Yazgı İle Kudret (Deneme)
Küçük bir köyde yaşayan iki arkadaş Osman ile Salih hamile olan hanımlarının karnındaki daha doğmamış çocukları beşik kertmesi yaparlar.
Osman’ın kızı,Salih’in oğlu olursa ve ya Salih’in kızı Osman’ın oğlu olursa birbiriyle kayıtsız şartsız evlenecekler.Töreye göre bu böyledir.
Günler,haftalar,aylar gelip geçer.Osmanın oğlu, Salih’in ise kızı olur.
Osman oğluna Kudret ismini verir.
Salih ise kızına Yazgı ismini verir.
Araradan yıllar geçmeye başlar, bu arada Osman’ın durumu daha da ,iyiye gider malı mülkü daha da çoğalır.
Salih ise kendi işinde kendi yağı ile kavrulmakta geçimini çifçilikle devam ettirmektedir.
Köyde sadece bir ilkokul vardır.Fakat hiç kimse çocuklarını okula göndermek istemezler.Okula giden çocuk sayısı köyün nüfusuna göre çok azdır.
Okulun öğretmeni Adil beydir.
Adil bey korkusundan hiç kimseyi okula gelmesi için zorlayamaz.
Köyde dükkan olmadığı için herkes ihtiyacını karşılamak için en yakın mesafede olan ilçe’ye giderler ve alış verişlerini burada yaparlar.
Tabiiki günler geçtikçe Kudret ve Yazgı da büyümektedir.
Artık Kudret büyümüş, Yazgı büyümüş evlenecek çağa gelmişler.
Kudret; boyu posu yerin de yakışıklı bir delikanlı olmuş.
Yazgı; ise ince belli, ay yüzlü, can alıcı sihirli gözleri, ok gibi kirpikleri,sırma uzun saçları ile köyün en güzel kızıdır...
Salih’in kızı Yazgı’ya yakın köyden
Rıfkı ağa oğlu Mesut’da dünür gider ve Allahın emri ile ister.
Fakat Yazgı’nın babası Salih ağa;
Kızı Yazgı’nın Osman ağanın oğlu Kudret ile beşik kertiği olduğunu ve kızını veremiyeceğini söyleyerek, dünür gelen Rıfkı ağayı geri çevirir.
Salih ağanın beklemesine karşılık, Osman ağa oğlu Kudret’e bir türlü Yazgı’yı istemez.
Osman ağanın Salih ağanın kızı Yazgı’yı oğlu Kudret’e istememesinin sebebi ise,
Osman ağanın, Salih ağadan maddi durumunun daha da iyi olmasıdır.Bağlar, bahceler,
tarlalar say say bitmez mal varlığı vardır...
Salih ağa Osman ağa ile yolda karşılaşır.
Salih ağa, Osman ağaya,
Osman ağa,gel biraz konuşalım.
Osman ağa ile Salih ağa yol kenarında bulunan bir ağacın altına otururlar ve konuşurlar.
Salih ağa sorar ?
Ne zaman oğlun Kudret’e kızım Yazgı’yı isteyeceksin diye...
Osman ağa;
En kısa zamanda Yazgı’yı oğlum Kudret’e istemeye geleceğiz.Ben Kudret’le konuşup sana bildiririm der ve ayrılırlar.
Osman ağa;
Oğlu Kudret’e Salih ağa fakir diye kızı Yazgı’yı almak istemez.Fakat en önemlisi Kudret köydeki Halil ağanın kızı Nazlı’ya aşık, Nazlı’da Kudret’e aşıktır. Bazan Nazlı ile Kudret gizli, kuytu köşelerde buluşmaktadırlar.
Nazlı’nın babası Halil ağa herkese borç para veren köylünün kanını emen bir tefecidir.
Nazlı ile Kudret arasındaki bu aşk köylü tarafından bilinmemektedir.
Osman ağa eve gider.
Akşam oğlu Kudret eve gelir ve Kudret’e oğlum ben de istemiyorum senin
Salih ağanın kızı Yazgı ile evlendiğini.Ben biliyorum senin Halil ağanın kızı Nazlı’yı sevdiğini fakat sende çocukluğundan beri biliyorsun.
Yazgı senin beşik kertiğin.Babası Salih ağa bugün beni yolda gördü konuştuk ve ben kendisine çok yakında kızı Yazgı’yı istemeye varacağımızı söyledim.
Kudret
Baba ben Yazgı’yı istemiyorum ben Nazlı’yı istiyorum.
Baba oğul aralarında bir plan kurarlar.Oğlum biz gidelim Salih ağanın kızını isteyelim sen gerdek gecesinde Yazgı’nın kız(bakire) olmadığını, dul çıktığını söylersin.Aşiret ağaları toplanır bir karar verirler sen de,ben de Yazgı’dan,babasından kurtarmış oluruz. Başka çıkar yolumuz yok diye oğluna akıl verir.Fakat bu konuştuklarımızı kimseye söyleme diye, sıkı sıkı tembihler Kudret’i...
Kudret tamam baba, dediğini harfiyen yapacağım diye babasına söz verir.
Osman ağa yanında çalışan maraba Kamil ile Salih ağaya haber gönderir biz yarın Yazgı’yı oğlum Kudret’e istemeye geliyoruz diye.Maraba Kamil, Salih ağanın yanına giderek durumu bildirir.
Salih ağa
Buyursunlar gelsinler der ve haberi getiren Osman ağanın yanında çalışan maraba Kamil ile
Osman ağa gili davet eder.
Bir gün sonra akşam, Osman ağa, Oğlu Kudret ve hanımı Sadet ,kızı Zeliha’yı da alarak kız
İstememeye Salih ağanın evine giderler.
Kapıyı açan Salih ağanın hanımı Nurten buyurun hoş geldiniz der ve içeriye davet eder.
Misafir odası zaten önceden güzelce hazırlanmış.Halılar tertemiz yıkanmış,koltuklar silinmiş,
her şey dört dörtlük.
Osman ağa odanın baş köşesine oturur, yanına hanımı Sadet hanım, onun yanına damat olacak olan Kudret bey,onun yanınada Osman ağanın kızı Zeliha oturur...
Salih ağa;
Hoş geldin Osman ağa diyerek, Osman ağa ile tokalaşır,
Osman ağa hoş bulduk Salih Ağa.
Ardından Osman ağanın hanımına hoş geldin Nurten hanım.
Nurten hanımda hoş bulduk Salih ağa diye cevap verir.
Sonra Salih ağa hoş geldin oğlum Kudret.
Kudret Salih ağanın elini öperek hoş bulduk baba diye hitap eder.
Salih ağa son olarak,hoş geldin kızım Zeliha...
Zeliha’da Salih ağanın elini öperek hoş bulduk efendim...
Daha sonra salih ağanın hanımı Nurten hanım
Hepsine teker teker hoş geldiniz der.
Bu arada Salih ağanın küçük oğlu Ahmet’te hepsinin elini öperek hoş gelmişiniz der...
Şimdi Sıra en güzel elbisesini giyen kendisini istemeye gelen misafirlere karşı hiç bir hata yapmadan hoş geldin diyecek Salih ağanın kızı Yazgı’dadır.
Yazgı odasından çıkarak misafir odasına girer,İlk önce kayın babası olacak olan Osman ağanın elini öperek hoş gelmişsiniz efendim.
Osman ağa hoş bulduk benim güzel kızım ...
Sonra kaynanası olacak Sadet hanımın elini öperek hoş gelmişsiniz diyerek geri çekilir.
Sadet hanımda Hoş bulduk kızım der.Daha sonra beşik kertmesi olan Kudret’e uzaktan kısık bir sesle hoş gelmişsiniz der.Kudret cevaben hoş bulduk der.Şimdi sırada Zeliha var.Yazgı görümcesi olacak Zeliha ile kucaklaşarak sende hoş gemişin canım benim der.Zelihada hoş bulduk abla diyerek birbirlerine sarılıp ayrılırlar.
Böylece hoş geldin sohbeti sona erer,
Osman ağa ile Salih ağa sohbete başlar.
Bu arada Yazgı elinde bir tepside parıl parıl parlayan fincanlarla bol köpüklü türk klavesiyle misafir odasına girer ve ilk olarak kayın babası olacak Osman ağaya buyurun efendim der
ve bol köpüklü kaveyi sunar.daha sonra kaynanası olacak Sadet hanıma, kocası olacak
Kudret beye,görümcesi olacak zeliha’ya kahveleri birer birer sunar.
Osman ağa Hemen başlar söze
Salih ağa ben açık sözlüyüm bilirsin.Biz bu gün buraya Allah’ın emri Peygamber’in kavli ile
Oğlumuz Kudret’e kızınız Yazgı’yı istemeye geldik ve istiyoruz...
Salih ağa;
Osman ağa sende biliyorsun bunlar doğmadan önce beşik kertmesi benim hayır demem imkânsız.Allah hayırlı uğurlu etsin verdim kızım Yazğı’yı oğlun Kudret’e der...Kız isteme faslı burada biter.
Osman ağa;
Salih ağa o zaman şu düğün işini de konuşalım çocuklar muradına ersin der.
Salih ağa ;
Vakit geçirmeden hemen bu işi yapalım. Siz ne zaman derseniz o zaman kına gecesi ve düğünü aynı anda yapalım çocuklar da muradına ersin diyerek sözü bitirir.
Osman ağa;
İki hafta içinde yapsak olur mu? Salih ağa diye sorar.
Salih ağa;
Osman ağa bizim hazırlığımız zaten tamam, siz bilirsiniz der.
Osman ağa;
Bizim hazırlığımızda tamam der ve iki hafta sonraya Kudret ile Yazgı’nın düğününe hazırlık yapılır.
Bir gün sonra tellal ile köye duyurulur.
Osman ağanın oğlu Kudret ile Salih ağanın kızı Yazgı için haftaya Cuma günü davullu zurnalı bayrak dikilecektir.
Cumartesi kına gecesi ve düğün olacak. Pazar günü ise Salih ağanın kızı Yazgı Osman ağanın evine gelin gidecek diye köydeki herkes düğüne davet edilir...
Günler çabucak gelip geçer. Cuma günü davullar zurnalar çalar Osman ağanın evine bayrak dikmek için köydeki gençler toplanır ve bayrak büyük bir eğlence ile dikilir.
Bir gün sonra Cumartesi kına gecesi günü.
Yazgı ilçeden almış oldukları muhteşem görünümlü kınalığı giyer,kına yakmaya gelen kadınların arasından geçerek kendisine ayrılan yere oturur.
Genç kızlar,kadınlar hep bir arada türküler söyleyerek eğlence başlar.Eğlence bir süre devam eder.Daha sonra kınayı yakarlar ve herkes evine dağılır.
Bir gün sonra;
Osman ağagil oğlu Kudret’le davul zurna eşliğinde gelin almak için Salih ağanın evine doğru yol alırlar...
Salih ağa, ailesi ve kızı Yazgı bembeyaz gelinliği ile hazırlanmış, gelin almaya gelecek olan Osman ağa, damat Kudret ve bütün köydeki davetlileri beklemektedirler.
Fazla sürmez zaten davulun sesi geliyor.Osman ağa, damat Kudret ve bütün davetli köylü
Salih ağanın kapısında; Yazgı yavaş yavaş dışarıya çıkmadan önce, annesinin, babasının ellerini öper helâllik alır.Sonra kardeşleri ve bacısıylada helâlleşir. Sonra kendi için hazırlanmış gelin aracına binerken silahlar patlamaya başlar, çünkü Yazgı gelin gidiyor.Biraz sonra Osman ağanın evine varırlar.Yazgı araçtan inerken silahlar patlamaya başlar çünkü Osman ağa gelin getirdi eve bu bir adettir.Düğünde silah sıkmak köyün vazgeçilmezidir.
Yazgı başına geleceklerden habersiz.Yapılan plandan haberi yok.Sonunu bilmediği bir yolda ilerliyor.
Biraz sonra Yazgı’yı gerdek odasına alırlar.Üzerinde gelinlik,yüzünde duvak.
Damat olan Kudret’i gelinin odasına gönderirler.Herkes dışarıda bekliyor.
Kudret var gücüyle bağırarak gelin dul çıktı, bakire değil, Yazgı dul çıktı diye bağırmaya başlar.Köylüler şokta.Töreye göre bakire olmayan kızın bütün cehizlerine ve takılarına el konularak.Babasının evine gönderilir.
Birde ne görsünler.Kudret bütün takıları almış.Yazgı’nın üzerinde bir gelinlik kalmış,Kudret Yazgı’yı döverek dışarı atıyor...
Yazgı; bembeyaz gelinlik üstünnde ağlaya ağlaya dışarı çıkar,babasının evine doğru yol almaya başlar.Babası Salih ağa avlu kapısında kızı Yazgı’yı ağlayarak eve geldiğini görür.
Kızım Yazgı ne oldu diye sorar?
Yazgı;
Baba Kudret bana elini bile vurmadı, fakat benim bakire olmadığımı dul olduğumu bütün herkesin içinde bağırarak bütün köylüye duyurdu beni köy halkının önünde rezil rusva etti, beni tekrar eve yolladı, kovdu diye babasına anlatır.
Bu sözleri duyan baba Salih ağa şoke olur.Kızım sen kiminle ne yaptın diye bağırır.
Bu arada Osman ağa , Salih ağaya,
Ne oluyor Salih ağa sen bana beşik kermesi ne de olsa alacaklar diye başkasına mal olmuş kızını bize yamamaya kalkıyorsun diyerek bağırmaya başlar.
Salih ağa sessiz...Çok büyük bir suçla suçlanan kızı yanında...
Yazgı dayanamıyor.
Bağırarak ben kız oğlu kızım namusum hakkında kimseye söz söyletmem diyor.
Fakat Osman ağa Yazgı’nın kolundan tutarak senin cezanı Aşiret Ağaları verecek diyerek
Köy meydanına doğru sürükleye sürükleye götürür.
Zaten bütün aşiret büyüklerinin evde olduğunu Osman ağa bilmektedir.
Acil olarak köyün büyük ağalarına haber gönderilir.Köyün ağaları köy meydanına gelir.
Kendi aralarında toplanırlar.
Osman ağa yanında sürüklediği Gelinliği üzerinde olan Yazgı ile Büyük ağaların karşısına çıkar,ağalara bağırararak.Söyleyin ağlar bu kız benim oğlumun beşik kertmesi ben gelin olarak aldım.
Oğlum Kudret bağırarak bu kızın bakire olmadığını dul çıktığını söyledi.Bu utanç verici töremize aykırı olan utanç verici haberi bütün köy halkı duydu .Söyleyin ağalar bunun cezası nedir.
Köy meydanında bulunan büyük ağalardan Yusuf ağa, Harun ağa,Davut ağa,Furkan ağa,Vakkas ağa,Feramiz ağa, ve Ruhşen ağa bir araya gelerek hemen kararı anında verirler.
Köy ağaları şöyle bir kararda mutabık kalırlar.
Salih kızı Yazgı nikâhsız olarak zina yapmıştır,Bu suçun cezası gelinliği ile birlikte göğsüne kadar gömülmesine RECM cezası ile cezalandırılmasına karar verirler.
Köyden üç beş kişi toprağı kazmaya başlarlar.
Yazgı’nın kardeşi küçük Ahmet okula gittiği için recm cezasının ne olduğunu bilmektedir.
Ablası Yazgı’nın taşlanarak öldürüleceğini duyunca hemen okulun lojmanında kalan Adil
Öğretmenin yanına koşar ve soluk soluğa kapıya vurur Adil öğretmen kapıyı açar.Ahmet zor nefes alıyor,yorulmuş,benzi solmuş.Adil öğretmen sorar ne oldu Ahmet neyin var diye,
Ahmet Adil öğretmenim ağalar kendi aralarında mahkeme kurdular ablam Yazgı’yı recm cezası ile cezalandıracaklar.Yani ablam Yazgı’yı gelinliği ile göğsüne kadar gömüp taşlayarak öldürecekler der.Bunları duyan Adil öğretmen hemen İlçedeki Jandarma karakoluna telefon ederek acil olarak bu cinacetin önlenmesini ister.
Osman ağa ve oğlu Kudret artık Yazgı’dan kurtardık diye sevinmektedirler.
Kudret köy halkının arasından ayrılır. Nazlı ile buluştuğu yere doğru gitmeye başlar.
Nazlı; Kudret Yazgı ile evlendi diye Kudret ile buluştukları yerde her zaman içtikleri limonatadan yapar içine çok miktarda zehir katar ve her zaman götürdüğü meşrubat şişesine koyar Kudret ile buluştukları kuytu bir yerdeki ağacın altına oturur.Nazlı limonatayı içip intihar edecek zaman aklına şöyle bir şey gelir.Benim ölümü bulmaları için gidip evden çoban köpeğimizi getireyim ağaca bağlayayım köpek havlayınca babamgil benim cesedimi bulur diye düşünür.Limonatayı şisesiyle orada bırakır. Evdeki çoban köpeğini alıp getirip ağaca bağlamak için evin yolunu tutar.Nazlı gidince fazla sürmez, Kudret buluştukları ağacın altına gelir.Bakar Nazlı yok ama kendisinin çok sevdiği limonata şişenin içinde bulunmaktadır.Kudret bu limonatayı Nazlı benim için yapmış diye birazını içer ve olduğu yere düşerek can verir.Nazlı köpeği ile geri döndüğünde Kudret’i ölmüş yerde yatıyor olarak bulur.Çoban Köpeğini ağaca bağlar, geriye kalan zehirli limonatayı da kendisi içerek Nazlı da intihar eder.Çünkü Kudret Nazlı’ya, ben Yazgı’yı sevmiyorum.Ben seni seviyorum seninle evleneceğim,seni alıp kaçıracağım diye söz vererek, Nazlı ile ilişkide bulunur, Nazlı’yı hamile bırakır.Bu sebepten dolayı Nazlı intihar eder...
Osman ağa oğlu Kudret’i halkın arasında göremeyince nereye gittiğini sorar.Bir kaç kişi şu tarafa gitti diye gittiği yönü gösterirler.Osman ağa Kudret’i aramaya başlar.Fazla sürmez
Tefeci Halil ağanın çoban köpeğinin sesini duyar.Köpeğin sesinin geldiği tarafa doğru gider.
Çünkü Osman ağa önceden Kudret ile Nazlı’nın arasının iyi olduğunu bildiği için artık
Yazgı’dan kurtardık Nazlı’yı Kudret’e alırız diye düşünür.Şunların yanına varayımda Nazlı ile Kudret’i birlikte bulup. Nazlı’ya, sana dünür geleceğiz diye müjde vermek ister.
Osman ağa köpeğin havladığı yere varır.Köpek ağaca bağlı Oğlu Kudret ve Nazlı yan yana toprakta uzanmış hareketsiz bişr halde yatıyorlar.Bir kaç defa seslenir.İkisinden de ses yok.Oğlu Kudret’tin yanına koöarak varır,eğilir oğlu Kudret’in kalbini dinler.Kudret çoktan
ölmüş.Oğlu Kudret’tin cansız bedenine sarılınca kendiside kâlp krizinden olduğu yere yığılır kalır ve ölür. Yani bir genç kıza iftira atma akılı veren ve iftira edenin cezasını Allah anında vermiştir.
Köyde çukuru deşerler Yazgı’yı göğsüne kadar gömerler.Ağalar ilk taşı babası vursun bu yüz kızartıcı suçu kızı babasının alnına sürmüştür derler.Yazgı yine feryat ederek baba ben bakireyim bana erkek eli değmedi diye bağırır.Fakat kimse Yazgı’yı dinlemez başlarlar taşlamaya birkaç taş atınca beyaz gelinlik üzerine akan kıpkırmızı kanlar sanki ben masumum, ben bakireyim diyordu.
Bir an Jandarmanın Siren sesi duyuldu...
Yazgı’yı taşlayanların hepsi birden kayboldu.Jandarmalar olay yerine geldiler.Adil öğretmen de oradaydı. Küçük Ahmet’te abla abla diye ağlamaya başladı.Jandarmalar jipten indiler.Komutan toprakta gömülü olan kıza seni adın ne diye sordu.
Yazgı cevap kısık bir sesle...Yazgı diye cevap verdi...
Komutan jandarmalara emir verdi.Bu kızı acil bir şekilde buradan çıkarın ve hemen hastaneye götürün diye emir verdi...Askerler beline kadar toprağa gömülü olan zavallı masum Yazgı’yı gömüldüğü yerden çıkarıp askeri arabaya bindirdiler.Adil öğretmen ve Ahmet’te aynı arabaya binerek birlikte hastaneye gittiler...
Yazgı hanımda fazla hasar olmadığı için bir kaç dikiş kafasına attılar.Bazı yaralı yerleri pasuman yaparak tedavisini yaptılar...Kanlı gelinliği çıkardılar.
Hemşireler, Adil öğretmene herhal siz yakınısınız başka bir elbise getirin giydirelim artık götüğrebilirsiniz deyince.Adil öğretmen ve kardeşi Ahmet hastanenin yakınında bulunan elbise dükkanından girdiler.Adil öğretmen cebinde bulunan para ile Yazgı’ya güzel bir elbise aldı.Hemen hastaneye vardılar. Yazgı bu elbiseyi üzerine giydi kurtulduğu için mutluydu.Fakat kendisine atılan iftiradan kurtarması lazımdı...
Yazgı kendinin bakire olduğundan emin olduğu için,Adil öğretmenden yardım istedi.
Adil öğretmen Yazgı’ya gel seni doktora götüreyim eğer bakire isen doktor dan senin bakire olduğuna dair rapor alarak senin namuslu bir kız olduğunu aileyin alnına leke sürmediğini isbat ederiz...Bu iftiradan kurtarmış olursun diyerek Yazgı’yı ikna eder.
Yazgı zaten kendinden emin.Hemen Adil öğretmenin dediklerini dinler, bakire olduğuna dair rapor almak için doktor kontrolünden geçer...
Eline kız ve bakire olduğuna dair doktor raporunu alarak.Adil öğretmen ve kendini ölümden kurtaran küçük kardeşi Ahmet ile birlikte kiraladıkları bir arabayla köye dönerler.
Adil öğretmen Yazgı ve küçük kardeşi Ahmet ile birlikte Yazgı’nın ailesinin oturduğu eve giderler.Adil öğretmen cebindeki raporu Yazgın’ın babası Salih ağaya uzatarak buyurun bakın kızınızın bakirelik,kızlık raporu der.Kudret kızınıza iftira atmış.Kızınız sizin yüzünüzü kızartacak hiç bir şey yapmamıştır der.Ardından, Adil öğretmen bekâr olduğu için, Yazgı’nın babası Salih ağadan Allahın emri Peygamberin Kavli ile kızı Yazgı’yı kendine ister.
Salih ağa Adil öğretmene sen benim şerefimi namusumu kurtardın eğer kızım Yazgı evet derse tamam der.Adil öğretmen yazgıya dönüp gözlerinin içine bakarak benimle evlenirmisin diye evlenme teklifi eder.Yazgı evet diyerek,Adil öğretmenin evlenme teklifini kabul eder.Yazgı ve Adil öğretmen evlenir. Mutlu bir yuva kurarlar. Çoluk çocuğa kavuşur mesut olurlar...
...
Bazan insan oğlu Allahın değil, kendisinin dediğinin olacağını düşünür.Fakat hangi yolu denerseniz deneyiniz. Bütün yarattıklarının yönünü tayin edecek yine yüce Allahtır...!!!
Salim Şengül Başlangıç...02-Eylül-2019 Çarşamba... Bitiş 04-Eylül-2019.
Töre: Beşik Kertmesi
Daha ben doğmadan, bahtım yazılmış,
Bir beşik kertmesi,alın yazımmış,
Babamla babası, kararı almış,
Benim geleceğim, töreye kalmış,
Töre kadınlara, hak tanımamış.
Yaşım ondört iken dünür geldiler,
Allahın emriyle beni istediler,
Babam,anam beni hiç düşünmediler,
Beşik kertmesi diye verdiler,
Töremizde kanun böyle dediler.
Bir gece geldiler kına yaktılar,
Hemen bir gün sonra düğün yaptılar,
Çalıp oynadılar,göbek attılar,
Düğünün sonunda takı taktılar,
Güya bir çocuğu gelin aldılar.
Alıp götürdüler beni yuvamdan,
Anam,bacım ağladılar arkamdan,
Ağalar silah sıkıyor bir yandan,
Biz gidiyoruz yavaşdan yavaşdan,
Mermiler patlıyor tek tek silahdan.
Bizi hemen yolda karşıladılar,
Tuttular beni içeri aldılar,
Damadı da yanıma çağırdılar,
İmam getirdiler nikâh kıydılar,
Meyil olarak bi kaç şey saydılar.
Akşam oldu bir odaya koydular,
Adını gerdek gecesi koydular,
Beni damat için,güya hazırladılar,
Çocuk ne anlar be! Hey zavallılar,
Sonra damadı yanıma saldılar.
İçeri girdi yanıma gelmedi,
Eli elime, vallahi değmedi,
Dışarıya çıktı, dul çıktı dedi,
Beni suçlayıp günahıma girdi,
Yalan söyledi şerefsizin piçi,
Allahım şahittir kız oğlu kızım,
Kimse inanmıyor açılmaz ağzım,
Susuzum yanıyor içim boğazım,
Yalvarmak yakarmak neyime lazım,
Dedim kaderine razı ol kızım,
Aşiret büyükleri toplandılar,
Aralarında mahkeme kurdular,
Hakkımda recim kararı aldılar,
Ben kızım dedim, hiç inanmadılar,
Birde adımı, fahişe koydular.
Beni alıp meydana götürdüler,
Bütün köye ibret olsun dediler,
Belime kadar toprağa gömdüler,
Kafama bir de, torba geçirdiler,
İlk taşı babası vursun dediler.
Vurdukca akıyor kafamdan kanlar
Acımıyor vuruyor canavarlar,
Bu kararı verenler utansınlar,
O ağalar Allah’ından bulsunlar,
Acımasız kafirler insafsızlar.
Baba abi anlınız açık olsun,
Ne olursa benim canıma olsun,
Masum bacınız size kurban olsun,
Beyaz gelinliğim, kefenim olsun,
Anama söyleyin haberi olsun.
Benim ölüme anam sahip çıksın,
Baş ucuma gelsin ağıtlar yaksın,
Cansız bedenimi sarsın ağlasın,
Dizlerine vursun, vursun ağlasın,
Saçlarını yolsun, yolsun ağlasın.
Salim bey der, cahil kalmış insanlar,
Yaptıkları suçu, töre sananlar,
Günahsız bir kızın, ahın alanlar,
Vahşetin adını, töre koyanlar,
Benden size ince kelâm! HAYVANLAR !
28-Kasım-2012 Çarşamba Salim Şengül
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.