetimdekilerin ise ülkelerini neredeyse teslim etmek için tüm hazırlıkları yapmış olduğu gibi bir izlenim veriyordu.. Hiçbir savaş mücadele edilmeden kazanılmaz gerek masada ve gerekse sahada, masa yoktu sahada ise tek taraf vardı o da Taliban.
Adına arap baharı dedikleri olayın başlangıcına iyi bakılması gerekir ve devamında yayılan ( IŞİD ) DEAŞ, ın önüne kattığı ülkelerden neredeyse hiçbir mukavemet görmeden sınırımıza kadar elini kolunu sallayarak geliyorlar ve bunla henüz yeni kurulmuş bir terör örgütü ama mükemmele yakın bir ordu düzeniyle hareket ettikleri de yaptıkları müdahalelerle de sıradan olmadıklarını eğitimli ve bilinçli hareket ettikleri yani verilen görevleri kusursuz bir şekilde yerlerine getirdikleri net bir şekilde görülmekte.. Peki yakın geçmişte yaşanan bu acılar ve bugünlerde yaşanan tam tabiriyle Taliban’a Afganistan’ı ikram edenlerin kim ya da kimler olduğunun arkasındaki gerçekleri görmemek için kör olmak gerekir işte tüm bu yaşananları objektif bir bakış açısıyla sorgulamalıyız. Sorgulamak gerçeklerle yüzleşmemiz noktasında bizleri doğuracağı sonuçtan korkutuyor,çünkü orada gerçeğin kendisiyle yüzleşmenin pek iç açıcı olmadığını görüyoruz. Bu vesile ile gelişmeleri yaşanan olayları ve tarihsel süreçleri dikkate alınca bazı şeylerin asla tesadüf olmadığını görmeniz mümkün..
Önce Irak, sonrasında Suriye ve civar bölgelerden gelen sığınmacılar ve can havliyle yurtlarını evlerini terk eden içlerinde yakın tanıdıklarımın da olduğu bir ailenin üçe beşe parçalandığını biliyorum. Bu insanların içinde kaçta kaçı mutludur diye soracak olursanız çoğunluğunun da mutsuz olduğunu söyleyebilirim. Elbette otoriter bir sistemin dışındaki yaşam tarzı birçok hayallerini cezbetmiş olabilir. Zorunluluğun ve şu anki güven ortamının olmadığı da dikkate alınırsa kontrolü elde tutmak koşuluyla yardımcı olmamız hem insani hem de komşuluk hukuku açısından görmezden gelinemez. Buradaki sorunun esası Afgan göçü, bunların tamamen diğerlerinden farklı olduğu ne Irak ne Suriye ne de başka mültecilere benzemiyor şartları, koşulları ve coğrafyası ve konumuyla çok farklı.. Bakıldığında gelenlerin çoğunun yıllarca ABD’nin orada bulunduğu yıllarda kendi kontrolü altındaki silahlı güç olarak eğittiği asker ve polisler oldukları yönünde iddiaların bulunduğu ve ne tesadüftür ki gelenlerin tamamı ABD’nin Afganistan’ı tamamen terk edeceği tarihten önce aradaki onca mesafeye rağmen başka ülkeler geçilerek buraya yani bizim ülkemize bu kadar rahat bir şekilde girebilmeleri anlaşılır gibi değil, tabi akıllar soru işaretleriyle dolu olunca hiç bir cevap gerçekçi ve ikna edici olmuyor maalesef işte böyle bir haldeyiz. Düşünün yaklaşık 40 yıldır savaşan Taliban Rusya’dan sonra ABD’yi de pes ettirmiş gibi görünse de sonuçları itibarıyla gizli bir anlaşmanın olduğu da inkar edilemez şekilde izlenen süreç içinde hissedilmekte bir çok niyenin sorulduğu bir soru bu neden, nasıl ve niye?
Bir an önce tedbirler artırılmalı ve özellikle bu Afganlar kontrol altında tutulmalı aksi takdirde yarın ABD,ye olan vefa borcunu ödemek için bir yolunu bulur Suriye,ye geçerse öyle bir şeyi düşünmek bile istemeyiz ama olmaz olmaz deme, çünkü herkes bilir ki olmaz olmaz dedik diye oldu çok şey, Libya’da Rusya’nın paralı lejyonerleri oluyorsa Irak ve Suriye de ise ABD’nin paralı gücü olmaz mı tabi bunu zaman gösterecek dilerim bizler çok geç kalmış olmayalım.
Evet bu ülke hiçbir zaman yol geçen hanı olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Tüm etnik ve sosyal yapısına rağmen her zaman kendine yeten bu ülke yine kendine yetecek cesarete ve ferasete sahiptir.
Kahraman bir aslın sahibi olan bu aziz milletin elbette nesli de ataları gibi vatansever ve kahramandır.
Unutmayın anlatılan masallar çocukları bile uyutmuyor artık, bu hikaye söyleyenler ve dinleyenler ise hala aynı taraftalar varın gerisini siz düşünün.
NOT : Bir gün Kanunlar gücün karşısında yetersiz ve çaresiz kalırsa bu idarenin iflasıdır, iradenin yok olması demektir.
Kanun başlı başına bir güçtür hiçbir güç onu anlamsızlaştırmaz eğer kanun değersiz hale gelirse işte o zaman Adalet ölür...
Mehmet Demir
16.09.2021 Ankara
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.