Kısa bir yol hikayesi
Bir yol hikayesi bizimki hatıra binayen anlıyacağın . Bin yıl önceydi sanki akan derenin şırıltısı gibi uzayıp giden kıvrımların yok olup gidişindeydi sanki zaman. Yıllar yıprattıklarının ardından sinsi sinsi gülerken dermansız bıraktıklarını pençesinden kurtarıp sonsuzluğa gömüyor sanki sessiz sedasız akıp giden derelerin duaya durmuş casına üzerine eğilen söğüt dallarını yalayışını seyrediyorum. Göğsüme doldurduğum iğde kokulu cana derman Bir nefes boşalıyor içimden dizlerimin nemli çimleri ezdiğini hissettiğimde gözlerimin yeşile çalan yanlarının beyaza döndüğünü beynim fısıldadı . Alı al moru mor dağlarımın serptiği su birikintilerinin alnımdan aşağı damlalar halinde dökülmesinin nedenini engüçlü dosta sırtımı yaslanınca tüm sevdiklerimi dünya perdesinde seyre başladığımda anladım can dostum kara toprak selamın aleyküm...
Yazan : Ahmet Erginer
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.