- 263 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İKİNCİ ABDÜLHAMİT.
SULTAN ABDÜLHAMİT KİMDİR.
Abdülhamit II. (1842-1918) – Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsüdür. Abdülmecit’in ikinci oğludur. Abdülaziz tahtan indirilerek yerine çıkarılan V. Murat, delilik işaretleri göstermesi üzerine 1876’da tahtan indirildi. Yerine ikinci Abdülhamit padişah oldu.
Abdülhamit orta bir kültürü olmasına rağmen zeki ve kurnaz bir adamdı. Şehzadeliği zamanında nispeten serbest yaşayarak yetiştiği, hatta amcası Abdülaziz’le birlikte Avrupa seyahatine gidip çok yerler gördüğü için zamanında siyasi akımları az çok kavrayabilir ve bunlar hakkında oldukça isabetli kararlar verir durumda idi.
Tahta Çıktığındaki Durum Nasıldı?
Tahta çıktığı zaman imparatorluk karışık bir durumda idi. Daha önceden başlamış olan Bosna Hersek ve Bulgaristan isyanları, Sırbistan ve Karadağ harpleri devam ediyordu. Şark meselesinin halli için İstanbul’da elçiliklerle bir konferans toplanırken Abdülhamit verdiği sözü tutarak Kanuni Esasi’yi ilan ettirdi. Konferansın kararlarını devlet erkanından meydana gelen fevkalade meclis kabul etmedi. Sadrazam Mithat Paşa ayrıca padişaha, vazifesini ağır bir şekilde ihtar eden bir tezkere yazınca II. Abdülhamit kendisini Sadrazamlıktan azlederek sınır dışına çıkardı. Bundan sonra gene söz verdiği üzere seçim yaptırıp Mebusan Meclisi’ni toplantıya davet etti.
Rusya’nın savaş ilan etme tehlikesini önlemek için İngiltere’nin daveti üzerine Londra’da toplanan konferansın kararlarını da Mebusan Meclisi’ne havale etti. Meclis bu kararları ve Rus teklifini reddedince Rusya, Romanya ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş ilan etti. Türk orduları, yer yer başarı kazanmasına rağmen, harekatın saraydan idare edilmesi yüzünden Rumeli ve Anadolu cephelerinde yenildi. O sırada Abdülhamit bu mağlubiyeti bahane ederek Meclisi dağıttı. İstanbul kapılarına kadar gelen Ruslarla çok ağır şartlarla Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalanmak zorunda kalındı.
Bu antlaşmayı hafifletmek bahanesiyle Berlin’de toplanan ikinci bir konferansta Balkan devletlerinin Osmanlılardan aldıkları bazı yerler ve imtiyazlar geri verildiyse de harbe girmemiş diğer devletler İmparatorluğu bir hayli budadılar. Avusturya-Macaristan muvakkat kaydı ile Bosna-Hersek’i, Yunanistan Teselya’nın bir kısmını, İngiltere Kıbrıs’ı, hatta İranlılar bile bir parça arazi aldılar.
II. Abdülhamit
II. Abdülhamit
Abdülhamit’in Yönetimi
Memleket içindeki idaresini bildiği gibi devam ettirmek isteyen Abdülhamit o sırada, Abdülaziz’in intihar etmeyip öldürülmüş olduğu iddiasını ileri sürerek, Yıldız’da bir mahkeme kurdurdu.
Mithat Paşa ile Damat Mahmut ve Damat Nuri Paşaları bu mahkemede mahkum ettirdi. Ölüm cezasını kalebentliğe çevirerek bunları sürdürdü. Nuri Paşa yolda öldü. Mithat ve Mahmut Paşaları da 1883 yılında hapsedilmiş oldukları Taif zindanında boğdurttu. Kısa bir zaman sonra dış felaketler ve oldu bittiler birbirini kovalamaya başladı. Fransızlar 1881 ‘de Tunus’u, İngilizler 1882’de Mısır’ı, Bulgarlar da 1885’te Doğu Rumeli Vilayetini işgal ettiler. Yunanistan 1897 de Girit’teki isyana yardıma kalkınca, savaş ilan edildi. Bu savaş başarıyla neticelenmesine rağmen büyük devletlerin baskısıyla Girit bağımsızlığına kavuştu.
Cuma Selamlığı
II. Abdülhamit Hamidiye Camisinde cuma selamlığında
II. Abdülhamit devri bütün dünyada büyük gelişmeler ve ilerlemeler olduğu bir devirdir.
Devlet mekanizmasının uyuşukluğu, din baskısı ve Kapitülasyonlar yüzünden memleket her alanda geri kalmış, ilerlemek imkanını bulamamıştı. Buna rağmen gene de bu arada bir kısım işler başarıldı. Hicaz Demiryolu, yabancı sermaye ile Anadolu ve Rumeli’de bir kısım demiryolları yapıldı. Mülkiye Mektebi, Hukuk, Medrese-i Mülkiye Mektebi gibi yüksek okullar kuruldu. Darülfünun yeniden açıldı. Orta tahsil genişletildi.
Buna karşılık, yabancılara bir sürü imtiyaz verilmiş, hatta 1882 Muharrem Beyannamesi denen anlaşma ile meşhur Düyun-u Umumiye İdaresi kurulmuştur. Anlaşmaya göre bu idare Tütün Rejisi, Osmanlı Bankası, Anadolu Demiryolları Müdürlüğü gibi yabancı idareler, devletin mali ve siyasi bütün işlerinde söz sahibi olmuşlardı. Öte yandan bütçesiz idare yüzünden devlet masrafları ödenemediği gibi, memurlara da bazı aylar maaş verilemez olmuştu.
II. Abdülhamit
II. Abdülhamit
İçteki baskı idaresi ve dışarıdaki başarısızlıklar, memleket içindeki memnun olmayanları muhalif bir grup halinde gizliden gizliye birleşmeye sevketti. Gizli İttihat ve Terakki Cemiyetinin propagandası Makedonya’daki uyanık subaylar arasında yayıldı. Nihayet Manastır ve Selanik’te beliren ve bastırılamayan askeri isyan sarayı korkuttu. Padişah Kanun-u Esasi’yi ikinci defa ilan etmek zorunda kaldı. Yalnız, bu hürriyet havası çok sürmedi. Avusturya-Macaristan Bosna-Hersek’i tam olarak ilhak etti. Girit Yunanistan’a katıldı. Bulgaristan da hürriyetini ilan etti. Memlekette bir yandan bu dış olaylara karşı gösteriler yapılırken, bir yandan da parti kavgaları memleketi gittikçe zayıflatıyordu. İttihat – Terakki düşmanı gazetelerin kışkırtmasıyla avcı taburları arasında bir gerilik hareketi baş gösterdi. 13 nisan 1909 da 31 Mart Vakası adı verilen yobaz ayaklanması oldu.
31 Mart Vakası
31 Mart Vakası
Harekat Ordusu ve Tahttan İndirilme
Rumeli’deki inkılap taraftarı subaylar Hareket Ordusu adıyla meydana getirdikleri kuvvetle, İstanbul’a yürüyüp isyanı bastırdılar. Bu isyanı teşvik etmiş olmak suçlamasıyla II. Abdülhamit tahttan indirilip Selanik’teki Alatini köşkünde oturmaya mecbur edildi. Yerine kardeşi Reşat, V. Mehmet adıyla tahta geçti. Balkan harbi çıkınca İstanbul’a getirilen II. Abdülhamit ölümüne kadar Beylerbeyi sarayında yaşadı.
Orta boylu, çok iri burunlu, sesi kalın ve ahenkli, bakışı keskin ve tesirli, şahsen nazik bir kimse idi. Hadiseleri çabuk kavramak kabiliyeti yanında son derece evhamlıydı. Adı tarihe Kızıl Sultan adı ile geçmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.