- 664 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
894 - VESVESE
Onur BİLGE
Görülmeyenler, bilinmeyenler daima merak uyandırmıştır. Şeytan ve cinler de bunların başta gelenlerinden... Bizimkilerden bazıları kendilerinde büyü oldu kanısında... Bir evham bir evham!.. Bilmem kaç çeşit büyüden bahsediyorlar!
Sabun büyüsü, Süryani büyüsü, papaz büyüsü, bağlama büyüsü, kilit büyüsü, şirinlik büyüsü... En güzeli de aşk büyüsü olsa gerek! Neden mi? Adı güzel de ondan... Aşk, baştan başa büyüdür zaten. Bir de büyüsü mü olurmuş? Olurmuş! Dillerde dolaştığına göre...
Bu büyü denen nesnelerin en önemli ortak özelliği, Allah adıyla değil de şeytanın adıyla yapılıyor olması... Arzu edilenin, Allah’tan değil de şeytandan dilenmesi... Allah’a değil de şeytana yalvarılması yakarılması... Bunun kadar kötü daha ne olabilir! Şirkin en beteri, daniskası!.. Günahların en büyüğü ve affı asla mümkün olmayanı!..
Arzular o kadar şiddetli bir hal alıyor ki insanlardan Allah’ı bırakıp şeytanla işbirliği yapmaya kalkanlar oluyor. Üç günlük dünya hayatında, ihtiraslaları baskın geliyor, cehennemli olmayı göze alarak büyüyle uğraşmaya başlıyorlar.
Büyü yapan da yaptıran da cennete giremeyecek! Bunu biliyor ya da bilmiyorlar ama ne büyük bir hırs ve cesaret ki o yola başvuruyorlar. Asi cinlerle birlik olmaya kalkıyorlar. İsyankâr insanların da onlardan farkları yok zaten. Cehenneme de adam lazım! Herkes cennete gidecek, cehennem boş kalacak değil ya! Allah’ın sözü var: “And olsun ki cenneti de cehennemi de insanlarla ve cinlerle ağzına kadar dolduracağım!” diyor. Bu öyle bir söz ki Efendimiz: “Hud Suresi saçlarımı ağarttı!” diyor. Öyle bir rehber şahsiyeti bu denli etkileyen ayetler, nasıl görmezlikten gelinebiliyor, şaşıyorum!
Dünya ve içindekilerin tamamı, cennette kamçı kadar yerin karşılığı bile değilken insanlarda nedir bu tutku, bu körlük, gaflet!..
Sadullah Bey’e cin, şeytan, büyü gibi şeylerden soruldu: “Cinlerden: “Gerçekten biz, harikulade güzel bir Kur’an dinledik.” diyerek iman edenler olduğu gibi azılılar da var. Şeytan da bunlardan...” dedi evvela.
“Şeytan Allah’ı gördüğü halde nasıl isyan edebildi! Allah görülür de sevilmez mi!” diye sordu Mahir. Öyle ya da değil ama Define bir şeyler söyledi:
“Şeytan da Allah’a bizim kadar âşık, Adem’e düşman... Onu da Allah’a karşı olan aşırı sevgisinden, kıskançlıktan yaptığını söylüyor. “Kahrolası kör şeytan! Aleinlane!” diyoruz. Taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’a sığınıyoruz. Sihir, büyü gibi şeyler bize göre değil. En çok sakınılması gereken şeyler onlar. Şeytan işi, pislik...”
Neşe dayanamadı yine: “Şeytan olmasaydı!” demekten kendini alamadı.
“Şeytansız bir dünya, imtihan sırrına ters...” dedi Sadullah Bey. “Şeytan’la mücadelesinde kim galip gelirse, imtihanı kazanan o olacak.”
“Peygamberler neden günaha girmiyorlar? Şeytan onlara musallat olamıyor mu?” diye sordu İhsan, Sadullah Bey cevapladı:
“O herkes için her zaman var. Onlar da melek değil ki insan! Soruyorlar: “Ya Resulullah, senin de şeytanın var mıydı? “Elbette!” diyor Allah’n Resulü. “Benim şeytanım Müslüman oldu.” Bizimkiler Nasrani değil herhalde ama orada Müslüman olmak, teslim olmak anlamındadır.”
“Dokuz şeytanım vardı. Onları Müslüman ettim, kurtuldum. Dokuz tekbir ile iki rekat namazla ki o namaza “Bayram namazına...” diye niyet edilir.” dedi Define.
“Nasıl yani?” diye merakla sordu Orçun.
“Sonra anlatırım. Başka ir zaman... Başlı başına uzun bir konu...” dedi dede.
“Şeytanın ıslahı, nefsin ruha eşitlenmesiymiş. O asla yok edilemez, ancak etkisiz hale getirilebilirmiş. Onun tesirsiz hale getirilebilebilmesinin tek yolu varmış. O da Allah’a sığınmak!” dedi Mahir.
“Kur’an’da üç ayet vardır. Onlar, şeytandan Alllah’a nasıl sığınılacağını anlatan ayetlerdir. O mel’unun musallat olduğu zannediliyorsa, o ayetlerin dualaştırılmış şekillerini çok okumak gerekir. Bunlardan ikisi arka arkaya, birbirlerini tamamlayan ayetlerdir. Müminun Suresi’nin doksan yedinci ve doksan sekizinci ayetleri dualaştırılmıştır. Cin ve şeytan tesirinden kurtulmak için günde iki yüz defa okunmalı ve buna yirmi gün devam edilmelidir.” dedi Sadullah Bey. Bizimkiler merakla sordular ne olunacağını. Kalem kâğıt isteyen isteyene!
“Yazın bakalım!” dedi Sadullah Bey. “Rabbi enni messeniye’ş şeytanu bi nusbin ve azaba. Rabbi euzü bike hemezatiş şeyatıyni ey yahdurun.” Şimdi siz ne anlama geldiğini de öğrenmek istersiniz. Yaklaşık olarak “Ya Rabbi! Şeytanların vesveselerinden, onların yanıma sokulmalarından Sana sığınırım." demektir.”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 894