Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
Rıdvan Kaya
Rıdvan Kaya
@ridvankaya1

İSLAM'DA NAMAZIN KAZASI VAR MIDIR?

1 Eylül 2021 Çarşamba
Yorum

İSLAM'DA NAMAZIN KAZASI VAR MIDIR?

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

773

Okunma

İSLAM'DA NAMAZIN KAZASI VAR MIDIR?

Farz namazlar Allah’ın bize belli vakit dilimi içinde her gün kılmayı emrettiği namazlardır. Kuran, Nisa Suresi 103. ayette bize namazın vakitli farz olduğunu, Mearic Suresi 23. ayette bu farzın hayat boyu sürekli gözetilmesi gerektiğini söylemektedir. Namaz öyle bir ibadettir ki savaş ortamında bile kazaya bırakılmaz, kılınır. (Nisa Suresi, 101-102). Kuran’da vaktinde kılınmayan namazların kaza edilmesi ile ilgili olarak açık bir ifade bulunmamaktadır. Kuran’da kaza namazı diye bir kavram yoktur.
Geçmişte kılınmayan namazların hesap edilip kılınması gerektiğini, eğer bu namazlar kılınmazsa ahirete borçlu ve günahkar olarak gidileceğini söylemek doğru değildir. Bir insan mazeretsiz olarak namaz kılmıyorsa elbette ki günah işlemektedir. Çünkü namaz kılmak kişinin kendi isteğine bırakılmamıştır ve yerine getirmekle yükümlü olduğumuz farz bir ibadettir. Geçmişte mazeretsiz olarak kılınmayan namazlar için günah işlenmiştir ancak bu namazların tekrar kılınması gerektiğini söyleyebilmek için bu konuyla ilgili Allah’ın ayet indirmiş olması gerekir.
Eğer kişi namazı bilerek, unutarak veya uyuyarak kılmadıysa yani namaz kılmama nedeni ne olursa olsun vakit geçtiği için o vakitteki namazı sonradan kılmanın bir anlamı yoktur. Namaz sadece vaktinde kılınırsa farz olur. Namazın, müminin hayatıyla o kadar iç içe, o kadar vazgeçilemez, ihmal edilemez olması istenmiştir ki insanoğlunun her türlü faaliyetine ara verdiği korkulu ve tehlikeli hallerinde bile namazın kılınması emredilmiştir. Allah Kuran’da savaş gibi zorlu bir ortamda bile namazı kazaya bırakmayıp insanların namaz kılmasını emretmiştir. Uyumak ve unutmak savaştan daha geçerli bir mazeret olamaz. Kuran’da emredilmeyen namazın kazası, farz olan bir hüküm yapılamaz.
Namazın vakitli farz bir ibadet olmasından şunu anlıyoruz: Namaz sadece vaktinde kılınırsa farzdır. Eğer vaktinin dışında yani sonradan kılınıyorsa farz olmaz. Çünkü vakit geçmiştir. Vakit geçtiği için farz olmaktan çıkmıştır. Abdest almak nasıl namazın şartı ise, namazı vaktinde kılmakta namazın şartıdır. Vakti geçen namazın kazası olmaz. Peki kılınmayan namazlar için kişinin birşey yapması gerekir mi? Namazı kılmayan ve kaçıran Allah’a bunun için samimi tevbe eder, daha sonra titiz bir şekilde namazlarını kılmaya devam eder. Ancak "şimdilik namaz kılmayayım, nasıl olsa sonra tevbe eder namaza başlarım" düşünerek namazı kılmamak çok yanlış olur. Burada kişi kendi aklınca Allah’ı kandırabileceğini düşünmekte ve yaşayacağına garanti vererek sorumlu olduğu ibadeti ertelemektedir.
Allah hastalık ve yolculuk durumunda tutulamayan oruçların sonradan tutulmasını emretmiştir. Orucun kazası Kuran’da açık bir şekilde emredilmiştir. Ancak namazın kazasına dair Kuran’da hüküm yoktur. Hiç mümkün müdür ki Allah kitabında orucun kazasını açıklasın da namazın kazasını eksik bıraksın? Allah’ın Kuran’da orucun kazasını açıklayıp namazın kazasını eksik bırakmış olması düşünülemez. Allah orucun kazasını Kuran’da nasıl bildirdiyse namazın kazası olsaydı bunu da açık bir şekilde bildirirdi. Allah bu konuyu bildirmediğine göre insanlar bundan sorumlu tutulmamalıdır. Kuran’da namazla ilgili birçok ayet olmasına rağmen, binlerce ayetin içinden bir ayette bile kaza namazından bahsedilmediğine göre böyle bir hükmün İslam’da olduğunu söylemek doğru olmaz.
Kuran’da geçmeyen bir hükümden Allah insanı sorumlu tutmaz. Çünkü insanlar sadece Kuran’dan sorumludur. Sorumlu olmadığımız birşeyi sorumluyuz gibi konuşmak dine ilave yapmaktır. Kuran’da bu konunun bildirilmemesi bu konuyu Kuran’ın eksik bırakması değil, böyle birşey olmadığı içindir. Eğer Kuran bu konuyu eksik bıraktı denilirse o zaman ayetlere karşı gelmiş olunur. Çünkü Allah Kuran’ın eksiksiz ve yeterli olduğunu bildirmiştir. Bu yüzden kimse namaza başlayacak kişileri "geçmişteki şu kadar… namazı kaza etmen gerekir veya kılmadığın namazları her namazın ardından kılarak namaz borçlarını öde" diyerek yanlış yönlendirmemelidir.
Bütün farz hükümler Kuran’da yer almaktadır. Kuran’da kaza namazı emredilmediği için kaza namazı farz hüküm olarak görülemez. Nebimiz Muhammed Allah’ın Kuran’da emretmediği bir hükmü emretmez. Kaza namazının kılınması gerektiğine dair hadisler doğru değildir ve bu hadislerin Nebimiz Muhammed tarafından söylendiğini düşünmek hatadır. Nebimiz Muhammed’e uyuyoruz diyerek hadislerden kaynak gösterip namazın kazasını farz hüküm yapmak dine ilave yapmak olur. Kuran’da olmayan bir hüküm farz olamaz. Sonuçta her konuda olduğu gibi namazda da Kuran’da ne yazıyorsa din yalnızca odur. Allah kitabında hiçbir eksiklik bırakmamıştır.
Allah Zuhruf Suresi 44’de ahirette sadece Kuran’dan sorumlu olduğumuzu, Kıyamet Suresi 19’da Kuran’ı Kendisi’nin açıkladığını, En’am Suresi 114’de Kuran’ı açıklayıcı olarak indirdiğini, En’am Suresi 115’te Kuran ile dinin tamamlandığını bildirmiştir. Bu ayetleri göz önüne aldığımızda dini hükümler sadece Kuran’dan bakılmalıdır. Kuran dışı dini hüküm veren hadislerden hüküm çıkarılmamalıdır. Nebimiz Muhammed Kuran dışı dini hüküm bildirmez. Kuran dışı dini hüküm bildiren hadisler sahih kabul edilemez. Bazı müslümanlar, ayetleri gerektiği gibi düşünmeden, sorgulamadan, inceleme ve araştırma yapmadan geleneği taklit ettikleri için gelenek onlara nasıl bir din imajı sunduysa onu kabul etmiştir.
Kaza namazının farz olduğunu, geçmişte kılınmayan namazların kılınması gerektiğini söyleyenler, insanlığa sökülüp atılması zor olan bir hurafe, yanlış ve batıl anlayış bırakmışlardır. Toplumumuzda yerleşmiş olan yanlış ve Kur’an dışı kaza namazının dinimizden, inancımızdan temizlenmesi, Kur’an dışındaki yanlış din anlayışından, Nebimiz Muhammed’e yapılan iftiralardan kurtarılması gerekmektedir. Bu da ancak, Kuran’ı anladığınız dilden okuyarak, gerektiği gibi Allah’ı, Kuran’ı, Nebimiz Muhammed’i tanıyarak, önünüze konulan her bilgiyi Kur’an ile test ederek, birilerine emanet verdiğiniz aklınızı geri alarak, sorgulayarak, kendi aklınızı kullanarak mümkün olabilir. Henüz hayatta iken, kurtuluş ve işlenmiş olan günahlardan bağışlanmak için tevbe kapıları açık iken, sizi yanlış inançlara sevk etmekte olan rivayetleri ve hadisleri hayatınızdan çıkararak, dinimizin yegane kaynağı olan Kuran’a yönelelim ve hayatımızın yegane rehberi ve reçetesi yapalım. Hurafelerden arınıp, Kur’anı hayatının yegane rehberi edinebilmiş olanlar, hem bu dünyada hem de ahiret hayatındaki huzuru ve mutluluğu yakalayabilecektir.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İslam'da namazın kazası var mıdır? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İslam'da namazın kazası var mıdır? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İSLAM'DA NAMAZIN KAZASI VAR MIDIR? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mustafaoğlu İlyas
Mustafaoğlu İlyas, @mustafaoglu-ilyas
4.9.2021 12:04:14
Tekrar ediyorum ya bilincli hainsiniz, yada kandirilmis okumus cahil

Bu zihniyet seytani yahudilesme tezahuru dur
Önce Mezhepleri sulandir
Sonra hadisleri yok say
Sonra elciyi postaci olarak göster
E ortada ne kaldi#
Örnek yok
yasanmislik yok
elci yok
Anayasa hükmünde olan Kuran`i mubin,
Peki bu Kuran`i Allah cc hasa sanami yolladi direk olarak, yoksa efendilerinize mi


Bu zihniyeti biz taniriz bu Zihniyet Kuran`i heve ve hevesinize göre emperyalistlerin arzu ve emellerine göre tefsir edip ortaya yeni yenilikci yüzlerce mezhep hizip cikar, bir nevi tahrif edilmis diger dinler gibi dinler mezarligi..
bunu atalariniz basaramadigi gibi, sizinde gücünüz yetmeyecektir

----------------------


Enbiya Suresi, 107. ayet: Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.

Ahzab Suresi, 40. ayet: Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir.

Ahzab Suresi, 45. ayet: Ey Peygamber, gerçekten Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ahzab Suresi, 46. ayet: Ve Kendi izniyle Allah'a çağıran ve nur saçan bir çerağ olarak (gönderdik).
Mustafaoğlu İlyas
Mustafaoğlu İlyas, @mustafaoglu-ilyas
4.9.2021 01:07:41
Sorularima kacamak degil doyurucu cevap bekliyorum , Allah`in tamamladim buyurdugu cihan sumul zaman sumul dinini ihtiraslariniza göre sulandirmaya kalkmayin
Mustafaoğlu İlyas
Mustafaoğlu İlyas, @mustafaoglu-ilyas
3.9.2021 01:25:54
". Orucun kazası Kuran’da açık bir şekilde emredilmiştir. Ancak namazın kazasına dair Kuran’da hüküm yoktur. Hiç mümkün müdür ki Allah kitabında orucun kazasını açıklasın da namazın kazasını eksik bıraksın? Allah’ın Kuran’da orucun kazasını açıklayıp namazın kazasını eksik bırakmış olması düşünülemez."
.........................

Neden düşünülmez mis?
mantığınıza uydurmaya çalısyorsunuz alemlerin Rabbının buyruklarını
Senin tezine, gore
mantık yürütüle, ayakların altı mes edilmesi gerekmezmiydi ? yada ayakların yıkanmasını nasıl emr etmezde mes edin diyebilir ki, hiç başlan ayaklar aynı olur mu ki .... yine senin tezine göre Allah cc şarabi yasak ederken, şarabın öz maddesi olan üzümü arpayı vs meyveleri nasıl yasak etmez ki diyenlerde olabilir...Veya Orgazm olana gusul gerekirken idrar edene nasıl gusul gerekmez ki, diyenler olabilir,. İslamın bazı nahiyeleri mantiğe uysada bazı konularda mantık üstüdür,bugünün mantığının almadığını belkim bin yıl sonraki insanların mantığı alacaktır.Aynı 14 asır önce "demiri indirdik" ayeti kerimesini insanların mantığı almıyordu demir yerden çıkıyor nasıl gökten inebilir gibi laflar edilirken, bugün demirin göklerden indiği bilimsel olarak işbat edildiği için kimse mantığıme uymuyor diyemiyor


Sen şimdi Hz.Muhammed`in (sav) "gökteki yıldazlar gibidirler hangısıne uyarsanız doğru yoldan şaşmazsiniz" dediği sahabeleri yalancılıklamı itham ediyorsun
Bunca Sahih hadisi şerifi yok mu sayıyorsun.Halbuki onlar senin ananın babanın adını bilmenden daha doğru ve sağlamdırlar

Yine Hz. Muhammed`i (sav) yok sayacak kadar ahmakça cahilce, yada bilinçli haince yazılmış zırvalar okuduk...Bir kaç doğru ayeti kerimenin yanında birkaç yanlış yerleştirip yutturma taktiği..O doğrularıda Cenab-ı Rabbil alemin sizin zihniyetinize yani çirkin yüzünüze çarpar
15 Asırdır Milyarlarca İnsan demek hurafelerle yaşadida sen ve senin gibi ne idüğü belirsizler Milleti hurafelerden kurtaracakmışsınız.:-)) Daha Peygamber diyemiyen Resulullah diyemiyen zavalılar..utanmasanız postacı diyeceksiniz Allah`ın elcisine

Kuran teferuatlar kitabı değil Kuran anayasa hükmündedir.İbadet şekillerini hayata dair binlerce meseleyi açıklamış olsaydı binlerce saife olması gerekirdi
Onu tefsir eden uygulamasını yapan, Allah (cc) izniyle yaşayan ilk insan Resulullah Peygamber Hz Muhammed tır
Ona değilda sizin zırvalarınızamı inanacağız
Sana kuran`dan namazın nasıl kılınması gerektiğini söyle desem yalpalarsın..yada çıplak kılmaya kalkarsın

Aşağıdaki ayetleri Kuran`da görmedin mi? hiçmi imanın sızlamadı Peygamberin hadislerini icraatını yok sayarken..Milleti alenen isyana çağırıyorsun.Namazı kaçırdım kaza etmene gerek yok. demek en basit deyimle borcunu zamanında ödeyemedinse hiç ödemene gerek yok diyecek kadar abestir.Peki bu benim borcumu senmi ödeyeceksin..Belkim uykuya daldım belkim başıma bir hal geldi, kılma geç demiş rıdvan ona uy ...gülermisin ağlarmışın..
Şayet hain deyilsan
Dost acı söyler babında aşağıdaki doğruları hazm ederek okuyup kendine gelmeni tavsiye ederim ! saygi Hakka tabi olanlara

Kur’an’da vaktinde kılınamayan namazların kaza edilmesi ile ilgili olarak açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Hz. Peygamber (s.a.ş.) vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kilsin. Onun keffâreti ancak budur.” (Buhârî, Mevâkîtu’s-Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 315) buyurmuştur. Yine Hz. Peygamber (s.a.ş.), Hendek savaşı sırasında harbin şiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazını kılamamışlar; bunun üzerine “Bizi ikindi namazından alıkoydular. Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun.” diye beddua etmiş ve ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kaza etmiştir (Müslim, Mesâcid, 205). Ayrıca Hayber Fethinden dönerken, bir yerde konakladıklarında uyuyakalmışlar ve vaktinde kılamadıkları sabah namazını güneş doğduktan sonra kaza etmişlerdir (Müslim, Mesâcid, 309).

“…Resûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının ve Allâh’tan korkun! Çünkü Allâh’ın azâbı şiddetlidir.” (el-Haşr, 7)

“Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)

“Kim Allâh’a ve Resûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle berâberdir. Onlar ne güzel dost(lar)dır.” (en-Nisâ, 69)

“(Ey Resûlüm!) De ki: Eğer Allâh’a muhabbet ediyorsanız (O’nu seviyorsanız), bana tâbî olunuz ki Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret buyursun. Allâh, Gafûr (ve) Rahîm’dir. (Yine ey Resûlüm!) De ki: Allâh’a ve Resûl’e itaat ediniz! Eğer yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allâh kafirleri sevmez!” (Âl-i İmrân, 31-32)

“Kim ki Allâh’a ve Resûlü’ne itâat eder ve Allâh’tan korkup O(nun azâbı)ndan ko­runursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerdir.” (en-Nûr, 52)

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velîsidirler; iyiliği emreder, kö­tülükten meneder, namazı kılar, zekâtı verir ve Allâh ve Resûlü’ne itaat ederler. Allâh, işte onlara rahmet ve merhamet edecektir. Şüphesiz Allâh, Azîz (ve) Hakîm’dir.” (et-Tevbe, 71)

“Kim Resûl’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, (Ey Resûlüm, bil ki) Biz Sen’i onlar üzerine bekçi göndermedik!” (en-Nisâ, 80)

“Bilmediler mi ki, kim Allâh’a ve Resûlü’ne karşı koymaya kalkarsa, ona içinde sü­rekli kalacağı Cehennem ateşi vardır. İşte büyük rezillik budur.” (et-Tevbe, 63)

“Allâh’a ve Resûl’e itaat edin! Birbirinizle çekişmeyin! Yoksa korkuya (vehme) kapılırsınız da (güç, kuvvet, devlet ve sâhip olduğunuz nîmetler elinizden) gider. Sabredin; çünkü Allâh sabredenlerle berâberdir.” (el-Enfâl, 46)


Mustafaoğlu İlyas tarafından 3.9.2021 11:07:45 zamanında düzenlenmiştir.
aerkaner
aerkaner, @aerkaner
2.9.2021 22:31:50
uzun uzadıya üşenmeden ortaya koyduğunuz yazı için sizi tebrik ederim,
kendimce de gördüğüm bir kaç mesele daha var.
oda şu an kılınan namaz ki biz okuduğumuzun anlamlarını bilmeyen bir toplumumuz ne kadar emredilen bu ibadeti yerine getirebiliyoruz.
şu soruların cevaplarının da ortaya konulması da gerekmiyor mu ?

neden namaz ?
nasıl namaz ?
sanırım bu soruların cevaplarını bulan ki açıkça arayan vahiyde bulacaktır,namazın insanın Rab'bi ile bir buluşma olduğunu,kulluğun acizliğinin itirafı,Af dilemenin merkezi, olduğunu anlayacaktır.Namaz herhangi bir Müslümana okudum eğildim secde ettim görev bitti rahatladım dedirtiyorsa geçmiş olsun beden sıhhat bulsun .Dostum daha bu ümmet Rab'bimizin bizden istediği Namazın kılınmasını bilmiyor iken hangi hezeyanlarını düzelecek ki,saf duru bir aklı gerekiyor yeniden akıla abdest aldırarak insanlığın Vahiyle Rab'biyle buluşması yoksa kaza namaz kılmak isteyen kılsın ALLAH'I EN GÜZEL İSİMLER İLE ANARAK ANLAYARAK ONU YÜCELTEREK ANSIN KULA BU NE GÜZEL BİR NİMET NE GÜZEL BİR LUTUF.KUL VAHİYE TESLİM OLSUN ONUNLA YAŞASIN VE ONUNLA YAŞATSIN...
VESSELAM....

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.