- 460 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
MÜLTECİ GERÇEĞİ VE SPEKÜLASYONLAR
Başkan Recep Tayyip ERDOĞAN gündemde ki Afgan göçü sayısının iddia edilen 1,5 milyon değil 300 bin olduğunu söyledi. Daha öncede Suriyeli göçmen sayısının 4 milyon olduğunu tekrar beyan ederek, ılımlı bir göç politikası izlediğini ifade etmiştir. Afganlılar ile geçmişten gelen bağlarımızın olduğunu ve burada doğru politika izleyerek göçün engelleneceğini ifade eden b aşkan Erdoğan ayrıca Türkiye’nin de yol geçen hanı olmadığını gerekirse Afganistan’da ki güç otoritesi kim ise onunla görüşme yapıp göçmen konusuna bir çözüm getireceğini dile getirdi.
Başkan Recep Tayyip ERDOĞAN 2020 yılında 505.375, bu yıl ise hali hazırda 253.300 ü aşkın göçmenin sınırlarımızdan girişine engel olunduğunu dile getirdi.
Başkan Erdoğan ayrıca Irak ve İran sınırında ki duvar çekme, yükseltme ihalar, sihalar ve termal kamera sistemlerine varıncaya kadar birçok çalışmanın devam ettiğini söyledi.
Başkan Erdoğan’ın konuşmasına baktığımızda herseyin normal ve abartılacak bir durumun olmadığı herşeyin kontrol altında olduğunu bu mülteci meselesinin iyi bir politika izlenerek çözüleceğini beyan etti.
Şayet sınırlarımızdan giren mültecilerin bu kadar çok olması bizim sınırlarımızda ki ihmalkarlıklar veya gözyummadan ibaret olarak sayılması ve spekülatif abartılı muhalif abartmalar olarak bahaneler bulunulması aklımıza bazı senaryoları getirmiyor mu? Eğer isterse sınırlarımızdan halihazırda bulunan askerlerimiz tehlikeli bölgeye girenlere silahla müdahale edemez mi, tabi ki eder. Lakin Yunanistan’a giriş yaparken Yunanlıların yaptıklarına ses çıkarmayan insan hakları bu durumu eshefle kınamayacak mi? Kınayacak.
O halde biz bu mültecileri başkan olarak seçtiğimiz tek akıl olarak kabul ediyorsak ve müdahale şansımız yoksa bizim seçtiğimiz tek başkan bunu kabul ediyorsa, bizde sesimizi çıkarmayıp elimizde ki ekmeğin bölünmesine sessiz kalacağız veya avazımız çıktığı kadar bağırsak ta kimsecikler sesimizi isitmeyecek.
Spekülatif söylemlerde ki kulaktan dolma haberler, suriyelileri kabul et ortalık açılsın ve yeni büyük İsrail’in telleri atılsın. Kabul edersen maddi destek kabul etmezsen terör artar ha!
Afganlı göçmenler kabul et, kabul edersen para desteği, kabul etmesen ormanları yakarız ha,
Covid 19 aşısını yaygınlaştır, ne kadar şirket daha aşamaların bitmediğini 3. ve 4. Aşamalara gelmediği için sorumluluk almıyoruz desene, bu aşıyı tüm herkese uygula eğer uygulamaz isen ekonomi çöker senin koltuğun riske girer ha! gibi spekülatif söylemlerin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu bilemiyoruz.
Lakin gelen mültecilere yardım ve yataklık etmek ve ekonomiyi düzeltmek için uygulanan bazı kanun ve kurallar kendi vatandaşımızı üzüyor ve devlete hükumete olan inanç zayıflıyor.
Bir taraftan işkur maaşı ile ev geçindirmeye çalışan vatandaş günübirlik sadece 1 gün sigortalı çalıştı diye işsizlik maaşı kesilirken ve bir işe girdiğinde bu hakkı olan parayı aldı diye ona faizli borç çıkarırken devlet, Diğer taraftan dışarıdan kabul ettiği mültecilerin ihtiyaçlarını gidermek için efor sarfediyor. Zavallı vatandaşa çıkarılan borçlar ve vatandaşın kuru ekmeği bölünüp içine biftek konularak daha önce Suriye şimdi ise afganlılara veriliyorsa işte burada bir acayip çelişki başlar.
Bir aile reisi dışarıdan gelen iki çocuğu evlat edinip kendi öz evladının ekmeğini alıp onlara veriyorsa öz evlat o zaman nasıl aile reisine güvenebilir ve onun hakkında nasıl iyi düşünebilir. Bundan mütevellit devlet bu milletin babası ise önce Türk milletinin koşullarını düzeltmeli, vergi vs cezaları hafifletmek, mantıksızca verilen açlık sınırının altında ki, işsizlik maaşı, asgari ücret vs gibi durumlardan vergi kesintilerini kaldırmalı, küçük işletme ve esnafı ayakta tutmalı ki öz evlatta aile hanesi için çalışıp çabaladığının karşılığını bir nebzede alıp dört elle işinie ailesine sarılıp ona göre hareket edebilmeli.
Gittikçe artan nüfus ve kalabalık Türkiye’m de, kaynaklar, iş, aş maalesef kıt kanaat yetiyorken işsiz ordusu her geçen gün büyüyorken, dışarıdan gelenleri vatandaş olarak kabul etmek, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında, bedel ödemiş bir millete hakaret ve saygısızlıktır. Tez zamanda tüm mültecileri alıp tekrar kendi topraklarına iade veya sınırdışı etmek gerekir. Yoksa bu hızla nüfus sayımız bir kaç yıla kalmadan azami şekilde yükselmeye devam edecek ve ayrıca dışarıdan gelenlerin kontrolsüz tutumu ile terör eylemleri, canlı bomba vs. gibi durumlar kontrolümüzden çıkarak ciddi problemlere ve kayıplara yol açabilecek.
Spekülatif olarak çıkan söylemlerin varsayım olarak düşünülen bazı senaryoların gerçekleşmeme durumu ne kadar düşük veya ne kadar yüksek biraz inceledikten sonra bu Afgan ve Suriye li kardeşlerimizi bağrımıza basabiliriz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.