- 403 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kalem Meseli
Savcı BK, göl kenarındaki kordonda köpeğini gezdirmeyi alışkanlık edinmişti. Yaş haddinden emekliye ayrılınca doğup büyüdüğü kasabaya daha sık geliyordu.
Hayvan, adımlarını atmakta zorlanan sahibinden de yaşlı bir görüntüye sahip, bal rengi kaniş cinsi bir köpekti. Yakında otuzuna merdiven dayayacaktı, emsallerine göre nasıl olduysa oldukça fazla yaşamıştı şansına. Nice yıllar geçirmişlerdi birlikte başkentin soğuk kasvetli havasında. Darbe yılları, tanklar, devrilen kurulan hükümetler, idamlar… Her devrin yiyicisi, yancısı farklıydı ama aslında değişen bir şeyler yoktu çarkın işleyişinde.
Köpek yavaşlığına rağmen bir iki koşunun ardından tuvalet için söğüdün altındaki otların arasına girdi. Alışkanlıktan olacak önce körelmiş tırnaklarıyla toprağı eşeledi, kokladı, tıknefes kalınca çişini yapmak istedi.
Kabızlığı atlatmasına da en son gittiği veteriner yardımcı olmuş, üstelik az da muayene ücreti almıştı. Köpek otların arasından hafiflemiş olarak çıktı. BK cebinden çıkardığı poşete hayvanın dışkısını koydu. Biraz ötedeki çöp konteynerine, çevresine gören var mı, diye baktıktan sonra fırlattı.
Artık zor geliyordu yaşlı bir köpeğe bakmak, onun sorunlarıyla uğraşmak. Asıl şimdi kendisi bakıma muhtaçtı şu bitkin kimsesiz haliyle. Köpekten kurtulmak gerekiyordu, kendi de yaşlanınca bir kenara itilmemiş miydi? Nerede o sıkıyönetim yıllarının, “astığı astık kestiği kestik”, kalem kıran savcısı BK?
Köpek adamın dalgınlığını fırsat bildi, ağır bedenini sürüyerek vızır vızır işleyen asfalta atladı. BK ilk şaşkınlığını üzerinden attı.
”Köpek bile kalemini kendi kırdı.” diye söylendi.
Önündeki hızlı akan simsiyah boşluğa yürüdü.
YORUMLAR
Bence yazıyı biraz daha uzatın.
Köpeğin duygu durum biçimini, gidişindeki düşüncelerinizi yazın. Çok çabuk bir gidisti. Yılların dostluğu boyle kısa bir anlatimla bitmemeliydi.