- 447 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Haldun'un penceresinden,
Yaşanmışlıkların hatırına son defa güzel bir akşam yemeğinde buluşmuşlardı, yemek masasında oturduğu yerden kibar bir şekilde ayağa kalktı Haldun, sinsi gülüşüyle Aylin’i karşıladı sonra nezaketle ona masadaki yerini gösterdi. Göz kamaştırıcı güzelliği ve giydiği siyah dekolteyle çok çekiciydi Aylin, annesinden yadigâr kalan beyaz inci kolye onun ince narin boynunu iki kez sarmıştı. Ona güzel bir hava vermişti inci kolye. Sıradan giyinmeyi tercih eden Haldun vişneçürüğü rengi gömleği ile yetmişli yılların jönlerine benziyordu. Garsona gözüyle işaret ettiğinde kendinden çok emin görünüyordu. Aylin menüden yemek siparişi vereceğini düşünmüştü ancak garson güzel bir hediye paketini masaya getirdiğinde Aylin çok şaşırtmıştı. O sırada Haldun içten bakışlarıyla Aylin’i süzmekle meşguldü. Hediye paketini çok hızlı açtı, çok sevdiği küçük kristal mor bibloyu görünce hemen ayağa kalktı ve Haldun’a sarıldı, teşekkür etti ve onu öptü sonra tekrar yerine oturdu, gülümsüyordu Aylin, çok mutlu olmuştu ancak Haldun’un kafasındaki tek düşünce onu güzel ve mutlu uğurlamaktı üstelik bundan sonra ki yaşamında farklı bir yolda yeni ufuklara yol alacak eski sevgilisi Aylin için bir ayrılık konuşması bile hazırlamıştı. Tekrar eliyle garsona şampanya getirmesini söylediğinde Aylin’in gözlerinde ki pırıltı Haldun’u daha da çok mutlu etmişti. Bu az rastlanan bir durumdu. İki tarafında çıkarlarına ters düşmeden, kavga ve hakaret etmeden ayrılmak insani bir davranış biçimiydi lakin ayrılıkların ardından çiftlerin birbirini özlemesi ve alışkanlıkların sona ermesi iki tarafıda mutlaka üzecekti hatta yaralayacaktı. Bazı ayrılıklarda sebep aramak anlamsız bir bahane olabilirdi. İlgiye ve sevgiye muhtaç bir kadındı Aylin. Haldun’un Aylin’e ilgisi hiç azalmamıştı; küçük yıpranmalar sonucu ayrılma noktasına gelmişlerdi buna rağmen Aylin Haldun’un ayrılma isteğini benimsemiş ve bunu anlayışla kabul etmişti. Yemekte ne kadar güçlü görünmeye çalışsa da eve döndüğünde gözyaşlarına boğulmuştu. Kendisini en yakın bir meyhaneye atan Haldun arkadaşlarıyla içip Aylin’i unutmaya çalışıyordu. Artık mevsim değişmiş başka kıyılara yelken açma vakti gelmişti. İkisi de yaşam biçimini ve bakış açısını değiştirmenin sadece göçmen kuşlara ait bir şey olmadığının farkındaydı. Göç sancılı başlamıştı, orta yaşa doğru yol almış bu iki sevgili ayrılmış olmalarına rağmen gözleri sürekli telefondaydı birbirinden gelecek mesajı heyecanla bekliyorlardı. Alışkanlıktan daha çok özlem, merak ve yalnızlık bitiriyordu ikisini de. Aylin ofiste ve evde daha çok internette vakit geçirmeye başlamıştı. Haldun daha çok bar gezmelerindeydi, meyhanede arkadaşlarına derin felsefeler yapıyordu. Yeni mevsimde çiftlerin yaşamında birçok şey değişecekti dışarıda hayat gürül gürül akıyordu. Değişim, doğasında vardı insanın. Bakış açısını sevgilisine göre ayarlamak, nabza göre şerbet vermek aslında fedakârlığın diğer bir adıydı. Bu her ne kadar yalakalık gibi görünse de artık birbirine veda etmişti iki sevgili. Yeni bir başlangıç her zaman vardı. Karalar bağlamak arabesk bir hayattı Haldun için, belirsizlik bir köprüydü iletişim kurmayı başaramayan iki beyin arasında. Huzur ise bir merdivendi arkasında boşluk bırakmayan…
YORUMLAR
Kısaca yeni nesil ayrılık;
Ekonomik ve eğitimin gelişimi bireysel özgürlüğe yansıdıkça birey "kendini daha fazla yaşama" isteği gösteriyor..bir daha mı geleceğim dünyaya düşüncesi ağır basıyor. Daha az çocuk, sorumluluk devri, daha az katlanma...modern insanın bunalımı.
Önemli olan bunları aşabilmek, sevgiyi her şeyin önüne koyabilmek.