- 362 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Soruşturma - ( Gündönümü dergisi)
Soruşturma
Soran: Yusuf Bal
Gündönümü Dergisi, Sayı 4, Kış 2022
1- Medeniyet ile barbarlığın mücadele ettiği Dünya’da şiir gerekli mi?
Medeniyet ile barbarlığın mücadele ettiği dünya’da şiir gerekli midir? Sorusuna yüzde yüze yakın "gereklidir" cevabı verilecektir. Önemli olan bunun gereklilik şiddeti ve etki katsayısıdır. Aç olan bir insanın; tatil gibi ikincil ihtiyaçlarını sorgulamak abesle iştigaldir. Aç olan insanın öncelikli olarak açlığı giderilmelidir. Diğer ihtiyaçları devamında gelir. Şiire ihtiyaç zamana, mekâna, ortama, şartlara göre bu gereklilik az veya çok olabilir ama illaki vardır ve olacaktır. Daha çokta hoyrat gönüller ve yeni nesiller şiirle mülaki olsun istenir. Şiir, haşat ve tarumar insan ruh halini birazda olsa düzene sokar ve dağınıklığı düzeltir. Şiirin sağaltma etkisiyle, olumlu anlamda değişime yol verir. Şiir odalarında konaklayan şairi ve elbette ki okurunu arındırır. Şiirin, müzik gibi diğer sanat dallarıyla dirsek temasını ve hayattaki hâl ve kâl üzerindeki büyük etkisini düşünmemiz gerekiyor.
Şiir olmasaydı; ağıt, serenat, ritim, müzik nasıl olacaktı. Dil yarım kalır, insan ve duyguları hastalıktı olurdu. Şiir, insanın bedenini ayakta tutan bir can damarı gibidir. Şiirle rakik bir yürek seslenişi ve hoyratlığı sağaltma görevi de üstlenecektir. Şiir özellikle dilin estetik, incelik, derinlik ve güzellik boyutunu imlemektedir. İnsanlığı daha çok bu boyutuyla besleyen şiirin etkisi ve katkısı elbette ki olacaktır. Şiirlerin temasının içerisinde acılar, ölümler ve ağıtlar da olduğu için doğal olarak savaşların, sıkıntıların, acıların sonuçlarını duygulara, sinelere ve vicdanlara aksettirmektedir. İnsanların savaşlarından, mücadelelerinden ders almaları ve akıllarını başlarına almaları yönünde etkisi olur. Kendi yaşamadığı acının sağırı, kendi tepesine düşmeyen bombanın körü olan kimi insanları uyandıracak etki gücünde olmalı. Halkları birbirine yaklaştırmalı şiir. Başka bir taraftan dünyanın geçiciliğini ve ölümü imleyerek dolaylı da olsa dünya barışını olumlu anlamda etkiler.
Ezcümle şiir; binalar, köprüler, hava alanları inşa etmez. Ülkelerde kurmaz ama mevcut durumda dili, kültürü, iletişimi zenginleştirir. Sevgi, aşk, özgürlük, adalet olgularının içini doldurur ve güçlendirir. Sorgulayan insanların sayısını artırır. Devrimleri, özgürlükleri başlatan ilk adım sesidir şiir. Müziğe söz olup insanları eğlendirir. Marş olur mücadelede insanı cesaretlendirir. Dilde dua, ölümde ağıt, sevgiliye mektup olur. En önemlisi de insanların ruhlarının eğitilmesini ve zenginleşmesini sağlayarak insanları olgunlaştırır. Şiirin, kelebek etkisi de buna dâhildir.
2- Edebiyat Dergileri Edebiyatın nesi olur? İyi şiir Edebiyat dergilerinde yer bulabiliyor mu? Dergiler şiiri mi, yoksa şairi mi yayınlıyor?
"Dergiler, hür tefekkürün kalesidir” diyen Cemil Meriç sözünde olduğu gibi özellikle edebiyat ve fikir dergilerinin önemi, işlevi büyüktür. Edebiyat dergileri, edebiyatın okuludur, öğretmenidir.
Dergi mutfağında yer almak, emek vermek şair ve yazarı muhakkak geliştirecektir. Dergiler, yayın ilkelerinin yanında hep bir açık uç bırakabilmeli okura. Dergilerin poetikası olmalı ama farklı ürünlere de zaman zamanda olsa yer vermeli. Tek tip düşünce dergiye hâkim olmamalı. Okura çeşitlilik sunulmalı. Daha önemlisi dergiyi eline alan okur keyif alarak okumalı. Yeniliklere açık olmalı. At gözlüklerini takıp da bu işi sadece ben bilirim havasında olmamalı. Mütevazı olmalı. Tartışmalara, polemiklere sebep olunsa dahi seviyesini kaybetmemeli. Tarzı, kalitesi ve seçiciliği olmalı. Dergilerin hep ürünü baz alması istenir, ideali budur ama uygulamada çeşitli gerekçelerle bu ideal durum hep örselenir. Dergiler sadece, dergi sahiplerinin, editörlerin hükümferma dudaklarının arasına hapsedilmemeli. Her türden ayak oyunlarına karşı gerçek şiir yatağını bulacaktır elbet. Sonuçta dergiler, şairler, yazarlar, kültürler üzerinden neş’et eder. Amaçtan daha çok bir araçtır.
3-Sosyal medya şiire ne yapıyor? Şiirinden daha çok tanınan şairlerin varlığı neyin sonucu?
Sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yansımalarını her alanda görmek mümkün. Şiir bunlardan sadece birisi. Bu eleştiriyi daha çok şair ve şiir üzerinden yapmak doğru değil. Bu durum şair için doğru da bir romancı, bir öykücü için doğru değil mi? Her eleştiriyi şair üzerinden vermeyi çok sağlıklı bulmuyorum. Sosyal medya kolaycılığı, kaliteyi ve kalitesizliği aynı mecrada barındırır. Eleme yapmaz.
Şiirler ve yazılar kitaplaşmadan önce birçok merhaleden geçiyor. Dergiler süzgeç görevi görüyor. Editör elinden geçiyor. Ürünler, şair ve yazarın seçimine muhatap oluyor derken bir silsile takip ediliyor. Sosyal medyada da güzel şeyler var, bu alanda kullanılabilir ama sosyal medya oburluğuna, doymazlığına kanmamak gerekir. Şiirlerdeki benzerlik hatta aynîlik sıradanlığa, sanatın irtifa kaybetmesine sebep olan bu mecra, gerçek şairlerin sabık şair durumuna düşmesine dahi yol verebilmektedir. Belki de benlik duyguları gümrahlaşıyor. Böylece şiir daha geri bir planda kalıyor herhalde. Belki de şairin şiir kırbasındaki su azalıyor. Sosyal medya kullanıcıların mukallitleri görüp, ayırt etme sorumlulukları da sosyal medya okurluğunun konusuna dahildir. Bir sanatçı medyatik olabilir ama tanınmışlığını sanatı muhakkak desteklemelidir, hatta sanatı önde olmalıdır. Yoksa hem kendisi için hem de hayranları için bir hayal kırıklığı olacaktır. Kalıcılık merhalesine ulaşamayacağı için boşuna kürek sallamış ve birilerine meze olmuş olur. Bu da insanlığa pek bir şey kazandırmaz. Nasıl ki gece abid olunmadan gündüz mücahid olunamıyorsa, sosyal medya kalemşörlüğüne de çok da itibar etmemek gerekir. Bırakın sosyal medyayı, iyi şairler, şiirleriyle susarak dahi anlaşabilirler.
4- Türkiye’de sanatçı sadece sanatından dolayı kabul görebiliyor mu? Yoksa sanatçının ideolojisi sanatına verilen değeri etkiliyor mu?
Toplumdaki kutuplaşma ne kadar az etkin olursa sanata ve sanatçıya verilen değer artacaktır. Tarafgirlik boyutundan çok estetik, sanatsal değer belirleyici olacaktır. Herkes takım tutabilir. Bu bir tercihtir ama holiganlık istenmez, hastalıklı bir durumdur. İnsanın kendi tarafındakine daha fazla teveccüh göstermesi de bir realite ama bunu sadece tarafgirlik boyutuyla ele almak, sloganik olmak sanat ve sanatçıyı yaralayacaktır. İdeolojik saplantı, kültür, edebiyat havalisinde de görmekteyiz maalesef.
Önce refik sonra tarik anlayışı renkleri, güzellikleri desteklemeli, çatışmaları körüklememeli. Eğer sanatçı estetik, sanatsal boyutuyla sanatını güzel icra ediyorsa karşı mahallenin sanat erbabı dahi olsa hakkını vermek gerekir. Mahalle maçlarında herkes kendi mahallesini tutar ama sonunda hangi mahalle iyi oyun sergilerse onu alkışlayabilmek güzel bir meziyettir. İdeal durumu yakalayabilmek her ne kadar zor olsa da, sanatçıdan çok sanatına odaklanmak daha doğru sonuçlar verecektir. Her ne kadar sanat erbabı ideolojisinin semeresini abartılı şekilde yiyebilse de diğer taraf için itici bir hüviyet taşıyacağı kuvvetle muhtemeldir. İdeolojik hastalığına yakalanmamak gibi bir gayrette güdülmeli. İdeoloji saplantısıyla kabuğu aşamayan bir sanat erbabı özü göremeyecek ve yarım kalacaktır.
5- Edebiyat Dergilerinde şiirle ilgili bazı inceleme yazılarında Amerikan ve Avrupa şiir kültürü okurun belleğine dâhil edilirken, kendi yaşadığı toplumun şiir geçmişinin yok saydığını görüyoruz. Örneğin görsel şiirden bahsederken Osmanlı görsel şiiri yok sayılabiliyor. Size göre şiir nereden doğuyor?
Kendi kültür değerlerini görmemek daha çok kendi kültürüne bigâne olmakla ilintili. Kendi kültürünü evrensel kültürden aşağı görme, kendi kültürünü taşımamayla ilgili bir durumdur. Bu durum hastalıklı, edilgen ve aşağılık kompleksi barındıran bir hâl. "Biz de bilim, kültür, sanat yok" anlayışının vücut bulmuş hâli. Kültür emperyalizmine ve diğer kollarına tamamen teslim olma yerine biz de olanları bilmek, geleneği yaşatmak ve üzerine koyarak daha büyütmek daha mantıklı bir yaklaşım olacaktır. Evrensel kültür yanında geleneği, yerel değerleri yaşatmakta maziye, tarihe ihtiram olacaktır. Toplumun kültürüne, sanatına ruh biçen mahir bir terzi hüviyeti taşımaktır asıl. Bütün dünya insanına aynı batı serpuşunu giydirmek insanlara ne katacaktır. İnsanlar renkleriyle güzeldir.
Dil ve alfabe olarak oluşmuş olan ayrışma, Osmanlı ile günümüz arasında ki uçurumu oluşturan nedenlerden sadece birisidir. Tarihimizle, kültürümüzle ne kadar barışık olursak bu damarlar kan dolaşımında daha iyi bulunacaklardır. Genetiğimizden, kültürümüzden gelen kodlar bize doğru istikameti bulduracaktır illaki.
6-Deneysel ve görsel şiir sanata bir katkı mıdır? Bir şairimiz “Deneysel şiir okunabiliyorsa şiirdir” der. Bu söze katılıyor musunuz yoksa deneysel-görsel şiirin okunabilir olması zorunlu değil mi?
Deneysel şiiri ve görsel şiiri ayrı ayrı ele almak gerekir. Deneysellikte hep bir ilk hâl, yenilik arayışı vardır. Bu bağlamda şiiri hep besler. Görsellikte de daha çok sunum ve göze hitap etme asıldır. Her ikisinde de sanata katkı az veya çok illaki de vardır. Önemli olan etki kuvvetleridir. Şiiri, bir resim gibi görmemek gerekir.
Şiirde mana ve okunabilme asıldır. Resim, müzik, şiir gibi birçok sanat dalının birbiriyle etkileşimi vardır ve olacaktır ama birbiriyle de karıştırmamak da gerekir. Şiirde ki asonans, ritim, ses, görsellikle pekâlâ desteklenebilir. Günümüz görsel şiirinin en önemli temsilcilerinden, sanatıyla temayüz etmiş olan Şair Yusuf Bal’ın, görsel şiirin okunabilir olması gerektiği tezini, ön kabulünü bu bağlamda önemsiyorum.
İlkay Coşkun
Gündönümü Dergisi
sayı 4, kış 2022
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.