- 1515 Okunma
- 7 Yorum
- 14 Beğeni
Bana sayfada bir yer aç kuşlar kollarımda
Durdum bir an. Alaca şafakta yeni yeni aydınlanan gökyüzüne doğru baktım. Her baktığımda bitimsiz güzelliği aklımla yüreğim arasına kocaman sevinç düşürür. Öyle de oldu.
Eylül ayı geldiğinde işyerimin yakınından geçerlerdi. Bu yıl da eylülün ilk gününden bugüne kadar gelmelerini sabırsızlıkla bekledim. Göremeden geçip gidecekler. Güle güle gidin diyemeyeceğimin eksikliği içime doluyor üzülerek gelmelerini bekliyorum.
Sanki tam şuramda, kalbimin yanında incecik rüzgâr dalgacıkları yüzümü okşuyordu. Arabamın sol penceresinden başımı kaldırdım. Her defasında ilk kez görür gibi görüp coşkuyla nutkum tutuldu.
Sanki ormanla gökyüzü arasına başkaydı akan şelale gibi ve oradalardı.
Gruplar halinde, şaşırtıcı derecede birbirlerine çarpmadan, incitmeden, yaralamadan, hırpalamadan, kızmadan, merasimle dönüp dönüp, ağaçların arasında bir görünüp bir yok oluyor.
Bu, anı resmet deseler fotoğrafın üstüne kocaman tek bir harf koyardım ‘’V’’.
Şöyle derdim:
-O kadar güzel ki kelimelerim eksik kalır muhteşem seyrin tanımı yapmak babında.
İçime sızan tatlıydı, o an bambaşka zenginlikti. Kalbimin üzerine düşeni söylesem gizin anlamı kalmaz. Mutluluk kendi güzelliğini seyrederken titredi
Melek olmak istedim.
Kollarımı olanca kuvvetiyle açtım. Gövdem maviliklerde. Saç tüylerim sağa sola sallanıyor. İçime dolan hanımeli sarmaşığa usulca bıraktım kendimi, O an ben, ben değildim. Peki ya kimdim. Öylesine şirinim ki böğrümden çıkan haykırışlarım nefesimde, ruhumda, bedeminde. İlk doğum, ilk aşk, gibi yenileniyorum kendimi.
Bu güzellik sona varmamalı. Cennet işte tam burasıydı.
Düşle mavilik arasında saklamıyordum kendimi.
Çocukluğumda kuşlar göç ederken bir daha geri gelmeyecek diye ağlardım. Annem ne çekerdi yatıştırana kadar.
Ağlardım menekşeler, hercailer, güller, karanfiller, laleler, sümbüller gözkapaklarını bir daha açmayacakları diye.
Ya şimdi!
Coşkumun sesi ezgi ezgi yayılıyordu Ayazağa yoluna. Yumuşacıktı, masumdu, kuşlar havalanıyordu ve ben döne döne kucaklayarak olanca kuvvetimle sarılıyorum.
Selâmına mukabelen.
Güle güle gidin .
Güle güle dönün.❤
YORUMLAR
Ümmühan Yıldız
Yoğun okul, ders, başarılı sınav döneminden sonra seni upuzun iş hayatın bekliyor.
Azimlisin.
Başarının devamı peyder pey gelecek. Bir hafta önce olduğu gibi mutlulukla sıçrayış yapacağız.
Asıl senin ışığın binlerce kişiye ışık olacak, yol olacak, dua olacak.
Varlığın her zaman gururlandırdı bizi.
Seni çok seviyorum
Aslında hayallerimizi ümitlerimizi söyleyemediklerimizi Eylül ün sarararan gazelleri arasında göçmen kuşlarla söylemeye anlatmaya çalışıyoruz ama ne yazıkki anılarımız göçüp gitmiş uzak diyarlara kalemine emeğine sağlık Ümmühan hanım hayırlı aksamlar
Ümmühan Yıldız
Selam ve saygılarımla
Ümmühan Yıldız
Yazdığımda okumanızı çok isterim.
Ayrıca yazımı beğenmeniz yorum yapmanız çok değerliydi.
Sağ olun
Selam ve saygılarımla
https://youtube.com/watch?v=MPFeh7vv7So
Aklıma bu şarkı geldi
Şarkı kadar güzel bir yazı...
Günüm yazısı daima sevgiyle
Ümmühan Yıldız
Güzel insanlar iyi ki defterde varsın
Benim için değerli kalemsin
Sevgi ve selamlarımla
Ümmühan Yıldız
Güzel insanlar iyi ki defterde varsınız. Burası sizlerle çok daha anlamlı ve çok daha güzel
Sağ olun
Sevgi ve selamlarımla
Resimdeki kuş yoğunluğu Alfred Hitchcock'un "Kuşlar" filmini getirdi aklıma bir an
Çocukluğumda siyah beyaz ekranda seyrettiğim ve o çağımda etkisi altında kaldığım bir filmdi
Birde ünlü öykü yazarımız Sait Faik'in "Son Kuşlar" hikayesini anımsadım
Yaşadığı Burgaz adasında kuş avlamaya meraklı bir Rum vatandaşın, Konstantin'in kuşları gördüğünde duyduğu hazla birlikte gözlerinin parıldayarak, "bizim pilavlıklar geldi" sözünün hüznünü duyar yazarımız
Öykünün finalinde kendisinden sonra gelecek nesillere üzülür ve şöyle der:
"Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak."
Sözün özü, gökyüzünü süsler onlar kanat açarak, gözümüzü gönlümüzü doyururlar, İstanbul'da boğaz vapuruyla birlikte martılar canımıza can katmaz mı? Ve sahildeki oyukları dolduran denizin foşurtusu
Üçü bir araya geldiyse zaten, deniz kenarında yenilen bir simit ve içilen çay kuş sütü eksik sofra değil mi?
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hanımefendi
Saygı ve selamlarımla.
Ümmühan Yıldız
İnananın hafta sonu akşamüstleri Marmara’yla Kadıköy’e iniyorum. Oradan da vapurla Eminönü’ne doğru yolculuk başlıyor. Sırf martılarla birlikte yolculuk yapabilmek simit atmak ve günbatımını seyretmek fotoğraf çekmek için.
Selam ve saygılarımla
Hayvanlar içinde en sevimlileri kuşlardır diye bilirim. Çocukluğumda çok kuş besler ve onların uçmaları bana büyük keyif verirdi. Kuşları çok güzel ve duygulu bir şekilde anlatmışınız. Yüreğinize sağlık şaire...Selam ve saygımla.
Ümmühan Yıldız
Teşekkür ederim ziyaretinize, yazıma kattığınız değerli yorumunuza.
Selam ve saygılarımla