- 449 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
O GÜN
Yaz tatili olduğu için kızımdan rica ettim ve işyerinde bana yardım etmek için kardeşini de alıp yanıma geldi. Evimiz işyerine yürüme mesafesinde olduğu için ev iş arası koşturmalarımızı fazlasıyla rahatlatıyordu.
Kızım on beş yaşında olmasına rağmen işyerinde muhasebe evrak düzenleme ve işleme konusunda gayet güzel ayak uyduruyor , oldukça yoğunluğu rahatlatıyordu. Oğlum da 9 yaşında ve sürekli sorgulayan sürekli konuşan sorularına cevap arayan bir makine misali pır pır dönüyor bir ablasına bir bana konuşup duruyordu. Gülüşmeler, konuşmalar zaman zaman bozuşmalar böyle böyle o gün akşam oldu.
Evimize doğru tekrar yola çıktığımızda ben kızımla sohbet ediyorum, oğlum da bir önden koşuyor bir geri geliyor yanımıza bize hala laf yetiştirmeye devam ediyor aramızda gülüşüyoruz yolumuza devam ederken yan taraftan geçen kalabalık arasında içimizi cızlatan ve günlerce üzerimizden atamadığımız bir durumla karşılaştık.
Bir baba etrafında 5-6 tane erkek çocuk ile yanımızdan geçiyorlardı. 5 yaş ile 9 yaş arası çocuklar ile babaları gürültülü ve yabancı konuşmalarından ne konuştukları anlaşılmıyordu. Fakat bir anda babasının 7-8 yaşlarında olan çocuğun suratına suratına vurduğu şamar sesleri beni ve çocuklarımı derinden etkiledi. O kadar hızlı da gidiyorlardı ki , bir hışım vardı gidişlerinde , bir hışım vardı gözlerinde yüreklerinde. Bu hışım arasında kaybolmuş o küçük yürekli çocuk da ayak uydurmak zorundaydı koşarak yetişiyordu bu gidişe.
İnsanın gönlünden onları durdurmak geliyor, çocuğa vuran ellerini havada tutmak ve geri çevirmek geliyor ama biz yaramızı aldık onlar da yolunu aldı ve gözden kayboldular.
Oğlumdan ve kızımdan gelen suallerle bir diş daha olgunlaştım.
Kızım “ Anne bu nasıl bir baba ya dedi , o çocuğun yanında abileri kardeşleri var , dışarda insanlar var. Bu çocuğun hiç gururu yok mu?. Bu nasıl bir şey olamaz böyle bir şey “ diye çıkıştı.
Oğlum “ Anne böyle babalar var mı?” “ Anne bu nasıl bir baba” “ Anne “ Yaa o çocuğa çok üzüldüm dedi ve gözleri dolu dolu bana bakışı içimi bir an dağladı.” Çünkü tanımadığımız o küçük çocuğun yaşadıklarını yüreğimizde hissettik,
Gözleri dolu dolu merhamet duygusu ile bakan oğlumun gözleri, bir anda şimşek gibi dayak yiyen çocuğun gözleri gibi duruyordu karşımda , nefesimiz kesildi çok üzüldük.
Oğlum günlerce aynı şeyi hem bana sordu hemde dayılarına yengelerine o gün ki gördüklerini bir bir anlattı ve şikayet etmek istedi durumu.
Herkese sizin gücünüz yetse idi o gün orda ne yapardınız?
O babayla konuşur muydunuz?
O babaya tokadın acıtan acısını hissettirir miydiniz?
Diye sordu sordu yanıt bekledi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.