NİSAN YAĞMURU
BİR GÜN MUTLAKA NİSAN YAĞMURLARINDA ISLANACAĞIZ.
Bugün yine nisan yağmurunda ıslanacaktık oysa ki,
Pandemi yasağı var ve pencereden izliyorum tabiatı...
Sabahın seherinde karanlığı yara yara gelen aydınlık bile umut getirmiyor pencereme...
Kuşların ötüşünde bile bir hüzün saklı sanki.
Bulutların şekilden şekil’e girişi bile bin bir mana gizliyor ardında hatta...
Ruhumu karartan bir kasvet var tabiatta...
Nedensiz değil diyorum bütün bunlar...
Aklımdan çıkmıyor Pazar yerlerinde sebze toplayan kadınlar...
“Geçinemiyoruz” notunu bırakıp intihar edenlerin tüm vebalı sanki benim sırtımda...
İş bulma kuyruklarında mekik dokuyan gençlerin umutsuz bakışları gözlerimin önünde...
Bankadan çıkıp “Beni mahvettiniz,Kanımı emdiniz” diye haykırıp bayılan amcamın sesi sürekli kulaklarımda...
Kimbilir bugün kaç kişi daha dahil olacak borç batağı kervanına ?
Ve kaç kişi bekleyecek belediyenin ucuz ekmek kuyruklarında ?
Ya siftahsız kepenk kapatan esnafın içine akıttığı gözyaşlarını kim silebilecek ?
Tarihi büyük harflerle yazılmış bu milletin Onurlu duruşunu iki büklüm edenlere kim hesap soracak ?
Yangın yeri,şüheda yurdu.
Sessiz çığlıkların sesi olamadım diye neden ben kendimle savaştayım ?
Neden,bir türlü karşılık bulmayan haykırıştayım ?
Neden ısrarla,insanın insana kıydığı bir savaşın içinde oynaş tayım ?
İçim daralıyor,Nefes alamıyorum...
Müslüman bir milletin insana tapınmasına katlanamıyorum...
Her gün,Bir avuç azınlığın mücadelesinden medet arıyorum...
Kalabalıkların büyülü gözleri umutlarımı tüketiyor...
Siz-Biz ayrışmalarına boğulan toplum sorun üretiyor...
Oysa,ayni geminin kanla alınmış biletli yolcularıyız...
Anadoluyu bize vatan kılanların,son oyuncularıyız...
Alnımı yasladığım penceremin camı buğulanıyor...
Dışarıda ki Meşe ağacı bile şu halime duygulanıyor...
Yağmur damlaları ağaçların yapraklarını dövüyor adeta...
Susmuyor, beynime damla damla düşen sesler...
İçimde ki haykırışları bastıran rüzgarın uğultusu...
Ve Meşe dalına konmak için mücadele veren serçe kuşu...
Tabiat kendi döngüsünde devam ediyor...
Biri, diğerine kesintisiz alıp veriyor...
Her canlı kendi görev alanında sadık ve hadde bağlı..
Ya insanın eliti ,tebaas..
Belli ki insanın nefsidir kendi belası,
İmtihanı nı bozuyor...
Her şey ölüm ve ötesinde yatıyor...
İnsan, bu gerçeğin nesini arıyor ?
Kurulu düzenin halkalarını nefsi ile çözüyor...
Oysa,Nisan yağmurunda ıslanacaktık bugün...
Çiftçi tarlasına yağan bereketin altında olacaktı...
Esnaf,ya bismillah deyip açacaktı kepengini...
İşçi üretim ekonomisinde lokomotif olacaktı...
Memur,devleti yaşatmak adına halkı mağrur edecekti...
Öğrenci,gelecek umuduyla okuyacaktı ülkesi ve milleti adına...
Köylü köyünde üretecek ,şehirli alın terinin hakkını vererek tüketecekti...
Devlet, Baba olacaktı tüm kesimlere...
Yatırım,istihdam,üretim ve ihracat düzeneğini kurup büyütecekti ülkesini...
Neden olmuyor ?
Neden faize verilen miktarın 3 te biri kadarı yatırıma ayrılıyor ?
Neden açlık sınırı altında asgari ücretliler her yil artıyor ?
Neden ülkenin % 80 i fakırlık sınırı altında ücretle yaşamaya mahkum ediliyor ?
Offf yine mi siyaset ?
Yeter artık, yalanı dolanı İsrafı Adaletsizliği Yolsuzluğu siyasetle temize çıkaranlardan bıktım...
Bıktım,gelenin gideni mumla arattığı makus talihimizden...
Bir avuç azınlığın 80 milyonun alınterini sömürmesinden...
Bıktım,bu milletin kısır döngü üreten ideolojisinden...
Ufku daraltılmış,Ruhu köleleştirilmiş,Kendisine ait olana yön vermeyen bu milletten bıktım...
Celladına aşık olanların desteğinde kurulan düzenlerden bıktım...
Neyse,Gün ağardı ve alnım üşüdü...
Cam soğuk,Hava soğuk,Memleket soğuk...
En kötüsü de bizi ısıtması gerekenler buz misali soğuk...
Fakat önümüz yaz ve ısınacağız...
Ve sonra sonbahara doğru sandıklara taşınacağız ve yine kaşınacağız...
Ama mutlaka bir gün Nisan yağmurlarında özgürce ıslanacağız...
Günümüz aydınlık,Yarınımız umutlu olsun İnşallah...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.