Sorular sorarak mı görsel sanatlar teorimizi oluşturacağız?
"Kitap yazamamak ve akademik mecralar bulamamaktan mıdır?"
Geçenlerde bir matematik öğretmeni facebook’ta geometri sorusu sormuş... "Bilene 50 bin tl. vereceğim." demiş.
Herkesin dalga geçtiği kişi durumuna düşmüştü.
Matematik öğretmeni nerede hata yapmıştı?
Bu kişi gibi komik duruma düşen insan çok oluyor. Kimileri ruh ve akıl hastaları da olabiliyor.
Yayoi Kusama Dünyaca ünlü Japon Pop-Art ressam; ruh hastasıdır. Gündüzleri akıl hasta’nesinden asistanı alır onu, atölyesine götürür.
Matematik öğretmeni kesinlikle sağlıklı bir insan olmasına rağmen, vahim hatayı nerede değil de şöyle yapmıştır; diyeceğiz.
Bu bilgilenme süreci bir akademik süreçtir.
Ama Türkiye’de tüm akademik süreçler el vermiyorsa.!?
Yine buralardan ayrılmamak lazımdır. Eğer dairenin dışına çıkmak olursa; sonuç: Tüm tarihsel figürlerin akıbeti bu kişileri beklemektedir.
Alan Turing, Hallac-ı Mansur, Van Gogh, Nietzche..!
Zaten kendisi öğretmen! Öğretmen demek akademizmin en altı olsa da; onun zemini değil mi?
Fanzimler acaba bu çaresizliklerden mi doğmuştur?
Codex Atlanticus...
Ne olursa olsun " Edebiyat Defteri" de bir kültürel akademik zemindir.
Temennisiz ve tedbiren yazmalı, üretmeliyiz.
İsim ve ya diğer titrler önemli değildir.
Tedbirli yazıyorum...
Ve bir soru oluşturuyorum:
Beyaz- siyah renkler; yağlı boya tekniği ve karakalem boyama tekniğiyle aynı beyaz- siyah mıdır?
Ve değilse; ve ya aksiyse!
Nasıl bir açıklaması yapılacaktır?



Yalçıner Yılmaz
Akçansa güzel Sanatlar Lisesi Uz. Gör. San. Öğr.
Çanakkale
21-08-2021