- 677 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ya güzel söz söyle, ya da sus..
Insanlara ve kendine faydalı olmak, nasıl olur bu ? Ne yapmalı ? bunlara kafa yormalı mı ? Bence yormalı, çünkü hayatımız için sevdiklerimiz için ve insanlığımız için, yemek, içmek kadar önemli bu yazacaklarım, farkında olanlar için, olmayanların da yeniden farkına varabilmesi için önemli.. Maddiyata bağımlılık geliştirdiğimiz bu zamanlarda maneviyattın yeniden bizler için ne kadar önemli olduğunu kavramamız ve hayatımıza geçirebilmemiz açısından çok önemli bazı hususlarda kendimizi yeniden yoklamamız .. Insanlar öyle düşünmeye başladılar ki, yardım etmek denilince bunu sadece maddeye bağlar oldu, madde ne idi ? " Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan, yer kaplayan nesne " Yani bir neslenin insanda oluşturduğu duygunun karşılığı .. Peki maneviyat ne idi ? Maddi olmayan, içsel olan, kişinin iç dünyasıyla ilgili olan şeyler " .. Yani insanın kendi ruh halinde yansıttığı, yaşadığı, algıladığı duygu durumu.. Ruh sağlığımız aslında, en önemlisi bu, bizler için, bunun farkına varmamız çok önemli, içimiz nasılsa dışımızda ona karşılık veriyor, beden sağlığımız bozulmaya başladıysa mutlaka ruhsal anlamda bir şeyler bizleri rahatsız etmeye başlamıştır.. Ruhumuzda hissetigimiz bütün huzursuzluklar hücrelerimize yerleşmeğe başlıyor, stres, korku, endişe, sinirlilik, öfke, çağresizlik algısı, kaygı, bütün bunların organlarımıza verdiği zararlar biz farkında olmadan bedenimizi ele geçiriyor.. Beynimizi yönetmek bazen o kadar zor olmaya başlıyor ki, beyin bazı şeylere inanmaya başladığı vakit, bütün hayatımızı etkilemeye de başlıyor... Neye inandığımız ve yahut inandırıldığımız, burada tekrar bir kendimizi yoklama zamanımız olmalı, kendimizde bazı olumsuz gelişmeler gördüğümüzde.. Beyin öyle entresan bir yapı ki ! Insanlar farkında olarak ve yahut olmayarak çevresindeki insanların, onlara zihinlerine yerleştirdiği yanlış ya da güzel tohumları alıp, beyinde dallanıp budaklanmasına neden olabiliyor.. Bazen de kendimiz yapıyoruz bunu, yaşadığımız bazı kötü deneyimlerin üzerimizde zihnimizde bıraktıkları etkiler yüzünden, hayatı kendimize zehir etmeye başlıyoruz.. Insan telkinle çalışan bir varlık halbuki, insan motive edildiği zaman yapamayacağı ve başaramayacağı hiçbir şey yok bu dünyada.. Kelimelerin insan üzerindeki etkisi o kadar önemli ki ! Kurduğumuz cümleler, hayatllarımızı şekillendirirken, çevremizdeki insanların da hayatlarını şekillendirebiliyor.. Bir insanı madde ile mutlu edebilirsiniz belki ama, onu maneviyat ile aydınlatır, yoluna ışık olur ve belki de o insanın hayata bağlanması için gereken en büyük iyiliği yapmış olabilirsiniz.. Bu ne demek oluyor derseniz şöyle bir örnek verebilirim.. " Bir insana balık vermeyin, ona balık tutmayı ögrettin " .. Ne kadar güzel bir söz, kısa ve anlamlı.. O halde insana güzellikler ile yaklaşmak, insana onun ruhunu, zihnini aydınlatacak sözleri söylemek gerekiyor.. Aslında kimse kimseden üstün değil, herkesin becerileri var ve bu becerileri nasıl kullandığı hayata nasıl geçirdiği söz konusu.. Çocukları yetiştirirken dikkat edilmesi gereken çok önemli hususların başında da yine çocuklarımıza kullandığımız kelimeler ve sözler o çocukların beyinlerine ektigimiz tohumlar, onların ileride yetişkin kimlikleri için tanı oluyor.. Sizlerin yanlış tanıları o çocukların da kendilerini yanlış tanımlaması ile patlak veriyor.. Çocuklarınızı yetiştirirken egolarını şişirmeyin, söyledikleriniz ile o çocukların ileride insana saygısı olmayan kendinden başka kimseye önem vermeyen bencil bireyler hallerine dönüşmesini istemiyorsanız.. Çocuklarınızı yetiştirirken onlara karşı kötü sözler sarfetmeyin, eğer onların gelecekte silik, korkak ve başarısız insanlar olmalarını istemiyorsanız.. Bir denge üzerine yol almak gerekmektedir eğitimde de.. Hatalarını çocuğunuza güzel bir dil ile anlatmanız, o çocuğun yaptığı şeyin yanlış olduğunu algılaması için önemlidir.. Eğer güzel bir şey için övecekseniz aşırıya kaçmadan, bunu takdir ettiğinizi güzel bir dil ile anlatmanız, onun egosunun fazla yükelmemesi için önemlidir.. Biz yetişkinler için de çevremizdeki ilişkiler için geçerli olan bu hususlar, maneviyatımızın korunması ve gelişmesi için çok önemli hususlardır.. Bir insana bağırıp, çağırıp, aşalayarak, anlatmaya çalıştığınız hiçbir yanlış o insanın doğruyu bulmasına ya da sizin doğrunuzu anlamasına fayda sağlamaz.. Bu kalp kırmaktan, incinmekten ve incitmekten öte geçmez karşılıklı.. O yüzden üslup çok önemli, insanlar kelimeleri doğru ses tonunda ve doğru ifadelerle kullanmanın gereğini kavramalı.. Herkes benim istediğim gibi davransın, herkes beni anlasın, benim dediğimi yapsın ısrarında olunursa bu yanlış bir düşünce biçimidir.. Bu tutum bizi insanlardan iter, insanlar diyoloklarını sürdürmek istemez sizinle.. Empati kurarsanız anlamanız daha kolay olur, size de aynı tutum yapıldığı vakit, hoşunuza gitmeyecek tavırları davranışları, konuşmaları hiçbir insana yapma hakkınız ve de lüksünüz yoktur sizin.. Yaş itibarı ile büyükte olsanız saygı karşılıklı olmalı..Kültürümüz gereği bize öğretilen büyüğüne saygı ve hürmeti yanlış kullanmayın ricasındayım.. Büyüklerimiz yaşının gereği olgunluğu sergilediği vakit küçükler de bunu saygı ve hürmet ile karşılayacaklardır elbette.. Insanlara güzel sözler ile yaklaşın, büyük küçük hiç farketmez.. Gönül yapmak olsun derdiniz, gönül kırmak değil.. Bir insanın psikolojisini bozmamak o insana yapacağınız en güzel iyiliktir.. Ruh sağlığı bozulan insanlar, hastalıklarla boğuşmaya başlar.. Ya da bozulan psikolojileri ile sağa, sola zarar vermeye başlarlar.. Yani söylediğiniz, söylediğimiz sözler birbirlerimizin hayatlarında etkili olur, farkında olalım ya da olmayalım.. Kültürümüzde öyle güzel örenekler verilmiş ki bizlere, atalarımız boşuna etmemişler bu sözleri, Mesela az ye, az uyu, az konuş! Incinse de incitme ! Kötü söz sahibinindir ! Ya güzel bir söz söyle, ya da sus ! Susmak edebtendir.. Söz gümüşse, sükût altındır.. Bunlar gibi bir çok örnek var yokladıgımızda ve hepsinin değindiği nokta aynı aslında.. Üslup.. Güzel ahlak, insana ve hatta bütün canlılara saygı, sevgi.. Yaradana olan sevgi, saygı.. İnsanın, insan-ı kamil olması için yapması gereken ufak ama, çok büyük bir detay.. Islam dininde bize farz kılınan oruç sadece aç kalmak değildir, bunun bizlere öğretileri ve bizleri arındırmak için bizlerin hayrına olduğu gerçeğini bilenler ve de uygulayabilenler ne kadar şanslı.. O sebeple de dilimize de, oruç tutturmanın gereğini kavradığımız vakit sözlerimizi arındırdığımız ve temizlediğimizde göreceğimiz güzellikler karşısında belki de bizler bile hayrete düşeceğiz.. Niyetimiz halis, eylemlerimiz içten, dilimiz sevgi, merhamet ve şefkat üzerine olduğu vakit, güzel şeyler yaşayıp yaşatacağız etrafımızdaki insanlara.. Bunun adı ise huzur olacak.. Huzurumuz yerinde olduğu zaman ruh ve beden sağlığımız da dengelenecek.. Son olarak Hz. Mevlana `dan bir örnek ile yazımı tamamlamak istiyorum güzel insanlar.. " Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Sevgi ve saygılarımla..
Yazı : Gönül Cesli
24.08.2021