- 498 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
KAYBOLMADAN BULUŞALIM
‘Ruhumu çürüten, geçmişin arsız zincirleriydi…Solmayan, yaşlanmayan ve uslanmayan zifiri bir bedende saklanmış gibi…Her adımımda takip ediyordu beni, kesmek için nefesimi.’ dedi.. Ve sonra kalemin mavisi gözyaşlarının sakin akışı ile kağıdın en derinine zerk edildi. Yine bir gün insanlardan kaçarken bedeni, çalılara dolanmış pis kokulu kimseleri hatırladı kelimeleri. Yanaşmasın isterdi özenle seçtiği cümlelerine, hayatına karışan nefeslerin sesi .Kaçışın kaçınılmaz sonu olan; o kendini sobelemenin sersem edici etkisi onu da yakalamıştı. Adım attığı her sokağın her köşe başında. Zamansız, sebepsiz ve sessizce…
Yazmak onun belki de kendiyle olan en güzel sohbetiydi. Ne yarınlara ne de geçmişin tutsağı olan o günlere yazmak isterdi. O yalnızca aynaya her baktığında süzülen yaşlara yazmalıydı. Usulca kapattı defterini. Gözyaşlarının yağmuru andıran sesinde kilitlendi defterin dili. Her daim emanet ettiği kutuya uzandı elleri ve bırakırken kurşuni rengi anahtarı ‘Tutsak limanlarda biriktikçe ağırlaşan hatıralarım elbet beni sana getirecek biliyorum, bekle beni ’ dedi. Anahtarın emanetçisi ,ahşap kutu, yine bir akşam herkesten habersiz mavi dolabın en alt rafında gizlendi.
Bir sokak yürüyüşüydü kendine iyi gelen en güzel terapi. Yürüdükçe konuşuyordu kaldırımların sessizliğiyle. Hele ki birde gece örtüsüne bürünmüşse sokaklar tamamen ona aitti. Alt kattakilerin sessizliği onda bir anlık cesaret uyandırdı ve ahşap merdivenler inildi birer birer. Kapının anahtarı ile aralarında tıpkı önceden imzalanmış bir anlaşma varmışçasına; karanlığın perçeminden önünü göremediği halde mavi porselen kutunun içinden alınan anahtar, bir çırpıda kapının yuvasında tık sesiyle çevrilmişti. Ve keskin bir satırı andıran soğuk rüzgar karşısındaydı.
Korku ile umudun arasındaki asma köprü gibi sallanıyordu rüzgarın kusursuz nefesi. Umudun taze pınarı ahşap merdivenlerin ardında mıydı ,yoksa korku muydu ,karşısında ruhunu yükseltmeye yeminli bu rüzgar?
Kalemi kağıdı ile her buluştuğunda gözyaşlarıyla ıslanan yanakları bir anda kuruma kararı aldı. Nefesi beyaz kağıdın kokusuna her karıştığında dağılan saçları şimdi rüzgarın asiliğinde yeniden dağıldı. Ki zaten tokaları dahi yakıştırmadığı saçları ezelden beri özgürlüğüne düşkündü. Müdahale etmedi dağılsınlar istedi…
Kapının önündeydi yaşadıkları, baktı onlara ve gözleri yaşardı sonra yeniden o anları yaşadı…Bir anda taarrruza geçen rüzgarın sert tokatı ile bulunduğu konumu hatırladı. Holü ve kendisini daha fazla soğuya maruz bırakmadan, üzerine aldığı paltosuyla evi terk ederken; rüzgarın engin sularına ruhunu damıtılmak üzere serbest bıraktı.
Yürüyordu…Ruhunda katmanlarca biriken hüzün, sesinde yalnızlığın sessizliği ve yürüdükçe karda iz bırakır gibi bırakıyordu ardında hüzünleri…Gecenin matemi sürüklüyordu hem onu hem de gündüz ezberlediklerini. Bir kıvılcım arıyordu sokak lambasının her köşe başı bıraktığı gölgede. Bulsaydı bir tutam kıvılcım; yakacaktı sahiplenemediği onca ağır meseleleri .O gelseydi eğer, sandıklarda biriken mutluluk, sona bırakılan tebessüm ve vakitsizce beliren huzur , onun olacaktı…Belki de bir inanıştı, belki de bir yarım bırakılış...İsmi yoktu tıpkı yazdığı sayfalara bulamadığı isimler gibi...Vazgeçti bir anda konuşmaktan değil bu kez hatıraları dinlemekten vazgeçti...
Gece soğuk, sokaklar uzun bir sessizliğin koynuna teslim. Ve o ağırlaşan düşüncelerin esaretinde, yalnızlığa bir adım daha yakın…
ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN/2021
YORUMLAR
ZSENADOĞANTEKİN
Nicelerine,sevgiyle..