- 269 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CUMA (TOPLANTI) NAMAZI HER GÜN KILINABİLİR
Vusta kelimesi hayırlı, üstün, faziletli, adaletli gibi anlamlara gelmekte olup Bakara Suresi 238. ayetinde geçen salâtı vusta’dan kastedilen "cuma salâtı" yani Cuma Namazı olup diğer namazlara göre daha önemli olması sebebiyle daha hayırlı ve daha üstün olarak nitelendirilmiştir. Vusta kelimesine her ne kadar "orta" anlamı veriliyor olsada bu mesafe veya zaman olarak iki şeyin ortasını ifade etmekten ziyade bir şeyin en önemli, en güzel, en yararlı veya en üstün olan yerini , bölgesini ifade etmektedir. Cuma kelimesiyse "toplanma" anlamındaki CMA kökünden gelmektedir. Ben bir Kürt’üm biz Kürtler Kur’an okuduğumuz zaman cuma şeklinde değil Cumua şeklinde okumaktayız. Bizim okumamız Âsım ve Hicazlı dil bilimcilere göredir. Cuma şeklinde okumaksa Kayloğulları lehçesine göredir. Yevmu’l Cuma tamlamasında yevm gün ve cem toplanma kelimelerinden oluştuğundan Türkçe’deki karşılığı toplantı günü demektir. Araplarda haftanın günleri şöyleydi:
Evvel(Pazar), Ehven( Pazartesi), Cubâr( Salı), Dubâr (Çarşamba), Mûnis (Perşembe), Aruba (Cuma), Siyâr (Cumartesi)
Arapların Aruba dedikleri gün sonradan yevmu’l cumu’a yani toplantı günü olarak değiştirilmiştir. Fakat bunu yapan kişinin kimliği hakkında elimizde kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Fakat bununla beraber bazıları bunu, Daru’n Nedve’de toplantı için Kureyş’in bazılarıda Nebimiz Muhammed’in atalarından Kab bin Lüey’in değiştirdiğini iddia etmektedir. Bakara Suresi’ndeki salâtu’l vusta muarref yani belirtili bir sıfat tamlaması olup bir başka ifadeyle sıfat ve mevsim, lam-ı tarifli olup nekre yani belgisiz değildir. Yani özel isim konumunda olup herkesin bildiği bir salâttır. Yine ayetteki salâtları ve salâtı vustayı koruyun ifadesinde iki tane meful yani belirtili nesne bulunduğundan salâtu’l vusta’nın bildiğimiz salâtlardan ayrı başka bir salât olduğu anlaşılmaktadır. Bu yüzden salâtu’l vusta’nın günlük salâtlardan birisi olduğunu kabul etmek hatadır. Tarihi kayıtlarda geçtiği üzere Nebimiz Muhammed, ilk toplantı namazını Ranuna denilen Salim İbn Avf mescidinde kılmıştır. Müslümanlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar toplanır; cuma yani toplantı namazını kılarlar. Cuma gününü Allah tespit etmemiş olup ilk Cuma namazını Medineli Müslümanlar içerisinde bulundukları şartları dikkate alarak Araplarda hafta pazardan başladığından Araplara göre 6. gün bize göreyse 5. gün toplantı namazını kılmışlardır. Ve o günden bugüne bu uygulama devam edip gelmiştir. Bizlerde haftanın başka bir gününde ve başka bir saatinde bulunduğumuz koşulları değerlendirerek Cuma Salâtını kılabiliriz. Şimdide gelenekçi kardeşlerimizinde içleri rahat etsin diye birkaç hadis paylaşayım.
İbn Sîrîn şöyle dedi:
— Medîneliler Nebi Muhammed Medîne’ye gelmeden ve cum‘a (farzı) inmeden önce cum‘a için toplandılar. Bu güne cum‘a adını verenler de onlardır. Şöyle ki: Onlar dediler ki: “Yahudilerin yedi günde bir araya gelip toplandıkları bir günleri vardır: Cum‘artesi; Hristiyanların da böyle bir günleri vardır: Pazar. Gelin biz de kendimiz için bir araya gelip toplanacağımız, Allah’ı anıp namaz kılacağımız ve birtakım hatırlatmalarda bulunacağımız bir gün kararlaştıralım”dediler, ya da buna benzer sözler söylediler. Yine dediler ki: “Cum‘artesi yahudilerin, Pazar Hristiyanların günüdür; siz de bu günü Arube günü olarak tesbit ediniz. Bunun üzerine (Ebû Umâme künyeli) Es‘ad b. Zurâre’nin etrafında toplandılar. O da o gün onlara iki rekât namaz kıldırdı, onlara öğüt verdi. Bir araya gelip toplandıkları vakit, bugüne “cum‘a” adını verdiler. Es‘ad onlara bir koyun kesti, sayıca az oldukları için öğlen ve akşam onu yediler. İşte İslâm târihindeki ilk cum‘a budur.
Derim ki: İleride de geleceği üzere rivâyet edildiğine göre o vakit 12 kişi idiler. Yine bu rivâyette belirtildiğine göre onları bir araya toplayıp onlara namaz kıldıran kişi Es‘ad b. Zurâre’dir. Abdu’r-Rahmân b. Ka‘b b. Mâlik’in babası Ka‘b’dan rivâyet ettiği hadiste de –geleceği üzere– böyledir.
El-Beyhakî de şöyle demektedir:
— Bize Mûsâ b. Ukbe’den, o İbn Şibab ez-Zühri’den rivâyet ettiğine göre Mus‘ab b. Umeyr Rasûlullah Medîne’ye gelmeden önce Medîne’de Müslümanları Cum‘a namazı için toplayan ilk kişidir.
El-Beyhakî dedi ki:
— Mus’ab’ın Cum‘a namazı için Müslümanları Es‘ad b. Zurâre’nin yardımıyla toplamış olması ve bundan dolayı Ka‘b’ın bu işi ona [Mus‘ab’a] izafe etmiş olması da mümkündür.
Hicretten önce Medîne’deki Müslümanlara İslâm’ı öğretmek için gönderilmiş olan Mus‘ab İbn Umeyr’e mektup yazarak, “Yahudilerin açıktan Zebur okudukları güne bak, siz de kadınlarınızı ve oğullarınızı toplayın da zeval vaktinden sonra Allah’a iki rekât (namaz) ile takarrub edin.” Bu emir üzerine Mus‘ab, Medîne’de ilk Cum‘a kıldıran kişi olmuştur. Bu görevi Nebi Medîne’ye gelinceye kadar sürdürmüştür.” Mus‘ab’ın Cum‘a namazı kıldırdığı ilk cemaatin sayısı, 12 idi.
Nebimiz Muhammed henüz hicret etmeden Yesribli [Medîne’nin o zamanki adı] Müslümanlar Es‘ad ibn Zurâre ile birlikte toplanıp, istişarede bulunurlardı. “Yahudiler ve Hristiyanlar haftada bir gün toplanıyorlar, biz de haftada bir toplanalım” diye karar alıp toplanmaya başladılar. Ve toplantı gününün haftanın altıncı günü (bize göre beşinci gün) olmasına karar verdiler. Çünkü o gün Yesrib’de pazar kuruluyor; çevreden, yakın mesafelerden halk pazara geliyordu. Böylece toplantıya katılım daha çok olacaktı. İşte böylece “yevmu’l-aruba”, “yevmu’l-cumu‘a/toplantı günü” oldu. Sonradan eski adıyla değil de yeni adı söylenir oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.