BALÇOCUK HAYALET EVDE
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bahar, tüm canlılığıyla gelmişti. Her sabah güneş, büyüleyici renklerle doğuyordu. Her yana yaşam saçıyordu.
Kış boyu toprak yalnızlığa bürünmüştü. Soğuktu, uykudaydı. Baharın girmesiyle canlanmaya başlayacaktı. Yeni arkadaşlarını sabırsızlıkla bekliyor, onlara güvenli kucağını açıyordu.
Güneşin sıcak, kavrayıcı ışınları, sabah neminin dönüştüğü çiy damlacıklarıyla dans etmekteydi. Hafiften esen rüzgârla oluşan büyülü ses, onlara eşlik ediyordu.
Yıldız çiçeği, al bakışıyla onları izlemeye can attı. Toprağı deliverdi. Kırmızı, güzel başını, toprağın yüzüne çıkardı. Bu uğraşıya katılan ışınlar ve damlacıklar, yıldız çiçeğinin etrafını sardı. Sıcacık bu kaynaşma çiçeği yüreklendirdi. Yıldız çiçeği minicik boy verdi.
Bu güzel sabahta başlayan hafiften bir yağmur, yıldız çiçeğini sevindirdi. Ne kadar şanslıydı! Her şey, onun büyümesi, serpilmesi için el ele vermişti.
Yıldız çiçeği, buna sessiz kalabilir miydi? Boy atmaya başlayacak, o da arkadaşlarını sevindirecekti.
Anne ve babasıyla kırda piknik yapan
Balçocuk, pek oyunbazdı. Çimenlerde yuvarlanıyor, eğleniyordu. Çevreyi tanıma arzusuyla merakına yenik düşmüştü. Ailesinden giderek uzaklaştığını fark edememişti.
İlerde gördüğü bir ev, ona çekici geldi. Anne babasının onun gözden kaybolmasıyla tasalanıp üzüleceğini düşünemedi. Yürümesini sürdürdü. Gizemli bir evin önüne geldi. Evin ana kapısı ardına kadar açıktı. Balçocuk içeriye daldı.
Bu nasıl bir evdi? Ev oyuncaktan geçilmiyordu. Hem de şimdiye dek görülmemiş türden ne çok oyuncak!
Ev sessizdi. İçerde kimsecikler yoktu. Pencereler sonuna kadar açıktı. Üstelik pencereler parmaklıkla güvenli kılınmamıştı. Bütün bunlar acayip değil miydi? Evdeki oyuncaklar kimin içindi? Bu ev de yaşayan çocuk yok muydu? Ya pencereden düşselerdi!
Balçocuk, gözüne kestirdiği bir oyuncağı uzanıp almak istedi. Oyuncağa hafifçe dokunduğunda oyuncak yere düştü. Balçocuk, “Benim kusurum değil” diye hayıflandı.
Gümbürtüyü duyan biri olmalıydı. Ötede bir kapının gıcırdayarak açıldığı duyuldu. Balçocuk, ürkse de o tarafa doğru yöneldi.
Kapı ardına kadar açıktı. Balçocuk, tanıdığı hiçbir hanıma benzemeyen bir kadınla göz göze geldi. Bu kadın, duruşu, bakışıyla iticiydi. Pis pis gülerek Balçocuk’u tepeden aşağıya süzmekteydi. Kan çanağı gözleri, içten pazarlıklı bakıyordu. Kalın, çirkin dudaklarının üstünde siyah bıyıkları, çok çirkin görünüyordu. Kömür karası saçlarını, külahlı biçimiyle yukarıya toplamıştı. Çırpı gibi kollarına yakışmayan iri kemikli elleriyle Balçocuk’a işaret etti:
“Gir içeri!”
Kalın ve donuk sesi, tüyler ürperticiydi.
Balçocuk çaresizce içeriye doğru ilerledi. Odanın kapısı, aniden üstüne kapandı.
Balçocuk gördüklerine inanamıyordu. Yerde fokur fokur kaynayan isli, kirli, eski bir kazan vardı. Balçocuk, daha önce ne çok kaynamış bu eski kazan, diye düşündü, irkildi.
Kendini, kazandan çıkmış, bir deri bir kemik kalmış durumda hayal etti. Burası nasıl bir yerdi? Kurtulabilecek miydi?
Birkaç aydınlatıcı, tepeden aşağıya kordonlarla sarkıtılmıştı. Her aydınlatıcının ortasında, olanı biteni izleyecek göze benzer nesneler vardı. Bu kadının aklından geçen neydi?
Odanın kapısı yavaştan açıldı. Kadın çirkin sesiyle homurdanarak:
“Çabuk içeri gir Badi Kara! Kapıyı da arkandan hemen kapa!” Badi Kara aceleyle cevap verdi: “Emredersiniz Cadı Kara.” Badi Kara’nın sesi, cılız ve ürkekti.
Balçocuk artık anlamıştı. Kötü amaçlı bir cadının eline düştüğüne içerliyordu.
Badi Kara’nın gözlerine yer yer kan oturmuştu. Üzüleceği görevleri yerine getirmeden önce çaresizce ağlardı. Badi Kara’nın yüreği tertemizdi. Küçücükken anne ve babasını kaybedince kardeşiyle birlikte kimsesiz kalmıştı.
Cadı Kara çevreye kendini iyi gösterirdi. Herkesi düpedüz kandırırdı. Kardeşlere bakabileceğine komşularını inandırmıştı. İkisini de kaptığı gibi Hayalet eve getirmişti. Aklındaki kirli plan, çocukları korkutmak ve kendisine hizmet etmelerini sağlamaktı.
Badi Kara, Balçocuk’un yalnız başına evin ana kapısından girdiğini görmüştü. Ne yapıp yapıp iyi hayalet Akana’ya haber vermeliyim, diye düşünmüştü.
İyi Hayalet Akana bir süredir hayalet evden şüphelenmekteydi. Hayalet evi gözlemeye başlamıştı. Badi Kara, açık pencereden el edip onu yanına çağırmış, durumu açıklamıştı.
Badi Kara, Cadı Kara’nın yanına girerken özellikle oda kapısını tam kapamadı. Akana, sessizce içeriye süzülebildi. Bir köşeye sinip kendisini gizledi.
Cadı Kara sinirli bir şekilde kükredi. Eteğindeki renkli şekerlerden Balçocuk’un almasını istedi. İyi hayalet Akana, kurulan tuzağı hemen anladı. Cadı Kara, çocuğu şeker alırken yakalayacak ve kaynar kazana atacaktı.
Balçocuk’un düşeceği durumu düşününce Akana’nın yüreği cız etti. Ani bir karar ve atılımla Balçocuk’u kavradığı gibi havalandı.
Badi Kara, kurtarma planında başarılı olmuştu. İçin için seviniyordu.
Cadı Kara, olanı biteni anlayamamıştı. Bas bas bağırıyordu.
Ayşe Yarman Öztekin
Balçocuk Hayalet Evde (Mayıs 2020)
Masal kitabı başlangıç bölümü
Masaldan ilk bölümü, günün yazısına layık gören değerli seçki kuruluna candan teşekkürler.
Saygılar.
YORUMLAR
merhaba sevgili Ayşe hanım..
bir çocuk gözüyle okudum kaleminize çok yakıştırarak masalınızı...
şu an tek tek belirtmeyi tercih etmesem de ilk cümlelerden itibaren oldukça öğretici bilgiler barındırıyordu içinde...
masalın tamamını okuyamasam da genel görüşüm çocuk pedagojisine büyük katkısı olan bilişsel duyuşsal devinişsel alanda geliştirici örnek bir eser...
tebrik ediyorum..
sevgiyle
Rû // tarafından 7.9.2021 22:26:12 zamanında düzenlenmiştir.
ayşe1
Sevgi ve saygılarımla.
ayşe1
Masalıma yeni değerler kattınız.
Çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla.
Tebrikler çok güzeldi keyifle heyecanla okudum .Daim olsun başarılarınız 👏✍️🌹
ayşe1
Sevgiler, saygılar.
Kalemin bereketi bahar mevsimi gibi olmuş; betimlemelerin nakşına, benzetmelerin hünerlerine bayıldım.
Değerli kalemden ne vakit bir hikaye okusam, betimlemelerle doyar ruhum..
Baharlar her zaman tüm canlıklarıyla gelir şüphesiz; lakin tahribat elimizdedir, yetiştirme tarzımızdandır kastım.
Cahil yetişen insanlar var hani, onlardan korkum yok, bir de yanlış yetişen insanlar vardır ki; asıl korku salan onlardır.
"Balçocuk Hayalet Evde" kitabı temin edip okumalıyız.
Saygılarımla Efendim.
ayşe1
Saygılarımla.
güne yakışmış
ve masalar hiç yarım kalmasın ve hele ki çocuk masaları
"balçocuk " karakterini çok sevdim
yüreğinize saglık
kaleminiz varolsun
saygılarımla
ayşe1
Balçocuk karakterini sevmenize sevindim.
Değerli yorumunuza candan teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılar.
ayşe1
Selam sevgiler.
Her çocuğun büyürken düş hayalinde iyiler ve kötüler vardır.
Bunu ayırt edebilmesi için kendi içinde geliştirdiği aşamada yol alır.
Önemli olan kendi ışığında gençliğine doğru yürürken ebeveynlerinden aldığı temel eğitimdir.
İyilikleri, güzellikleri, mutlulukları, merhameti elinden tutmasıdır.
Her çocuk doğduğunda baldır. Misss kokar.
Onların sevecenliğini, dünyamızı temiz tutalım o zaman her çocuk balll kokar balll büyür
Sevgilerimle selamlar
ayşe1
Mutlu oldum.
Sevgi ve saygılarımla.
Masalın başlangıcı bir harika..
Tevsirler şahane.
Yalnız badi kara, sanki cadı karanın ikiziymiş, ya da ona aitmiş gibi bir izlenim veriyor.
Aslında badi kara anne ve babasını kaybedince, kardeşi ile bir başına kalmış, bu kimsesiz kardeşleri gören cadı kara hain planlar yaparak onları ağına düşürüp, hayalet evde köle gibi çalıştırmaya başlamıştı. Kardeşine ne olduğuna dair bir ipucu yazmıyordu. Belkide ileriki sayfalarda vardır bilemiyorum. Devamını da çok merak ediyorum.
Bal çocuğun adı neden bal çocuktu. Çok mu tatlıydı, yanaklarından bal mı akıyordu yoksa :)
Masalın buradaki amacı, ailesine haber vermeden uzaklaşan çocukların başlarına kötü şeyler gelebileceği, kötü insanların ellerine düşeceği mesajı var sanırım. Tamamını okuduğumda rahatlayıp tüm sorularıma cevap bulacağım anlaşılan.
Keyifli kaleminize selamlar olsun.
Sevgiler.
ayşe1
Doğaldır ki sorularınızın cevapları masalın içinde saklı.
Değerli yorumunuz için candan teşekkür ediyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Çok çok güzel ve içtendi sevgili Ayşe Hanım.
Ne güzel bir yüreğiniz ve kaleminiz var.
En içten sevgimle değerli yazarım
ayşe1
İçten yorumunuza çok sevindim. Teşekkür ederim.
Sevgilerle.