- 531 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
887 - MUHTEŞEM BİR AŞK TABLOSU
Onur BİLGE
Dede, duvar yıkmaktan bıkmaz. Muhabbet adamıdır. Arkadaşını konuşturmayı ve onu dinlemeyi çok sever. Sadullah Bey’e takılmaktan da garip bir zevk alır. Bu defa da:
“Yahu ihtiyar! Ne olacak âşık olduğunda? Azap mı çekmek istiyorsun bu yaştan sonra? Sana ne Arap’ın Şam’ından, Şam’ın şekerinden!” diye takıldı ona. Sanki o da bunu bekliyormuş gibi aşkın muhteşem bir tablosunu yaptı diliyle.
“Öyle deme azizim! Aşk, mutlu olabilmek için gereken en mühim duygudur. Onun için Allah ve Resulünü de aşkla sevmemiz gerekir. Çünkü aşk, ancak o zaman zirveye erişir, ancak o zaman tamamlanır. Mutluluğun doruğuna ulaşabilmek için aşk şarttır!
Âşık olmak, insanın yeryüzünde hissedebileceği en güzel duyguların toplamıdır. Akıl almaz bir şeydir ama gerçekten harikuladedir! Gerçi herkes için aynı olmayabilir, herkes farklı yaşar onu ama hissedilenler aşağı yukarı aynı ve her halükârda muhteşemdir!
Sevilenin beyni işgal etmesi ve kendisinden başka hiçbir şey düşündürmemekte inatlaşması ve bunu mutlaka başarması onun ilk zaferidir.
Sevgili güneş gibidir. Göz alıcı ışığıyla bir taraftan dünyamızı aydınlatırken bakmak istediğimizde gözlerimizin kamaşmasına dayanamayarak kirpiklerimizi indirmek zorunda kalırız. Kendimizde, gözlerine uzun süre bakabilecek kadar güç bulabilirsek, ilk saniyelerden itibaren adeta büyülenir, bilincimizi kaybederiz. Bakışlarımız birleştiği anda gözlerimizi, birbirini yakalayan iki mıknatıs gibi birbirlerinden ayırmak kolay olmaz.
O seçilen ve en çok beğenilen kişidir. Gözlerinin rengi de şekli de önemli değildir. Ona ait olmaları yeter de artar bile! Onlar konuşmaya başladıklarında sessiz lisanları sevgi dilidir. Hissedilen tüm sevgi, ilgi ve hayranlığı akıtmaya başlarlar birbirlerine özgürce ve cömertçe... O an, sadece hissetme ânıdır. Akıl mantık kalmamıştır. Düşünce felç olmuştur. Hayal kurma falan mümkün değildir. Dünya durmuştur. Zaman durmuştur. Yeryüzünde ve gökyüzünde ne varsa onlarla birlikte kaybolmuştur. An o andır!
Sevgililer birbirlerinden ayrılmaya dayanamazlar. Ayrıldıkları anda ıstırap çekmeye başlarlar. Düşünce kanalı açılır, hayal âlemi işlemeye başlar. Gözler, arayıp bulamadıkları gerçek görüntüyü hayal dünyasında seyretmeye başlar. O kadar ki her gördüğünde, sevilene ait özellikler aramaktan kendini alamaz. Aklında o vardır. Daha ayrılır ayrılmaz onu o kadar özler ki her gördüğünü ona benzetmeye, o zannetmeye başlar. Çünkü gözünün önünde oluşan hayal, gördüğü gerçek görüntünün önüne geçiverir. Ancak hayal âleminden ayıktığında, zihnini toparlayarak dikkatle bakınca onun o olmadığını anlar.
Birbirlerinin hoşlandıkları şeyleri sevmeye zorlarlar kendilerini. Ortak ilgi alanları ve zevkleri olsun isterler. Romantik bir danstaymışlar gibi birbirlerine ayak uydurmak zorunda hissederler kendilerini. Farklı bir hareketin o muhteşem uyumu bozmasından korkarlar.
Aşk bir melodidir. Yarım seslik hatayı affetmez! Aşk bir şiirdir. Tek harfin eksikliği veya fazlalığı bile onun büyülü tesirini yok etmeye yeter!
Aşkın gözü kördür. Ufak tefek kusurlar değil, büyük hatalar bile göze görünmez. Aşk inanmayı, hoş görmeyi ve affetmeyi gerektirir. O kadar güçlüdür ki karşındaki olumsuzluklar dikkate alınmaya değmez.
Bir aradayken nasıl geçtiğine akıl erdirilemeyen zaman, ayrı kalınca kaplumbağa yürüyüşüne döner. Birlikteyken hızlı çekim süren hayat, ayrılınca ağır çekim seyrederken iç sıkıntısından çekilmez hale gelir.
Sevgili, o kadar üstün meziyetlerle süslenir, öylesine itinayla bezenir ki ona asla toz kondurulmaz! En güzel odur! En mükemmel odur! Aranan ideal insan odur! Son istasyondur o. Gönül gezer gezer, orada durur.
Hayatımıza girdiği anda kendimizi cennette hissetmeye başlarız. O gelmiş, eksiğimiz tamamlanmış, amacımız gerçekleşmiştir. Öncesinde tahammül edemediğimiz olumsuzluklar önemlerini yitirmiş, hissedilmez hale gelmiştir. Keyfimizi kimsenin ve hiçbir şeyin kaçırmasına izin vermek istemediğimiz için umursamaz oluruz yapılanları.
Mutluluğumuzla birlikte enerjimizin de arttığını hissederiz. En ağır şartlarda çalışmak bile vız gelir! Bu arada para bile değerini kaybeder. Amaç olmaktan çıkar, araç haline gelir. Böylelikle bir rahatlık da bu yönden sağlanmış olur. Stresten eser kalmaz.
Aşkın güzelliğini anlatmaya ifade yetmez, faydası saya saya bitmez! Ancak bunca artısına rağmen, Allah aşkına dönüşmeden ve onunla tamamlanmadan hep yavan, hep eksik ve hep aksaktır.
Aşk, Allah aşkına varmak için bir dizi basamaktır."
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ – 887