- 308 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HİÇ UNUTMADIM
HİÇ UNUTMADIM
Necati dayım ve Ümit abim 1960 ve 1961 yıllarında bir yıl ara ile dünyaya gelmişler. Meryem nenem o yıllarda Kilis’ten Antep’e taşıyabildiği kadar oya boncuğunu alır pasajlara götürüp satarak günlük nafakasını çıkarırmış.Dedem de lokantalarda aşçılık yaparmış. Annem o günlerde yeni doğmuş olan abime hem de bir yaşındaki Necati dayıma bakarmış. Nenemin Antep’ten dönüp gelmesi gecikince annem, bir tarafına Ümit abimi diğer tarafına Necati dayımı yatırır emzirirmiş .
Dayım bu nedenle hem dayımız hem süt kardeşimiz oldu.Abimi onunla birlikte ilk okula başlattılar. Korur kollar onu diye.Hakikaten de öyle oldu. Abimi hep korurdu dayım. Onlar ilk okul beşinci sınıfa geçtiklerinde ben de birinci sınıfa başlamıştım. Ümit abimi okulun içinde ve dışında cok koruyup kolladığına tanıklık ettim.
Dayım bize, bizler de dayıma farklı düşkündük . Evimizin büyük abisi gibiydi.
Ben gösterilere gideceksem abimden çok dayım fedai gibi yanımda dururdu. Okul gösterilerime ya da arkadaşlarımın düğünlerine hep benimle gelirdi.
Arka sokağımızda bir kıza âşık olduğunda nenemin gönlünü etsin diye annemle babama günlerce dil dökmüştü. Ve onlar da Meryem nenemin gönlünü edip Döne yengem ile evlenmesine öncülük etmişlerdi.
Dayım hayatımızın her döneminde mülayim ve sevecen hâliyle bizi sarıp sarmaladı. En büyük Veysel dayım ile en küçük Necati dayımın bize düşkünlüğü çok farklıydı. Ikisi de çok merhametli ve sevgi dolu insanlardı. O yıl babamı ansızın kaybettik. Belki bir gün gücüm yeterse babamın son dönemlerini ve yaşadıklarımızı kaleme alırım.
Üniversiteyi kazandığımda yeni evliydi dayım. Kendisi de Türkiye Elektrik Kurumunda yeni göreve başlamıştı.
"Tülay haydi gel dayım sana bir kıyafet alayım. Ankara’da giyinirsin "dedi.
Nasıl mutlu olmuştum. Aslında doğru dürüst kıyafetim yoktu.Kilis’in en lüks mağazasından bana bir sweatshirt aldı. Rengini sen beğen dedi. Uçuk pembe beğenmiştim. O ilk maaşı ile bana bu güzelliği yapmıştı. Ümit abim de bana Kıbrıs ’tan satmak için getirdiği kot pantolonlardan ve kot eteklerden birini ayırıp verdi. Nasıl mutluydum, nasıl heyecanlıydım anlatamam. Geceleri heyecandan uyuyamıyordum . Yatağımda dönüp duruyordum. Annem de bana yevmiyelerimizden ayırıp" kışın da giyersin" diye bot tarzı bir ayakkabı almıştı. Valizime bunları büyük bir mutlulukla koydum. Mesut kardeşim liseden ayrılıp amcamın yanında işe girmişti. Hem hesap işlerine bakıyor hem meyve sebze mâhralarını (kasa)taşıyor bir nevi hamallık yapıyordu. Hafta sonları avucuna aldığı bozukluk haftalıkları getirip anneme veriyordu. Annem de ırgatlıktan biriktirdiğimiz paraların bir kısmını Mesut’ un haftalığına katarak elime verip gönderirken
"Bugün ki hâlimizi hiç unutma kızım ’’diyerek beni otobüse bindirip uğurladı. Hiç unutmadım!
Ben birdenbire üstümüze çöken yokluğu, yoksulluğu ve Necati dayımın bizlere olan düşkünlüğünü, sevgisini , merhametini hiç unutmadım!
Can Mesut’umun şaka dolu cıvıl cıvıl hâlini hiç unutmadım. Kör karanlıklarda yollara düşüp giderken (15 yaşında )peşine takılan köpek sürüsünden kaçışını akşam bize anlatırken muziplik olsun gülelim diye "köpekler benden korktu yav. Ben dükkânı daha erken açayım diye koşuyordum. Yoksa korktuğumdan değil ’’deyişini hiç unutmadım!
Yokluk içinde yaşayan insanların fedakârlıklarını hiç unutmadım!
Hele beni yola çıkacağım gün evine yemeğe davet eden Zeynep ablamın, eşi Ibo abiyi gönderip on lahmacun yaptırıp bizim önümüze üçer lahmacun koyup kendisi ve çocuklarının ekmek arası yarım lahmacunu yediklerini hiç unutmadım!
Veysel dayımın paramız olsun diye tavuk çiftliğinde başka işçi çalıştırmayıp, sadece bizi tavuk kesimine çağırdığını unutmadım! Yarı uyur yarı uyanık sabaha kadar tavuk kesip temizlediğimiz ve yevmiyemiz haricinde tavuk ciğerlerini bize hediye olarak verdiğini ve sabah kahvaltıda tüm aile toplanıp onu nasıl büyük bir iştahla yediğimizi hiç unutmadım !
Meryem nenemin cebime para koyup"Sessiz tiyara de bakım görüm seni aslan kimi ol" deyişini hiç unutmadım !
Gözleri görmeyen Kadir amcamın klarnet çalarak dernekten kazandığı paradan cebime bir yemek parası koyduğunu hiç unutmadım!
Naci amcamın yanıma gelip de " başımızı eğdirme kızım " deyişini hiç unutmadım!
Ben yokluklar ve imkânsızlıklar içinde yeşerip Kardelen olduğumu hiç unutmadım!
Anneme "arkadaşlarımın annesi koli yapıp gönderiyor " dediğimde annemin yılda bir kez olsun arkadaşlarıma mahcup olmayayım diye, zor zahmet içli köfte ve sarma yapıp otobüse gidip yalvar yakar muavinle bize gönderdiğini hiç unutmadım!
Annem, Ümit abim,Meryem nenem, Naci amcam ,Veysel dayım ve Kadir amcam mekânınız cennet olsun.
Mekânın cennet olsun Necati abidayım .
Sana abidayı diyorum. Çünkü sen, gerçekten hem abim hem dayım idin. Ne zaman Kilis’e gelsem’’ bu küçük benim ayağıma gelsin ’’diye kibirlenmez koşarak yanıma gelirdin.Annemin bir omzuna ben yatsam bir omzuna sen yatar ’’bacım anam benim’’ diye gönül alırdın.
Güle güle git dayım. Çok ani ve erken bir ölüm oldu. Seni Rabbim’e emanet ettim. Bizleri koruyup kolladığın gibi Rabbim’ de seni cennetinde koruyup kollasın inşallah. Nurlar içinde uyu. Bizler de bir gün er ya da geç yanınıza geleceğiz.
Sizler gibi hep güzellikle ve iyilikle anılmak dileğiyle... Yolunuz cennet yolu olsun inşallah.
KARDELEN(Ayrıkotu)
21.08.2021
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar