- 328 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MARKSİST BESTECİ PAUL DESSAU
Çağımızın sayılı Marksist bestecilerinden Paul Dessau 28 Haziran 1978 akşamı Doğu Berlin’deki evinde gözlerini hayata kapamıştı. 1894’te Hamburg’ta doğan Paul Dessau, öldüğünde 85 yaşında idi.
Paul Dessau, küçük yaştan beri müziğe ilgi duymuş, ancak bir ’’harika çocuk’’ olmaktan öte müziği bir araç olarak kullanmasını öğrenmişti. Almanya’nın 1918/19 ve 1923/24 devrimci ayaklanmaları ve bu yılları izleyen işsizlik ve sefalet, bestecinin Marksist dünya görüşünü benimsemesinde de etken olmuştur. O yıllarda Alman sanat çevreleri, sanatın sınıf mücadelesinin bir aracı olarak nasıl kullanılacağını henüz başarıyordu. Brecht’in şiirlerinden seslendirdikleri ezgiler, Hitler faşistlerine karşı yürüyen işçilerin ağzından eksilmiyor, Ernst Busch’un sesinden tüm dünyaya yayılıyordu. Paul Desau geleneksel ile yeniyi birleştirmeye, eskimiş biçimi proletaryanın dünyayı değiştirme azmini dile getirecek şekilde yenilemeye uğraşıyordu. Bunun içindir ki, müzik eleştirmenleri Paul Dessau’ya ses dilinin diyalektikçisi adını vermişlerdi.
Paul Dessau’nun uzun sayılacak yaşamı hiç boş geçmemiş denilebilir. Brecht’in onlarca eserini seslendirmiş ve ya opera yapmış, kendisi opera yazmış, orkestra, oda, ve senfoni müziği yapmış, film müziği yazmış, çok sayıda eski eseri yenileştirmiş ve yaşadığı çağın önemli olaylarını müzikle söylemiştir. 1933’te Hitler’in iktidarı ele geçirmesine kadar Köln, Mainz ve Berlin’de orkestra şefliği yapmıştır. Daha sonra Paris’e geçmiş ve orada ünlü işçi şarkısı ’’Tharelmann Mangası’nı yazmıştır. 1939’da ABD’ye iltica etmiş ve orada bulunan Brecht ile yakın dostluk kurmuştur.
Paul Dessau, eskiden Brecht’in tek tek ezgilerini seslendirirken, artık onun tüm oyunlarının müziğini yapmaya başlamıştır. ’’Puntilla Ağa ve Uşağı Matti’’, ’’Cesaret Ana’’, ’’Kafkas Tebeşir Dairesi’’, ’’Sezuan’ın İyi İnsanı’’, oyunlarının seslendirmesini Paul Dessau yapmıştır. Bu arada kendisi de ’’Lonzelot’’ adlı bir opera yazmıştır, ancak bütün bunların yanında Paul Dessau’nun en başarılı operası olarak , sözlerini Brecht’in yazdığı ’’Lukullus’un Yargılanması’’ bilinir.
1951’de ’’Lukullus’un Yargılanması’’ ilk kez Berlin’de sahnelendiği zaman ABD’de, İngiltere ve Batı Almanya’da yoğun protestolara neden olmuştu. Paul Dessau, bu operayla savaşların insanlığın kaderi olmadığını, savaş kışkırtıcılarının barışçı pozlarına bürünselerde her zaman için katil bilinmesini , savaşın gerçek nedeninin ancak sömürü ve talan olduğunu göstermek istemiştir. Opera
antik Roma’nın ünlü kumandanı ve midesine düşkün Lukullus’u kahraman olarak alır. Lukullus ölmüştür ve ve öbür dünyaya gitmektedir, Öbür dünyada, bu dünyada yaptıkları üzerine yargılanacaktır. Bu dünyada onun yargılanması mümkün değildir. Çünkü yargılayıcılar yoksul emekçilerdir. Lukullus, öbür dünyaya adımını atar atmaz, bu dünyadaki gibi yüksekten atmakta, ünlerini ve kahramanlıklarını sayıp dökmektedir. Yargılayıcı ölülerin önünden geçmekte ve onlara yukarıdan bakmaktadır. Sesinde ve yürüyüşünde Romalı kumandanların tantanalı havası vardır. Fakat onun bu havasıyla Dessau’nun müziği arasında bir çelişme vardır. Müzik seyircinin duygulanmasını engellemektedir. Orkestra’da kemanlar yoktur ! Lukullus’un yürüyüşüne eşlik eden marş müziği zaman zaman bozularak onu alaya almaktadır. Fakat yargıç aryasına, başladığında ona canlı ve kararlı bir müzik eşlik etmektedir. Keza köleler korosuna eşlik eden müzik canlıdır, fakat horlanan köleler üzerindeki baskıyı da dile getirmektedir. Yargılamaya katılan kişilere de Paul Dessau sosyal sınıfına göre müzik yapmıştır. Örneğin Lukullus’a karşı yurdunu savunmuş bir kralın aryasına eşlik eden müzik, heyecanı, aynı zamanda da onun sertliğini ifade etmektedir. Operanın sonuna doğru dünyayı Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katmak ve bu topraklarda yaşayan insanları köleleştirmek için sayısız kanlı savaşların sorumlusu Lukullus hiçliğe mahkum edilir. Lukullus artık yalnızdır bir hiçtir.
Paul Dessau çağımızın hemen her önemli olayını müzikle söylemesini bilmiştir. Ekim devrimi’ ni, Lumumba’nın öldürülmesini, Cezayir devriminin önderi Ben Bella’yı ve Vietnam Savaşı’nı usta müziğiyle seslendirmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.